ELLERİMİZ VE İZLENİMLERİMİZ Elinle övün; başkalarına bağlama bel, yoksa başın eğik durur, gözyaşların olur sel. Çeker çıkarır bizi yalnızlık, çaresizlik kuyusundan dost bir el. Ellerin git değil; gel demeye alışsın; almak için değil; vermek için yarışsın. Ne kadar çok işler ve de işe yararsa elin; o kadar gür çıkar sesin. Ne kadar güzel olursa olsun ellerin; sunmuyorsa güzelliğini diğer ellere, gül dikmiyorsa gönül bahçesine; yoktur hiçbir değerin. Doğruya iyiye güzele uzanırsa elin; ancak o zaman doğru iyi güzel olabilirsin. Şu işe bak; yaşarken elinden tutmazlar da ölünce el üstünde taşırlar... Sevdiğimiz kişilere önce elimizi, sonra kalbimizi veririz. Ellerimizle artar gücümüz, gerçekleşir hayallerimiz, açar umut çiçeğimiz. “Bir elinde gül, bir elinde kadeh, geldi sevgili. Hangisini alayım; gülü mü, kadehi mi yoksa seni mi?” demiş şair. Sevgilinin elini tutmayı, gözlerine aşkla bakmayı akıl etseydi, sevgilisi gülüverir, aşk şarabından içirir ve de ona her şeyini verirdi... İnsanlığı yerde sürüklenmekten kurtaran sanatın elidir; bu gerçeği bilmeyen, görmeyen ya aptal ya da delidir! Ellerimizdir güzeli daha güzel, iyiyi daha iyi yapan. Ellerimizle ortaya çıkar hem güzelliklerimiz hem insan olmamızı sağlayan özelliklerimiz... Hem efendimiz hem hizmetçimizdir ellerimiz, yediveren güllerimiz, mutluluk alıp mutluluk verenimiz. Ellerimiz olmasaydı nasıl gerçek olurdu hayallerimiz, özlemlerimiz?
DOST, tornacı gibi gereksiz fazlalıklarımızı törpüler. Nakkaş olur, kişiliğimizi nakış gibi işler, hattat olur,gönlümüzü güzellklerle bezer. Bizi yerimizde saymaktan kurtarır, başka, bambaşka yerlere götürür, sevgi deryalarında dolaştırır, düşünce ve duygu limanlarına ulaştırır...
MUTLULUĞUN MERHABASI Gelirse eğer Senden beklediğim haber Mutluluk merhaba der Dağılır içimdeki keder Gündüz güneşim olur Gece mehtabım Şiirsel güzellikler Sevgin gül diker gönlüme Bir sevinç rüzgarı eser Güllük gülistanlık olur her yer
AŞ: Aşk kişinin kendini aşması, sevgiyle dolup taşmasıdır Sevgiliyle yenen yemek kuru ekmek bal börek gibidir Ama aşksız kişilerin aşı bal börek olsa bile yavan gelir. Aşk aşure ya da türlü tadında güle oynaya yenilen bir gönül aşıdır İçindeki dost kahkahası, düşmanın gözyaşıdır... şAŞKın: Aşk kayıtsız şartsız egemen olmak ister gönüllere. Dinlemez yasa, ferman. Asla kul köle değildir kimseye. Şaşkın! Hiç takılır mı aşka kın? AŞKın: Sakın deme işim başımdan aşkın; çalınırsa kapın. Zamansız geldin ya da benden geçti artık diye düşünme, hemen al içeriye. Yoksa ne yaparsan yap, istediğin kadar çağır bağır, bir daha gelmez geriye. Aşkın yoktur yaşı başı. Onu baş üstünde taşı. aŞIK: Aşık sevgilisine güzel görünmek için şık gezer. Zaten aşk da şık bir olaydır. Bencillere kendinden başkasını sevmek zor gelir ama özverili kişilere onun denizine dalmak, yakamozlu giysilere bürünmek çok kolaydır. AŞIk: Aşk bir aşıdır. Bu aşı yediveren gülüne dönüştürür gönlümüzü, mutluluğumuzu sevgiliyle bölüştürür. kAŞIK: Aşkın cennetinde herkes elindeki kaşığı karşısındaki sevgilisine uzatır, onu doyurur. İlgi ve sevgisini gül ile yoğurur, güzellikler doğurur, aşkın yüceliğini dünyaya duyurur.
MAVİDE YAŞAMAK Mavileşiyor yakamoz denizinde Gökyüzünün çiçeği yıldızlar Telli duvaklı gelindir sanki Doğanın yıldızı çiçekler de Yaşamak ne güzel maviliklerde ** Uçuyoruz kuşlarla birlikte Mutluluğun mavi ülkesine Ana kucağı oluyor mavi özlemlerimize Buluşuyoruz erdemde özveride sevgide Yaşamak ne güzel mavide
GÜLÜŞÜ ŞİİRLİM
Sımsıcak el eden bal gülüş
Kıvılcımlandırdı benliğimi
Dağlardaki çoban ateşlerine döndüm
Işıl ışıl bir özlemle
Çiçeklere büründüm.
Güller yağdıran bir el
Nakış nakış işledi içime sevgiyi
Giydirdi mutluluk adlı gökkuşağı giysiyi
Sevincim duramadı yerinde
Kuşlara parmak ısırtan bir uçuşla
Ulaştı gökyüzünün en yüksek katına
Dağlar, denizler selam durdu sevdama
Taht kurdum yaşamanın doruğuna
Aktım özveri pınarına
Gülüşünün verdiği aşkla coştum
Mest oldum güzelliğinin şarabıyla
Türküleştirdi benliğimi
Gözlerinin şiiri
Erhan Tığlı
SEVGİ ŞİİRDİR ŞİİR SEVGİ
Şiirdir sevgi karanlığımızı gideren
gecemizi gündüz
eğriliğimizi dümdüz eden
hamlar onunla erer
çiğleri o pişirir
Bahar yelidir sevgi
gönülden gönüle esen
bal yapan arıdır
karanfillerden güllerden...
Bir duygudur güzellikleri benimseten
şiirdir yazılmakla bitmeyen...
Sevgi bin bir renkli bir çiçek
en güzel gerçektir
güllü bir geçmiş
karanfilli bir gelecektir
ELLERİMİZ VE İZLENİMLERİMİZ
Elinle övün; başkalarına bağlama bel, yoksa başın eğik durur, gözyaşların olur sel.
Çeker çıkarır bizi yalnızlık, çaresizlik kuyusundan dost bir el.
Ellerin git değil; gel demeye alışsın; almak için değil; vermek için yarışsın.
Ne kadar çok işler ve de işe yararsa elin; o kadar gür çıkar sesin.
Ne kadar güzel olursa olsun ellerin; sunmuyorsa güzelliğini diğer ellere, gül dikmiyorsa gönül bahçesine; yoktur hiçbir değerin.
Doğruya iyiye güzele uzanırsa elin; ancak o zaman doğru iyi güzel olabilirsin.
Şu işe bak; yaşarken elinden tutmazlar da ölünce el üstünde taşırlar...
Sevdiğimiz kişilere önce elimizi, sonra kalbimizi veririz.
Ellerimizle artar gücümüz, gerçekleşir hayallerimiz, açar umut çiçeğimiz.
“Bir elinde gül, bir elinde kadeh, geldi sevgili. Hangisini alayım; gülü mü, kadehi mi yoksa seni mi?” demiş şair. Sevgilinin elini tutmayı, gözlerine aşkla bakmayı akıl etseydi, sevgilisi gülüverir, aşk şarabından içirir ve de ona her şeyini verirdi...
İnsanlığı yerde sürüklenmekten kurtaran sanatın elidir; bu gerçeği bilmeyen, görmeyen ya aptal ya da delidir!
Ellerimizdir güzeli daha güzel, iyiyi daha iyi yapan. Ellerimizle ortaya çıkar hem güzelliklerimiz hem insan olmamızı sağlayan özelliklerimiz...
Hem efendimiz hem hizmetçimizdir ellerimiz, yediveren güllerimiz, mutluluk alıp mutluluk verenimiz. Ellerimiz olmasaydı nasıl gerçek olurdu hayallerimiz, özlemlerimiz?
DOST, tornacı gibi gereksiz fazlalıklarımızı törpüler. Nakkaş olur, kişiliğimizi nakış gibi işler, hattat olur,gönlümüzü güzellklerle bezer. Bizi yerimizde saymaktan kurtarır, başka, bambaşka yerlere götürür, sevgi deryalarında dolaştırır, düşünce ve duygu limanlarına ulaştırır...
MUTLULUĞUN MERHABASI
Gelirse eğer
Senden beklediğim haber
Mutluluk merhaba der
Dağılır içimdeki keder
Gündüz güneşim olur
Gece mehtabım
Şiirsel güzellikler
Sevgin gül diker gönlüme
Bir sevinç rüzgarı eser
Güllük gülistanlık olur her yer
DOĞA VE İNSAN...
Denizce konuşuyor balık
Gökçe konuşuyor kuş
Çiçekçe konuşuyor
Arılar kelebekler...
Bir de biz konuşabilsek
İnsanca...
AŞ: Aşk kişinin kendini aşması, sevgiyle dolup taşmasıdır
Sevgiliyle yenen yemek kuru ekmek bal börek gibidir
Ama aşksız kişilerin aşı bal börek olsa bile yavan gelir.
Aşk aşure ya da türlü tadında güle oynaya yenilen bir gönül aşıdır
İçindeki dost kahkahası, düşmanın gözyaşıdır...
şAŞKın: Aşk kayıtsız şartsız egemen olmak ister gönüllere.
Dinlemez yasa, ferman. Asla kul köle değildir kimseye.
Şaşkın! Hiç takılır mı aşka kın?
AŞKın: Sakın deme işim başımdan aşkın; çalınırsa kapın. Zamansız geldin ya da benden geçti artık diye düşünme, hemen al içeriye. Yoksa ne yaparsan yap, istediğin kadar çağır bağır, bir daha gelmez geriye. Aşkın yoktur yaşı başı. Onu baş üstünde taşı.
aŞIK: Aşık sevgilisine güzel görünmek için şık gezer. Zaten aşk da şık bir olaydır. Bencillere kendinden başkasını sevmek zor gelir ama özverili kişilere onun denizine dalmak, yakamozlu giysilere bürünmek çok kolaydır.
AŞIk: Aşk bir aşıdır. Bu aşı yediveren gülüne dönüştürür gönlümüzü, mutluluğumuzu sevgiliyle bölüştürür.
kAŞIK: Aşkın cennetinde herkes elindeki kaşığı karşısındaki sevgilisine uzatır, onu doyurur. İlgi ve sevgisini gül ile yoğurur, güzellikler doğurur, aşkın yüceliğini dünyaya duyurur.
Sevgin ırmak değilse
mutluluk denizine akamazsın
insanlık ruhuna işlememişse
güzelliklerden zevk alamazsın
Hele doğaya dostça davranmazsan
Boşuna uğraşma hiç
sazın akort tutmaz
bozuk plak olmaktan kurtulamazsın.
MAVİDE YAŞAMAK
Mavileşiyor yakamoz denizinde
Gökyüzünün çiçeği yıldızlar
Telli duvaklı gelindir sanki
Doğanın yıldızı çiçekler de
Yaşamak ne güzel maviliklerde
**
Uçuyoruz kuşlarla birlikte
Mutluluğun mavi ülkesine
Ana kucağı oluyor mavi özlemlerimize
Buluşuyoruz erdemde özveride sevgide
Yaşamak ne güzel mavide