çetinkaya tam 40 yıllık bir gazeteci..araştırmacı gazeteciliğin en son örneklerinden..gerek tarikat siyaset ticaret çiftleşmelerinde harika yayınlar yapan bir isim... özellikle fetullah gülen denilen bireyin iç sırlarını ortaya döken biri... 'nurettin veren anlatıyor' adlı ropörtajı bir harika idi.... araştırmacı gazeteciliğin çogalması ve karanlık devlet ilişkilerin bir bir çıkması gerekir...nasıl ugur mumcu'nun rabıta adlı eseri dinsel ticareti ortaya dökmüşse hikmet çetinkaya da olumsuzlukların bir bütününü ele almıştır....
Yarattıklarını cezalandıran ve ödüllendiren ya da bizim yaşayacağımız bir irade türüne sahip bir tanrı düşünemiyorum. Bedensel ölümden sonra kişinin yaşamını sürdürdüğüne ne inanırım, ne de inanacağım...' A. Einstein / Ideas and Opinions, 1930
bir bilge. ve akıl ile düşünmenin özverisi.dörtlüklerindeki o olagan dinamik ve yobazlıga bir serin duruş...ömer hayyam günümüze gerçekten rubaileriyle ışık tutuyor....
Ömer Hayyam, 11. Yüzyıl'da Semerkant'da cebir üzerine çalısırken, denklemde bilinmeyen sayılara Arapça 'şey' diyordu. Bu sözcük Endülüs'deki İspanyolca yapıtlarda xey olarak yazıldığından, zamanla X biçimini aldı ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel X harfine dönüştü...
Sultan Celalettin Melikşah tarafından başkent Merv'e çağrılan Ömer Hayyam yeni bir takvim oluşturmak için kurulan bilim adamları heyetinin başına getirildi. O zamanlar halk arasında Ömer Hayyam takvimi bugünse Celali Takvimi olarak bilinen bu takvim her 5000 yılda bir gün hata veriyordu ve güneş yılına göre düzenlenmişti. Günümüzde kullanılan Gregoryen takvimi ise her 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Bu da Hayyam'ın bilimsel düzeyinin kendi zamanının ne kadar ötesinde oluşunun açık bir göstergesidir.
yıl 2005 bazen düşlerimle yol alır düşünürüm hayyamı ve birde 300 yıl ülkeye matbaa sokmayan zihniyeti :)
Unutulmaya kalkan bir trenin Eski bir istasyona bakan penceresinde Bir yolcuyu sorar gibi arayan Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri Daha ilk kampana bile vurmadan Yalnızlığın kelepçesini taktı içime.
Şehir arkada kaldı, geçtiğim son caddeden Ne yasakların gölgesini alnında gördüğüm Işığı kilitleyen karanlık kafeslerinde Bu sonsuz özgürlüğe ne zaman varmışım ben Dünyanın duygusunu gözlerinde içeren İçimdeki adam, kabına sığmıyor gene.
Kaç akşam geçirdiğim Birinci Şubeden, Bir tünelden kopar gibi çıkıyor trenimiz... Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri. Hangi yalnızlığa gittiğimizi söyler mi?
çetinkaya tam 40 yıllık bir gazeteci..araştırmacı gazeteciliğin en son örneklerinden..gerek tarikat siyaset ticaret çiftleşmelerinde harika yayınlar yapan bir isim... özellikle fetullah gülen denilen bireyin iç sırlarını ortaya döken biri... 'nurettin veren anlatıyor' adlı ropörtajı bir harika idi.... araştırmacı gazeteciliğin çogalması ve karanlık devlet ilişkilerin bir bir çıkması gerekir...nasıl ugur mumcu'nun rabıta adlı eseri dinsel ticareti ortaya dökmüşse hikmet çetinkaya da olumsuzlukların
bir bütününü ele almıştır....
kutluyoruz kendisini....
'GÖMLEGİN İLK DÜGMESİ YANLIŞ İLİKLENİNCE,DİGER DÜĞMELERİDE YANLIŞ GİDER ''
degişmeyen gelişmeyen bir şey..degişime direnen yeniliğe kapalı olan.
Yarattıklarını cezalandıran ve ödüllendiren ya da bizim yaşayacağımız bir irade türüne sahip bir tanrı düşünemiyorum. Bedensel ölümden sonra kişinin yaşamını sürdürdüğüne ne inanırım, ne de inanacağım...'
A. Einstein / Ideas and Opinions, 1930
fikride hür vicdanıda hür....bagımsız özgür bir şair....
ülkenin duyarlı kesimnlerinden her geçen gün tepki çeken biri..
sorun bakın demokrasi nedemekmiş? :))
bir bilge. ve akıl ile düşünmenin özverisi.dörtlüklerindeki o olagan dinamik ve yobazlıga bir serin duruş...ömer hayyam günümüze gerçekten rubaileriyle ışık tutuyor....
Ömer Hayyam, 11. Yüzyıl'da Semerkant'da cebir üzerine çalısırken, denklemde bilinmeyen sayılara Arapça 'şey' diyordu. Bu sözcük Endülüs'deki İspanyolca yapıtlarda xey olarak yazıldığından, zamanla X biçimini aldı ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel X harfine dönüştü...
Sultan Celalettin Melikşah tarafından başkent Merv'e çağrılan Ömer Hayyam yeni bir takvim oluşturmak için kurulan bilim adamları heyetinin başına getirildi. O zamanlar halk arasında Ömer Hayyam takvimi bugünse Celali Takvimi olarak bilinen bu takvim her 5000 yılda bir gün hata veriyordu ve güneş yılına göre düzenlenmişti. Günümüzde kullanılan Gregoryen takvimi ise her 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Bu da Hayyam'ın bilimsel düzeyinin kendi zamanının ne kadar ötesinde oluşunun açık bir göstergesidir.
yıl 2005 bazen düşlerimle yol alır düşünürüm hayyamı ve birde 300 yıl ülkeye matbaa sokmayan zihniyeti :)
GÜNEY İÇİN:
YİRMİ İKİ YIL SONRA
Unutulmaya kalkan bir trenin
Eski bir istasyona bakan penceresinde
Bir yolcuyu sorar gibi arayan
Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri
Daha ilk kampana bile vurmadan
Yalnızlığın kelepçesini taktı içime.
Şehir arkada kaldı, geçtiğim son caddeden
Ne yasakların gölgesini alnında gördüğüm
Işığı kilitleyen karanlık kafeslerinde
Bu sonsuz özgürlüğe ne zaman varmışım ben
Dünyanın duygusunu gözlerinde içeren
İçimdeki adam, kabına sığmıyor gene.
Kaç akşam geçirdiğim Birinci Şubeden,
Bir tünelden kopar gibi çıkıyor trenimiz...
Jandarmalar, ellerimin garip nöbetçileri.
Hangi yalnızlığa gittiğimizi söyler mi?
şükran kurdakul.......
erdal erene armagan bir şiir:
SOLUK SOLUGA
Büyük aşklar yolculuklarla başlar
ve serüvenciler düşer bu yollara ancak
Onlar ki dünyanın son umudu
soyları tükenen birer çılgındırlar
Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında
Ölümle alay ederler sanki
Nerde beklenirse ordaydılar
bir kez bile gecikmediler ömür boyu
Neydi onları ordan oraya
savurup duran şey
Onları daima yalnız kılan
neydi bu yaşam denilen gürültüde
Her dilden bir adları vardı onların
ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar
Sarışındılar belki de esmer
yani birçok yüzün bileşkesi
Ne altın arayıcısıydılar
ne de aylak bir gezgin
Vurulup düşseler de her kuşatmada
serüvencidir onlar ve hiç ölmezler
Ki onlar hep yalnızdır ve her nasılsa
Bulurlar heder olmanın bir yolunu
Onlar ki bu dünyada
kahraman olmaya mahkumdurlar
Sislenen anılar kaldı bize onlardan
renkleri bozlulup duran solgun anılar
Nasıl yazmalı ki silinip gitmesin
bulutlar gibi çekilmesin gök boşluğuna
Bileği güçlü ve gözüpek avcılar mıydı
onları kuşatıp yeryüzü cennetinden atan
Yoksa kendini tüketen hüzünler miydi
vurulup düştükçe ışığını karartan
O serüvenlerin günlüğü tutulmadı
yazılmadı o insanların destan şiiri
Parça parça ettirilseler bir kartala
(ki sanırım böyle oldu sonları)
Fışkırır yüreklerinden
başarısız ihtilallerin yangınları
AHMET TELLİ......
''martılar ki sokak çocuklarıdır denizin '
FERMAN SENDE AMA GÜZEL YAŞAMA BİZDE
SENDEN AYIĞIZ BU SARHOŞ HALİMİZLE
SEN İNSAN KANI İÇERSİN ,BİZ ÜZÜM KANI
İNSAF ET BE SULTANIM KÖTÜLÜK HANGMİZDE?
ömer hayyam dogu bilimci şair matematikçi ileri düşüncenin devrimci ürünü..ömer hayyam rubaileriyle bir ömür boyu :))