Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • islamiyet22.08.2024 - 12:20

    Devlet kurmak… Devlet, hudutları belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların düzenli bir şekilde yaşayabilmelerini ve eldeki kaynakları mümkün olduğunca adil bir biçimde paylaşabilmelerini sağlayan siyasî ve hukukî bir teşkilattır. Bu çerçevede temel olarak savunma, iç güvenlik, adalet, eğitim ve uluslararası ilişkiler alanlarında hizmet verir; ülkenin sahip olduğu kaynakların ve elde edilen gelirin dağılımında adalet sağlar; iktisadî istikrar, büyüme ve gelişmeyi gerçekleştirir. Bir devlet, halkına bu görevlerini adil ve olması gerektiği şekliyle sunduğu müddetçe pâyidar olur. Zira adalet mülkün temelidir.

  • islamiyet22.08.2024 - 12:20

    Derinlemesine bakmak… Örneğin Allah’ın gökyüzünden indirdiği yağmurla ölmüş toprağı diriltmesinde, ölümden sonra dirilmenin bir delilini görmemek mümkün müdür? Ana babanın evlâdına gösterdiği şefkat ve merhamette, Rabbimizin rahman ve rahim isimlerinin işaretlerini görmüyor muyuz? Kendimizi çevreleyen hayatın akışının tamamında, Allah’ın koyduğu kuralların şaşmaz bir şekilde işleyişine dair verilere şahit olmuyor muyuz? Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, denizlerde seyreden gemilerde, yeryüzünde çeşit çeşit canlının yayılmasında, rüzgârlarda ve bulutların seyahatinde elbette düşünenler için sayısız âyet vardır.

  • islamiyet22.08.2024 - 12:14

    Âyetlere bakmak… Âyet delil, veri, işaret anlamlarına gelen bir kelimedir. Allah’ın âyetleri, hem gönderdiği kitaplarında hem de yarattığı kâinatta müşahede edilir. Müminler hem Allah’ın kitabında hem de kâinatta onun yaratma hikmetini ve kendilerinin var edilme sebeplerini okur, bunlar üzerine düşünür ve anlamaya çalışırlar. O’nun kudret ve kuvvetini her seferinde yeniden ve bir kez daha farkederler. Böylece imanları kalplerinde köksalar.

  • islamiyet22.08.2024 - 12:14

    Toplumla beraber olmak… Ferdin gücü ailesiyle, ailenin gücü içinde yer aldığı toplumunun gücüyle artar. Örneğin iyi bir komşuluk ilişkisi, aile üyelerine sunduğu birtakım imkânlarla (konuşmak, dertleşmek, destek olmak, fikir alışverişinde bulunmak, maddî ve mânevî yardım sağlamak vb.) âdeta bir “hayat desteği”dir. Aile ilişkilerinde olduğu gibi toplumsal ilişkilerde de iyi niyet, hoşgörü ve sabır esas kriterlerdir. Bu kriterleri uygulamak için kişinin sosyal çevresini rahatsız etmemeye gayret etmesi ve çevresinden kaynaklanan ufak tefek rahatsızlıklara da katlanmayı bilmesi gerekir. Ayrıca toplumda kuşaktan kuşağa aktarılan birtakım gelenek ve göreneklere uymak da toplumsal birlikteliği sağlayan bir husustur. Örneğin bayramlar, kına geceleri, düğünler, yöresel kutlama günleri, hasta ziyaretleri, tâziyeler ve benzeri vesileler uzak kalınmaması gereken toplumsal olaylardır. Zira insanın diğer insanlarla birlikteliğini pekiştiren ve kaynaştıran en önemli şey “iyi günde” ve “kötü günde” yaşanan paylaşımlardır.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:32

    Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” Kûfeden asker istedi. Bir takım söz ve hareketden sonra, asker gönderdiler. Gelmezden evvel hazret-i Alî buyurdu ki: Kûfeden iki bin er ve de bir kişi geliyor. Eshâbdan biri, bu sözü işitdim, o askerleri bir bir saydım, buyurduklarından ne eksik, ne fazla idi, dedi.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:32

    Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir seferinde Kerbelâya uğradı. Sağına ve soluna bakdı. Giryân-giryân [ağlıyarak] geçdi ve buyurdu ki: (Vallahi onların develerinin çökeceği ve onların katl olunacakları makâm burasıdır.) Eshâbı dediler: Ey Emîr-el mü’minîn! Bu ne makâmdır. Buyurdu ki: (Burası Kerbelâdır. Bu yerde, bir kavm katl olunsa gerekdir. Onlar hesâbsız Cennete girerler.) Hiç kimse bu sözlerin ma’nâsını hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin vak’ası oluncaya kadar anlamadı.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:32

    Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” Berâ’ bin Âzibe dedi ki, (Benim oğlum Hüseyn katl olunsa gerekdir. Sen o vaktde ona yardım etmiyeceksin.) Emîr-ül mü’minîn hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” şehîd oldu. Berâ’ bin Âzib, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” doğru söyledi. Hazret-i Hüseyn katl olundu. Ona yardım yapamadığıma pişmânım, dedi.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:31

    Haccâc-ı Yûsüf “Allahü teâlâ müstehâkını versin”, Kümeyl bin Ziyâdı “radıyallahü teâlâ anh”, çağırdı. Kümeyl ondan kaçdı. Haccâc-ı zâlim, Kümeylin akrâbalarının vazîfelerine son verdi. Kümeyl bunu işitdi ve dedi ki: Benim ömrüm zâten bitmişdir [yaşlandım]. Benim sebebim ile, kavmimin mahrûm olması lâyık değildir. Haccâcın yanına vardı. Haccâc dedi ki, isterim ki, seni öldüreyim. Kümeyl dedi ki: Benim ömrüm az kalmışdır. Ne diler isen onu yap. Bizim va’demiz yakındır. Benim ölümümden sonra hesâb vereceksin. Bana emîr-ül mü’minîn Alî “kerremallahü vecheh ve radıyallahü teâlâ anh” haber vermişdir ki, seni Haccâc öldürecekdir. O zâlim onun boynunu vurdu.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:30

    Kûfe ehâlisi dediler ki: Yâ Emîrel mü’minîn. Fırat suyu bu sene azdı. Çok ekinleri zâyi’ eyledi. Ne olur, Allahü teâlâ hazretlerinden dileyesin ki, su az olsun. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” se’âdethânelerine girdi. Halk kapıda beklerler idi. Sonra dışarı çıkdı. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin cübbesini üzerine giymiş, mubârek sarığını başına koymuş, asâsını eline almışdı. At istedi. Ata bindi. Orada olanlar ve çocuklar etrâfında olmak üzere, Fıratın kenârına geldiler. Aşağı indi. İki rek’at nemâz kıldı. Durdu. Asâyı mubârek eline aldı, köprünün üstüne çıkdı. Hasen ve Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretleri de berâber çıkdılar. O asâ ile sudan tarafa bir def’a işâret eyledi. Su bir mikdâr azaldı. Buyurdu ki, bu kadar kifâyet eder mi. Hepsi dediler, yâ Emîr-el mü’minîn, kifâyet eder.

  • islamiyet21.08.2024 - 01:29

    Bir gün emîr-ül mü’minîn Aliyyül mürtedâ, Zübeyr “radıyallahü teâlâ anhüm” ile gizli söyleşirler idi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! Zübeyre gizli söylersin [sırrını söylersin]. Hâlbuki o seninle mukâtele [harb] edecekdir.) Deve vak’ası olduğu zemân, Alî “radıyallahü teâlâ anh” bu hadîs-i şerîf ile Zübeyri “radıyallahü anh” andı. Zübeyr “radıyallahü teâlâ anh” muhârebeden vaz geçdi. Dönüp gitdi. Bir şahs ardından varıp, katl eyleyip, kılıncı hazret-i Alîye “radıyallahü teâlâ anh” getirdi. Hazret-i Alî buyurdular ki, (Hazret-i Zübeyrin kâtiline, Cehennem ateşi müjdeler olsun!) (Şevâhid-ün nübüvve)den alınmışdır.