Aşk Sokağı” derler ya adına Aslen “Hüzün Sokağı” dır orası. Sevenlerin gözyaşlarıyla yıkanmıştır baştan aşağıya. Kalp kırıklarına basmadan Tek adım atamazsın, Rüzgâr acıyla haykırır orada Ağaçlar şahit olmaktan yorgun düşüp ayrılıklara Taşıyamazlar dallarını, Sarkıtırlar yerlere Senin yolun hiç mi hiç düşmesin Aldanmayasın süslü adına, Dedim ya “ Hüzün Sokağı” dır orası.
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki hiçbir şey engellenemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçük bir köprü vardır, o kadar. Ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
Sizlerde bir buluttunuz gökyüzünü unuttunuz Yağın karlar siz de yağın benim gibi darmadağın Zaman yudum yudum bitmiş benden bana kötülükmüş Yar diyordum o da gitmiş Gitsin karlar sizler yağın benim gibi darmadağın Uğuldayıp melersiniz beyaz mutluluk dersiniz Bir gün siz de erirsiniz Nolur karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın Ama karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın Nolur karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın.
Ben deliyim… Kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim. Telefon kulübeleriyle kavga ederim. Asfaltın siyahında kaybolup, düşüncelere dalarım. Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım, bir de güzel hayaller kurarım. Sonra hayallerimle beraber suya düşerim.
Teyzeler benim kafadan:)
kafam binbeşyüz
Halay başı hilal arkada dadaşlar dermişim
Güzel ses
meselayol bir yere gitmez
o bir susma biçimidir
soğuk bir taşıtın uğultusunda
Aşk Sokağı” derler ya adına
Aslen “Hüzün Sokağı” dır orası.
Sevenlerin gözyaşlarıyla yıkanmıştır baştan aşağıya.
Kalp kırıklarına basmadan
Tek adım atamazsın,
Rüzgâr acıyla haykırır orada
Ağaçlar şahit olmaktan yorgun düşüp ayrılıklara
Taşıyamazlar dallarını,
Sarkıtırlar yerlere
Senin yolun hiç mi hiç düşmesin
Aldanmayasın süslü adına,
Dedim ya “ Hüzün Sokağı” dır orası.
Zeynep pergel
Bana Gelsin
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki hiçbir şey engellenemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçük bir köprü vardır, o kadar. Ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
Sizlerde bir buluttunuz gökyüzünü unuttunuz
Yağın karlar siz de yağın benim gibi darmadağın
Zaman yudum yudum bitmiş benden bana kötülükmüş
Yar diyordum o da gitmiş
Gitsin karlar sizler yağın benim gibi darmadağın
Uğuldayıp melersiniz beyaz mutluluk dersiniz
Bir gün siz de erirsiniz
Nolur karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın
Ama karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın
Nolur karlar şimdi yağın benim gibi darmadağın.
Ben deliyim…
Kendimle sohbet eder,
kendi kendime gülerim.
Telefon kulübeleriyle kavga ederim.
Asfaltın siyahında kaybolup,
düşüncelere dalarım.
Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım,
bir de güzel hayaller kurarım.
Sonra hayallerimle beraber suya düşerim.