BİR ŞAİRİN HATIRA FOTOĞRAFI Adana'da doğmuşum Mirza Çelebi'de İlkokulu İstiklal'de Orta'yı Tepebağ'da Liseyi Erkek Lisesi'nde okumuşum Kimilerine göre doğuştan şair Biraz da ASİ doğmuşum Ve en acısı Adana'nın barajında Üç kere boğulmuşum O gün bugündür Denizle aram açık Buz gibi soğumuşum
Liseden sonra kendimi Denizi olmayan Berlin'de bulmuşum Mimarlık okumuşum Mühendislik okumuşum Ve matematik çıktıkça karşıma İnadına şiir okumuşum Ve annemi kaybetmişim Bir şubat gecesinde Dünyadan soğumuşum Gel gör ki Dikeni de gülü de O şehirde bulmuşum Ve bir sabah dikeni yoluma Gül'ü koluma alıp İstanbul'a Edebiyat Fakültesi'ne koşmuşum
Daha ilk nefesinde gençliğimin Sürgün'ü Nazım'dan Gurbet'i Orhan'dan Hasreti Ahmed Arif'ten tanımışım
Bir gözümde Veysel Bir gözümde Köroğlu Dilimde Karacaoğlan, Emrah, Dadaloğlu Ne türküler yakmışım
Necip Fazıl'la kaldırımlarda yatmış Atilla İlhan'la Maçka'da buluşmuş Ümit Yaşar'la yüzlerce kez aşık olmuşum
Ve haykırmışım göklere Şairler severse işte böyle sever! Yüreğimde can sesleri 'Mendilimde kan sesleri' Ve dilimde hep o şiirler Bir yanımda Can Yücel Bir yanımda Edip Cansever
İşte bu yüzden Acıların şahını Aşkların ilahını Yalnızlığın padişahını Gölgesinden tanırım Ama ne zaman bir ayrılık çalsa kapımı Buz keser kanım donar kalırım Ve soluğu yine bir şiirde alırım
Kısacası Adım Ahmet Selçuk Soyadım İlkan Bir söz vardır ya hani Tanıyan bir Tanımayan bin pişman Yetişir sanırım Bunca sohbet bunca ağıt bunca ahh Şiirlerimin gözü yolda kalmasın Hadi bana eyvallah...
O üç günlük günümüz aşklarına inat yıllarca ölümsüz aşkların şarkılarını yazdı O şiiri tozlu sayfalara gömenlere inat vazgeçilmez bir tutkuyla şiiri plaklara kasetlere - kliplere - radyolara - TV' lere ve de sahnelere taşıdı. O şiirin hazır saltanatını sürenlere inat ömrünce gönülllü hamallığını yaptı. Uzatılan her mikrofona adından önce şiir söyledi şiir okudu. Ve her seven kalba şiir dokudu O 'geçici mevsimlerin şairi' olmaktansa 'AYRILIKLARIN ŞAİRİ' olmayı yeğledi. Günün adamı değil yılların adamı olmak için yazdı yazdı durdu. Çünkü O şiire yalnız imzasını değil ömrünü koydu. Elbette şiir onun için bir heves değil bir nefesti. Ve O adam... Yani AHMET SELÇUK İLKAN yıllar yılı yüzlerce şiirini kulaklara değil yüreklere kazıdı...
KAHVE GÖZLÜM 'Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı varsa Senin kahve gözlerinin bin yıl hatırı var vefasızım'
Yolumuz buraya kadarmış be kahve gözlüm Artık Tersine akan bir nehir gibi Yıkılmış bir şehir gibi Suya yazılmış bir şiir gibi Adımı unut Yalnızlığın boşluğunda Gecelerin loşluğunda Sensizliğin sonrasında Bil ki Beş para etmiyor umut Etmiyor be kahve gözlüm
Yalan yanlış Kırık dökük yaşadık biz bu aşkı Erken emekli olduk biz bu sevdadan Biliyorsun Hep direkten döndü umutlarımız Hep kendi kalemize attık gollerimizi Ne acemi bahçıvanmışız meğer ikimiz Açmadan soldurduk güllerimizi Açmadan soldurduk be kahve gözlüm
Şimdi yüreğim mutsuzluğun hedef tahtası Bir değirmen taşı gibi ezip geçtin yarınlarımı Sokaklara sığmıyor bu dev yalnızlığım Bu cumartesiler Bir gün beni öldürecek biliyorum Çığlık çığlığa şiirlerim yine de seni istiyor bana inat Ama son kurşun yemiş bu sevdaya Yetmiyor şımarık pişmanlıklar Yetmiyor be kahve gözlüm
Bir isyan faslıdır şimdi bu suskunluğum Hovardaca harcanan mevsimlere Bu kaçışlara bu gelgitlere Ömrümüze kesilmiş biletlere İsyanımdır bu acı acı gülüşüm Oysa Kaç kez sildim seni haritamdan Kaç kez mil çektim o kahve gözlere Gel gör ki Kendime bile geçmiyor artık sözüm İşte bir kürek mahkumu İşte bir yürek mahkumu Kapında yine Bitmedi bu kara sevda Bitmiyor be kahve gözlüm
Kara gözlüm şirin sözlüm atma beni el eline Dayanamam inanamam senden başka birine Benim şarkım ellerin benim türküm gözlerin Benim tek varlığımsın bilmesende Utanırım bakmaya senden bir başkasına Sen benim şu dünyamsın hatta Öbür dünyamda
Bende kalmadın sana muhtacım Sensiz aşkı neyleyim baştacım
Güzel huylum, usul boylum sevincim göz bebeğim Seni sevmek benim borcum, hayatımla öderim Seni anlatmak bitmez bu aşka ömür yetmez Benden başkası bilmez seni beni Ölürüm ayrılamam yerini dolduramam Dilerim ki allahtan senden önce öleyim
SANA GÜL BAHÇESİ VAADETMEDİM,
AMA
SENİN AŞKINLA DOLU KÜÇÜCÜK KALBİMİ
VE
TÜM ÖMRÜMÜ VAADETTİM...
HOŞBULDUK...
BİR ŞAİRİN HATIRA FOTOĞRAFI
Adana'da doğmuşum
Mirza Çelebi'de
İlkokulu İstiklal'de
Orta'yı Tepebağ'da
Liseyi Erkek Lisesi'nde okumuşum
Kimilerine göre doğuştan şair
Biraz da ASİ doğmuşum
Ve en acısı Adana'nın barajında
Üç kere boğulmuşum
O gün bugündür
Denizle aram açık
Buz gibi soğumuşum
Liseden sonra kendimi
Denizi olmayan Berlin'de bulmuşum
Mimarlık okumuşum
Mühendislik okumuşum
Ve matematik çıktıkça karşıma
İnadına şiir okumuşum
Ve annemi kaybetmişim
Bir şubat gecesinde
Dünyadan soğumuşum
Gel gör ki
Dikeni de gülü de
O şehirde bulmuşum
Ve bir sabah dikeni yoluma
Gül'ü koluma alıp
İstanbul'a
Edebiyat Fakültesi'ne koşmuşum
Daha ilk nefesinde gençliğimin
Sürgün'ü Nazım'dan
Gurbet'i Orhan'dan
Hasreti Ahmed Arif'ten tanımışım
Vurulmuşum Taşına toprağına şiirin
Yunus'la yoğrulmuş
Nesimi'yle coşmuş
Pir Sultan'la coşmuşum
Bir gözümde Veysel
Bir gözümde Köroğlu
Dilimde Karacaoğlan, Emrah, Dadaloğlu
Ne türküler yakmışım
Necip Fazıl'la kaldırımlarda yatmış
Atilla İlhan'la Maçka'da buluşmuş
Ümit Yaşar'la yüzlerce kez aşık olmuşum
Ve haykırmışım göklere
Şairler severse işte böyle sever!
Yüreğimde can sesleri
'Mendilimde kan sesleri'
Ve dilimde hep o şiirler
Bir yanımda Can Yücel
Bir yanımda Edip Cansever
İşte bu yüzden
Acıların şahını
Aşkların ilahını
Yalnızlığın padişahını
Gölgesinden tanırım
Ama ne zaman bir ayrılık çalsa kapımı
Buz keser kanım donar kalırım
Ve soluğu yine bir şiirde alırım
Kısacası
Adım Ahmet Selçuk
Soyadım İlkan
Bir söz vardır ya hani
Tanıyan bir
Tanımayan bin pişman
Yetişir sanırım
Bunca sohbet bunca ağıt bunca ahh
Şiirlerimin gözü yolda kalmasın
Hadi bana eyvallah...
O üç günlük günümüz aşklarına inat yıllarca ölümsüz aşkların şarkılarını yazdı O şiiri tozlu sayfalara gömenlere inat vazgeçilmez bir tutkuyla şiiri plaklara kasetlere - kliplere - radyolara - TV' lere ve de sahnelere taşıdı. O şiirin hazır saltanatını sürenlere inat ömrünce gönülllü hamallığını yaptı. Uzatılan her mikrofona adından önce şiir söyledi şiir okudu. Ve her seven kalba şiir dokudu O 'geçici mevsimlerin şairi' olmaktansa 'AYRILIKLARIN ŞAİRİ' olmayı yeğledi. Günün adamı değil yılların adamı olmak için yazdı yazdı durdu. Çünkü O şiire yalnız imzasını değil ömrünü koydu. Elbette şiir onun için bir heves değil bir nefesti. Ve O adam... Yani AHMET SELÇUK İLKAN yıllar yılı yüzlerce şiirini kulaklara değil yüreklere kazıdı...
KAHVE GÖZLÜM
'Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı varsa
Senin kahve gözlerinin bin yıl hatırı var vefasızım'
Yolumuz buraya kadarmış be kahve gözlüm
Artık
Tersine akan bir nehir gibi
Yıkılmış bir şehir gibi
Suya yazılmış bir şiir gibi
Adımı unut
Yalnızlığın boşluğunda
Gecelerin loşluğunda
Sensizliğin sonrasında
Bil ki
Beş para etmiyor umut
Etmiyor be kahve gözlüm
Yalan yanlış
Kırık dökük yaşadık biz bu aşkı
Erken emekli olduk biz bu sevdadan
Biliyorsun
Hep direkten döndü umutlarımız
Hep kendi kalemize attık gollerimizi
Ne acemi bahçıvanmışız meğer ikimiz
Açmadan soldurduk güllerimizi
Açmadan soldurduk be kahve gözlüm
Şimdi yüreğim mutsuzluğun hedef tahtası
Bir değirmen taşı gibi ezip geçtin yarınlarımı
Sokaklara sığmıyor bu dev yalnızlığım
Bu cumartesiler
Bir gün beni öldürecek biliyorum
Çığlık çığlığa şiirlerim yine de seni istiyor bana inat
Ama son kurşun yemiş bu sevdaya
Yetmiyor şımarık pişmanlıklar
Yetmiyor be kahve gözlüm
Bir isyan faslıdır şimdi bu suskunluğum
Hovardaca harcanan mevsimlere
Bu kaçışlara bu gelgitlere
Ömrümüze kesilmiş biletlere
İsyanımdır bu acı acı gülüşüm
Oysa
Kaç kez sildim seni haritamdan
Kaç kez mil çektim o kahve gözlere
Gel gör ki
Kendime bile geçmiyor artık sözüm
İşte bir kürek mahkumu
İşte bir yürek mahkumu
Kapında yine
Bitmedi bu kara sevda
Bitmiyor be kahve gözlüm
Ayrılık şakası yok bunun
Dönüşü yok biliyorsun
Şakası yok bunun biliyorsun
Aldığım nefesim yokluğun
Veriş yok bunun biliyorsun
Lensimin günü geçmişti yarı yolda aklıma geldi eve geri dönüp değiştirmek zorundaydım...
Başkada bişey söylemeden kahvemi alıp odama geçerim :)
BENDE KALMADI
Kara gözlüm şirin sözlüm atma beni el eline
Dayanamam inanamam senden başka birine
Benim şarkım ellerin benim türküm gözlerin
Benim tek varlığımsın bilmesende
Utanırım bakmaya senden bir başkasına
Sen benim şu dünyamsın hatta
Öbür dünyamda
Bende kalmadın sana muhtacım
Sensiz aşkı neyleyim baştacım
Güzel huylum, usul boylum sevincim göz bebeğim
Seni sevmek benim borcum, hayatımla öderim
Seni anlatmak bitmez bu aşka ömür yetmez
Benden başkası bilmez seni beni
Ölürüm ayrılamam yerini dolduramam
Dilerim ki allahtan senden önce öleyim
Babamın bana yaptığı ve bir türlü uçurtmayı beceremediğim şeytan uçurtmalarım.
Yüreği güzel olan insan.
KANLICA