Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • seviye21.09.2005 - 13:20

    korumak gerek...
    korumayınca yıkılır birşeyler bazen...
    bazen taşlar yerinden oynatılırsa giderayak...
    yoktur çünki bir daha taşları yerinden oynatacak güç...

  • acılara tutunmak20.09.2005 - 16:51

    acıtır elleri...

  • geride kalan20.09.2005 - 16:49

    kalmak isteyendir zaten...

  • gitmek20.09.2005 - 16:48

    dönmemek üzere...
    gerekir bazen...

  • yüz büyük türk yalanı14.09.2005 - 15:16

    bende tam seni arayacaktım...

  • Rock Kazanı14.09.2005 - 15:13

    çok eski bir rock dergisi...
    1993-1995 yılları arasındaki bir kaç sayısı var koleksiyonumda...
    hala daha adını hatırlamadığım bir derginin eki olarak veriliyormuş ama kalitesi epey düşmüş...

  • ahmet altan14.09.2005 - 12:54

    Ahmet Altan, 1950 yılında doğdu. Orta ve lise öğrenimini çeşitli okullarda dolaşarak tamamladıktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne devam etti, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Yirmi dört yaşında gazeteciliğe başladı. Gece muhabirliğinden genel yayın müdürlüğüne kadar gazeteciliğin hemen hemen bütün kademelerinde çalıştı. 1987 yılında köşe yazarı oldu, 1990'da genel yayın müdürüyken gazeteciliğe ara verdi. Çeşitli televizyon programları hazırladı. Birçok yazısından dolayı yargılandı ve 1995 yılında bir buçuk yıl hapse mahkûm edildi. İlk romanı Dört Mevsim Sonbahar 1982'de yayınlandı. 1985'te yayınlanan ikinci kitabı Sudaki İz, toplatıldı ve müstehcenlikten yargılanarak mahkeme kararıyla yakıldı. Üçüncü romanı Yalnızlığın Özel Tarihi 1991'de basıldı. Dördüncü romanı olan Tehlikeli Masallar 1996 Ekim'inde yayınlandı ve rekor sayılacak baskı sayısına ulaştı. Deneme kitapları Geceyarısı Şarkıları 1995'te, Karanlıkta Sabah Kuşları 1997'de yayınlandı. Ahmet Altan'ın 1998'de yayınlanan romanı Kılıç Yarası Gibi, 1999 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı.

  • abidin dino25.08.2005 - 16:27

    Kırk yılı aşkın bir süredir yurdundan uzakta yaşamasına karşın, resminde Türkiye’nin geleneksel kültürüne olan ilgisini her zaman canlı tutmayı başarabilen Abidin Dino 7 Aralık 1993’te Paris’te öldü.
    1913’te İstanbul’da doğan Abidin Dino, küçük yaşta beliren rsim sevgisinin etkisiyle Robert kolej’deki öğrenimini yarıda bırakarak, ağabeyi Arif Dino’nun da desteğiyle kendisini resim ve karikatür alanlarında yetiştirdi; yapıtlarını Babıâli’de çeşitli gazete ve dergilerde yayımlamaya başladı. 1933’te kurucularından biri olduğu D Grubu’nun ilk sergisinde yer alan desenlerini, o sırada Türkiye’de çalışmalar yapan Sovyet sinemacı Yutkeviç’in beğenerek çağrıda bulunması üzerine, 1934’te gittği Sovyetler Birliği’nde 1937’ye kadar ressam ve dekoratör olarak film çekimlerine katıldı. Bir yıl da Paris’te kalarak dönemin ünlü sanatçılarıyla ve bu arada, bir süre etkisi altında kaldığı Picasso ile ilişki kuran Abidin Dino Türkiye’ye dönüşünde, giderek yerel ve kendine özgü bir bireşime ulaştı; 1940’ta Liman Ressamları adıyla da bilinen toplumsal gerçekçi Yeniler Grubu’na katıldı. 1941’de siyasal görüşleri yüzünden İstanbul’dan uzaklaştırılan Dino, 1946’ya kadar kaldığı Güney Anadolu’da yaptığı resimlerde köy yaşamını işleme olanağı buldu; bu döneminde bir yandan da heykelle ilgilendi. 1952’de Paris’e yerleşen sanatçının İşkence, Atom Korkusu, Savaş ve Barış, Çıplaklar, Dört Kent, Dağ-Deniz gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı. Abidin Dino’nun cenazesi 16 Aralık’ta İstanbul’a getirilerek Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.

  • beethoven25.08.2005 - 16:21

    Ludwig van Beethoven (1770-26 Mart 1827) Alman klasik müzik bestecisi.

    Klasik müziğin en büyük bestecilerinden biri sayılır. Dokuz senfoni, 5 piyano konçertosu, 32 piyano sonatı,bir opera, ve pek çok oda ve orkestra eseri yazmıştır. 1770'de Bonn'da doğmuş, 1792'de Viyana'ya taşınmış ve bundan sonra burada yaşamıştır. Hiç evlenmemiştir. Genç yaşlarda yaşamakta olduğu Viyana'da piyano çalma ve besteleme yeteneği takdir görmüştür. 1801'den sonra duyma hissi azalmaya başlamıştır.

    1817'de tamamen sağır olmuştur. Buna rağmen, ünlü 9. senfonisini hiç duymadan bestelemiştir. Son yaylı çalgılar dörtlüleri de son döneminde bestelenmiştir. 1827'de bir karaciğer hastalığı yüzünden öldüğü sanılmaktadır.