Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Tuna Kafkas
Tuna Kafkas

hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz; ve sanılıyor mu ki gökyüzü de yeryüzüne meftun, değildir...

  • Sohbet-i cânan05.03.2024 - 20:58

    efkârlı bir göçebe konak ateşinin közlerine inat;
    başına buyruk o heybetli erciyesin,
    doruğundan gelen kar suları kadar,
    coşkulu ve vefa alemi ruhlu ve,
    bir dergâh asudeliğindeki
    vadi kuytularında şırıldayıp duran,
    buz gibi ve içimi doyumsuz,
    kendiyle halvette akan,
    bir ince nakışlı keder deresi…,
    ve sevdalı süreyya gözlerin ışıltısını,
    ne yıldızlardan, ne aydan, ne de güneşten aldığı,
    bir çift buğulu, ve lapis lazuli gözde;
    bütün bildiklerini unutan ve,
    aşkı kendinde kayboluş bilen kalbiyle,
    bu yanık anız tarlası yüreğe
    ve nadasa bırakılmış gariban bir gönle,
    çisil çisil ve ansızın yağan
    bir rahmet olan,
    can/an;

    her hevesi boğazında düğüm düğüm,
    ser verilip sır verilmemiş,
    tedaviye cevap vermeyeceği belli
    bir maraza düçârlığın burukluğu ve,
    hicivli bir gülümsemenin yüzü maskelediği,
    yalnızca;
    her rastladığı insanın gözlerindeki
    derinliğe bakabilecek,
    o temiz yüreklilerin farkına varabilecekleri,
    ve böylesine içine düşülmüş
    dermansız haliyle,
    hayatındaki hayatların verdiği
    mukavemetle nefeslerini sürdürebilen,
    dünyalar garibi ve içine kapanık,
    ve fakat yedi kat semaya açık,
    dildâr ve dostunun mihmânı
    özge bir hayat sırtında,
    sendeleyip duran ve yıkılmamak için,
    umut bağlayıp tutunduğu avuntuların,
    bir bir çözülüp dağıldığı ve terk ettiği dipsizlikte,
    ıssız ve kör karanlıkta kalmışlığına
    yanmaktan da malûl,
    pusulası kayıp…,
    perişan göz pınarları kurumuş,
    gücenik ve suskun bir
    can/a,

    hüdâ katından yollanan ilahî bir tesellidir,
    ah;

  • turuncu gemi05.03.2024 - 04:33

    her cuma ikindiye doğru neden; bu sanki
    elimi uzatsam dokunacakmışım gibi hissettiğim
    yakınlık, uçurum olurdu sana;
    musevi ve isevilerce kutsal sayılan o iki gün…,
    ve yine de her haftanın bayram gününün sonunda,
    akşam akşam güleç olurdu gözlerimiz
    ışıl ışıl, o dar vaktin alacasında bile…,
    böyle acayip acayip kesintisizmiş
    ve bir terzi işi gibi cereyan edip duran,
    gönlü hep; gün batımlarından yana yatık,
    turuncu/kızıl; aşk…,
    ah,

  • simit yiyen martılar05.03.2024 - 04:29

    aşka aşık,
    aşka tutkunsun ve
    çimenli tepeler kadar
    yumuşak nazarlıdır gözlerin senin…,

    ve bezeli yüzün hicap nakışlarıyla…,
    yağmur sonrasında toprak nasıl tüterse,
    öyle bürür rabıtandaki aşka meftunu,
    halis çapalı ve elbistan bağırlı lisanın,

    ki petek motifli
    bir bardak çay deminde kaynar senin,
    hay/dan ihsan yüreğin, mim; aşk…,

    gecenin derinliğinde,
    dağılırken tonları kurşunî bulutların,
    maçkada/teşvikiyede,
    ak martılar yükseliyordu göğe;
    özgür ve aç,

  • tünelin sonundaki ışık05.03.2024 - 04:25

    ki kaçak ve
    ışık hüzmesine,
    kapandı
    kapı…
    eşikte
    yalnız
    ikisi
    ikiziyle,
    diz dize
    dizelerde…
    fısıldaşarak,
    yalın ayak baş kabak,
    kapladı
    serap
    yüzünü,
    çölleşen
    kalbini,
    kederli
    kum
    tanelerinden
    sakınarak…,
    açtı
    kafesini
    tutsak;

    kırptı
    kanatlarını,
    sığındı
    yorgun
    hurma
    ağacına,
    uyudu
    kaçak,
    oruçlu
    kollarında…,

    vuruldu
    kilit,
    kenetlendi
    göz,
    sustu
    şiir;
    kalın
    bordo
    perde
    çekildi
    kat kat…,

    denize
    saçıldı
    altın
    pullu
    balıklar,
    kuytuya
    ağardı
    gün…,

    kapandı
    kapı…,
    eşikte
    yalnız;
    kızıl
    saçlı
    kanayan
    diz/e…,

    kalbinde,
    dilsiz
    ışık
    hüzmesi...,
    ah;

  • Şaşı Felek Çıkmazı05.03.2024 - 04:23

    heyhat,
    bu bir girdap;
    kalbimin kuytusundan beni kendine çeken,
    kederli dağın, gönül uçurumu…

    ah
    eyv/ah,
    avcıdan habersiz
    ırmağa inişi karacanın
    ve eğilip berrak suya,
    kana kana içmesi kendi kanını,
    vurulunca kalbinden…;
    ki büyü(d/l)ü suda
    kana bulanık halkalar iç içe,
    iç içe,
    halka ve girdap...
    ah,

    avcının sağ manipülasyonu,
    karacanın gözlerinin nemli tortusu,
    büyülü su, fakat;
    düşe kalka kat edilen yolların,
    hangisine pay düşmemiştir,
    o en yakın vuslattan…,

    bir zahter tanesi kadar külfet olsaydı keşke;
    kara kışta buza kesen dipsizlikten çıkış,
    siy/ah doruklarını aşmak kaf dağının,
    ve hazza kölelikten azad oluş,
    ah;

    ah ki çöllerin avareliğinde körebelik…,
    dalı yaprağı budanık kalmanın hicâbı ve,
    bini bir para etmeyecek
    ömür yangını pişmanlıklar
    gel/geç/likteyken,
    bütün bildiklerini bir okyanus nazarda unutmak
    mümkünlü;
    bir yadigâr kutsalı
    ve vaktin emaneti olaydı bu nazar…,
    nolaydı,
    her yönün çıkmazı bir secdede nihayet bulaydı;
    ah;

  • Tuna05.03.2024 - 04:22

    e(y\n) sevgili\aşk…,
    biz;
    kadim yadigâr, tuna ve nil…
    t\aksim görmüş bulutların altında,
    hürriyetleri ellerinde,
    avuç avuca muhîbanız biz;
    aydınlık kuytumuzda
    ikimiz biz…
    ki ezelden ebede birbirine akan
    ve ummanına hasret çeken her demde
    biz ikimiz,
    senlik ve benliksiz,
    \ah\

  • Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz).05.03.2024 - 04:17

    Şarabıaşkını
    Nûş ettir, ya Rab
    Nûş ettir, ya Rab
    İçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İrciyi hitabın
    Gûş ettir, ya Rab
    Gûş ettir, ya Rab
    Göçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Göçelim imanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    İmandan, Kur'an'dan
    Ayırma bizi
    Ayırma bizi
    İlahi haramla
    Doyurma bizi, Allah Allah
    Doyurma bizi
    İlahi haramla
    Doyurma bizi, Allah Allah
    Doyurma bizi
    Yolundan şaşarsak
    Affeyle bizi
    Affeyle bizi
    Seçelim irfanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Seçelim irfanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Aşkî'ye bezleyle
    Sen didarını
    Sen didarını
    Lütfunla sevindir
    Ben dildarını, Allah Allah
    Ben dildarını
    Lütfunla sevindir
    Ben dildarını, Allah Allah
    Ben dildarını
    Firdevsiaşiyan
    Eyle darını
    Eyle darını
    Açalım ihvanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim
    Açalım ihvanla
    Bayram edelim, Allah Allah
    Bayram edelim

  • mecal05.03.2024 - 04:13

    haftanın her günü, şehrin banliyösünden
    bulvarlarına inen bir işçinin yüreği gibi,
    kan revan içindedir garipliğim…,
    kalan ömründe gözü olmadan,
    varlığına gönülden muhiban bu ıssız insan,
    bir daha meşkimizin mümkünlü
    olmayacağının idrakiyle,
    ağır başlıca yasını tutar dururken,
    yine de sen hekimim iyi olmalısın,
    hiç olmadığın kadar diye, duacınım;

    bilirsin, teslimiyetti evet
    her ambulans sireni duyulduğunda okunan
    ayet/el kürsînin; kifayetsiz nefesler ve
    mecalsiz dudaklara kaldığı bir biteviyelikte,
    yazgıya boyun eğmek, asıl teslimiyet burada…,

  • düş sokağı sakinleri05.03.2024 - 04:07

    ki; kanlı gözyaşlarıyla,
    uyudum ve düşümde,
    hep o nar ağacı…,
    öylece bana bakar,
    dallarını gözlerimden ayırmadan,
    hep o kederli nar ağacı…,

    küçüldüm rüyaya ve;
    içine girdim,
    gördüğüm en güzel bahçeydi…,
    eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
    eflatun çiçek tozları her yer,
    nar çiçeğim;
    senden mi süzüldü
    eflatun çiçek tozları söyle…,

    ve uyandım;
    kara boşlukta dönen,
    rengi bozulmaya yüz tutmuş,
    meymenetsiz bir dünya…,

    sabah etmiş ortalığı düşüm dedim…;
    yüzünü buruşturdu düş ve
    sabırsızlıkla bekledim geceyi,
    aklımda hep o nar ağacı,
    dalları yüreğime batan…,

    ki gözlerimi kapadım
    işte orada;
    bir turnayı seviyorum dedi...,
    ve turnam derken;
    saçıldı etrafa kızıl iri taneli göz yaşları…,
    ah;

    kapandım secdeye,
    yerdeki tekâvûd kalemefendisi seccademden
    eflatun çiçek tozları topladım,
    bağrıma saplanmış dalını çıkardım hüdayinabit alıcın,
    ve serpiştirdim tozlarını,
    beti benzi atmış dünyaya ve,
    bir dua okudum kulağına,
    sesim bir başka sese çarptı,
    tuz buz mısralar kırıntısı rüyam ah,
    turnam…;

    keklik değil, güvercin ol diye fısıldayanım,
    dudağımda hep aynı şarkı,
    notalarını nar ağacının altına gömdüm...,
    yüreği kimsenin üzülmesine el vermeyen,
    bir yalancıyı sevdin sen…,
    ve varsın gedanız kendine kıysın ey maşuk,
    olgunlaşsın keder, çiçek yüklü dalında…,
    ah;

  • efsun05.03.2024 - 04:00

    bir körpenin peçeli yüzü kadar saklı bir hüzünle,
    dikine dikine gidiyorum yüreğimin
    ve çağın çöplük kalbine tahammül harcım değil…,
    gel gör ki,
    hale bakar mısın dediğim şu hale isyana ve
    ayaklanmaya hazırlıklaraysa
    dermansızım…,
    ama işte düşüyor umutvar bir gül yaprağı daha
    ılık bir mevsime akisler çizerek...,

    mecbur muyum dalgın olmaya uzaklara
    ve bu kadar hatırlamaya seni ya hû;
    uzat yanağıma şifacı ellerinin
    helal kazançlı tuzunu hekimim ki,
    aksın gözlerimin öfkesi
    taş bağrıma…,

    kadim zamanlar ertesi dünyada,
    kimse ağlayamazken artık ölülerine dahi,
    beni her andığında de ki,
    gözyaşı koleksiyoncusu
    adıma,

    ki yaralılar daima çabuk kanar masallara bilirsin…,
    yalnızca ehline âyân sohbetimizin
    efsunlu kodlarını çözme peşindeyken,
    destursuzca turkuaz halılar seriyorum yollarına,
    kabuk bağlamış yol ayrımlarında,
    ah;