Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ahde Vefa
Ahde Vefa

BİZE SÖZÜMÜZDEN ÇOK YÜREĞİMİZDEN ANLAYAN GEREK... İBADETİNİ ALLAH'A GÖSTER BANA İNSANLIĞIN LAZIM... Burası gönül demliği yar. Dile dua, çaya dem, yüreğe kıdem. Aşk’a vefalı olan gelsin..

  • gecenin tenhasına bir söz bırak26.10.2023 - 22:58

    - Can bu forumun adı gecenin tenhasında bir söz bırakmak değil miydi? Hani gece içinden geçenleri dökmek gibi.

    - Öyle zannediliyor da; bazen insanın yüreği genişlemesi gerekirken daha fazla daralıyor olmalı yoksa zararsız iki kelam eden türkümüz neden kaldırılsın?

    - Ben de anlamadım; geceler bize yaramıyor anlaşıldı düşünmemek lazım bu kadar, sonun Bakırköy!

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?14.10.2023 - 04:47

    Sen gülümsediğin anlarda bahardı kalbim
    Bir damla gözyaşında boğuldum sel oldu ömrüm
    Çatık sert kaşlarınla zelzeleye tutulur günüm
    Gözlerime baktın ya şems'tin ısındı gönlüm..

    ?si=J9GT7AVPDl6xdttW

  • Yürekten dökülenler14.10.2023 - 02:41

    Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir. Kahve kokusu hasret kokar bazen. Yudumunda bolca özlem. Telvesinde bolca göz yaşı vardır.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?09.08.2023 - 09:32

    Yüreğine sağlık sevgili Ata kızı
    Hoş seda ile Günaydın:)

  • GEVREK BOYOZ ÇİĞDEM09.08.2023 - 09:30

    Günaydın hayırlı sabahlar
    Bir İzmir bombası alabilir miyim :) yanına sade türk kahvesi.
    Güzel sohbetler diliyorum

  • ALZHEİMER'LA YAŞAM09.08.2023 - 09:19

    Geldiğin yerin bulutunu yanında taşırsan, gittiğin yerin güneşini göremezsin.

  • gaziantep01.08.2023 - 09:52

    EBLEH’TEN EBLEHAN’A

    Vakti zamanında kale altında varlıklı, han sahibi, üç oğlu olan bir adam yaşarmış. Hancının üç oğlundan ikisi oldukça uyanık ve paragöz, en küçükleri olan Halim ise oldukça saf, dürüst, tok gözlü biriymiş.

    Han sahibi günün birinde   hayata gözlerini yumunca, han üç kardeşe kalmış. Ancak iki büyük kardeş Halim’in saflığından, dürüstlüğünden ve tok gözlülüğünden istifade ederek; “han zarar ediyor…  Yeteri kadar da   kazanmıyoruz, hanı satalım parasını paylaşalım” demişler. İki büyük kardeş aralarında anlaşıp, hanı ucuza kapatıp, bir miktar parayı Halime verip, yollarını ayırmışlar.

    Halim ağabeylerine itiraz etmemiş, “Hayırlısı olsun” deyip onlardan ayrılmış.

    Küçük kardeş Halim bir müddet Antep’te orda burada   çalıştıktan sonra, en   iyi bildiği baba mesleğini devam ettirmek için bir küçük han yaptırmaya karar vermiş.

    Bunun için de Antep’in oldukça dışında, Tepebaşı mevkii eteklerinde yol güzergâhı üstünde bir arsa alıp hanın inşasına başlamış.

    Halim elinde avcunda ne var ne yok ortay koymuş. Yetmediği yerde baba dostlarından da borç alıp kısa sürede hanının inşaatı bitirmiş, işletmeye açmış.

    Hanı açmış açmasına da handa kalanlardan hizmetinin karşılığı olan parayı istemekten çok verenlerden alıyormuş. Para vermeyenlere “neden parasını vermiyorsun?” demek aklına bile gelmiyormuş…” Param yok” diyenlere de “canın sağ olsun, olunca verirsin” deyip geçiyormuş."
    Halim’in bu şekilde yürüttüğü hancılığı çevrede pek çok kişinin dikkatini çekmiş. Herkes; “bu adam deli! Ebleh! Ebleh olmazsa handa yatırdığından, karnını doyurup hizmet verdiğinden para almazlık etmez” deyip, ardından dedikodusunu yapıp, dalga geçmişler.

    Halimin hancılığını çevrede duyan kalmamış...Hanın adı da “eblehin hanı “diye anılmaya başlamış.

    Halim’in bu cömert, merhametli, kimseyi sık boğaz etmeyen hancılığı giderek çevrede ün salmaya, bahsedilmeye, daha çok müşteri çekmeye başlamış. Halimin kanaatkarlığı kazancının daha da artmasına neden olurken, Halim bu arada tüm borçlarını ödemiş, hanı büyütmüş, servetine servet katmış.

    Gel zaman git zaman, Eblehin hanına olan rağbet artınca bu kez Antep’in merkezinde oturanlarında dikkatini çekmeye başlamış. Birkaç kişi hanın yakınında yer alıp ev yapmışlar. Bir müddet sonra han çevresinde küçük bir ev kümesi doğmuş. Ev sayısı artınca bu kez ihtiyaçların karşılanması için hemen yanını başlarında; berber, kasap, fırın, nalbant gibi pek çok esnafın yer aldığı dükkanlar açılmaya başlamış...Dükkân sayısı arttıkça burası çarşıya dönüşmüş. Çarşının adı da Eblehin hanı çarşısı diye ifade edilemeye başlanmış.

    Zaman içinde Eblehin hanı halkın dilinde Eblahan’a evrilirken, Eblahan mahallesi, Eblahan çarşısı dillere pelesenk olmuş. Eblehin hanı zamanla Eblehan olarak değişerek, bugüne ulaşmış.

    İbrahim Alisinanoğlu

  • Sevgili günlük01.08.2023 - 08:56

    Günaydın Elif'im :)
    Ve sayfaya merhaba

    Hayırlı olsun sayın Hay Mat Los. Güzel paylaşımlar okumak dileğiyle.

  • Mustafa Bay01.08.2023 - 08:49

    KAMİL İNSAN

    Zamanın efendisi
    Elinde kalem sesi
    Yazılar gelir dile,
    Besler sevgiyi,sazı
    Eyler gönlü şaduman
    Korur izzet'i şan'ı.

    Hâl'i benzer bülbül'e
    O bir gönül incisi
    Cenk eder cehaletle
    Aşar sözü engel'i.

    Saygılarımla

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?01.08.2023 - 08:37

    Günaydın sevgili Ata kızı ve sayfaya.

    Saygıyla ve rahmetle anıyorum.