odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor. bir mum gibi. hayır yanlışım var. ömrüm bir oduna benziyor.ocaktan düşen bir oduna.. öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş; ama ne yanmış ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.fakat diğerlerinin dumanından soluğundan boğulmuş.
kör baykuş/ sadık hidayet
betimlemeler ince ince analizler muhteşem. anlatım müthiş
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler! Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik... Hüseyin Nihal Atsız
bir de efendim kendinizi yakın hisettiğiniz bir siyasi oluşumun partinin ideolojinin açıkça yanlışını eleştirmek sen burda yanlış yapıyorsun demek , bunları söyleyebilen birine hakaret etmekten daha doğrudur . tuttuğunuz partinin dümenindekilerin yanlışlarına kızıp başkalarına saldırmak hakaret etmek hiç doğru değildir.
durup öylece bakacağız .ne kadar hakaret ederseniz o denli acz içinde olduğunuzu farkedeceğiz. artık safi ezikler demek kesmeyip onüne çeşitli sıfatlar da ekleyeceksiniz demek. düşünce üretememenin en açık tezahürüdür karşısındakine hakaret etmek biliyorsun değil mi, bunu herkes bilir.
odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor. bir mum gibi. hayır yanlışım var. ömrüm bir oduna benziyor.ocaktan düşen bir oduna..
öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş; ama ne yanmış ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.fakat diğerlerinin dumanından soluğundan boğulmuş.
kör baykuş/ sadık hidayet
betimlemeler ince ince analizler
muhteşem. anlatım müthiş
ahh ahh burda birileri elde baklava açardı.
özlüyoruz efenim o günleri,
fasulye, dövme buğday, nohut şeker kaynataksın altı üstü ne var bunda bahtinur yaa
bu üşengeçlik var ya
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
Hüseyin Nihal Atsız
Naapsak ta orijinal olsak
Olsak olsak olsak
Diyarbakır'da halaya mi dursak
bir de efendim kendinizi yakın hisettiğiniz bir siyasi oluşumun partinin ideolojinin açıkça yanlışını eleştirmek sen burda yanlış yapıyorsun demek , bunları söyleyebilen birine hakaret etmekten daha doğrudur . tuttuğunuz partinin dümenindekilerin yanlışlarına kızıp başkalarına saldırmak hakaret etmek hiç doğru değildir.
durup öylece bakacağız .ne kadar hakaret ederseniz o denli acz içinde olduğunuzu farkedeceğiz. artık safi ezikler demek kesmeyip onüne çeşitli sıfatlar da ekleyeceksiniz demek.
düşünce üretememenin en açık tezahürüdür karşısındakine hakaret etmek biliyorsun değil mi, bunu herkes bilir.
Aşk çoğu vakit yorgun düşer aşka can gerek
Canansız can aşkı ne bilsin cana Canan gerek
Elbet uğramaz sevda iklimi ilimsiz şehre
Aşk-ı hüma içün gönl-ü cahile irfan gerek
Sine neşeyle dolmuş, heryeri sarmış işveler
Gaflet tozu; yaşa muhtaç, gönle hicran gerek
Leşker-i iblis kuşatmasında kalmış dideler
Haya şerbetine kanmış râm-ı ser-giran gerek
Halk pazarında satılır olmuş sözde hakikat
Hak nazarında böyle tüccara urgan gerek
Hâl ilmi murad eyle, fer ile hallen Zelûlî
Vasl-ı şemste sıhhat içün hal-i muhibban gerek
Satılmılş Sarıakçe