Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Tuna Kafkas
Tuna Kafkas

hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz; ve sanılıyor mu ki gökyüzü de yeryüzüne meftun, değildir...

  • senlik benlik17.02.2024 - 01:40

    e(y\n) sevgili\aşk…,
    biz;
    kadim yadigâr, tuna ve nil…
    t\aksim görmüş bulutların altında,
    hürriyetleri ellerinde,
    avuç avuca muhîbanız biz;
    aydınlık kuytumuzda
    ikimiz biz…
    ki ezelden ebede birbirine akan
    ve ummanına hasret çeken her demde
    biz ikimiz,
    senlik ve benliksiz,
    \ah\

  • kuytu12.02.2024 - 03:23

    https://youtube.com/clip/Ugkxu2T8mZM3nfs_OeB0KA3vFedlHqOiiXFB?si=M-YEc3STis0Q8E5O

  • bu vesile ile12.02.2024 - 03:16

  • küp12.02.2024 - 02:58

  • messenger kurbanları12.02.2024 - 02:28

  • tecelli16.01.2024 - 00:28

    ve belki de panayırda kaybolmuş bir çocuktum,
    tuzlu kocaman gözlerimle ve,
    atlı karınca döndükçe,
    hareleri oyuncak çemberiydi ne malum,

    ve belki mutlu çocuk yüzleri biriktiriyordum,
    yüzümü yasladığım parlak bir yıldızın yanağında;
    zaman, pastasını bir kez daha keserken…,

    derken gök;
    matem giysisini geçirip üstüne,
    tülden siyah örtüsüyle,
    sildi tuzlarını çocuğun gözlerinden,
    ve üfledi mumu…,

    bir dilek panayıra düştü,
    belki de yine bir düştü…,
    kaybolmuş bir çocuktum belki
    kendi karanlık ormanımda
    ve yağmur kokusu avuç içlerimde,
    alnı buz gibi bir çocuk…,

    ve bir kerametli ve ismiyle müsemma kalbi gördü,
    o panayırda kaybolmuş çocuk ve,
    gömüldü; yürek boşluğuna
    uysal kalbinin kuş tüyleri…,

    korku tünelindeki gürültü,
    içinden hızla geçerken,
    aralık kapılar bırakıyordu,
    ve hep o; aralık kapılardan süzüldü
    o/nun ol tecellisi,

  • patika16.01.2024 - 00:12

    yatağına alabildiğine kırgın
    ve suyu zehir akan bir nehrin
    arsız dereleri yoldan çıkmışken,
    en kritik dönemecinde hayat
    bağrımda ecinnîler reçetesi
    bir muska gibi taşınırken,
    ruhu ve cismi ayrı yönlere
    aksak bir keklikken ben ve,
    göğün kirpiklerinin metanol
    yağmur kıymıklarına sımsıkı
    sarılmış zifîr gecenin ağarmasını
    öylece beklerken,
    ki göğüs kafesim uzlaşmasızken
    bütün kandillerin söndüğü bu çağla,
    ve yaşama sevinci özünün çekildiği,
    olgunluk evresi tenhalığında,
    inzivasına bigâne bir zavallıyken,
    mülevves yürek patikasından,
    meçhuller uçurumuna müflisçe
    yol hazırlığı yapa dururken;
    çırpınıyordu gözlerimde varlığına
    iknasız tuzlu bir deniz akmamak için
    ummanına senin, saklı
    illiyyunum;

  • mürekkep16.01.2024 - 00:01

    beyaz bir kağıtsa elbet,
    bir müsveddeye dönüşebilir
    ve kalbimin en ücrasının,
    sağlanabilir teması kalbinle;
    ki kağıdın üstüne boşalmış mürekkep,
    ölü suskunluklar saçabilir pekala,
    beyaz kırışık kağıda...,

    ve mayası ikiz tabiatlı keklikle güvercin,
    hem bozkır, hem harman yeri kokar…,
    \iyigeliyorgönülyarasınadenizdenesenrüzgar\

    kanatları birbirine dikili,
    ha keklik/güvercin, ha turna/martı,
    atmaca olamadıktan sonra,
    ne ayrılık türküsü söyleyebilir,
    ne de uçuşur göğe sarmaş/dolaş…,
    ve \iyigelmiyordurgunluğumapiyanonuntuşları\

    gökte bir bulut ağlar turnasına,
    çöplükte muhabbet kırıntısı
    can çekişir martıya,
    kan kaybediyorum kanadımdan
    ve hızlıca düşüyorum,
    düşerken bile uçmayı düşlüyorum,
    ve \budefaölümdenkorkmuyorum\
    ah;

  • Gözleri kan çanağına dönmek14.01.2024 - 23:54

    turna katarları geçer her kandilde içimden,
    ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
    göç mevsimi...,
    ah;

    uzatsam elim sanki dokunacak
    öteler yakınımdayken hep, lakin
    her bağım koptuğunda dağılıyorum senden
    ve yokluğunda yaşaması tuhaf kaçıyor hayatı,
    nicedir özlediğim hekimim…,

    allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
    döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
    dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
    hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
    ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
    ah kalbimizi kussak bedenimizden,
    safrası hayattır ve,
    sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
    ötelerle…,

    benliğimizde ötelediğimiz ayrılık;
    kavuşturur bizi esasında sevdiklerimize
    unutmayalım ve çıplak bir tebessümün asıldığı,
    kefen altındaki yüz kadar bizdedir ki…,
    zahirle çevrelenmiş gözlerimin,
    en kuytu yerindeki gözyaşı kadar gönlümde,
    ve bana aitsin ayrılık,
    aşk belki de sadece imkansıza meyyaldir,

    ah hekimim,
    semt çorbacısı sabahı dahi olsa şu her an,
    kimse seni benim kadar sevemez diyemem,
    ömrümün kalbine düşen iç sesli duasın,
    söylediğim her sözden bana gelen yankın
    içime dolan çocukluk sevincimdir…,
    buz tutmuş bir nehrin üstünde,
    kızak kayan kabansız bir çocuğun
    o masum ve sıcak gülücüğüsün sen,
    \ah...,

    ve şimdi küskün küskün çöreklenir
    bağrıma hüzün, ki... yoksun…,
    yağmur kuşlarının kanatları altında koşan
    nefes nefese kuzuların eve dönüşünde,
    anne sevgisiyle öpülen ıslak başlarınca
    okşasın o gün görmüş saçlarını, nice
    bahar müjdecisi kabayel rüzgarı...,

    zamanın aramıza çektiği perdeler,
    belki uçuşur güneyden esen kıbleyle
    ve duyulur huzur esen avlusunda
    ayak seslerimiz yine...,
    ki bak gözlerime, gözlerim
    kandil kandil kan çanağı,
    ah;

  • sızı14.01.2024 - 23:50