Kaçıncı yaz bu yokluğunda yitirdiğim? Kaç mevsim boyu eskitildi düşlerimiz? Eskidik, yenildik, yittik…
Kaç kez bittik hiç başlamadan… Yazları kışlara biriktirdim gelirsin diye. Üşümeler biriktirdim avuçlarımda sen ısıt diye. Hala yokluğunu saklıyor takvim yaprakları…
Bende misin hala..? Ne çok söyledik bu dilsiz ezgiyi, Ne çok sustuk birlikte… “Seni seviyorum” demek ne zordu; Susmak ağrılı…
Ağrıdık, parçalandık, kanadık içimizde. Kan pıhtılarında birikti dilimizden dökemediklerimiz. Şimdi silik bir hayalsin belli belirsiz… Düşlerim senden yoksun. Bende misin hala..?
Ne olsun işte; Her şey bildiğin, gibi Aylardan Aralik Yine kumbarama bahar biriktiriyorum. Eylül de koklayabileceğim, Bir avuç papatyam olsun istiyorum. Bildiğim tüm adak ağaçlarına, Bu bahar çaput yerine gelincikler takıyorum. Anlamını çözemediğim tüm iğneli tümceler Ve bilimum sitemler üzerine düşünmemeyi öğreniyorum . .
Pencereler,sabaha karşı mıydı bilmiyorum. Belki de gece yarısı bilmiyorum. Odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi, Çırpınıyorlardı camlarınızda.. Ben onlara dokunmaktan çekinerek, Açtım sizi pencereler. Salıverdim yıldızları geceye, Aydınlık sınırsız hür geceye, Yapma ayların geçtiği geceye.... Nazım . .
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam . Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin . Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık . Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek . ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi .. Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık .. Ahmet Telli . .
İyi ki bilmiyor kalabalıklar, Yağmura bakmayı cam arkasından, İnsandan insana şükür ki fark var; - Birine cennetse, birine zindan - İyi ki bilmiyor kalabalıklar. Sezai Karakoç . .
Bir gülüşüne,
dört mevsim sığmış.
Dışarı da şimdi zemheri kışmış.
Kimin umurunda...!
Ahmed Arif
.
.
Kaçıncı yaz bu yokluğunda yitirdiğim?
Kaç mevsim boyu eskitildi düşlerimiz?
Eskidik, yenildik, yittik…
Kaç kez bittik hiç başlamadan…
Yazları kışlara biriktirdim gelirsin diye.
Üşümeler biriktirdim avuçlarımda sen ısıt diye.
Hala yokluğunu saklıyor takvim yaprakları…
Bende misin hala..?
Ne çok söyledik bu dilsiz ezgiyi,
Ne çok sustuk birlikte…
“Seni seviyorum” demek ne zordu;
Susmak ağrılı…
Ağrıdık, parçalandık, kanadık içimizde.
Kan pıhtılarında birikti dilimizden dökemediklerimiz.
Şimdi silik bir hayalsin belli belirsiz…
Düşlerim senden yoksun.
Bende misin hala..?
Kahraman Tazeoğlu
.
.
Bekle beni...
Rüzgarlar estiğinde,
Sonbaharda kurumuş bir yaprak,
Pencerenden süzülüp,
Avuçlarına dokunana kadar bekle....
Ertuğrul Bayam
.
.
Ne olsun işte;
Her şey bildiğin, gibi
Aylardan Aralik
Yine kumbarama bahar biriktiriyorum.
Eylül de koklayabileceğim,
Bir avuç papatyam olsun istiyorum.
Bildiğim tüm adak ağaçlarına,
Bu bahar çaput yerine gelincikler takıyorum.
Anlamını çözemediğim tüm iğneli tümceler
Ve bilimum sitemler üzerine düşünmemeyi öğreniyorum
.
.
Pencereler,sabaha karşı mıydı bilmiyorum.
Belki de gece yarısı bilmiyorum.
Odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi,
Çırpınıyorlardı camlarınızda..
Ben onlara dokunmaktan çekinerek,
Açtım sizi pencereler.
Salıverdim yıldızları geceye,
Aydınlık sınırsız hür geceye,
Yapma ayların geçtiği geceye....
Nazım
.
.
Bu özlem de burada dursun, tam kursağımda.
İlhan Berk
.
.
Belki bir gün dedim
Belki bir gün
Sana da anlatırım
Deniz olmadan da
Yaşar martı
Kalbinde içli bir sızı..
A.E
.
.
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam .
Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin .
Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık .
Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek .
ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi ..
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık ..
Ahmet Telli
.
.
Kim bilebilir
Hangi rüzgara eğildi
Kıvrımını çoktan almış bu yaman ezgi.
Cahit Zarifoğlu
.
.
İyi ki bilmiyor kalabalıklar,
Yağmura bakmayı cam arkasından,
İnsandan insana şükür ki fark var;
- Birine cennetse, birine zindan -
İyi ki bilmiyor kalabalıklar.
Sezai Karakoç
.
.