Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • ceren02.12.2025 - 21:55

    Bir hesap kitap yaptım. İşime yoğunlaştığım vakitler ile Seni düşündüğüm vakitleri topladığım zaman sonuç yirmi dörtten fazla çıkıyor. Sanırım bir günün yirmi dört saat olduğunu bize yanlış öğrettiler :) Dolaylı sonuca bakacak olursak, ben uyuyamıyorum... Şunu hissetmek üzüyor biliyor musun? Bir yandan Seni buram buram, burnumun direği sızlaya sızlaya özlerken bir yandan da yanımda olmanı istemiyorum. Kötü değilim, iyi hiç değilim; ben hâlâ kendince son cümlelerini sarf edip bir "Hoşçakal" eşliğinde arkanı dönüp gittiğin o yerde, gözlerimden ve duygularımdan süzülüp gidişini seyrediyorum... Ve o an'a dönüp de eksik kalan hiçbir şeyin tamamlanmasını dahi istemiyorum, oysa çok söz birikmişti heybemde, narin omuzların kaldıramaz diye ben taşımayı tercih ettim... Oysa ki bana biçtiğin rolü oynamaktan mutluydum biliyor musun, hiç tarzım olmamasına rağmen.. Geçinip gidiyordum kendi içimde Seninle, mutluyduk Senin dokunuşlarına kapalı dünyamızda. Son bir haftamızda İsrafil'in surlarını durmadan çaldırdın ve benim Sana münhasır şehirlerim bir bir yıkıldı, aralıksız depremlerinle, dur durak bilmeyen gelgitlerinle...

    Sanırım hissettiğim şey şu : "kırıldım." Ve ben bu duyguyu ilk defa yaşıyorum...

  • ceren29.11.2025 - 01:27

    H a y a l g ü c ü y d ü
    İ n s a n ı
    F a r k l ı k ı l a n ;
    T e z a h ü r l e r
    H e p
    A y n ı k a p ı y a
    Ç ı k a r . . .

  • ceren27.11.2025 - 20:50

    Sana karşı öfke doluyum! İnsan direkt olarak bu cümleyi okuduğu zaman bir rahatsız olabilir; lakin şu açıdan düşünmek gerekir : +1 ile -1'in 0'a olan uzaklıkları eşittir. En tehlikeli olan nokta ise 0'dır; çünkü o noktada varlıktan bahsedilemez. Senin ifadelerine göre beni konumlandırdığın nokta olan 0'dan bahsediyorum, her neyse... Çarşamba gününden beri beni itham ettiğin "söylemler ile davranışların uyuşmaması" kavramını dibine kadar yaşatıyorsun bana. Duygusal gelgitlerinin gölgesinde bugüne kadar hiç olmadığım bir adama dönüştürüyorsun beni, kendine karşı! Ve hâlâ o "bilmiyorum" cevabında bekliyorum. Benimle olan iletişimini tamamen kesmek istediğini söylüyorsun, numaramı siliyorsun, sonra buluşmak istiyorsun, ilk defa bu buluşmayı istemiyorum ama beni ikna ediyorsun, buluşma dediğim gibi benim açımdan son derece verimsiz geçiyor, sonra ithamlarda bulunup kendince son sözlerini edip arkanı dönüp gidiyorsun, sonra bir akşam kendine ait olmayan telefonlardan yanlışlıkla da olsa beni arıyorsun (Allah'ın işi işte), sonra numaramı tekrar kaydediyorsun... Allah aşkına Sen ne yapmak istiyorsun??? Bunları şuraya yazmasam Sana bir yanardağ misali patlarım, yakıp yıkmak istemiyorum, içimdekini bir şekilde dışa vurmam lazım ki olur da beni düşünüp karşıma dikilirsen Sana naif ve uysal bir şekilde yaklaşabileyim, kırmak istemiyorum. Ama dönüştürüyorsun, beni Sana karşı hiç olmadığım bir adama dönüştürüyorsun...

  • ceren22.11.2025 - 13:17

    Sen benim hem en güçsüz hem de en güçlü yanımsın! En güçsüz yanımsın; çünkü ben hep Sana yeniliyorum. Kendimce beylik beylik laflar edip Sana karşı hangi kararları alırsam alayım Senin iki parmağını şıklatman yeterli, ben Sen'deyim işte. Ve hatta şu andaki gibi olmadan bile, ben yine Sen'deyim; var olduğun için değil, yok olduğun için değil, sadece bir Sen olduğu için... En güçlü yanımsın; çünkü hayatımda yaşadığım ne kadar zorluk varsa bunların üstesinden gelme yöntemim bir Senin var olduğunu sadece düşünmemden ibaret. Bana, insan bedeninin üretemeyeceği bir enerjiyi kablosuz olarak, gönül bağıyla sunuyorsun. Zihnimde savaş borularını çaldırıyorsun. Ve ben tek kişilik dev kadro, Senin varlığının ruhuma yansıyan gölgesinde tüm dünya ile savaşacak güce sahip hissediyorum kendimi. Benim nazarımda Sen eşsiz bir varlıksın, ben Senin varlığını hayranlıkla izliyorum...

  • ceren21.11.2025 - 21:19

    Hıhı, Senden vazgeçiyorum, ... vazgeçiyorum :)
    Bugün öğleden sonra odamda otururken nefesimin daraldığını, odada ne varsa üstüme üstüme geldiğini hissettim. Sanki ölecek gibi oldum. Seni arayıp da "Ceren her nerde isen ve her ne yapıyor isen bırak ve gel!" dememek için kendimle verdiğim savaşı bilemezsin... Sana sarılmaya/bana sarılmana o kadar çok ihtiyaç duydum ki... Eğer ki Sana sarılsam bir anda bahsettiğim herşey düzelecekti; biliyor musun. Ama bu olmadı, herşeyin de düzelmesi baya zaman aldı... Sadece Sana kırgınım, çok kırgınım. Ama Seni çok ö(z)lüyorum... Seviyor muyum Seni? Evet, ruhumun her bir zerresi Senden ibaretmişçesine seviyorum! Sadece iletişim kurmuyorum. Buna alışmam lazım,

  • ceren21.11.2025 - 10:44

    Eksik de kalmasın demiştim ya, evet kalmasın. Sorduğun sorunun cevabı 5 Eylül imiş; kafasında soru işareti olan Sen olunca hiç ilgimi çekmemesine rağmen bu gereksiz bilgiyi de edinmek zorunda kaldım ne yazık ki. Bu kadar doneyi sunduğuma göre artık senaryonun gerçek olup olmadığını hesaplayabilirsin sanırım ;)

  • ceren20.11.2025 - 19:33

    Seni kırmamak ya da üzülmemen adına söylemediğim o kadar çok şey var ki; "son" görüşmemizde yine dillerimi ısırıp da tek bir soru sormak dışında söylemediğim gibi... Soruyorum Sana; bugüne kadar bana sorduğun, aklını kurcalayan, içini kemiren hangi sorunun cevabını alamadın¿ Ne konuda muğlakta bıraktım ben Seni¿¿ Hangi konuda arafta¿¿¿ Üç yıldızlı bayrağın altında konuştuğumuz o gece (O gece Senin mesajından sonra yine dayanamayıp Seni aradığım için bin pişmanım. Belki o gün Seni aramasaydım o konuşma olmayacaktı ve ben Sensizliğe 1 gün dahi olsa az maruz kalacaktım. Sonu ne kadar belli olursa olsun Senli geçecek 1 gün fazlanın hesabını yapıyorum; görüyor musun... Kendime diyecek hiçbir söz bulamıyorum.. Ve bu olaydan öyle bir ders aldım ki hatırlarsan 3 Kasım günü, saat 22.48'de bana bir mesaj gönderdin ve daha ben görmeden sildin. Sana ne yazıp da sildiğini sormadım bile; çünkü korktum. Yine bir akşam mesajı ve benim dayanayışımın sonucu Seninle olan "iletişimimin" kopmasından korktum. Sen özelinde çok meraklı olmama rağmen...) içim sızlaya sızlaya, kalbim kan ağlaya ağlaya önce "bilmiyorum" sonra da sırf Seni muğlakta bırakmamak için "Karşındaki erkek bu soruya bilmiyorum diyorsa bunun olumsuz cevap vermesiyle bir farkı yoktur benim gözümde." deyip kendi ipimi kendim çekmiştim. Seni kaybetmeyi göze ala ala Seni yine cevapsız bırakmamıştım. Zaten sonrası belli, Sensiz geçen ve nezdimde yaşanmamış onca "yıl"... Sonrasında ben hep o gün verdiğim cevaba ve Sana göre şekil aldım ve buna da baya baya alışmıştım. Kendi dünyamda rayıma oturmuştum bir şekilde. Seninle "aralarında artık sadece iletişim olan iki insan" konumundan bir anda bambaşka bir boyuta geçtik, birbirimizle en özellerimizi paylaştık. Belki ilk sefer değildi ama her sefer ilk sefer gibi be kadın... Ben yine Sana göre şekil alacaktım biliyor musun. Ama Sen 2 gün sonra yaşanan ile tamamen zıt bir iletişimi kesme mesajı gönderdin bana. (Bu arada, eğer ki durumum müsait olsaydı bu konu özelinde en saygısız insanın ben olacağından şüphen olmasın; ya benim olurdun -bebekler, prensesler gibi- ya da kara toprağın!) Ona da saygı duydum. Kendime gülüyorum şu an.. Yine 2 gün sonra iletişimi tamamen kestiğin beni aradın. Sonra akşam buluşmak istedin. Sonra Sana 1 soru, tek bir soru sordum; bilmiyorum dedin. Haberin var mı bilmiyorum ama beni allak bullak ettin. Ben kendime gelemiyorum, cevapsızlıktan, nedenleri çözememekten. Ve yine Sana soruyorum. Hani beni itham ediyorsun ya Seni üç bayraklı yıldıza gitmeden allak bullak ettiğim konusunda; (ki ben Sana herşeyin cevabını o son buluşmada vermiştim.) SENİN BANA YAŞATTIĞIN BU ŞEYİN KENDİ YAŞADIĞIN İLE NE FARKI VAR??? Bugün seninle gün içinde karşılaştık, güya ben telefona bakıyordum değil mi, güya Seni görmedim; gülüyorum... Ya da akşam bekleyişinde iki adım uzağımdasın ama ben, ben ya ben Seni yok sayıyorum. Peki neden? Çünkü Sana inanılmaz sinirliyim, bağıra çağıra kavga etmek istiyorum Seninle... Ama için rahat olsun; durumlar 1-1 değil, 2-1 öndesin ;) Sen hiçbir zaman cevapsız kalmadın, ama ben kaldım...

    Olur da bir gün denk gelip okursan "beni nasıl yarım yamalak bir hâlde bıraktığını" ve bundan sonraki Seni yok sayacak olmalarımın sebebini belki anlarsın...

  • ceren13.11.2025 - 11:38

    Yine düşürdün beni buralara zalımın kızı... Yüzüne karşı "artık" söyleyemediğim o kadar çok şey var ki... İnsanın söylemleri ile davranışları çelişip de inandırıcılığını yitirdiği vakitlerde dilimi burkup kelamlarımın seslerini kestim Sen'li zamanlarımda... Her sözü ayrı doğru Sen'in atladığı tek bir nokta var ki "Sen benim ayakkabılarımı giyip de yürüdüğüm yollarda yürümedin"; benim içimde yaşadığım ve dış dünyama zerre yansıtmadığım azabı herkes gibi Sen de bilmiyorsun... Ve bu azabın yegane sebebi bir Sen'in varlığından bir müddettir haberdar olmamdır. Ama şükürler olsun; bir yandan içinden çıkamadığım duruma, diğer yandan bu sebepten kaynaklı artık inandırıcılığımı yitirdiğim konusunda beni her fırsatta koşullu şartlayan Sana rağmen şükürler olsun. "Senin varlığın" benim ruhumu kasıp kavuran tüm acı, acziyet ve azaplardan üstündür! Bil ki Yaradan'dan korkum olmasa Sana tapardım; müşgüliyetimden değil, Aşkımdan; nefes aldığım ilk an'dan şu satırları yazdığım tam olarak şu an'a kadar anlamını bir tek Sen'de bulduğumu buram buram hissettiğim Aşk'ımdan; sadece Sana ait ve Sana özel olan... Ben herhangi bir döngü yaşamıyorum; ben bir tek Sana yenildim ve eğer ki baktıysan artık okuyamadığın "Yenilgilerin en muzafferini Senin hudutlatında yaşamışken..." diyorum. Benim tek döngüm Sen'sin ve ben Senin kısır döngünde sanki ana rahminde gibiyim, koskoca bir sonsuzlukta...
    13.11.2025
    00.37

  • ceren09.10.2025 - 21:16

    Dün çok düşündüm, özellikle de paylaştığın durumu gördükten sonra. Döndüğüm günden beri yaşadığım Sana özel zaman dilimlerinde aslında kendimi kandırdığımı fark ettim. Beni görmezden gelişlerin ve direkt olarak yüz ifaden ile beden diline yansıyan rahatsızlık belirtilerin... Bana atıfta bulunmaktan ziyade duygu ve mutluluk dolu zaman geçirmenin daha muhtemel olduğu kareler paylaşımların... Ve bugün, ilk an'da fark etmemiş olsam da yanından geçişim, sonra hemen önümde Senin durduğunu fark edişim, oralı olmadığını/orada bulunmaktan duyduğun rahatsızlığı hissedişim ve değer verdiğin arkadaşına iki kelam edip oradan gidişim... Sonrasında ikimize özel olan, benim kutsal bir emanet misali yaşattığım Instagram hesabımı kapatmam... Oysa ki her ne yaşanmış olursa olsun birbirimizin yüzüne bakabilmek umuduyla dönmüştüm uzak diyarlardan ama sanırım bu mümkün olmayacak, hiçbir hikayede olmadığı gibi Bizim, pardon Senin ile benim hikayemde de ütopik bir temenni olarak kalacak... Söylemlerin aksini iddia etmiş olsa da sorgulayışlarından çıkarımım, pişmanlıklarla dolu ruhun huzur bulabilir; zira pervane ateşe değdi, yandı ve kül oldu. Yoktan var oldu, vardan hiç oldu...

  • ceren05.10.2025 - 01:00

    Belki de her gün resimlerine bakıyorum, onlar bana Sen'den yadigar kalan yegane hediyeler... Her seferinde diyorum ki "Rabbim Seni ne de güzel yaratmış, nazarlar değmesin Sana." Pek güzelsin maşallah benim bakmalara doyamadığım Ceren'im... Şu hayatta "hiçbir şeyi" Seni beğendiğim kadar beğenmedim ve "hiç kimseye" Sana baktığım gibi bakmadım; olur da bir gün denk gelir ve okursan bundan zerre şüphen olmasın. Senin şu dünyadaki varlığından haberdar olduktan sonra en geriye dönüp diyar diyar Seni aramayı ya da birşeyleri değiştirecek kadar bencil olmayı çok isterdim... Ve aslında ne Sen'den ne de değiştiremediğim şeyden, ben kendimden vazgeçtim; bu da benim aldığım her nefeste yandığım cehennemim olacak... Seni ilk gördüğüm an'dan değil, şu ruhumun ilk yaratıldığı an'dan beridir seviyorum ve bizi bekleyen sonsuzlukta da sevmeye devam edeceğim; sessiz, sedasız ve her zaman Senin için hayırlı bir dua ile...