Bergamut adlı turunçgillerden bir meyve alınır.Biraz mandalina ve portakal karışımı olan, bu kabukları güzel kokan meyve, itina ie soyulur. Kurutulan kabuklar çay kutusuna çayın içine konur ve al sana mis gibi kokan Earl Grey çay olur.
Valla zamanında çok iyi çalışmalara imza atmış bir sanatçı. Ama ben asıl şoku Nancy Sinatra 'nın BANG BANG adlı şarkısını söylediğinde yaşadım..... Harbi çok güzel söyledi ya..........
Aaaaaa.... Tinky winky dedin mi orada duracaksın..... Bir kere küçük çocuğu olan her ailenin evinde bulunması gereken Teletubbies Cd'leri öncelikle çok iyi bir yemek yedirme aracıdır. Sonra işin kötüsü tinky winky, dipsy, la la, pooooooo diye giden iğrenç şarkısı çocukların diline dolanır ve genelde durmadan tekrarlanır. Bu da haliyle sabrınızı ölçmek için kullanılabilecek en iyi yöntemdir. Fakat sakın korkmayın bir süre sonra unutuluyorlar...
Beatrice KIDO ve Oren isii nin dövüstügü sahneye bayiliyorum. ve Orenin kafasinin üstünü kestigi anda 'bu gerçekten Hattori Hanzo'ymus' dedigi an..... Ardindan Meiko Kaji nin o harika sarkisi çalmaya basliyor ve önce Oren in elinden kilici düsüyor, sonra kendisi.... Hayatim boyunca -inanin abartmiyorum- dinledigim en güzel sarki...... Hayatim boyunca izledigim en etkileyici film. Bravo Tarantino.....
Gece ne kadar geç yatacağım ya da sabah ne kadar geç kalkacağımı düşünmezdim.Dişlerimi fırçalar, saçlarımı uzun uzun tarayabilirdim... İçki içmenin ne kadar keyifli olduğunu,bir şey düşünmeden sızabilmenin,hatta kesintisiz,düşüncesiz uyuyabilmenin kıymetini bilmezdim. Evimi her gün temizlerdim.Hatta süsler, püsler, küçük dekorasyon oyunları yapardım. Evimi dağıtacak şeylerin küçük oyuncaklar, yırtık kağıtlar olacağı aklıma bile gelmezdi... Saksılarımın zehirli olup olmadığını düşünmemiştimbile. Ya da banyoda duran el sabunun bir içecek gözü ile görülebileceğini.... Anne olmadan önce.... Üzerime bu kadar işeneceğini, kusulacağını ve daha da ilginci bundan rahatsız olamayacağımı bilemezdim. Gaz çıkartmanın eğlenceli tarafını göremezdim. Anne olmadan önce... Ağlayan bir bebeği aşısı yapılsın ya da test için kan alınacak diye böğüre böğüre kucağımda sıkabileceğimi bilmezdim.Ağlamaklı gözlerle bakıp ağlayabileceğimi, minik bir tebessümden büyük mutluluklar yaşayabileceğimi düşünemezdim. Saatlerce uyuyan bir bebeği seyretmek için uyanık kalabileceğimi.... Anne olmadan önce... Kalbimin vücudumun dışında bir yerlerde olabileceğini... Aç bir bebeği doyurmanın insan ruhunu nasıl doyurabildiğini... Bir anne ile çocuğunun arasındaki bağın göbek bağından çok daha sağlam olduğunu... Bu kadar küçük bir bedenin bu kadar büyük bir huzur verebileceğini... Düşünemezdim. Anne olmadan önce... Bütün bir gece boyunca, hatta geceler boyunca her şeyin yolunda gidip gitmediğini kontrol etmek için 10 dakikada bir uyanacağıma.... Kapılardan nefes sesi dinleyeceğime... Başkasının öksürüklerinin ciğerimi parçalayabileceğine... Bir insan öpücüğünün kesilen parmağın acısını dindirebileceğine... İnanmazdım... Hatta, böyle bir yazıyı okuyabileceğime, yazabileceğime, hatta diğer anne ve büyükannelerle paylaşabileceğime de inanmazdım....
1789
Bergamut adlı turunçgillerden bir meyve alınır.Biraz mandalina ve portakal karışımı olan, bu kabukları güzel kokan meyve, itina ie soyulur. Kurutulan kabuklar çay kutusuna çayın içine konur ve al sana mis gibi kokan Earl Grey çay olur.
mor olani tinky winky
yesil Dipsy
sari La La
kirmizi poooooooooooo....
Kill Bill'i tabii ki....
Valla zamanında çok iyi çalışmalara imza atmış bir sanatçı.
Ama ben asıl şoku Nancy Sinatra 'nın BANG BANG adlı şarkısını söylediğinde yaşadım.....
Harbi çok güzel söyledi ya..........
Aaaaaa....
Tinky winky dedin mi orada duracaksın.....
Bir kere küçük çocuğu olan her ailenin evinde bulunması gereken Teletubbies Cd'leri öncelikle çok iyi bir yemek yedirme aracıdır.
Sonra işin kötüsü tinky winky, dipsy, la la, pooooooo diye giden iğrenç şarkısı çocukların diline dolanır ve genelde durmadan tekrarlanır. Bu da haliyle sabrınızı ölçmek için kullanılabilecek en iyi yöntemdir. Fakat sakın korkmayın bir süre sonra unutuluyorlar...
Benim sahip olduğum en güzel yaratıklar.....
Beatrice KIDO ve Oren isii nin dövüstügü sahneye bayiliyorum.
ve Orenin kafasinin üstünü kestigi anda 'bu gerçekten Hattori Hanzo'ymus' dedigi an..... Ardindan Meiko Kaji nin o harika sarkisi çalmaya basliyor ve önce Oren in elinden kilici düsüyor, sonra kendisi.... Hayatim boyunca -inanin abartmiyorum- dinledigim en güzel sarki......
Hayatim boyunca izledigim en etkileyici film. Bravo Tarantino.....
Datça da çok yaygin bir bitki türü ve endemik bitkilerin oldugu yerler bildigim kadari ile astimli hastalarin yasayabilecegi en uygun yermis....
Anne olmadan önce.....
Gece ne kadar geç yatacağım ya da sabah ne kadar geç kalkacağımı düşünmezdim.Dişlerimi fırçalar, saçlarımı uzun uzun tarayabilirdim...
İçki içmenin ne kadar keyifli olduğunu,bir şey düşünmeden sızabilmenin,hatta kesintisiz,düşüncesiz uyuyabilmenin kıymetini bilmezdim.
Evimi her gün temizlerdim.Hatta süsler, püsler, küçük dekorasyon oyunları yapardım. Evimi dağıtacak şeylerin küçük oyuncaklar, yırtık kağıtlar olacağı aklıma bile gelmezdi...
Saksılarımın zehirli olup olmadığını düşünmemiştimbile. Ya da banyoda duran el sabunun bir içecek gözü ile görülebileceğini....
Anne olmadan önce....
Üzerime bu kadar işeneceğini, kusulacağını ve daha da ilginci bundan rahatsız olamayacağımı bilemezdim. Gaz çıkartmanın eğlenceli tarafını göremezdim.
Anne olmadan önce...
Ağlayan bir bebeği aşısı yapılsın ya da test için kan alınacak diye böğüre böğüre kucağımda sıkabileceğimi bilmezdim.Ağlamaklı gözlerle bakıp ağlayabileceğimi, minik bir tebessümden büyük mutluluklar yaşayabileceğimi düşünemezdim.
Saatlerce uyuyan bir bebeği seyretmek için uyanık kalabileceğimi....
Anne olmadan önce...
Kalbimin vücudumun dışında bir yerlerde olabileceğini...
Aç bir bebeği doyurmanın insan ruhunu nasıl doyurabildiğini...
Bir anne ile çocuğunun arasındaki bağın göbek bağından çok daha sağlam olduğunu...
Bu kadar küçük bir bedenin bu kadar büyük bir huzur verebileceğini...
Düşünemezdim.
Anne olmadan önce...
Bütün bir gece boyunca, hatta geceler boyunca her şeyin yolunda gidip gitmediğini kontrol etmek için 10 dakikada bir uyanacağıma....
Kapılardan nefes sesi dinleyeceğime...
Başkasının öksürüklerinin ciğerimi parçalayabileceğine...
Bir insan öpücüğünün kesilen parmağın acısını dindirebileceğine...
İnanmazdım...
Hatta, böyle bir yazıyı okuyabileceğime, yazabileceğime, hatta diğer anne ve büyükannelerle paylaşabileceğime de inanmazdım....
(Alıntıdır.)