Haydi Bağla şu düğümü Yap şu köprüyü Özündeki soru(n)ları öğüt Kendini aş Bana ulaş Ve Parça parça olan şu coğrafyamızı birleştir... Zira Aşk, her zaman güzeldir...
Sana yüklüyorum bütün yükü Çünkü Denemediğim bir yol, Sarfetmediğim bir çaba kalmadı... Her ne kadar yılmasam da Ne yaptıysam olmadı...
Birileri bir yerlerde Gıll ü gış içinde Bohemce yaşasa da Senin irkilip İçinde kıvılcımların çaktığını Tohumların başını göğe çıkardığını Ve Bir uyanışın başladığını biliyorum...
Şimdi Gökyüzü kristal berraklığında olsa da Ben Bir yağmurun yağacağına Islanmak pahasına Yağmurları da aşarak Kapıma dayanacağına olan inancımı muhafaza ediyorum...
Hep sana
Can sana
Bir halka bul geçir boynuma !
Ahh ah !
Hiç olmadan…
Güç olmadan…
Çıkıp ta gel
Geç olmadan !
Bir kadına uygulanan en sert şiddet, sımsıkı sarılmak olmalıydı... Orhan Pamuk
Bir insanın sevdiği insana verebileceği en güzel hediye dürüstlüğüdür.
Yürüyebilirsin
Sonuna kadar da gidebilirsin
Ama
Asıl mesele
Gönlünün gitmediği bir çizgide
Gönlünün istediğini elde edebilir misin?
Belki vardır tek tük
Gitmeyebilirsin
Ama
Yine de
Elde edemeyebilirsin.
İnanmıyorsun ki
Sorun orada
İnansan muradın karşında !
Derler ki
Gitmeyeceksin
Ve
İstemeyeceksin
Asla doymayacaksın,
Gönül de koymayacaksın !
Yazmak, pratik edilerek geliştirilebilen bir eylem…
Her görüşümde seni
Bir kürek kömür daha atıyorsun ateşlerime…
Bir kez daha körüklüyorsun maziyi…
Bir kez daha kanatıyorsun yaralarımı…
Ama
Söyleyemiyorum
Ama imkansız
Ve habersizsin bu kısır döngüden…
Nereye kadar dayanırım bilemem
Sürekli yakarışta dudaklarım
Ve sessiz sessiz ağlayışta gecem
Kaç mevsim daha geçecek bilmiyorum
Ne zaman kopacak düğüm
Olacak mısın?
Nasıl,
Ne zaman olacaksın?
Bilmiyorum bilmiyorum
…
Görüyorsun hal-î pür melâlimi, değil mi?
Haydi
Bağla şu düğümü
Yap şu köprüyü
Özündeki soru(n)ları öğüt
Kendini aş
Bana ulaş
Ve
Parça parça olan şu coğrafyamızı birleştir...
Zira
Aşk, her zaman güzeldir...
Sana yüklüyorum bütün yükü
Çünkü
Denemediğim bir yol,
Sarfetmediğim bir çaba kalmadı...
Her ne kadar yılmasam da
Ne yaptıysam olmadı...
Birileri bir yerlerde
Gıll ü gış içinde
Bohemce yaşasa da
Senin irkilip
İçinde kıvılcımların çaktığını
Tohumların başını göğe çıkardığını
Ve
Bir uyanışın başladığını biliyorum...
Şimdi
Gökyüzü kristal berraklığında olsa da
Ben
Bir yağmurun yağacağına
Islanmak pahasına
Yağmurları da aşarak
Kapıma dayanacağına olan inancımı muhafaza ediyorum...
Sen ve ben yağmurda ne hoş olur, değil mi?
Gel
Ama
Bana zarf atarak, trip atarak, hava atarak değil…
Bana can atarak gel !
Neden?
Sevgili neden ?
Şimdi esef bırakıyorum yollarına
Ve bir oofff…
İçten…
Tâ derinlerimden…
Bu kilidi açacak, bu düğümü çözecek sendin…
Ve biliyordun
Sana karşı savunmasız…
Gardsız…
Ben senin ellerinde sanki bir objeydim
Cansız…
Ne olur bugün !
O içinde yenemediğin çekincelerini
Ya da Berlin duvarını yık ta
Soğuk savaşları bitir ruhunda
Ki
Ben sana her zaman teşneyim
Daima esirim…
Adımı koyalım:
Ben bir köleyim
Ben sana dilenciyim…
Sen, sevindirmeyi seversin, değil mi ?