hatuna bak ciddi ciddi evlenmiş..beklensene beni, iki senende bitircem şu okulu, bir edebiyat dunyasında bomba gibi patladım mı; aman içimde patlamasın :))) Ne diim Allah uzun, güzel ve hayırlı bir birliktelik nasip etsin. Herkesin nasibi bir yerlerde
bizim evin alt katında benim pek de sevmediğim-oğlunu da sevmiyorum- ama belki iyi insanlardır, her neyse..bir bakkal var..evin hemen ilerisinde de ilk önce bim, sonra şok, sonra da dia marketleri var. Bu bakkal ucuz satsa tamam; ama adam geldin mi kazigi yerleştiriyor. Biz de o yuzden çoğunlukla marketlerden alışveriş ediyoruz; ama elimizle torbalarla bu admaın dukkanın yanından geçip apartmanın dış kapı basamaklarına adım atmamız gerek. Ve bu adam çoğunlukla dışarıda kapı önünde oluyor. Tabii biz de adama ayıp olmasın diye, torbaları ona göstermemek için kasa kasa yürüyoruz
geçen sene aldığı türkçe dersinde hoca türklerin orta asyadaki kültürel gelişiminden ve dilden bahsediyordu..demişti ki: biz türklerin fiilleri kısadır ve özdür: koş, in, bin, gel, git, çök,ol, del vs gibi. Neden böyledir siye sormuştu sonra da anlatmıştı: Atalarımız sürekli at üzerindeydi, yerleşik bir yapıya sahip değildi, bir gün orda bir gun burda.. Hareketli bir milletik yani. O halde kaybedilecek zaman yoktu; onlar da fillerini bu şekilde kısa oluşturdular.
Bir edebiyat ortamıydı, genç insanlar(edebiyata meraklı, yazan insanlar) ve birkaç tane edebiyatçı vardı. Edebiyatçılardan biri 'romanlarda neden belli kaliplara göre yazılıyor; neden illaki insan olmak zorunda'dedi. Bend e düşünmüştüm bir zamanlar, benim de hoşuma gidiyordu hiç bir kaideye riayet etmeden yazmak, dökülmek, akmak. İnsan olabilirdi bu yapılan da; ama onun kastettiği tam olarak bu değildi. O insansiz romanlardan bahsediyordu. Halbuki nereden çıkmıştı roman, kim bu şekilde bir şey yazmaya zorlanmıştı ya da ne yuzunden? Bence insandı bunun en temel nedeni. Roman insan üzerine bina edilmişti. İnsanın duyguları, ruhu, yaşamı... Şiir insan ihtiva etmek zorunda değildir. Şiir de salt insan tarafından doldurulan kelimeler ya da bu kelimeleri çağrıştıran imgeler olabilir. Şiiri şiir yapan da budur zaten. O kelimeleri anlatmak için insanı kullanmaz. O sadece kelimelerin kendisini anlatmasına izin verir; ama roman da kelimeler konuşmak, okuyanlara ulaşmak için insanı kullanmalıdır. Yazar kelimeyi kahramanına ne kadar yedirebilirse o denli başarılıdır. Bir dosto yu buyuk yapan sadece insanı iyi bir şekilde anlatabilmesi değil; insanı anlatırken kullandığı kelimelerde onu anlatmaya çalışan arasında kurdugu sıkı birlikteliktir. Yazıyorum ve benim yazma amacım insan. Çünkü bu şekilde kalıcı olabileceğimi düşünüyorum. Ancak insanı anlatabildiğim sürece...
en nefret ettiğim oyunlardan biri..çok uğraştırıyor.
www.zekaoyunlari.com
hatuna bak ciddi ciddi evlenmiş..beklensene beni, iki senende bitircem şu okulu, bir edebiyat dunyasında bomba gibi patladım mı; aman içimde patlamasın :)))
Ne diim Allah uzun, güzel ve hayırlı bir birliktelik nasip etsin.
Herkesin nasibi bir yerlerde
Nak Nek/Alaska daki balık fabrikası, biszim agalar bu sene de ordalar. Daha sonra etraflıca anlatmayı isterim aslında,offf neler yaşadık orda
benim bildigim
bastim parayı
aldım karıyıdır; ama
herhalde mühürle başka bi şey alınıyor :)
bizim evin alt katında benim pek de sevmediğim-oğlunu da sevmiyorum- ama belki iyi insanlardır, her neyse..bir bakkal var..evin hemen ilerisinde de ilk önce bim, sonra şok, sonra da dia marketleri var. Bu bakkal ucuz satsa tamam; ama adam geldin mi kazigi yerleştiriyor. Biz de o yuzden çoğunlukla marketlerden alışveriş ediyoruz; ama elimizle torbalarla bu admaın dukkanın yanından geçip apartmanın dış kapı basamaklarına adım atmamız gerek. Ve bu adam çoğunlukla dışarıda kapı önünde oluyor. Tabii biz de adama ayıp olmasın diye, torbaları ona göstermemek için kasa kasa yürüyoruz
en ölümcül günahlar harflerle başlar
başkalarının kelimelerine sığındığın anda onların oldun demektir
insanlar görmek istemediklerinden yalan söylerler; gerçeği söylediklerinde ise her şey kararmıştır
çah
Hain lna(Elena) Şiiri
Bir kız sevdim adı lna
aldım onu 10luk tabanda
nice sayılar gördüm
biri üstte biri altta
lna iyi idi hoş idi
ama beni
çok uğraştırır idi
raziye(riyaziye) tanıştırdı bizi
sevdik biz birbirimizi
ama sonradan anladım
lna sevdigi bir ben deği idi
geçen sene aldığı türkçe dersinde hoca türklerin orta asyadaki kültürel gelişiminden ve dilden bahsediyordu..demişti ki: biz türklerin fiilleri kısadır ve özdür: koş, in, bin, gel, git, çök,ol, del vs gibi. Neden böyledir siye sormuştu sonra da anlatmıştı: Atalarımız sürekli at üzerindeydi, yerleşik bir yapıya sahip değildi, bir gün orda bir gun burda.. Hareketli bir milletik yani. O halde kaybedilecek zaman yoktu; onlar da fillerini bu şekilde kısa oluşturdular.
Bir edebiyat ortamıydı, genç insanlar(edebiyata meraklı, yazan insanlar) ve birkaç tane edebiyatçı vardı. Edebiyatçılardan biri 'romanlarda neden belli kaliplara göre yazılıyor; neden illaki insan olmak zorunda'dedi. Bend e düşünmüştüm bir zamanlar, benim de hoşuma gidiyordu hiç bir kaideye riayet etmeden yazmak, dökülmek, akmak. İnsan olabilirdi bu yapılan da; ama onun kastettiği tam olarak bu değildi. O insansiz romanlardan bahsediyordu. Halbuki nereden çıkmıştı roman, kim bu şekilde bir şey yazmaya zorlanmıştı ya da ne yuzunden? Bence insandı bunun en temel nedeni. Roman insan üzerine bina edilmişti. İnsanın duyguları, ruhu, yaşamı... Şiir insan ihtiva etmek zorunda değildir. Şiir de salt insan tarafından doldurulan kelimeler ya da bu kelimeleri çağrıştıran imgeler olabilir. Şiiri şiir yapan da budur zaten. O kelimeleri anlatmak için insanı kullanmaz. O sadece kelimelerin kendisini anlatmasına izin verir; ama roman da kelimeler konuşmak, okuyanlara ulaşmak için insanı kullanmalıdır. Yazar kelimeyi kahramanına ne kadar yedirebilirse o denli başarılıdır. Bir dosto yu buyuk yapan sadece insanı iyi bir şekilde anlatabilmesi değil; insanı anlatırken kullandığı kelimelerde onu anlatmaya çalışan arasında kurdugu sıkı birlikteliktir.
Yazıyorum ve benim yazma amacım insan. Çünkü bu şekilde kalıcı olabileceğimi düşünüyorum. Ancak insanı anlatabildiğim sürece...