delinmesi gerekmiş dağların bir vesileymiş ferhat; aciz su gerekmiş dağların ardındaki köye suya yapılan, zavallı şirinmiş; taciz
birşey o gün olacaksa o o gün olur o şey o gün olmayacaksa o o gün olmaz. dağlar engeldi türküler edildi kurbanlar verildi ve dağlar herşeye rağmen delindi.
atıldık ahlakın tam ortasına etik denildi kurallara hayat denildi kaçınılmazlığa ve ölüm dedik aslında gerçek yaşama
iki kapı dedi gören gözler hayat dersin ezilişine, kahrına, hesabına anladığında geç olur yalnızlığına
memat dersin gülerek ama içinden gizlice ürpererek bildiğin halde kabullenmeyerek herkesten gayrı sana da olduğunu istemeyerek istersin cenneti ama ölümü istemeyerek...
bir sudur yaşam dediğimiz ilham, bir rüzgardır kendinden habersiz. akıp gider; hızdır, korkudur biraz, biraz ekşi, biraz soğuk... farkında değilizdir yokluğumuzun yada sancılanan hayallerimizin.
yürürüz bilmeden ayaklarımızın telaşını başımız ilerdedir, gözlerimiz aklımızın karıştığı yerde... hissetmeyiz soluk borumuzdan geçen milyarları ve tanımayız aslında köşe de duran pasaklı çocuğu. umrumuzda değildir şu ya da bu. dudağımıza saplanmış türkü, dakika gibidir ayakkabımızdan çıkan fırtınanın günahı günah keçilerinindir kaostur yarattığımız bakirlerin ezgisinde.
anlayan olmayacak anlatamayacağımız hislerimizi. elbet biri okuyacak yazdığımızı biri tartacak ağırlığını ama idrak yine çatlayacak kan yine akacak adımlar atacak güneş yine akacak biz yine görmeyeceğiz köşede duran pasaklı çocuğu.
iki sanatçı iddaaya girerler. ikiside kendisinin daha yetenekli olduğunu söyler. ve sonra bir yarışma düzenlemeye karar verirler. konu serbesttir. boyutlar malzeme herşey sanatçının dileğine yeteneğinin seçimine bırakılır. şu tarihte eserleri getirmek üzere ayrılırılar. gün gelir çatar. biri övünerek resminin üstündeki örtüyü kaldırır. müthiş bir resimdir. bir asmayı resmetmiştir ve çok gerçekçidir. çok geçmez ki kuşlar tabloya konar ve üzüm tanelerini gagalamaya başlarlar. eserin sanatçısı güler ve övünerek der ki; 'bak ne kadar gerçekçi değil mi? zavallı hayvanlar onun gerçek olduğunu zannettiler. hahaha...' sıra ikinci sanatçıya gelmiştir. o sessizce durur. etkilenmiştir. boynu bükük bekler. biraz önce ki sanatçı yanına gelir 'hani senin ki nerde? göster bakalım neler yaptın' der. bizimki biraz utanarak 'ya benim ki o kadar iyi değil. ama ille de görmek istiyorsan işte orda. şu vardaki perdenin arkasında' der. diğeri görüp dalga geçmek için hızla duvarın yanına gider ve perdeyi açmaya çalışır. ama.... ama perde yoktur. aman Allah'ım. tekrar dener. olamaz. perde hakikaten yoktur. o sadece perde çizmiştir. ve kendisi aklı olduğu halde bunu farkedememiş ve gerçek olduğunu zannettmiştir. oysa o sadece hayvanları kandırabilmişti. bizim sanatçı gayet mütevazii ve bilge bir gülümseme ile yavaşça oradan ayrılır.
evet bu hikayeyi neden anlattım. çünkü günümüzde eğer o üstün yetenekli bir sanatçı varsa o kesinlikle Tuna Ferit Hidayetoğlu'dur.
meraklıları için; deviantart.com ve dinodream.com sitelerinde tuna ferit olarak aratmalarını tavsiye ederim
kimileri der ki resim ışıktır renktir. herşey onda gizlidir. ışığı yakalarsan huzura ulaşırsın. kimileri de derki hayır resim çizgidir ahenktir.bu eşsiz ritmi yakalarsan hürriyeti hissedersin. kimileride der ki hayır resim ışıktır resim çizgidir. bu ikisini birleştirebilirsen hürriyeti hissedip huzura ulaşırsın. soluğun kesilir umursamazsın.
tuna ferit böyle bir yetenek. çizgiyi ışığa öyle yedirmiş ki onun çizimlerine bakarken bazen dudaklarınıza engel olamıyor ve şunları fısıldıyorsunuz ürkekçe 'vaayy! adam ne kadar güzel çekmiş. makinesi çok kaliteli olmalı...' evet çizimin aslında bir fotoğraf olduğu kanısına varıyorsunuz. o kadar etkili o kadar ileri
tuna ferit hidayetoğlu... yakında ders kitaplarında da işlenecek olan yetenek
tuna ferit hidayetoğlu! yaşayan bir efsane olarak nitelendirsek abartmış olmayız. illustrasyon alanında sadece türkiye de değil hemen tüm dünya da saygıdeğer bir yer edinmiş nadide bir şahsiyet. 1970'li yıllarda ortaya çıkan hiperrealizm sanat akımının günümüzdeki (şahsi kanaatimce) nadir temsilcilerinden. gazi üniversitesi resim öğretmeliğinden mezun olan Üstad çok sayı da ünlünün illustrasyon çalışmasını yapmıştır. başlıcaları; amy lee milla jovovich britney spears tuba ünsal robyn'dir. meraklıları için deviantart.com ve dinodream.com sitelerinde 'tuna ferit' olarak aratmalarını tavsiye ederim.
yaşam olmaz çilesiz
bu nasıl hayat dertsiz kedersiz.
sen yaşamamışsın zavallı
hayat olmaz ahmedim zahmetsiz.
herkes ölür ama çok az insan yaşar
hepiniz ademin çocuklarısınız
adem ise topraktandır.
yazamazlar
kalemi bir elden çok tutan olursa yazamazlar zaten
delinmesi gerekmiş dağların
bir vesileymiş ferhat; aciz
su gerekmiş dağların ardındaki köye
suya yapılan, zavallı şirinmiş; taciz
birşey o gün olacaksa o o gün olur
o şey o gün olmayacaksa o o gün olmaz.
dağlar engeldi
türküler edildi
kurbanlar verildi
ve dağlar herşeye rağmen delindi.
başını çevir dört yana
kokla esen yeli
sonra tahmin et bakalım
aldatılan sen mi
yoksa senden geçenmi?
hepimiz aldatıldık çünkü hepimiz aldattık.
atıldık ahlakın tam ortasına
etik denildi kurallara
hayat denildi kaçınılmazlığa
ve ölüm dedik aslında gerçek yaşama
iki kapı dedi gören gözler
hayat dersin ezilişine, kahrına, hesabına
anladığında geç olur yalnızlığına
memat dersin gülerek
ama içinden gizlice ürpererek
bildiğin halde kabullenmeyerek
herkesten gayrı sana da olduğunu istemeyerek
istersin cenneti ama ölümü istemeyerek...
bir sudur yaşam dediğimiz ilham,
bir rüzgardır kendinden habersiz.
akıp gider; hızdır, korkudur biraz,
biraz ekşi, biraz soğuk...
farkında değilizdir yokluğumuzun
yada sancılanan hayallerimizin.
yürürüz bilmeden ayaklarımızın telaşını
başımız ilerdedir, gözlerimiz aklımızın karıştığı yerde...
hissetmeyiz soluk borumuzdan geçen milyarları
ve tanımayız aslında köşe de duran pasaklı çocuğu.
umrumuzda değildir şu ya da bu.
dudağımıza saplanmış türkü, dakika gibidir
ayakkabımızdan çıkan fırtınanın günahı günah keçilerinindir
kaostur yarattığımız bakirlerin ezgisinde.
anlayan olmayacak
anlatamayacağımız hislerimizi.
elbet biri okuyacak yazdığımızı
biri tartacak ağırlığını
ama idrak yine çatlayacak
kan yine akacak
adımlar atacak
güneş yine akacak
biz yine görmeyeceğiz köşede duran pasaklı çocuğu.
iki sanatçı iddaaya girerler. ikiside kendisinin daha yetenekli olduğunu söyler. ve sonra bir yarışma düzenlemeye karar verirler. konu serbesttir. boyutlar malzeme herşey sanatçının dileğine yeteneğinin seçimine bırakılır. şu tarihte eserleri getirmek üzere ayrılırılar. gün gelir çatar.
biri övünerek resminin üstündeki örtüyü kaldırır. müthiş bir resimdir. bir asmayı resmetmiştir ve çok gerçekçidir. çok geçmez ki kuşlar tabloya konar ve üzüm tanelerini gagalamaya başlarlar. eserin sanatçısı güler ve övünerek der ki; 'bak ne kadar gerçekçi değil mi? zavallı hayvanlar onun gerçek olduğunu zannettiler. hahaha...'
sıra ikinci sanatçıya gelmiştir. o sessizce durur. etkilenmiştir. boynu bükük bekler. biraz önce ki sanatçı yanına gelir 'hani senin ki nerde? göster bakalım neler yaptın' der. bizimki biraz utanarak 'ya benim ki o kadar iyi değil. ama ille de görmek istiyorsan işte orda. şu vardaki perdenin arkasında' der. diğeri görüp dalga geçmek için hızla duvarın yanına gider ve perdeyi açmaya çalışır. ama.... ama perde yoktur. aman Allah'ım. tekrar dener. olamaz. perde hakikaten yoktur. o sadece perde çizmiştir. ve kendisi aklı olduğu halde bunu farkedememiş ve gerçek olduğunu zannettmiştir. oysa o sadece hayvanları kandırabilmişti. bizim sanatçı gayet mütevazii ve bilge bir gülümseme ile yavaşça oradan ayrılır.
evet bu hikayeyi neden anlattım. çünkü günümüzde eğer o üstün yetenekli bir sanatçı varsa o kesinlikle Tuna Ferit Hidayetoğlu'dur.
meraklıları için;
deviantart.com ve dinodream.com sitelerinde tuna ferit olarak aratmalarını tavsiye ederim
kimileri der ki resim ışıktır renktir. herşey onda gizlidir. ışığı yakalarsan huzura ulaşırsın.
kimileri de derki hayır resim çizgidir ahenktir.bu eşsiz ritmi yakalarsan hürriyeti hissedersin.
kimileride der ki hayır resim ışıktır resim çizgidir. bu ikisini birleştirebilirsen hürriyeti hissedip huzura ulaşırsın. soluğun kesilir umursamazsın.
tuna ferit böyle bir yetenek. çizgiyi ışığa öyle yedirmiş ki onun çizimlerine bakarken bazen dudaklarınıza engel olamıyor ve şunları fısıldıyorsunuz ürkekçe 'vaayy! adam ne kadar güzel çekmiş. makinesi çok kaliteli olmalı...' evet çizimin aslında bir fotoğraf olduğu kanısına varıyorsunuz. o kadar etkili o kadar ileri
tuna ferit hidayetoğlu... yakında ders kitaplarında da işlenecek olan yetenek
tuna ferit hidayetoğlu!
yaşayan bir efsane olarak nitelendirsek abartmış olmayız.
illustrasyon alanında sadece türkiye de değil hemen tüm dünya da saygıdeğer bir yer edinmiş nadide bir şahsiyet.
1970'li yıllarda ortaya çıkan hiperrealizm sanat akımının günümüzdeki (şahsi kanaatimce) nadir temsilcilerinden.
gazi üniversitesi resim öğretmeliğinden mezun olan Üstad çok sayı da ünlünün illustrasyon çalışmasını yapmıştır. başlıcaları;
amy lee
milla jovovich
britney spears
tuba ünsal
robyn'dir.
meraklıları için deviantart.com ve dinodream.com sitelerinde 'tuna ferit' olarak aratmalarını tavsiye ederim.