günaydın günü modernitenin tutsağında ve tüm o koşuşturmalar arasında, bir gece tenhalığında yaşayabilenlere. günaydın sabahın sultanlarına sevdanın ağır işçilerine yaşama zaatının ağır ama mutlu işçilerine
gri gri gri sabah, sis, yağmur bulut, bakış, hatıra ben de bir şarkı yoktu sen okudun bir ayna yoktu bende sen baktın bereketli toprakların uykusunda bir köktüm senin bakışınla yeşerdim yağmurlar yağmadan gözlerinde bir şimşek çaktı bakışlarım ıslandı yanakların yağmurdan ıslak, gözlerin güneşli kurtlar doğuruyor, kuzuları kollayayım sen gözlerinle beni okşasan çoban değneğim tesirli bir silah olacak sen gözlerinle beni okşa çoban değneğim tesirli bir silah olacak savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım seninle kalacağım seninle okuyacağım ve seni güneşli hayranlığında öpeceğim eğer bulutlar izin verirse.
Sen geceyi tutuyorsun. ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında. Görmüyoruz birbirimizi. Usul usul sis iniyor. Kopmuş yollara. Işığı hafif. uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.
sayın kürsü söylenecek her şey söylenip tüm yapılabilecek analizler ve tahminler yapılmış ve herkes kendi gibi düşünmeyeni yeterince aşağılama hakkını fazlasıyla kullanmış iken artık bu seçim siyaset işini bir kenara bırakmaya ne dersiniz en azından 29 mayıs sabahına kadar o gün sabah tekrar kaldığımız yerden tüm olumsuz negatif duygularımızı kuşanıp yenen ve yenilenler olarak sohbetimize devam edebiliriz. şu an artık kimse kimsenin fikrini milim değiştiremez zaten imkansız
çocukluğum bu güzel sesli kadını dinlemekle geçti ne severdim evimizin arka odasının penceresi komşumuzun enfes bahçesine bakardı. o bahçede renk renk tas gülleri, şair ruhlu ozan yürekli kuş şakımaları eşliğinde ve sarı sıcak delişmen yaz güneşi ile birlikte algıma dolar ve ben evet tahmin edeceğiniz gibi adeta vecde gelir , transa girerdim. ve tabii fonda bu kadife ses vardı her daim.
günaydın kesra
günaydın cihan doğan
günaydın
günü modernitenin tutsağında ve tüm o koşuşturmalar arasında, bir gece tenhalığında yaşayabilenlere.
günaydın sabahın sultanlarına
sevdanın ağır işçilerine
yaşama zaatının ağır ama mutlu işçilerine
gri gri gri
sabah, sis, yağmur
bulut, bakış, hatıra
ben de bir şarkı yoktu sen okudun
bir ayna yoktu bende sen baktın
bereketli toprakların uykusunda bir köktüm
senin bakışınla yeşerdim yağmurlar yağmadan
gözlerinde bir şimşek çaktı bakışlarım ıslandı
yanakların yağmurdan ıslak, gözlerin güneşli
kurtlar doğuruyor, kuzuları kollayayım
sen gözlerinle beni okşasan
çoban değneğim tesirli bir silah olacak
sen gözlerinle beni okşa
çoban değneğim tesirli bir silah olacak
savaş bitince senin için taze incirler toplayacağım
seninle kalacağım
seninle okuyacağım
ve seni güneşli hayranlığında öpeceğim
eğer bulutlar izin verirse.
Sen geceyi tutuyorsun. ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında.
Görmüyoruz birbirimizi.
Usul usul sis iniyor.
Kopmuş yollara.
Işığı hafif. uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.
Ben düşünmekten yoruldum, benim yerime de düşünür müsün? Benim yerime ilgilenir misin insanlarla, yalanla, ihanetle, yalnızlıkla? Geceleri birdenbire bastıran sağanak yağışlı korkuları alır mısın yamacımdan? Gündüz gözüyle sevemiyorum kimseyi. Yüreğimdeki bu düğümü çözebilir misin?
Zen Kaçıkları, Jack Kerouac
sayın kürsü
söylenecek her şey söylenip tüm yapılabilecek analizler ve tahminler yapılmış ve herkes kendi gibi düşünmeyeni yeterince aşağılama hakkını fazlasıyla kullanmış iken
artık bu seçim siyaset işini bir kenara bırakmaya ne dersiniz
en azından 29 mayıs sabahına kadar
o gün sabah tekrar kaldığımız yerden tüm olumsuz negatif duygularımızı kuşanıp
yenen ve yenilenler olarak sohbetimize devam edebiliriz.
şu an artık kimse kimsenin fikrini milim değiştiremez zaten
imkansız
çocukluğum bu güzel sesli kadını dinlemekle geçti
ne severdim
evimizin arka odasının penceresi komşumuzun enfes bahçesine bakardı.
o bahçede renk renk tas gülleri, şair ruhlu ozan yürekli kuş şakımaları eşliğinde ve sarı sıcak delişmen yaz güneşi ile birlikte algıma dolar ve ben
evet tahmin edeceğiniz gibi adeta vecde gelir ,
transa girerdim.
ve tabii fonda bu kadife ses vardı her daim.
yeterli midir
yoksa bir beş kere daha yazayım
amin amin amin amin amin amin
amin
amin amin