****BU GÜNÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİNE BİNAEN**** . ---Memleketimden, Okuldan, Askerden ve mesleğimden tanıyan bir çok dost-arkadaş, yaren-yoldaşlarım** hep derler neden Aşk ve sevda konulu Şiirler yazmıyorsun diye serzenişte bulunurlar. Eyvallah**Eyvallahta ben şimdi ki Aşk-ı sevdalara inanmıyorum ki? Aşk-sevda kutlu ve samimi sevgi dolu duygulardan oluşur. Duygusal şehvetler ne aşktır nede sevdadır...VESSELAM. ---Ancak bu günün anlam ve önemine binaen, 21-Temuz-1987 günü Şavşat'ın Arsiyan Yaylasında 36 Yıldır evli olduğum ve hayatımın anlamı, sevgili eşime, can yoldaşıma yazdığım bir Şiirimi güncelleyeceğim... . POYRAZ YELİ GİBİ ESTİDE GEÇTİ . Arsiyan Yaylası, Yalçın Kayalı Bir Güzel Geliyor, Yazma Oyalı Kolunda Helkesi, Eller Kınalı Poyraz Yeli Gibi, Esti de Geçti. . Bu Nasıl Gizemdir, Köylü Kızında Allara Bürünmüş, Nurlar Yüzünde O, Melül Bakışlar, Ela Gözünde Kaş altından bakıp, süzdü de geçti. . Gardını Almışta, Bakmaz Ardına Nadanı kondurmaz, gönül yurduna Yaktı Zar Eğledi, Aşkın Fendine Gönül Dergâhımı, bozdu da geçti. . Zülfikâr Kılıçtan, Keskin Sözlüdür Hak-Hakikat Bilir, Derin Özlüdür Bir kelam eylemez, Biraz Nazlıdır Gül Döktüm Önüne, Ezdi de Geçti. . Bülbül Figan Eyler, Gülün Dalında Kurtlar Ulusa da, Sevda Yolun da Vuslatım Çıkıyor, Kahve Falında Aşkını Kalbime, Kazdı da Geçti. . Çakıroğlu, Çaldı Dertli Sazını Arsiyan da yazdı, Aşkın Tezini Hazana Çevirdi, Bahar Yazını İsmini Serime Yazdı da Geçti... ----OZAN ÇAKIROĞLU---- . ***Otağımızın tacı-temeli. neslimin kutlu Anası, Kalbimin en güzel Sunası hayatımın anlamı, can yoldaşım Sevgili Eşim 14 Şubat Sevgiler günümüz kutlu olsun...Bu kalp senin için atıyor ve ilelebet atacaktır....SEVGİLERİMLE.
***Her ne kadar Kilise ve küçük burjuvazi geleneği olsa da? Nerede saygı, sevgi, barış ve suhulet içerisinde yaşayıp ve yaşatılıyorsa, kim ve kimler şeref tacımız olan Kadınlarımıza hürmet ediliyorsa bilumum Aşk-ı sevdalarını huzur ve mutluluk içinde yaşamsal devinim haline dönüştürüp vuslata eren cümle sevgililerin 14 Şubat sevgililer günü kutlu olsun... -----OZAN ÇAKIROĞLU-----
----Ben de beşer olduğumdan dolayı, arada bir de olsa magazin programlarına göz atıyorum. Bu gün lanet bir Televizyon kanalında Kadınların orasından, bura- sından bahsediliyordu. Konuşan Kadın, konuşulan Kadın. Vucudunun muhteşem olduğunu ve tam 90--60--90 ölçülerinde seyrediyormuş-mış. Bu rezaleti alkışlayan Yine Kadınlar. Bu nasıl bir anlayıştır. bu nasıl bir aymazlıktır, bu nasıl bir yozlaşmadır anlamak mümkün değil. ----Ülkemiz de Kadınlarımız genelde Erkeklerin hakaret ve şiddetine maruz kaldıklarını dile getirirler. Ben de Şiirlerimde zaman-zaman dile getirmekteyim. Ancak bu moda ve Film sektörüne esir olmuş Kadınların her zaman ve her ortamda hemcinslerini bu kadar küçümseyip, aşağılamalarına ne demeli. Neden Kadın Şair ve yazarlarımız bu vahim ve rezil konunun üzerine gitmiyorlar??? Neden kendilerini--kendilerine ezdiriyorlar??? ----Gençlerimiz evlenirken (( Osmanlı Sarayında olduğu gibi, yani Valide Sultanların Saray hamamın da Şehsade'lere cariye seçerken miskal-miskal ölçer öğle zifaf odasına gönderirlerdi)) bizim gençlerimiz de MEZRO elinde mi gezsinler. Mustafa Kemal Atatürk Türk Ulusal Medeni yasamızı beyhude mi çıkardılar. ----Türk Ulusal Devletin temelinde Aile çok önem arz etmektedir. Anadolu kültür ve değer- lerini bu kadar dejenere etmeye kimsenin haddi ve hakkı değildir. Top-yekün, bir beraber Kutlu Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalıyız. Bu Kutlu Vatan Hepimizindir... ----Eyy Yüce Türk Ulusal Kadınlarımız, Anamız Eşimiz, Kardeş-Bacımız, Gelin-Kızımız Şeref Tacımız öğle üç-beş çapulcuya kendinizi ezdirmeyiniz. Sizlerin her biri Hz. Havva'dan olma Zübeyde Hanımsınız. Kara Fatma, Şerife Bacısınız. Nene Hatun-Satı Kadınsınız, Siz Gökçe Suna-Bedriye Gökmensiniz. Doktor Asuman, Öğretmen Halide Ediplersiniz. Daha nice-nice Şehit olmuş Yiğit Karamanların gönül sultanlarısınız. Sizler Tekelci Burjuvazinin Moda ve Reklam sektörüne alet olamazsınız...Kahrolsun 90-60--90 zihniyeti........ ------------YORGUN BİR DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------------
******ESSELAMÜN ALEKÜM BEŞER ALEMİ****** . ----Şöyle bir Şiir sitelerini gözer eyledim. Genelde **Aşk-meşk** üzerine icra edilmiş. Özellikle kırk yaş altı Şair ve Şaireler duygusal konulu ve gönül ilişki- lerini dillendirmişler. Memleket meseleleri umurlarında değil. Gökten Rahmet yerine *ZAM* yağıyor, onlar sıcak yağmur sanıyorler. Vallahi neslimiz Dünya'nın rengine kapılmış gidiyorlar... ----Dedim bir benden dinleyin *AŞK*ın faziletini... . AŞK Yıllanmış Şaraba Benzer Serdarı Yolundan, Evirir Gider Badeyle yoğurur, gözerden süzer Hallaç Pamuğuna, Çevirir Gider. . Acıyla Yoğrulur, Aşkın Mayası Abdala Vuslattır, Hayal Rüyası Şafakta Dökülür, Meşkin boyası Aklını Başından, Sıyırır Gider. . Yüreğin Daralır, Ufkun Bulanır Gözlerin Körelir, Dilin Dolanır Serinde Fırtına, Arşa Dayanır Kavim-kardeşinden, ayırır gider. . Sırtına Heybeli, Semer Vurulur Gönül Tezgâhında, dertler örülür İklimin Bozulur, Beden Yorulur Hazan Yeli Gibi, Savurur Gider. . Çakıroğlu, Olmaz Aşkın Fermanı Abdala Yaktırır, Hasat-Harmanı Ne Lokmanı vardır, Ne de dermanı Yüreğin Köz Gibi, Kavurur Gider... ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*****KÜLTÜREL YOZLAŞMA***** ---Kültürel yozlaşma, Toplumun ortak ve kominal yaşam alanlarında. sosyal iletişim ve ahlak-i değerlerin zayıflaması ve dejenere olmasıdır... ---Kültürel yozlaşma, Toplumsal, Kamusal, Sosyal yaşamsal devinimde birlikteliğin ve dayanışmanın olumsuz olarak etkilenmesidir. Ve akabinde bireylerin kendi bölge- sel örfi ve geleneksel değer yargılarının tamamen iflas etmesidir... ---Sonucunda neme lazımcılık, bana necilik, aman sendecilik, her kes işine baksıncılık, başına buyrukçuluk ve her türlü aymazcılık salgın bir virüs gibi bütün Memleket sathına çoktan yayılmıştır. Görünmez bir üst akıl, bu Ulusal zafiyeti istediği yönde ve alanda her fırsatta kullanmaktadır...VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRAT------
---1980 Lerden önce Türk Ulusal kültürümüzde Acının, hüznün, gamın -kederin bir rengi, biçimi, şekli ve şeması vardı. Ne zaman nerde kime ve neye acıyıp üzülece- ğimiz ve nasıl paylaşıp telafi edeceğimiz ulvi bir görevdi. Anadolu örfü-geleneklerinde adeta yasal bir devinime dönüşmüştü.. Ancak 1980 lerden sonra Ulusal Devlet poli- tikamız tamamen Avrupa taklitçiliğine dönüşünce, Toplumsal, Siyasal, Kamusal, sosyal ve kültürel yaşam şeklimiz tamamen alabora olmuştur. ---Yanlış politikalar sonucunda Maşrikten-Mağribe doğru göç Kervanının katar-katar olması, Moda ve Reklam sektörünün Ülke sathında tekelleşmesi Anadolu Tarihsel kültürümüzü oldukça dejenere etmiştir. Akraba-i Taalukat ilişkilerine ket vurmuştur. Arkadaş ve dost muhabbetini bitirmiştir. Ana ile Kızını, Baba ile oğlunu karşı-karşıya getirmiştir. Her şeyden vahimi menfaat-çıkar ilişkileri salgın bir virüs gibi yayılmıştır. Kavim-kardaş, Arkadaş Yoldaş geleneğini kökünden bitirmiştir. ---Son yıllarda bütün bu parçalanmalar artık bir daha birleşemez hale dönüşmüştür. Riyaset Sarayı yarı Hilafet Tahtına dönüşmüştür. Tarikatlar siyasi destek almıştır. Türk Ulusal Muasır Medeniyeti çökmüştür. Kadına şiddet artmıştır. Dini Nikâhlarla Hukuksuz evlilikler kabul görmüştür. Dört Kuma olayı bir reklama dönüşmüştür. Orta Çağ Sübyancılığı hızla yayılmaya başlamıştır. Cehalet çağlamış coşmuştur. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve kara sesliler Memleket sathına yayılmıştır. ---Bu devri zaman da kimse kimsenin umurunda değil. Beş kişi aynı sofrada yemek yerken birinin ağzı-dili yandığında, diğerleri ne kadar acı hissederse, Haa şimdi ki ACI ve hüzünlerimizi aynı oranda hisseder duruma geldik??? ---Yaradan Ulusumuza yar ve yardımcı olsun. Cümle okurlara saygılarımla. ----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
****Bazen Bedestan çarşı-pazar gezinir, piyasayı gözer eylerim. Gerçekten Vatandaşın hali-ahvali per-perişan. Semt pazarlarında İşçi, Memur özellikle Emeklide üçüncü sınıf sebze-meyve ve bilumum gıdasal ürünler zorunlu tüketim haline gelmiş. Her şeyden vahim olan ve beni yürekten yaralayan, Yüzlerce gariban, pazarlar da Akşam karanlığını bekliyorlar, zerzevat artıklarını toplamak için. Bu dediklerimi inşallah Hz. Hünkâr duymaz. Yoksa bizi de afaroz eder. ----Millet enflasyondan, her gün Gökten yağmur yerine zam yağdığından hiç bahsedemiyorlar. Ve her ortamda mutlaka bir ajan vardır diye korku- yorlar. Gerçi Memlekette herkes biribirinden korkar oldu. ----Bende hasbel kader bir Şair olarak Yurdumun ahvalini aşağıda bir Şiirimle hicvettim. Doğru okuyup ve doğru anlayana selamlar olsun...
****BU GÜNÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİNE BİNAEN****
.
---Memleketimden, Okuldan, Askerden ve mesleğimden tanıyan bir çok dost-arkadaş,
yaren-yoldaşlarım** hep derler neden Aşk ve sevda konulu Şiirler yazmıyorsun diye
serzenişte bulunurlar. Eyvallah**Eyvallahta ben şimdi ki Aşk-ı sevdalara inanmıyorum ki?
Aşk-sevda kutlu ve samimi sevgi dolu duygulardan oluşur. Duygusal şehvetler ne aşktır
nede sevdadır...VESSELAM.
---Ancak bu günün anlam ve önemine binaen, 21-Temuz-1987 günü Şavşat'ın Arsiyan
Yaylasında 36 Yıldır evli olduğum ve hayatımın anlamı, sevgili eşime, can yoldaşıma
yazdığım bir Şiirimi güncelleyeceğim...
.
POYRAZ YELİ GİBİ ESTİDE GEÇTİ
.
Arsiyan Yaylası, Yalçın Kayalı
Bir Güzel Geliyor, Yazma Oyalı
Kolunda Helkesi, Eller Kınalı
Poyraz Yeli Gibi, Esti de Geçti.
.
Bu Nasıl Gizemdir, Köylü Kızında
Allara Bürünmüş, Nurlar Yüzünde
O, Melül Bakışlar, Ela Gözünde
Kaş altından bakıp, süzdü de geçti.
.
Gardını Almışta, Bakmaz Ardına
Nadanı kondurmaz, gönül yurduna
Yaktı Zar Eğledi, Aşkın Fendine
Gönül Dergâhımı, bozdu da geçti.
.
Zülfikâr Kılıçtan, Keskin Sözlüdür
Hak-Hakikat Bilir, Derin Özlüdür
Bir kelam eylemez, Biraz Nazlıdır
Gül Döktüm Önüne, Ezdi de Geçti.
.
Bülbül Figan Eyler, Gülün Dalında
Kurtlar Ulusa da, Sevda Yolun da
Vuslatım Çıkıyor, Kahve Falında
Aşkını Kalbime, Kazdı da Geçti.
.
Çakıroğlu, Çaldı Dertli Sazını
Arsiyan da yazdı, Aşkın Tezini
Hazana Çevirdi, Bahar Yazını
İsmini Serime Yazdı da Geçti...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
.
***Otağımızın tacı-temeli. neslimin kutlu Anası, Kalbimin en güzel Sunası
hayatımın anlamı, can yoldaşım Sevgili Eşim 14 Şubat Sevgiler günümüz
kutlu olsun...Bu kalp senin için atıyor ve ilelebet atacaktır....SEVGİLERİMLE.
***Her ne kadar Kilise ve küçük burjuvazi geleneği olsa da? Nerede saygı, sevgi, barış ve suhulet
içerisinde yaşayıp ve yaşatılıyorsa, kim ve kimler şeref tacımız olan Kadınlarımıza hürmet ediliyorsa
bilumum Aşk-ı sevdalarını huzur ve mutluluk içinde yaşamsal devinim haline dönüştürüp vuslata eren
cümle sevgililerin 14 Şubat sevgililer günü kutlu olsun...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*****EYY BEŞER ALEMİ*****
.
**Cehalet, kin-kibir-nefret ektikçe, Kaos--kargaşa kaçınılmazdır...
**Nefisler terbiye edilmedikçe, şeref--haysiyet taşınılmazdır...
**Memlekette Hilafet Rüzgârı estikçe, hür medeniyet düşünülmezdir...
**Müspet Fen-Bilimsiz sorunlar çözümsüz, Engeller Aşınılmazdır..
**Bu kulvarda, her konu alenen açık ve dos-doğru yazılınmazdır.
--------OZAN ÇAKIROĞLU---------..
ŞAŞIRMA YOLUNU ZORA DÜŞERSİN
.
Ağyar Ummanında, Coşup Çağlama
Vefasız Dostlara, Gönül Bağlama
Beyhude Yorulup, Boşa Ağlama
İklimin Bozulur, Hara Düşersin.
.
Cehalet Barında, Sürme Sefayı
Namertten uzak dur, bilmez vefayı
Gün gelir yobazdan, yersin tafrayı
Ehtibarın Kalmaz, Zara Düşersin.
.
Tarikat Sülbüyle, Etme Kelamı
Fetbazdan uzak dur, söyler yalanı
Kavim-kardeşinden, kesme selamı
Dostlar Meclisinde, Dara düşersin.
.
Şairin Eylenmez, Gönül Yarası
Hamaset Kulvarı, Değil Burası
Çok yakındır Dünya-mahşer arası
Rahmet Ummanında, sala düşersin.
.
Der Vezir Dostunla Açma Arayı
Çuvaldız-iğneyle, Deşme Yarayı
Hakikat Yolunda, Bozma Sırayı
Şaşırır Yolunu, Zora Düşersin...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
******ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******
----Ben de beşer olduğumdan dolayı, arada bir de olsa magazin programlarına
göz atıyorum. Bu gün lanet bir Televizyon kanalında Kadınların orasından, bura-
sından bahsediliyordu. Konuşan Kadın, konuşulan Kadın. Vucudunun muhteşem
olduğunu ve tam 90--60--90 ölçülerinde seyrediyormuş-mış. Bu rezaleti alkışlayan
Yine Kadınlar. Bu nasıl bir anlayıştır. bu nasıl bir aymazlıktır, bu nasıl bir yozlaşmadır
anlamak mümkün değil.
----Ülkemiz de Kadınlarımız genelde Erkeklerin hakaret ve şiddetine maruz kaldıklarını
dile getirirler. Ben de Şiirlerimde zaman-zaman dile getirmekteyim. Ancak bu moda ve
Film sektörüne esir olmuş Kadınların her zaman ve her ortamda hemcinslerini bu kadar
küçümseyip, aşağılamalarına ne demeli. Neden Kadın Şair ve yazarlarımız bu vahim
ve rezil konunun üzerine gitmiyorlar??? Neden kendilerini--kendilerine ezdiriyorlar???
----Gençlerimiz evlenirken (( Osmanlı Sarayında olduğu gibi, yani Valide Sultanların
Saray hamamın da Şehsade'lere cariye seçerken miskal-miskal ölçer öğle zifaf odasına
gönderirlerdi)) bizim gençlerimiz de MEZRO elinde mi gezsinler. Mustafa Kemal Atatürk
Türk Ulusal Medeni yasamızı beyhude mi çıkardılar.
----Türk Ulusal Devletin temelinde Aile çok önem arz etmektedir. Anadolu kültür ve değer-
lerini bu kadar dejenere etmeye kimsenin haddi ve hakkı değildir. Top-yekün, bir beraber
Kutlu Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalıyız. Bu Kutlu Vatan Hepimizindir...
----Eyy Yüce Türk Ulusal Kadınlarımız, Anamız Eşimiz, Kardeş-Bacımız, Gelin-Kızımız Şeref
Tacımız öğle üç-beş çapulcuya kendinizi ezdirmeyiniz. Sizlerin her biri Hz. Havva'dan olma
Zübeyde Hanımsınız. Kara Fatma, Şerife Bacısınız. Nene Hatun-Satı Kadınsınız, Siz Gökçe
Suna-Bedriye Gökmensiniz. Doktor Asuman, Öğretmen Halide Ediplersiniz. Daha nice-nice
Şehit olmuş Yiğit Karamanların gönül sultanlarısınız. Sizler Tekelci Burjuvazinin Moda ve
Reklam sektörüne alet olamazsınız...Kahrolsun 90-60--90 zihniyeti........
------------YORGUN BİR DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------------
Arpa Ufalanır Aş oldum sanır
Hindi tardan düşer, kuş oldum sanır
Cahil-cühelaya, gaz verme kardaş
Kendini Devrana, Baş oldum sanır...
******ESSELAMÜN ALEKÜM BEŞER ALEMİ******
.
----Şöyle bir Şiir sitelerini gözer eyledim. Genelde **Aşk-meşk** üzerine icra
edilmiş. Özellikle kırk yaş altı Şair ve Şaireler duygusal konulu ve gönül ilişki-
lerini dillendirmişler. Memleket meseleleri umurlarında değil. Gökten Rahmet
yerine *ZAM* yağıyor, onlar sıcak yağmur sanıyorler. Vallahi neslimiz Dünya'nın
rengine kapılmış gidiyorlar...
----Dedim bir benden dinleyin *AŞK*ın faziletini...
.
AŞK Yıllanmış Şaraba Benzer
Serdarı Yolundan, Evirir Gider
Badeyle yoğurur, gözerden süzer
Hallaç Pamuğuna, Çevirir Gider.
.
Acıyla Yoğrulur, Aşkın Mayası
Abdala Vuslattır, Hayal Rüyası
Şafakta Dökülür, Meşkin boyası
Aklını Başından, Sıyırır Gider.
.
Yüreğin Daralır, Ufkun Bulanır
Gözlerin Körelir, Dilin Dolanır
Serinde Fırtına, Arşa Dayanır
Kavim-kardeşinden, ayırır gider.
.
Sırtına Heybeli, Semer Vurulur
Gönül Tezgâhında, dertler örülür
İklimin Bozulur, Beden Yorulur
Hazan Yeli Gibi, Savurur Gider.
.
Çakıroğlu, Olmaz Aşkın Fermanı
Abdala Yaktırır, Hasat-Harmanı
Ne Lokmanı vardır, Ne de dermanı
Yüreğin Köz Gibi, Kavurur Gider...
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*****KÜLTÜREL YOZLAŞMA*****
---Kültürel yozlaşma, Toplumun ortak ve kominal yaşam alanlarında. sosyal iletişim
ve ahlak-i değerlerin zayıflaması ve dejenere olmasıdır...
---Kültürel yozlaşma, Toplumsal, Kamusal, Sosyal yaşamsal devinimde birlikteliğin
ve dayanışmanın olumsuz olarak etkilenmesidir. Ve akabinde bireylerin kendi bölge-
sel örfi ve geleneksel değer yargılarının tamamen iflas etmesidir...
---Sonucunda neme lazımcılık, bana necilik, aman sendecilik, her kes işine baksıncılık,
başına buyrukçuluk ve her türlü aymazcılık salgın bir virüs gibi bütün Memleket sathına
çoktan yayılmıştır. Görünmez bir üst akıl, bu Ulusal zafiyeti istediği yönde ve alanda
her fırsatta kullanmaktadır...VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRAT------
---1980 Lerden önce Türk Ulusal kültürümüzde Acının, hüznün, gamın -kederin bir
rengi, biçimi, şekli ve şeması vardı. Ne zaman nerde kime ve neye acıyıp üzülece-
ğimiz ve nasıl paylaşıp telafi edeceğimiz ulvi bir görevdi. Anadolu örfü-geleneklerinde
adeta yasal bir devinime dönüşmüştü.. Ancak 1980 lerden sonra Ulusal Devlet poli-
tikamız tamamen Avrupa taklitçiliğine dönüşünce, Toplumsal, Siyasal, Kamusal,
sosyal ve kültürel yaşam şeklimiz tamamen alabora olmuştur.
---Yanlış politikalar sonucunda Maşrikten-Mağribe doğru göç Kervanının katar-katar
olması, Moda ve Reklam sektörünün Ülke sathında tekelleşmesi Anadolu Tarihsel
kültürümüzü oldukça dejenere etmiştir. Akraba-i Taalukat ilişkilerine ket vurmuştur.
Arkadaş ve dost muhabbetini bitirmiştir. Ana ile Kızını, Baba ile oğlunu karşı-karşıya
getirmiştir. Her şeyden vahimi menfaat-çıkar ilişkileri salgın bir virüs gibi yayılmıştır.
Kavim-kardaş, Arkadaş Yoldaş geleneğini kökünden bitirmiştir.
---Son yıllarda bütün bu parçalanmalar artık bir daha birleşemez hale dönüşmüştür.
Riyaset Sarayı yarı Hilafet Tahtına dönüşmüştür. Tarikatlar siyasi destek almıştır.
Türk Ulusal Muasır Medeniyeti çökmüştür. Kadına şiddet artmıştır. Dini Nikâhlarla
Hukuksuz evlilikler kabul görmüştür. Dört Kuma olayı bir reklama dönüşmüştür.
Orta Çağ Sübyancılığı hızla yayılmaya başlamıştır. Cehalet çağlamış coşmuştur.
Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve kara sesliler
Memleket sathına yayılmıştır.
---Bu devri zaman da kimse kimsenin umurunda değil. Beş kişi aynı sofrada yemek
yerken birinin ağzı-dili yandığında, diğerleri ne kadar acı hissederse, Haa şimdi ki
ACI ve hüzünlerimizi aynı oranda hisseder duruma geldik???
---Yaradan Ulusumuza yar ve yardımcı olsun. Cümle okurlara saygılarımla.
----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
****Bazen Bedestan çarşı-pazar gezinir, piyasayı gözer eylerim.
Gerçekten Vatandaşın hali-ahvali per-perişan. Semt pazarlarında
İşçi, Memur özellikle Emeklide üçüncü sınıf sebze-meyve ve bilumum
gıdasal ürünler zorunlu tüketim haline gelmiş. Her şeyden vahim olan
ve beni yürekten yaralayan, Yüzlerce gariban, pazarlar da Akşam
karanlığını bekliyorlar, zerzevat artıklarını toplamak için. Bu dediklerimi
inşallah Hz. Hünkâr duymaz. Yoksa bizi de afaroz eder.
----Millet enflasyondan, her gün Gökten yağmur yerine zam yağdığından
hiç bahsedemiyorlar. Ve her ortamda mutlaka bir ajan vardır diye korku-
yorlar. Gerçi Memlekette herkes biribirinden korkar oldu.
----Bende hasbel kader bir Şair olarak Yurdumun ahvalini aşağıda bir
Şiirimle hicvettim. Doğru okuyup ve doğru anlayana selamlar olsun...