elleriniz cebinizde, yüzünüz yerde, hızlı adımlarla içinize kaçarcasına yürürsünüz. soğuk havada, sokaklarda. istekler, ihtiyaçlar sonsuzdur, bilirsiniz. ama öyle bir rahatlık vardır ki üzerinizde umarsızlık sarar tüm benliğinizi... dua bile mırıldanmadan, talep etmeden sadece başınız önünüzde gidersiniz, gidersiniz...
istek ve ihtiyaçları hissettiren elbette bilir. bilirsiniz.
anka kuşu değil miydi küllerinden doğan. ya değilsem? ya güvercinsem? güvercin olup kül olanlar ne olacak? külleri sadece gökyüzüne mi savrulacak? bana yeni hikayeler lazım.bana lazım olan hikayeler.
zile bastı. beklemeye başladı. nasıl olurda asansörü olmayan bir apartmanın girişinde bulunurken, bir anda daha önce yaşadığı bir çok şehrin apartman kapılarından sırayla geçip, asansörlerine binip, aynı anda o apartman girişlerini ve asansör kokularını içinde hissedebildiğini düşündü.
şimdi hangi şehrin, hangi apartmanının kapısındayım diye hafızasını toparlamaya çalıştığı anda... evde kimsenin olmadığını bildiği halde ısrarla zile bastığını da farketti.
ürpermişti. kendinden korkarak, titreyerek anahtarları çantasından çıkarmaya çalıştığında... bugün bunu ikinci defadır yapıyorum, diye düşündü.
.....
mutfağa hızlıca girdi. çaydanlığa doldurduğu suyu ocağın üzerine bıraktı. raftan aldığı fincana kuru çayı doldurdu. yanlış oldu diyerek, kuru çayı demliğin içine boşaltırken, çay yapmayacağını fincanı kahve için çıkardığını hatırladı.
ama bu defa apartman kapısının önündeki gibi kendinden korkmamıştı.sadece kendine sessizce güldü.
rahatsız etmeyen tempo ile esen ferahlatıcı yel.kuşların kanat sesi. çoook uzaklardan gelen insan sesleri. kitaplar, defterler, kalemler... çokça ahşap ve çay. cennet böyle birşey sanırım.
Ne zaman ruhen keyfim kaçsa kedimin gelip benimle yatması...mirlamasi.... Başımın üstüne dayanmış vaziyette kalp atışını dinletiyor. Şu an. Kafamın içinde düşünce kalmadı sadece nefes alıp verişi ve kalp atisinin sesi var.
elleriniz cebinizde, yüzünüz yerde, hızlı adımlarla içinize kaçarcasına yürürsünüz.
soğuk havada, sokaklarda.
istekler, ihtiyaçlar sonsuzdur, bilirsiniz.
ama öyle bir rahatlık vardır ki üzerinizde
umarsızlık sarar tüm benliğinizi...
dua bile mırıldanmadan, talep etmeden sadece başınız önünüzde gidersiniz, gidersiniz...
istek ve ihtiyaçları hissettiren elbette bilir.
bilirsiniz.
anka kuşu değil miydi küllerinden doğan. ya değilsem?
ya güvercinsem? güvercin olup kül olanlar ne olacak?
külleri sadece gökyüzüne mi savrulacak?
bana yeni hikayeler lazım.bana lazım olan hikayeler.
zile bastı. beklemeye başladı. nasıl olurda asansörü olmayan bir apartmanın girişinde bulunurken, bir anda daha önce yaşadığı bir çok şehrin apartman kapılarından sırayla geçip, asansörlerine binip, aynı anda o apartman girişlerini ve asansör kokularını içinde hissedebildiğini düşündü.
şimdi hangi şehrin, hangi apartmanının kapısındayım diye hafızasını toparlamaya çalıştığı anda... evde kimsenin olmadığını bildiği halde ısrarla zile bastığını da farketti.
ürpermişti. kendinden korkarak, titreyerek anahtarları çantasından çıkarmaya çalıştığında... bugün bunu ikinci defadır yapıyorum, diye düşündü.
.....
mutfağa hızlıca girdi. çaydanlığa doldurduğu suyu ocağın üzerine bıraktı. raftan aldığı fincana kuru çayı doldurdu.
yanlış oldu diyerek, kuru çayı demliğin içine boşaltırken, çay yapmayacağını fincanı kahve için çıkardığını hatırladı.
ama bu defa apartman kapısının önündeki gibi kendinden korkmamıştı.sadece kendine sessizce güldü.
duygu durumumuza göre etkilenmeyen varlık alemi.
ama nedense varlık aleminin her milimetresinden etkilenen biz.
hani biz bir bütündük.
rahatsız etmeyen tempo ile esen ferahlatıcı yel.kuşların kanat sesi. çoook uzaklardan gelen insan sesleri. kitaplar, defterler, kalemler...
çokça ahşap ve çay. cennet böyle birşey sanırım.
Olmak istediğim her şeyi olmam, yaşamak istediğim bütün hayatları yaşamam mümkün değil. İstediğim bütün yetenekleri geliştirmem mümkün değil.
İstememin nedeni ne peki? Hayatımda, olası bütün zihinsel ve fiziksel deneyimlerin her bir rengini, tonunu ve her çesidini yaşamak istiyorum.
Sylvia Plath
o kadar yüksek sesle çığlık atmıştım ki...beni duyacagini ve cevap vereceğini sanmıştım.
Ne zaman ruhen keyfim kaçsa kedimin gelip benimle yatması...mirlamasi....
Başımın üstüne dayanmış vaziyette kalp atışını dinletiyor.
Şu an.
Kafamın içinde düşünce kalmadı sadece nefes alıp verişi ve kalp atisinin sesi var.
çürüdüm, bu hayatta çiçek açmayacağım kesin
sorun bende değil sende bu kesin