SEN ÜLKEMSİN Karanlık hücremde Senin ismin dünyaya açılan kapı oluyor Zindanın dışına taşan Bütün savaşları kaybedip Bütün kayıpları masa başında gideren kanatlı sevincim
Karanlık yüreğimin saklı bahçesi Duran kalbin pili Zihinde biat edilen çiçek Zaman Senden ibaret İçim sen, Damarlarda akan kan Hiç büyümeyen her yaşımsın sen
Karşılıksız soruların her bir cevabı Sende karşılık bulur Gözlerinin bebekleriyle her buluştuğumda İşte o an yağmur yüklü bulutlar belirir karşımda Yağmadan ıslanır, bedenim
Ne zaman sana hislerimi anlatmaya karar versem Yolculuğa çıkamadan devrilen araba gibi Her şey bir anda yok olur
Sen varlığında yokluksun Yokluğunun karşılığı bende aşk Aşkıma lal olsan da Ölümün eşiyim ben Susan dilimin feryadından büyük ne olabilir
Düşüyorsun uykularıma düşmesen de Adınla başlıyor zaman Ve adının karşılığı oluyor her an Gözlerinde bir mülteci gibi duruyor duygularım Sığınma talebinde bulunuyor Her defasında red yiyorum
Ben gözlerinde Sadece bir mülteci olmaktan öte Ülkesiz biriyim Bilesin ben seni ülkem bildim…
son umudu da kül etti be tabip aşka kayıtsızlığı kaçışları yokluğumu perçinlemiş sevda çeşmesi umutları gibi kesik hasretliğine zaman kısa mümkün mü yollar varır mı ona
tabip tabip ah be tabip renkler sıyrıldı konakladığı yerden güneş tutuldu içimde azık beklerken kapısında “gittiğin yere dön” diye hep haykırdı acıdan deliren kalbim gün be gün gözlerim yollarına bağlandı dönüp bakmadı be tabip
ayak sesleri de kesildi gelişini müjdeleyen sokaklar tarumar tabip onun içindi bunca bekleyiş boğum boğum inceden inerdi beklerken şimdi daha azgın vurur oldu onun ıslaklığı her yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde yerimde sayışımın nedeni o oldu tabip
çaresizim tabip aynalarda sildi beni kanatlarıyla okşayan meleklerden bihaber günaha saptı beklerken kalbim onu uzakta izlerken beni zifiri karanlığa hedef korkarım tabip kendimi unuttuğum gibi baharları da unutmaktan gözleri baharımdı
kirlenen bir pollyanna da onun nöbeti de bitti bak tabip bir bulutun peşinde kendi yağmurlarında boğuluyor yüreğim genzimi yakıyor bedenimde işlediğim günahları damarlarımı kuruttu
aşk için aşk içindi her şey bütün delirme hakları kazanılan her sevinç misliyle ödeniyor acılarıyla iyice soldu ruhum şahlanan acılar karşısında bakışlarım bir gölgeye gömüldü artık içimde her yerde bir ses ele geçirilen hücrelerim bana karşı savaşır oldu tabip
ne söylesem en deli rüzgarlara bir hasat vakti yine beni bulur anladım ki tabip uzun dizelere hiç gerek yok giden gittiği yerde geride kalan keser beklentileri
bir varmışım bir yokmuşum ruhum bedenimden ayrı seni çizer kör bir bıçak darbesi yemişim haberim yok bir alın yazısı kalem hüzün yazar boşlukta sallanır geçmişin bedenime çarpar
bir yer var ne yapsa bırakamadı seni demirden kafesi aklıma artık gelme ne olur
Ah Böyle mi olacaktı bu talihsiz tükeniş Son külde düştü gözlerinden gittin büyük kaybettim ben Bu ayrılığın hüznüyle belki de ölmedim Üzüldüm mü sence Her şey solgun bir gül Başı öne kıvrılmış ağustos sıcağı yüreğim Karanlık oluyor bütün gün Aydınlığını kaybetti güneş Aşkının olmadığı yerde tek bir his senden arda Kefene sarılı Aşkımın son gözyaşı son bir keşkeyle gömüldü mezara Büyük kaybettim ben Sen yoksan ben var olamam gurbetin yakar işte iki gözüm karanlığa gömüldü
dön desem deee
Vurduğun gözlerinle Adınla Sözcüklerinle Bak yoksun işte Bitti işte
Büyük kaybettim ben Yoksul ve kimsesizinliğimle Çekildi içimdeki ben hiç olmayayım
Kaç gün dayanır zavallı ben bir girdap derinliğinde
İçimde bir mezar yalnızlığı
Hüzünlerin çıkmazlığında adresim
SEN ÜLKEMSİN
Karanlık hücremde
Senin ismin dünyaya açılan kapı oluyor
Zindanın dışına taşan
Bütün savaşları kaybedip
Bütün kayıpları masa başında gideren kanatlı sevincim
Karanlık yüreğimin saklı bahçesi
Duran kalbin pili
Zihinde biat edilen çiçek
Zaman
Senden ibaret
İçim sen,
Damarlarda akan kan
Hiç büyümeyen her yaşımsın sen
Karşılıksız soruların her bir cevabı
Sende karşılık bulur
Gözlerinin bebekleriyle her buluştuğumda
İşte o an yağmur yüklü bulutlar belirir karşımda
Yağmadan ıslanır, bedenim
Ne zaman sana hislerimi anlatmaya karar versem
Yolculuğa çıkamadan devrilen araba gibi
Her şey bir anda yok olur
Sen varlığında yokluksun
Yokluğunun karşılığı bende aşk
Aşkıma lal olsan da
Ölümün eşiyim ben
Susan dilimin feryadından büyük ne olabilir
Düşüyorsun uykularıma düşmesen de
Adınla başlıyor zaman
Ve adının karşılığı oluyor her an
Gözlerinde bir mülteci gibi duruyor duygularım
Sığınma talebinde bulunuyor
Her defasında red yiyorum
Ben gözlerinde
Sadece bir mülteci olmaktan öte
Ülkesiz biriyim
Bilesin ben seni ülkem bildim…
TABİP
son umudu da kül etti be tabip
aşka kayıtsızlığı
kaçışları
yokluğumu perçinlemiş
sevda çeşmesi umutları gibi kesik
hasretliğine zaman kısa
mümkün mü
yollar varır mı ona
tabip tabip ah be tabip
renkler sıyrıldı konakladığı yerden
güneş tutuldu içimde
azık beklerken kapısında
“gittiğin yere dön” diye hep haykırdı
acıdan deliren kalbim
gün be gün gözlerim yollarına bağlandı
dönüp bakmadı be tabip
ayak sesleri de kesildi
gelişini müjdeleyen sokaklar tarumar
tabip onun içindi bunca bekleyiş
boğum boğum inceden inerdi beklerken
şimdi daha azgın vurur oldu onun ıslaklığı
her yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde
yerimde sayışımın nedeni
o oldu tabip
çaresizim tabip aynalarda sildi beni
kanatlarıyla okşayan meleklerden bihaber
günaha saptı beklerken kalbim onu
uzakta izlerken beni
zifiri karanlığa hedef
korkarım tabip kendimi unuttuğum gibi
baharları da unutmaktan
gözleri
baharımdı
kirlenen bir pollyanna da
onun nöbeti de bitti bak tabip
bir bulutun peşinde
kendi yağmurlarında boğuluyor yüreğim
genzimi yakıyor
bedenimde işlediğim günahları
damarlarımı kuruttu
aşk için
aşk içindi her şey
bütün delirme hakları
kazanılan her sevinç misliyle ödeniyor acılarıyla
iyice soldu ruhum
şahlanan acılar karşısında
bakışlarım bir gölgeye gömüldü
artık içimde her yerde
bir ses
ele geçirilen hücrelerim
bana karşı savaşır oldu tabip
ne söylesem en deli rüzgarlara
bir hasat vakti yine beni bulur
anladım ki tabip
uzun dizelere hiç gerek yok
giden gittiği yerde
geride kalan keser beklentileri
nöbetler bitti mi be tabip
Güneşe bakarak yüzleşmek belki de zaman aldı.
Gidebilmek için
bir varmışım bir yokmuşum
ruhum bedenimden ayrı
seni çizer
kör bir bıçak darbesi yemişim
haberim yok
bir alın yazısı kalem hüzün yazar
boşlukta sallanır geçmişin
bedenime çarpar
bir yer var ne yapsa bırakamadı seni
demirden kafesi
aklıma artık gelme
ne olur
Ah Böyle mi olacaktı bu talihsiz tükeniş
Son külde düştü gözlerinden
gittin
büyük kaybettim ben
Bu ayrılığın hüznüyle belki de ölmedim
Üzüldüm mü sence
Her şey solgun bir gül
Başı öne kıvrılmış ağustos sıcağı yüreğim
Karanlık oluyor bütün gün
Aydınlığını kaybetti güneş
Aşkının olmadığı yerde tek bir his senden arda
Kefene sarılı
Aşkımın son gözyaşı son bir keşkeyle gömüldü mezara
Büyük kaybettim ben
Sen yoksan ben var olamam
gurbetin yakar işte
iki gözüm karanlığa gömüldü
dön desem deee
Vurduğun gözlerinle
Adınla
Sözcüklerinle
Bak yoksun işte
Bitti işte
Büyük kaybettim ben
Yoksul ve kimsesizinliğimle
Çekildi içimdeki
ben hiç olmayayım