Tanrım, Beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir… Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele… Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver . Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginligi, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol… Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret… Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim… Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır… Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi… Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…
bir dağın kucaklaması seni her gün güneyin, doğusunda batısında ilerlerken tüm sokaklarında şehrin. sarılmaya gerek kalmadan sıkıca sardigini hissediyorum. dağın eteklerinde yaşayanlar bilir.
insanların yaydıkları ışıkların altında yaşamın akislerini seyretmeyi seviyorum. rengarenk hiç kullanmayı düşünmediğim ışıklandırma sistemi gibi oluyor bazen... bazen de yaydıkları karanlığı, loşluğu seyrediyorum, loşluğun sarhoşluğu, karanlığın ürkütücülüğü içimi sarsa da...
önümde bakmadığım, görmediğim, ışık ve karanlığın saklayıp değiştirebileceğini farketmediğim kesitlerin zenginliği bir parça da benim zenginliğim oluyor.
Küpeler takacağım kulaklarıma ikiz iki kirazdan ve tırnaklarımı papatya çiçeği yapraklarıyla süsleyeceğim. Bir sokak var orada, aynı karışık saçları, ince boyunları ve sıska bacaklarıyla küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar bir gece rüzgârın bizi alıp götürdüğü."
dilimize yerleşen "tebdili mekânda ferahlık var." düsturunu bilimsel yönden destekleyen araştırmalardan biri de "kapı eşiği etkisi" adlı araştırma.konusu ise bir odadan diğerine geçerken, girdiğimiz odaya niye geldiğimizi bir an da unutmamız. neredeyse hepimizin başına gelen bu durumun " beynimizin yeni mekana odaklanmak icin eski bilgileri siler gibi geriye itmesi hali olarak açıklanıyor. uzaklara gitme isteği aslında bu durumu hisseden zihnimizin tezahürü olabilir.
bir de ilişkilerde duygusal masturbasyon boyutu var. mecaz olarak. yani duygusal boşluklar oluştuğunda hislerini, sorunlarini karsisindaki insanın üzerine boca edip, kendi içsel rahatlamasini sağlandıktan sonra yoluna kimseye temas etmemiş gibi devam edenler var. kadin-erkek hangisinin bu yöntemi daha cok kullandiginin bir istatiksel verisi yok.
İlişkilerde duygusal şiddetin yeni boyutlari: 1- ghosting: hayalet olmak; ilişkide taraflardan birinin bir anda karşısındaki kişiye görünmez olması. Karşısındaki kişiyi yok sayması. Açıklama yapmadan hayalete dönüşmesi. Görmezden gelip, aramalara, mesajlara cevap vermemesi.
2- zombeing: hortlama- hortlak; ghosting yani hayalet olanların bir nevi mezardan çıkıp hortlamasi. Karşısındaki kisi tam unuttum derken bir mesaj, arama, sosyal medyada bir beğeni ya da yorumla ortaya çıkıp kendisine ilgiyi geri istemesi. Amaç kendisini unutturmamak. 3- stashing: zulalama-saklama; birlikte olunan kişinin karşı tarafı kendi sosyal hayatının dışında özenle ve bilerek tutması. Yakın çevresi ile tanistirmamasi, bahsetmemesi bile. Bu durumlarda genellikle evde ya da karşı tarafın tanınmayacak ve de tanımadığı yerlerde bulusulur.
4- breadcrumbing: ekmek kırıntıları; Hansel ve Gratel masalinin ilişkideki hali. Aslinda net ve açık bir ilişki yok, özel paylasimlarda süreklilik hiç yok.Karşı tarafin kendisini ara sıra iliskide olduğunu sandığı kişiden gelen minik iletişim mesajlari ile dikkatinin çelinmesi.
Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin
sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginligi, belleğimde yaşayan akarsuların
melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için
yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir
kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara
dalabilmeyi öğret…
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı
arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi
büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine
doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı
olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…
planladığım hayırlara, güzelliklere ulaştım, planlamadığım bereketlere,esenliklere ulaştığım gibi.umup beklediğim dualarım kabul olduğu gibi umup beklemediğim dualar da buldu beni. yine içim doldu taştı; umup beklemediğim aklımdan bile geçmeyen hayırları, bereketleri, güzellikleri, esenlikleri yağdır üzerime.
bir dağın kucaklaması seni her gün güneyin, doğusunda batısında ilerlerken tüm sokaklarında şehrin.
sarılmaya gerek kalmadan sıkıca sardigini hissediyorum.
dağın eteklerinde yaşayanlar bilir.
insanların yaydıkları ışıkların altında yaşamın akislerini seyretmeyi seviyorum. rengarenk hiç kullanmayı düşünmediğim ışıklandırma sistemi gibi oluyor bazen... bazen de yaydıkları karanlığı, loşluğu seyrediyorum, loşluğun sarhoşluğu, karanlığın ürkütücülüğü içimi sarsa da...
önümde bakmadığım, görmediğim, ışık ve karanlığın saklayıp değiştirebileceğini farketmediğim kesitlerin zenginliği bir parça da benim zenginliğim oluyor.
"Ellerimi bahçeye dikiyorum,
yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum
ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın
çukurunda yumurtlayacaklar.
Küpeler takacağım kulaklarıma
ikiz iki kirazdan
ve tırnaklarımı
papatya çiçeği yapraklarıyla süsleyeceğim.
Bir sokak var orada,
aynı karışık saçları, ince boyunları
ve sıska bacaklarıyla
küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar
bir gece
rüzgârın bizi alıp götürdüğü."
özür dilemenin de bir çok yolu yordami var. önemli olan kasıtlı olarak o davranışın tekrarlanmaması.insan bu,hatalarla var.
dilimize yerleşen "tebdili mekânda ferahlık var." düsturunu bilimsel yönden destekleyen araştırmalardan biri de "kapı eşiği etkisi" adlı araştırma.konusu ise bir odadan diğerine geçerken, girdiğimiz odaya niye geldiğimizi bir an da unutmamız. neredeyse hepimizin başına gelen bu durumun " beynimizin yeni mekana odaklanmak icin eski bilgileri siler gibi geriye itmesi hali olarak açıklanıyor.
uzaklara gitme isteği aslında bu durumu hisseden zihnimizin tezahürü olabilir.
bir de ilişkilerde duygusal masturbasyon boyutu var. mecaz olarak. yani duygusal boşluklar oluştuğunda hislerini, sorunlarini karsisindaki insanın üzerine boca edip, kendi içsel rahatlamasini sağlandıktan sonra yoluna kimseye temas etmemiş gibi devam edenler var.
kadin-erkek hangisinin bu yöntemi daha cok kullandiginin bir istatiksel verisi yok.
bir nevi duraganlasmanin resmedilmesi
Alintidir
İlişkilerde duygusal şiddetin yeni boyutlari:
1- ghosting: hayalet olmak; ilişkide taraflardan birinin bir anda karşısındaki kişiye görünmez olması. Karşısındaki kişiyi yok sayması. Açıklama yapmadan hayalete dönüşmesi. Görmezden gelip, aramalara, mesajlara cevap vermemesi.
2- zombeing: hortlama- hortlak; ghosting yani hayalet olanların bir nevi mezardan çıkıp hortlamasi. Karşısındaki kisi tam unuttum derken bir mesaj, arama, sosyal medyada bir beğeni ya da yorumla ortaya çıkıp kendisine ilgiyi geri istemesi. Amaç kendisini unutturmamak.
3- stashing: zulalama-saklama; birlikte olunan kişinin karşı tarafı kendi sosyal hayatının dışında özenle ve bilerek tutması. Yakın çevresi ile tanistirmamasi, bahsetmemesi bile. Bu durumlarda genellikle evde ya da karşı tarafın tanınmayacak ve de tanımadığı yerlerde bulusulur.
4- breadcrumbing: ekmek kırıntıları; Hansel ve Gratel masalinin ilişkideki hali. Aslinda net ve açık bir ilişki yok, özel paylasimlarda süreklilik hiç yok.Karşı tarafin kendisini ara sıra iliskide olduğunu sandığı kişiden gelen minik iletişim mesajlari ile dikkatinin çelinmesi.