Anı yoktur. Anıların kendisinden kaynaklanan, bir başka kişilikle yaşanmış, bir başka hayat vardır. Gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş, mekanik bir yapı değildir. Tüm bunların sonunda burnunuza gelen şey, 'katmerli papatyaların ateşte yanan kalplerinin kokusu' olacaktır.
Savaş sonrası, Saint-Germain-Def-Pres'nin etkileyici(ama tanınmamış) yüzlerinden biri olan Boris Vian'ın dehası ölümünden sonra keşfedildi. Ecole Centrale'ın renkli ve karmaşık kişilikli öğrencisi, caz müzisyeni, senarist ve kısa film amatörü, oyun yazarı, düz yazının her alanında kalem oynatıcı, şair, mühendislik ve araba yapımına kadar varan geniş bir ilgi alanına sahipti. Alfred Jarry'nin büyük hayranlarındandı. 1946'da yazdığı ve Vernon Sullivan adlı hayali bir Amerikalının romanının çevirisi olduğunu iddia ettiği Mezarlarınıza Tüküreceğim ile büyük skandal yarattı. Olayın büyümesi üzerine kitabı İngilizceye çevirerek yeniden yazdı. Ateşli bir polisiye okuruydu. Daha sonra aynı hayali isimle üç roman daha yazdı ve hepsi tarafımızdan basılacaktır. Edebi alanda, -eleştirmenlere göre -asıl gücü kendi adıyla yazdığı dört romandan, -Günlerin Köpüğü, Pekinde Sonbahar, Yürek Söken ve Kırmızı Ot- gelir. Caz eleştirilerinden gazete yazılarına kadar oldukça geniş bir alana dağılan eserleri vardır. Bu eserlerin ortak noktasını zaman zaman şiirsel ve fantastik, zaman zaman kara mizah ve bazen saldırganlaşabilen stili oluşturur. Alışılmış kalıpların dışına çıkarak, Fransız dilinin cümle yapısını kırmış, yanyana gelmeleri olanaksız olan sözcükleri, şaşırtıcı bir şiirsellik ve uyumla birleştirip, tam bir özgürlük içinde -geriye bakmaksızın bir kerede yazılmış görüntüsü vererek-yazmıştır. Sözel fantazilerinin ötesinde, biçeminin ritmi, her sayfada, olaylara, heyecanlara, yalnızlık içindeki sayıklamalara dönüşür.
hevesler tutkular istiyorum; başkalarınınkini alacağım. bugüne kadar bana hiçbir şey kalmamasının nedenini yeterince ilerlememiş olmama bağlıyorum.tutkuların var olduğunu bilmek ve onları duymamak korkunç bir şey bu.'
'aslımı bilmeyen insanlarla temas ede ede bize aşıladıkları aşağılık duygusundan kurtulmuştum, bir dürtü gibi bu çekilmez aşağılık duygusu 'beyaz adam'ın ayak seslerini işitir işitmez kardeşlerimizin beyaz böcekler gibi kaçacak delik aramalarına yol açar; ama biliyorum, 'beyaz adam'ın derisine sahip olmakla onu ele geçirmek kolaylaşır'...
boris vian' ın 1947 yılında yayınlanan, temel olarak ırkçılığı ve toplumda ki iki yüzlü eşitsizliği eleştirdiği, döneminin çok ilerisinde başyapıtıdır. vian bu kitabı ve devamı sayılabilecek ' bütün ölülerin derisi aynıdır', 'kızlar farkına varmıyor', ' ve bütün çirkinler öldürülecek' adlı kitaplarını vernon sullivan takma adıyla yayınlamıştır. vian bu kitap yüzünden hapse girmiş ve kitaptan uyarlanan filmin galasını izlerken kalp yetmezliğinden ölmüştür. kitaplarında kasıtlı olarak abartılmış bir cinsellik vardır, nedenini bana sorarsanız ' bazen birilerine bişeyleri hatırlatmanın tek yolu onlara tokat atmaktır' derim. varolan şeyleri yok sayıp hayatını devam ettiremez bazı insanlar, vian da onlardan biriydi. mezarlanıza tüküreceğim şöyle biter ' kasaba insanları onu yine de astılar çünkü o bir zenciydi. pantolonunun altında kasıkları hala kabarıktı'
yazdıklarınızın çoğunu bilmiyordum, beni aydınlattınız teşekkürler, şiirler güzel ama mezarlarınıza tüküreceğim konusunda yazdıklarımda ısrarcıyım, gerçekleri yazmak kolaydır, herkes oturup kendi hayat hikayesinden bahsedebilir ama melih cevdet'in yalan şiiri: ben güzel günlerin şairiyim saadetten alıyorum ilhamımı kızlara çeyizlerden bahsediyorum mahpuslara aff-ı umimiden... çocuklara müjdeler veriyorum babası cephede kalan çocuklara...
fakat güç oluyor bu işler güç oluyor yalan söylemek...
bence çok daha güzel, daha insancıl, bence bir şair ateş hırsızı olmalıdır, insanlara yeni bir bakış açısı vermelidir, bilinen şeyleri söylemek kolaydır, bu yüzden insanlar ne var ne yok? sorusuna eski tas eski hamam diyen insanları sevmezler. insanlar her zaman kendilerine güler bir yüzle günaydın diyen insanları severler, gülen bir yüzle aptal göründüklerini bile bile ölüme giden insanları. beni sorarsanız ben kötücülüm belki de onun için dokunuyor boris vian'ın yazdıkları, belki de onun için metal ya da arabesk dinlemeyi sevmiyorum, ben bu yalan yükü omuzlarında taşımayı seçen insanları seviyorum.
sırf marjinal olmak için kalıplara sığmamak gerektiğini ele güne ifşa etmek için kafa yoranları değil. ya da marjinal olduğunu iddia edip sıradan şeyleri sıradan bir şekilde anlatan insanları değil. Kasdetmeye çalıştığım söylediklerinden çok söyleyiş tarzını sevmedim. Haklısınız eserleri gelecekte daha iyi anlaşılabilir, edebiyat canonlarına girebilir, incelenebilir, yüceltilebilir ama ben yine de fikrimi savunacağım, yazmasam olmaz mıydı, yazdım yeni birşeyler öğrendim.
'hayatta önemli olan, herşey hakkında önyargıya varabilmektir. çünkü, görüldüğü gibi topluluklar haksız ve kişiler her zaman haklıdır. herhangi bir yaşama kuralı çıkarmamalı bundan: kurallar deyim şekline dönüşmeden bile bağlanılacak güçte olmalıdır.... günlerin köpüğü
merak ediyorum; insan, zekasının fiziksel olarak olası kıldığı mutluluğu kendisine hiç yaşatacak mı? - bertrand russell
Anı yoktur. Anıların kendisinden kaynaklanan, bir başka kişilikle yaşanmış, bir başka hayat vardır. Gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş, mekanik bir yapı değildir. Tüm bunların sonunda burnunuza gelen şey, 'katmerli papatyaların ateşte yanan kalplerinin kokusu' olacaktır.
Savaş sonrası, Saint-Germain-Def-Pres'nin etkileyici(ama tanınmamış) yüzlerinden biri olan Boris Vian'ın dehası ölümünden sonra keşfedildi. Ecole Centrale'ın renkli ve karmaşık kişilikli öğrencisi, caz müzisyeni, senarist ve kısa film amatörü, oyun yazarı, düz yazının her alanında kalem oynatıcı, şair, mühendislik ve araba yapımına kadar varan geniş bir ilgi alanına sahipti. Alfred Jarry'nin büyük hayranlarındandı. 1946'da yazdığı ve Vernon Sullivan adlı hayali bir Amerikalının romanının çevirisi olduğunu iddia ettiği Mezarlarınıza Tüküreceğim ile büyük skandal yarattı. Olayın büyümesi üzerine kitabı İngilizceye çevirerek yeniden yazdı. Ateşli bir polisiye okuruydu. Daha sonra aynı hayali isimle üç roman daha yazdı ve hepsi tarafımızdan basılacaktır. Edebi alanda, -eleştirmenlere göre -asıl gücü kendi adıyla yazdığı dört romandan, -Günlerin Köpüğü, Pekinde Sonbahar, Yürek Söken ve Kırmızı Ot- gelir. Caz eleştirilerinden gazete yazılarına kadar oldukça geniş bir alana dağılan eserleri vardır. Bu eserlerin ortak noktasını zaman zaman şiirsel ve fantastik, zaman zaman kara mizah ve bazen saldırganlaşabilen stili oluşturur. Alışılmış kalıpların dışına çıkarak, Fransız dilinin cümle yapısını kırmış, yanyana gelmeleri olanaksız olan sözcükleri, şaşırtıcı bir şiirsellik ve uyumla birleştirip, tam bir özgürlük içinde -geriye bakmaksızın bir kerede yazılmış görüntüsü vererek-yazmıştır. Sözel fantazilerinin ötesinde, biçeminin ritmi, her sayfada, olaylara, heyecanlara, yalnızlık içindeki sayıklamalara dönüşür.
hevesler tutkular istiyorum; başkalarınınkini alacağım. bugüne kadar bana hiçbir şey kalmamasının nedenini yeterince ilerlememiş olmama bağlıyorum.tutkuların var olduğunu bilmek ve onları duymamak korkunç bir şey bu.'
'zaman bazılarının düşündüğü gibi saatlere bölünmüş sabit bir yapı değildir.'
'aslımı bilmeyen insanlarla temas ede ede bize aşıladıkları aşağılık
duygusundan kurtulmuştum, bir dürtü gibi bu çekilmez aşağılık duygusu 'beyaz
adam'ın ayak seslerini işitir işitmez kardeşlerimizin beyaz böcekler gibi
kaçacak delik aramalarına yol açar; ama biliyorum, 'beyaz adam'ın derisine sahip olmakla onu ele geçirmek kolaylaşır'...
boris vian' ın 1947 yılında yayınlanan, temel olarak ırkçılığı ve toplumda ki iki yüzlü eşitsizliği eleştirdiği, döneminin çok ilerisinde başyapıtıdır. vian bu kitabı ve devamı sayılabilecek ' bütün ölülerin derisi aynıdır', 'kızlar farkına varmıyor', ' ve bütün çirkinler öldürülecek' adlı kitaplarını vernon sullivan takma adıyla yayınlamıştır. vian bu kitap yüzünden hapse girmiş ve kitaptan uyarlanan filmin galasını izlerken kalp yetmezliğinden ölmüştür. kitaplarında kasıtlı olarak abartılmış bir cinsellik vardır, nedenini bana sorarsanız ' bazen birilerine bişeyleri hatırlatmanın tek yolu onlara tokat atmaktır' derim. varolan şeyleri yok sayıp hayatını devam ettiremez bazı insanlar, vian da onlardan biriydi. mezarlanıza tüküreceğim şöyle biter ' kasaba insanları onu yine de astılar çünkü o bir zenciydi. pantolonunun altında kasıkları hala kabarıktı'
3 ihtiyar ve bir şairle 2 saat..
yazdıklarınızın çoğunu bilmiyordum, beni aydınlattınız teşekkürler, şiirler güzel ama mezarlarınıza tüküreceğim konusunda yazdıklarımda ısrarcıyım, gerçekleri yazmak kolaydır, herkes oturup kendi hayat hikayesinden bahsedebilir ama
melih cevdet'in
yalan şiiri:
ben güzel günlerin şairiyim
saadetten alıyorum ilhamımı
kızlara çeyizlerden bahsediyorum
mahpuslara aff-ı umimiden...
çocuklara müjdeler veriyorum
babası cephede kalan çocuklara...
fakat güç oluyor bu işler
güç oluyor yalan söylemek...
bence çok daha güzel, daha insancıl, bence bir şair ateş hırsızı olmalıdır, insanlara yeni bir bakış açısı vermelidir, bilinen şeyleri söylemek kolaydır, bu yüzden insanlar ne var ne yok? sorusuna eski tas eski hamam diyen insanları sevmezler. insanlar her zaman kendilerine güler bir yüzle günaydın diyen insanları severler, gülen bir yüzle aptal göründüklerini bile bile ölüme giden insanları. beni sorarsanız ben kötücülüm belki de onun için dokunuyor boris vian'ın yazdıkları, belki de onun için metal ya da arabesk dinlemeyi sevmiyorum, ben bu yalan yükü omuzlarında taşımayı seçen insanları seviyorum.
sırf marjinal olmak için kalıplara sığmamak gerektiğini ele güne ifşa etmek için kafa yoranları değil. ya da marjinal olduğunu iddia edip sıradan şeyleri sıradan bir şekilde anlatan insanları değil.
Kasdetmeye çalıştığım söylediklerinden çok söyleyiş tarzını sevmedim. Haklısınız eserleri gelecekte daha iyi anlaşılabilir, edebiyat canonlarına girebilir, incelenebilir, yüceltilebilir ama ben yine de fikrimi savunacağım, yazmasam olmaz mıydı, yazdım yeni birşeyler öğrendim.
(bknz: gaspar noe ve dönüş yok) serbest köşe
'hayatta önemli olan, herşey hakkında önyargıya varabilmektir. çünkü, görüldüğü gibi topluluklar haksız ve kişiler her zaman haklıdır. herhangi bir yaşama kuralı çıkarmamalı bundan: kurallar deyim şekline dönüşmeden bile bağlanılacak güçte olmalıdır....
günlerin köpüğü
sana gün kadar güzel olduğunu söyleyemeyeceğim.çünkü günler değişkendir.ama bir japon feneri kadar güzelsin'
boris vian