Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • türban25.02.2005 - 15:53

    ÖZGÜRLÜK EMEK İSTER

    Hayata başlarken
    Şartları sen koymadın ki.
    Sana sanal bir dünya
    Sundular.

    Gözlerini bağladılar,
    Seni hep korkuttular,
    İnanmanı sağladılar.

    Simdi bir kıyıda durmus
    Uzaklara bakmaktasın.
    Heyecanlısın.

    Okyanuslar bilinmez,
    Ürkütebilir seni.
    Uzat elini...
    Hayat hergün yeniden başlar

    Aç güzelim saçını,
    Savursun rüzgar,
    Aç güzelim saçını,
    Güneş parıldatsın.
    Aç güzelim saçını,
    Yağmur ıslatsın.
    Dökülsün damlalar
    Tellerinden.

    Biliyorum seni saran o çemberi,
    Biliyorum özgürlük emek ister...

  • ırak savaşı08.02.2005 - 16:52

    Bizim oralarda SAVAŞA HAYIR diyenler var! ! ! Ne güzel

  • kurtlar vadisi05.02.2005 - 16:53

    Bu kadar konuşulduktan sonra bir izliyeyim dedim...izledim:(
    İzledikten sonra benim bile hayda rina diye koltuktan kalkıp silaha sarılasım geldi:(bu nasıl bir dizidir yaa.Mafya devlet aşiret,aslında birazcık ta olsa gerçeğin yanından geçmiyor değil!

  • küresel ısınma05.02.2005 - 16:50

    CO2 gazının sera etkisiyle oluşturduğu büyük bir tehdit ya da Dünya'nın sonu:(

  • deniz gezmiş05.02.2005 - 16:45

    Görmek istersen Deniz'i
    Yukarıya çevir yüzü
    Deniz gibidir gökyüzü
    Aldırma gönül aldırma...

  • ırak savaşı05.02.2005 - 16:44

    Saddam Hüseyin ile Amerika Birlesik Devletleri’nin (ABD) suikastle koltugundan indirilen iki baskanı John F. Kennedy ve Abraham Lincoln arasında bir benzerliği hiç düşündünüz mü?

    Bu benzerligi anlayabilmek için cebinizdeki Amerikan bankınotuna bir göz atmanız gerekiyor.

    Cebimde Amerikan bankınotu yok demeyin, mutlaka vardir. Hani rahmetli Özal “Türk Parasini Koruma Yasasini” dinazorluk olarak gösterip ülkeyi yesil dolarlara bogmustu ya.

    Ön yüzündeki FEDERAL RESERVE NOTE yazisini gördünüz mü?

    O halde şimdi John F. Kennedy ile baslayalim hikayemize. John F. Kennedy, vatansever ve zeki bir baskandi. Eger ABD su an teknolojide süper güç konumunda ise bunu John F. Kennedy’nin kısa süren baskanlıgı döneminde baslattıgı bazı projelere borçludur. Bu vatansever ve zeki insan, 4 Haziran 1963 tarihli bir emirle Amerikan banknotlarında gördügünüz FEDERAL RESERVE NOTE yazısını sildirmek istemistir.

    Bunun ne anlama geldigini birazdan daha iyi anlayacağız! ..

    Federal Reserve Bank, çogu kisinin zannettiginin aksine Türkiye’deki Merkez Bankası’nın karsılıgı bir banka degildir. Hatta çogu Amerikan vatandasının zannettigi gibi Amerika Birlesik Devletleri’nin bir kurumu da degildir. Federal Reserve Bank (FRB) , aralarında kan bagı ve sirket bagı olan, sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek birkaç ailenin ve sirketin sahip oldugu özel bir bankadır. Bank of England’ın sahibi Rothschilds ailesi FRB’nin gerçek sahibidir dersek çok yanlıs olmaz. Rothschild ailesinin Amerika’daki temsilcileri olan Morgan gibi Amerika’nın bilinen dev firmaları FRB’nin yönetimini elinde tutmaktadır. Bunlara ilave olarak Chase Manhattan’ın sahibi Rockfeller ailesi gibi birkaç zengin aile, Texaco gibi petrol sirketleri de FRB’in sahipleri arasında. Sistemin çalısmasına gelince:

    ABD’nin piyasaya sürecegi para FRB’nin matbaalarında basılıyor. FRB, bu bankınotları ABD’ye borç olarak veriyor. Yanlıs okumadınız. ABD, FRB’den aldıgı kagıtlar karsılıgında FRB’ye faiz ödüyor. Piyasaya sürülen bankınotların karsılıgının olup olmadıgına bakılmıyor. Nasıl olsa kimse karsılıgını sormuyor, karsılıgını soran çıkarsa defteri dürülüyor, tıpkı Fransa’nın 1969’da basına geldigi gibi..

    Iste vatansever Kennedy, bu “borç para vererek devletten faiz toplama gücünü” FRB’nin elinden almak istemistir. John F. Kennedy’nin 4 Haziran 1963 tarihli ve 11110 sayılı emri ile Amerikan hükümetine kendi parasını kendi basması yolu açılmıstı. Amerikan Hazinesi, kasasında tuttugu gümüs karsılıgında basacagı bankınotları piyasaya sürebilecekti. ABD, artık FRB’ye faiz ödemek zorunda kalmayacaktı.

    Kennedy’nin bu emri aynı zamanda FRB’nin iflası anlamına geliyordu. Kagıt basıp yüklü miktarda faiz geliri almak gibi tatlı bir ticaret sona ermek üzereydi.

    22 Kasım 1963 tarihinde Kennedy suikaste ugradı ve öldü. Kenndy öldürüldükten 5 ay sonra Amerika yine eskiden oldugu gibi FRB’den aldıgı kagıtları (dolarları) piyasaya sürüp, FRB’ye faiz ödemeye devam etti. Ne büyük tesadüftür ki Abraham Lincoln de ulusal para politikasını düzenleyen bir yasa çıkarttıktan sonra suikaste ugramıstı. Doların dünyadaki hakimiyeti, sokaktaki Amerikan vatandasından çok, Federal Reserve Bank için önemli. Piyasaya sürülen her dolar, FRB’nin kasasına girecek faiz gelirinin artması demek. Doların hakimiyetinin sona ermesi ise FRB’nin kolaydan kazandıgı faizlerin buharlasması anlamına geliyor. Madalyonun nasıl iki yüzü varsa, doların da bir görünen bir de uluslararası “böyle bir karanlık yüzü” var.

    Dünyadaki resmi rezervlerin %60’ı Amerikan doları cinsinden kasalarda tutuluyor. Euro henüz piyasaya çıkmadan önce Alman Mark’ı sadece %13 gibi düsük bir paya sahipti. Yen ise %5 düzeyindeydi. Avrupa Birligi (AB) 1999 senesinden itibaren Euro kullanacagını ilan ettigi zaman bu para biriminin pek tutmayacagı yönündeki görüsler agırlık kazanıyordu. Federal Rezerv Bank için tehlike çanları henüz çalmıyordu, hatta tam tersine dolarin hakimiyeti daha da köklesebilirdi.

    Gelin görün ki Saddam gibi bazı Amerikan düsmanları doları tahtından indirip Euro’yu birinci sınıf para koltuguna oturtmaya kalkıstı. Hem de bu durum düsünüldügünden daha hızlı gelismeye basladı. Iran ve Venezuella gibi petrol zengini diger ülkeler de “petrolü dolarla satmam, euro ile satarım” diyen Saddam’ı kendilerine örnek alınca doların “rengi” aniden degisti; yesilligini kaybedip morarmaya basladı. İki Amerikan başkanı, kagıt basıp faiz toplayanların dümenine çomak sokunca suikaste ugradı. Saddam da aynı dümene çomak sokunca bazılarının aklına “Irak halkına demokrasi getirmek” geldi. Yasasın demokrasi!

  • deniz gezmiş30.01.2005 - 11:52

    Görmek istersen Deniz'i
    Yukarıya çevir yüzü
    Deniz gibidir gökyüzü
    Aldırma gönül aldırma...

  • fethullah gülen29.01.2005 - 23:46

    Fethullah Gülen (Hocaefendi): bu şahıs hakkında biraz maziye dönmek lazım. F.G. erzurumda belli
    bir din eğitimi aldıktan sonra Avralı Efe'nin yanına bilgisini genişletmek için gider.Burada F.G.
    düzenli oluşu normal din kitaplarından farklı olarak batı edebiyatını ve düşünürlerin kitaplarını
    okuması ayrıca devamlı temiz ve düzgün(şık) giyinmesi diğer öğrencilerin F.G.'yi kıskanmalarına
    sebep olmuştur.
    F.G. buradan ayrıldıktan sonra edirnede bir camide görev alır.Hatta burada hocası F.G'yi evlendirmeye
    çalışmıştır.Yavaş yavaş F.G. dini bilgileri arttıkça cemaatin karşısına çıkıp vaazlar vermeye
    başlamıştır.Burada gün geçtikçe dinleyenlerin sayısı artmış, arttıkçada F.G'nin kendine olan
    güveni artmıştır.Camiye gelenlerin sayısı arttıkça F.G'de vaazlarının süresini günler geçtikçe
    uzatmıştır.Toplumda artık F.G. saygı görülen, söyledikleri Can kulağı ile dinlenen, örnek alınan bir insan
    olmuştur.
    F.G. tam istediği gibi bir cemaate ulaşmışken izmire tayin edilmiştir.Buradada vaazlarına devam etmiş
    Fakat aradığı ilgiyi bulamamıştır.Ama yılmayarak vaazlarına devam etmiştir.
    Vaazlarından birinde cemaatten bazı şahıslar ' Hocam sen bize bildiğimiz şeyleri söyleyeceğine
    Hz. MUHAMMED (sav) 'di, halifeleri, savaşları anlat.' dediklerinde; F.G'de onlara istediklerini vermiştir.

    Artık F.G. insanları nasıl etkileyeceğini bulmuştur.Bunun sonucunda gün geçtikçe camiye gelen cemaat
    sayısı artmıştır.Artık hocaya egenin tüm bölgelerinde hatta akdenizin iç kesimlerinde vaaz vermesi için
    davette bulunmuşlardır.
    Hoca ilk başta bu bölgeye ısınamamış olsada hergün artan cemaat karşısında yüzü gülmüştür.
    Fakat askeri darbe sonucu arananlar listesine girmiştir.Kısa bir süreliğinede olsa tutuklu
    kalmıştır.Bırakıldıktan sonra zorunlu olarak Zonguldak'a tayin edilmiştir.
    Ama hoca artık büyük düşünmeye başlamış ve korksada İstanbul için girişimde
    bulunmuştur.
    Artık hoca evi olarak İstanbul'u benimsemiştir.
    BU sefer İzmir'de yaptığı gibi savaşlardan,halifelerden,Hz. Muhammed'den bahsedecektir.
    Zaten İstanbul'da en büyük gelişmesini 80'li dönemlerde arttırmıştır.
    Artık cemaati gün geçtikçe artmaktadır.
    1989 yılında Berlin duvarının yıkılmasıyla sscb'nin(rusya) çökeceğini görmüştür.(Zaten bu
    dönemde bunu anlamak zor değldi.)
    Bu yüzden cemaat adına zengin iş adamları Özbekistan, Gürcistan çevresinde
    okullar açmışlardır.Bu hamle aslında iş adamlarının dahada zenginleşmesini
    sağlamıştır.Çünkü; burada çevre edinen iş adamları kendi işlerinide buralara
    kaydırmıştır.
    Artık cemaat önüne geçilemez bir akarsu olmuştur.
    Şunuda yazmak istiyorum; Kuran-ı Kerim'de Hz. İsa'nın yer yüzüne ineceği ve hristiyanlarla
    müslümanları birleştireceği; ilerleyen zamanda kıyametin kopacağı yazar.
    Bu oluşumda büyük bir cemaatin görev alacağıda belirtilir.
    İşte F.G. cemaati bu cemaatin kendilerinin olacağına inanır.

  • ernesto che guevara 24.01.2005 - 19:58

    Dr. Che

    Dünya böylesine güzel
    olur muydu yine
    diplomasını çerçeveleyip
    para kazanma derdine
    düşseydi Dr. Che
    yüreğini dağlara asmak yerine

  • fethullah gülen23.01.2005 - 19:44

    Fethullah Gülen aslında amerika için ilk adımı 1989 yılında berlin duvarının yıkılmasıyla birlikte ılımlı islam projesini
    amerika destekli bir projeyle orta asyada devreye sokmuştur.
    O dönemde eski adıyla sscb'nin çöküşü tamamıyla ortaya çıkmıştır.Amerika'da bu büyük pazarda kendine en büyük
    dilimi alabilmek için oradaki müslüman halkın kendi yoluna çıkmaması için Fethullah gülen'inde yardımıyla
    Türkiye'deki büyük cemaatin orta asyaya açılmasını sağlamıştır.Orta asyadaki en büyük payı elinde bulunduran
    SSCB'nin çökmek üzereyken burada ılımlı islamı yaymak ve kendi yönlendirebilecekleri bir toplum oluşturmaktır.
    Bu şekilde şimdiki Bop(Büyük orta doğu projesi) 'la orta asyayı ele geçirme çabaları içerisindedir.
    Bunu yapmak için hem ordaki müslümanları kandırabilme yeteneğine sahip olan hemde oradaki müslümanların dini
    duygularını kullanabilecek bir şahısı yani Fethullah Güleni devreye sokmuştur.Burada okullar açarak genç
    beyinlerin,Türkiye'de yetişen ve kesinlikle cemaatin emirlerinin dışına çıkmayacak şahıslar tarafından yetiştirilmesi sağlanmıştır.
    Buradaki gençler bu insanları örnek alarak çevresine karşı çok büyük bir saygı duymaya başlamışlar.
    Onları örnek alarak yaşam biçimlerini onlarınkine benzetmeye çalışmışlardır.Zaten buda cemaatin için yeterli paydır.
    Çünkü yetişen öğrenciler çevrelerinin kendileri için çok olumlu düşündüğünün farkına varması ve bunu gittikleri okulların
    sağladığını gören halk kendi çocuklarınıda bu okullara göndermiştir.
    Böylece hem oradaki eğitimi ele geçirmiş hemde ılımlı islam düşüncesini okullarda yetişen genç beyinlere empoze etmiştir.
    Her ne kadar siz buna dışından baktığınızda iyi bir eğitim alıyor gibi görünselerde aslında tek amaç Amerika'ya hizmet etmektir.