Har içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabiyi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem Sırati müzre müstakim gözetirim rahimi Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Ey Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken Yarın şefaatlarım Ahmedi Muhtar iken Cümlenin rızkını veren ol gani serdar iken Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Sana Bir gül bahçesi Nazlı bir göl Sana Bir kuş cenneti sunmayı çok isterdim… Oysa elimde Kala kala Kırlangıç kırıkları İsyan sığırcıkları Ve Vebal güvercinleri kaldı…
Türkçe’deki -mişli geçmiş zaman, İngilizce’de yok, başka bir dilde de yoktur muhtemelen.
Sizce -mişli geçmiş zaman kullanımı, bir zaruret mi yoksa gereksiz bir şey mi ?
Biraz daha açmak isterim: -mişli geçmiş zaman, şahit olmadığımız şeyleri ifade etmek için kullanılıyor. Örneğin: Ali, yemeğini yemiş. Bunu söyleyen kişi, Ali’nin yemek yediğine şahit olmadığından, ortamdan ya da birinin söylemesinden hareketle -miş ile ifade ediyor.
Konuşma dilimizde, bir mevzuya şahit olup olmamak neden bu kadar önemli olsun ki ? Bu, bizim nasıl bir toplum olduğumuzu gösteriyor?
Barışacaksın,
Zorluklarla
Yokluklarla
İmkansızlıklarla
Dünyayla barışacaksın…
Hayallerinle
Umutlarınla
Kırıklarınla
Kırdıklarınla
Kırılganlıklarınla
Seveceksin herkesi
Geçmişini
Kendini…
Böyle gitmez yoksa
Sağa sola çarpa çarpa…
Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol !
Buddha
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabiyi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem
Sırati müzre müstakim gözetirim rahimi
Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem
Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Ey Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım Ahmedi Muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani serdar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Seyid (İmadeddin) Nesimî
Şiirinden sevdiğim
Satırlarını öptüğüm…
Nerdesin ?
Kelimelerinde bul beni…
Ben kayboldum…
Sen nasılsın?
Tarihte yaşanan ya da yaşan’mış’ bir olayı nasıl ifade edeceksiniz?
Alparslan, Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış mı ? Açtı mı?
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmiş mi ? Fethetti mi ?
Atatürk, cumhuriyeti kurmuş mu? Kurdu mu?
-miş,
…bir zenginlik mi?
…gereksiz mi ?
-mişli geçmiş zaman bence toplum olarak -olumlu ya da olumsuz- başkalarına göre yaşadığımızın bir göstergesi olabilir.
Örnek:
Kızı kaçmış, karısı evi terketmiş, kocası aldatmış, ev almış, araba almış, şöyle yapmışlar, böyle etmişler…
Nakil, rivayet, tanıklık, şahitlik hep başkalarıyla ilişkili…
İnsan görmediği, bizzat şahit tanık olmadığı bir olaya kişiye niye bu ilgi duyar ki ?
Belki de bu yüzden ‘birey’ olamıyoruz. Ayaklarımız üzerinde duramıyoruz…
Kirpiğin mi ıslak, elin mi şaşkın
Esiri mi oldun yoksa bir aşkın ?
Sana
Bir gül bahçesi
Nazlı bir göl
Sana
Bir kuş cenneti sunmayı çok isterdim…
Oysa elimde
Kala kala
Kırlangıç kırıkları
İsyan sığırcıkları
Ve
Vebal güvercinleri kaldı…
İstersen uğra çorak topraklarıma…
Türkçe’deki -mişli geçmiş zaman, İngilizce’de yok, başka bir dilde de yoktur muhtemelen.
Sizce -mişli geçmiş zaman kullanımı, bir zaruret mi yoksa gereksiz bir şey mi ?
Biraz daha açmak isterim: -mişli geçmiş zaman, şahit olmadığımız şeyleri ifade etmek için kullanılıyor. Örneğin: Ali, yemeğini yemiş. Bunu söyleyen kişi, Ali’nin yemek yediğine şahit olmadığından, ortamdan ya da birinin söylemesinden hareketle -miş ile ifade ediyor.
Konuşma dilimizde, bir mevzuya şahit olup olmamak neden bu kadar önemli olsun ki ? Bu, bizim nasıl bir toplum olduğumuzu gösteriyor?
Lütfen yorumlarınızı belirtiniz.
Teşekkür ederim
Saygılarımla
Dervişin sükûtundan bilmeyen kelâmından anlamaz.