boş bir ev bir hayaletle randevum vardı takvim bu günü gösteriyordu kendi kendime konuşuyorum 'duvarlar şahit olun ve sizler de tüm zamansız anlarım sizlerin kırıklarını toplamaya geldim anılarım ve ansızlıklarım vs vs...'
fonda müziğim öyle bangır bangır değil kısık hiç değil hep orda bir yerlerinde asılı kalmış sessizliğin çıtırtıya bile benzer sırf bu yüzden zaman zaman notası değişir kıyafet dolabından bir başka melodi giyinir ancak susmaz kimse duymaz klişeyse de bana ne bu benim filmim..
al pacino... tango sahnesini başa alıp izleyişlerimizin sayısı rahat otuzu bulmuştur herhalde.. o sahnedeki müzik hayatımın fon müziklerinden birisi tel.imin de zil sesi..
samimiyet sarıldığım anda mı başlıyordu saatler durmuş kimliği tespit edilememiş zaman katillinin... itiraf etmiyorum sır veriyorum sürgündeyim ve kaçağıyım.. neyin mi işte bu noktada susuyorum ağlıyorum besbelli sesimi güçlü tonlamak isterken boğazım yanıyor içime yapışıyor illet bir acı diyorum ki komik hayatlarımız çok komik trajikomik karşımdaki kırık dökük onu ben kanattım ben kırdım ben döktüm ben parçaladım çünkü zincirleme kazalar olmuştu bu kaosu bol siste içim kan gölüne dönmüştü gözümde yaş kalmadığından içim tuz gölüne... bile bile kanatsız kuşlar gibiydik komik diyordum.. fonda hint müziği olmalıydı tuhaf bir renk karmaşasında sokaklarda absürd dans eden tipler vs vs ler hayat henüz açığa almamıştı sadece alaya alıyordu
mutasyon vardı tanenin ruhunda
içi kor
dışı kar
bir yanı kül etmeye
bir yanı buz tutturmaya
yeminli
asla keşfedemedi ruhunun anatomisini..
boş bir ev
bir hayaletle randevum vardı
takvim bu günü gösteriyordu
kendi kendime konuşuyorum
'duvarlar şahit olun
ve sizler de tüm zamansız anlarım
sizlerin kırıklarını toplamaya geldim
anılarım
ve ansızlıklarım
vs vs...'
kartlar elimde
rest çekiyorum..
fonda müziğim
öyle bangır bangır değil
kısık hiç değil
hep orda
bir yerlerinde asılı kalmış sessizliğin
çıtırtıya bile benzer sırf bu yüzden zaman zaman
notası değişir
kıyafet dolabından bir başka melodi giyinir
ancak susmaz
kimse duymaz
klişeyse de
bana ne
bu benim filmim..
al pacino...
tango sahnesini başa alıp izleyişlerimizin sayısı rahat otuzu bulmuştur herhalde.. o sahnedeki müzik hayatımın fon müziklerinden birisi tel.imin de zil sesi..
gerçekten sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaşımın ismi..
serendiz
samimiyet sarıldığım anda mı başlıyordu
saatler durmuş
kimliği tespit edilememiş zaman katillinin...
itiraf etmiyorum
sır veriyorum
sürgündeyim
ve kaçağıyım..
neyin mi
işte bu noktada susuyorum
ağlıyorum besbelli
sesimi güçlü tonlamak isterken
boğazım yanıyor
içime yapışıyor illet bir acı
diyorum ki komik
hayatlarımız çok komik
trajikomik
karşımdaki kırık dökük
onu ben kanattım
ben kırdım ben döktüm ben parçaladım
çünkü zincirleme kazalar olmuştu bu kaosu bol siste
içim kan gölüne dönmüştü
gözümde yaş kalmadığından
içim tuz gölüne...
bile bile
kanatsız kuşlar gibiydik
komik diyordum..
fonda hint müziği olmalıydı
tuhaf bir renk karmaşasında
sokaklarda absürd dans eden tipler
vs vs ler
hayat henüz açığa almamıştı
sadece alaya alıyordu
küçücük bir abliş ;)
kalabalıktır kalabalıksızlığım
tenhadır kalabalıklarım