Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • yemek yemek24.02.2005 - 12:00

    Yemek Yemek kesinlikle bir sanattır. :)))

  • yanlis anlasilma24.02.2005 - 11:46

    Dünya üzerinde en çok korktuğum şey.Eğer yanlış anlaşıldıysam düzeltene kadar gözüme uyku girmez.

  • yandım çavuş ayranı24.02.2005 - 11:42

    Size tavsiyem eğer kazık yiyip aç çıkmak istemiyorsanız sakın girmeyin :)))

  • yalnızlık24.02.2005 - 11:41

    BÜYÜK ACI

  • yalın24.02.2005 - 11:36

    Dünya üzemez beni
    Ölüm korkutabilir mi
    Sen olmadan bu kalp hissedebilir mi

    Güneş batmış bana ne
    Ellerin yok kime ne
    Yerine koyamadım
    Razı olamadım sensizliğe

    Kalpler yanmış yağmur ıslatmış
    Tanrı korumuş ya sevenleri

    Son nefesimde elimi sen tutacaksın
    Son sözlerimi bir sen duyacaksın
    Meleklerin sözü var

  • Winston24.02.2005 - 11:33

    - Kızım ne içiyorsun?
    - Winston light anne,
    - iyi devam et zıkkımın kökünü iç.
    - çıksın hemen başlıyacağım merak etme sen anneciğim :))

    Malesef her bırakmak istediğimde tekrar başladığım sigara.

  • türkü hikayeleri24.02.2005 - 11:02

    Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir

    kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede

    herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye

    göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok

    güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında

    Zeynep'i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı)

    köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali

    Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın

    babasına hemen görücü gönderir. Zeynep'i Ali'ye

    verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali,

    Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür.



    Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç

    gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı

    Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl

    göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz

    daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük

    bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi

    köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü

    mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini

    gidermeye çalışırmış.



    Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez.

    Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini

    fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu

    özlem ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara

    düşürür.



    Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için,

    köyden gelip gidenler de anasının babasının

    çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını

    anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber

    vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan

    sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye

    gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde

    Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü

    anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki

    bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler.

    Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır.



    Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç

    kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes

    Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür bu

    türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.



    Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

    Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

    Annesinin bir tanesini hor görmesinler



    Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim

    Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim



    Babamın bir atı olsa binse de gelse

    Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse

    Kardeşlerim yolları bilse de gelse



    Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim

    Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

  • terazi burcu23.02.2005 - 22:38

    Burcum diye söylemiyorum ama en kalite burç :)))

  • orhan gencebay23.02.2005 - 15:28

    Kaderimin Oyunu
    Söz: Orhan Gencebay
    Müzik: Orhan Gencebay

    Ne sevenim var, ne soranım var
    Öyle yalnızım ki
    Çilesiz günüm yok, dert arasan çok
    Öyle dertliyim ki
    Bana kaderimin bir oyunumu bu
    Aldı sevdiğimi verdi zulümu
    Dünyaya doymadan gideceğim
    Yoksa yaşamanın kanunu mu bu

    Bıktım artık yaşamaktan
    Çekmekle biter mi bu hayat yolu Ah...
    Bu yalnızlık, bu dertler

    Bekleyeceğim, bekleyeceğim
    Geri dönmese bile
    Alıştım kaderin zulmüne artık
    Bana gülmese bile

    Geri dönmez artık giden sevgililer
    Her ümit ufkunda ağlıyor gözler
    Bitmeyen çilenin, derdin sarhoşuyum
    Kahredip geçiyor en güzel günler

  • sarı gelin22.02.2005 - 13:03

    KRALİN KIZI SARI GELİN
    1130Lu yıllardan süre gelen bir efsaneye göre;
    'Abdulkadir Geylani, müritlerini çeşitli yerlere göndererek onlardan İslamiyet'i yaymalarını istemiştir. Müritlerinden Şeyh Senani'ye (Sen de Penek'e gideceksin. Orada İslamiyet'i yayacaksın. Ola ki görevini aksatırsan, umarım ki domuzların ayakları senin omuzlarında olur) diyerek bir anlamda serzenişte bulunmuştur.
    Şeyh Senani, Penek'e gelir. Fakat buranın hakimi Gürcü Kralı'nın güzel ve sarışın kızına o arada aşık olur. Sık sık görüşürler. Birbirlerine daha yakın olmak için Şeyh Senani, kızın önerisi ile onların domuzlarına çobanlık etmeye başlar.
    Böylece aradan 7 yıl geçer. Bir gün domuz yavrusunu sırtlayıp getirirken, domuz yavrusunun ayakları Şeyh Senani'nin kulağına ve omzuna değer. Aniden Abdülkadir Gaylani'yi hatırlayan Şeyh Senani, onun kendisine, (şayet görevini aksatırsan dilerim ki domuzların ayakları omuzlarının üzerinde olur) sözlerini hatırlar.
    Şeyh Senani, Penek hakimi Gürcü Kralı'nın sarı saçlı kızına yani sevgilisine durumu anlatır. Ona hak veren ve kendisiyle aynı düşünceyi benimseyen sarı kız onunla gitme kararını bildirir. Durumu öğrenen Penek Kralı, kızını biraz da yaşlı olan Şeyh Senani'ye vermek istemez.
    Daha sonra Şeyh Senani, birkaç müridi ve sarı kız birlikte kaçarlar. Onların kaçtığı haberini alan Gürcü Kralı ise askerlerini gönderir. 500 Gürcü asker kaçanları Allahuekber dağlarında sıkıştırır, Şeyh Senani ve müritleri ile Sarı Kız askerlere karşı koysalar da sonuçta tümü öldürülür. Dağın alt tarafında müritler, zirvesinde de Şeyh Senani ve sevgilisi Sarı kız öldürülürler. Hatta Şeyh Senani son nefesinde, üç defa (Allahuekber) dediği için bu dağların (Allahuekber) adını aldığı rivayet ediliyor.'


    Erzurum çarşı pazar
    Leylim aman aman leylim aman aman
    Leylim aman aman sarı gelin

    İçinde bir kız gezer
    Hop ninen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Elinde divit kalem
    Leylim aman aman leylim aman aman
    Leylim aman aman sarı gelin

    Katlime ferman yazar
    Hop ninen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Palandöken yüce dağ
    Leylim aman aman leylim aman aman
    Leylim aman aman sarı gelin

    Altı mor sümbüllü bağ
    Hop ninen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Seni vermem yadlara
    Leylim aman aman leylim aman aman
    Leylim aman aman sarı gelin

    Nice ki bu canım sağ
    Hop ninen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim