İnsan sahip olduğuyla yetinmeli ama olduğuyla yetinmemeli. .. Oldum demek öldüm demektir. Beşikten mezara kadar gelişebiliriz. Aslında yaşlanan hayattan kopmuyor, hayattan kopan yaşlanıyor. Öğrenmeye, merak etmeye ve gayrete devam. Son nefese kadar.
Hayat bazen akim, Bazen makus Bazen de çetrefilli. ... Ama çok kere de Yağmur sonrası toprak kokusu güzel Taze ekmek kokusu kadar cezbedici Yeni kesilmiş çimen kokusu gibi cazip Ve de dedemin neneme aldığı çiçekli fistanlar gibi rengarenk. ...
Yüklü sorunlar sarmalındaki sanal hayat, nefes almayı güçleştirmekte, bizi ana gündemlerimizin uzağına atmak için yeni oyuncaklar üretmeye devam etmekte.
Modern insanın, can sıkıntısı, hezeyankarı ve bunalımları,uhrevi gaye ve dertlerini bir kenara itip, hayatı salt dünyevi ve gündelik amaçlar için yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Maalesef bu durum kişiyi gerçek ve deruni manasından uzak düşmeye, kişinin yaşadığı hayata dair bir anlam bulamamaya ve sonuçta ruhi bunalımlara sıkıntılara sürüklemektedir. Oysa insan,akıl, beden, nefis, ruh ve gönülden teşekkül eden çok boyutlu bir varlıktır. Nasıl ki karnımız acıktığında yemek yemeye muhtaç isek, aynı şekilde aklımızı, ruhumuzu ve gönlümüzü doyurmaya da ihtiyacımız vardır. Aklın gıdası hikmetli ve faydalı bilgi, ruhun ve gönlün gıdası, yaratılma amacımızı bilmek ve buna uygun şekilde yaşamaktır. Ruh ve gönül, insana hususi kıymetini veren asli özüdür. Ve insan bu boyutlarıyla, kutlu bir yükün taşıyıcısıdır.
Bir gün ölüp, kesin olarak dünyadan göçecegimizi bildiğimiz halde, bu fani yitip gidici mekana haddinden öte tutkuyla sarılıp , hiç gitmeyecekmişcesine yerleşmeye çalışmak hangi salim aklın ürünüdür? ???
İnsan sahip olduğuyla yetinmeli ama olduğuyla yetinmemeli. ..
Oldum demek öldüm demektir. Beşikten mezara kadar gelişebiliriz. Aslında yaşlanan hayattan kopmuyor, hayattan kopan yaşlanıyor. Öğrenmeye, merak etmeye ve gayrete devam.
Son nefese kadar.
Hayat bazen akim,
Bazen makus
Bazen de çetrefilli. ...
Ama çok kere de
Yağmur sonrası toprak kokusu güzel
Taze ekmek kokusu kadar cezbedici
Yeni kesilmiş çimen kokusu gibi cazip
Ve de dedemin neneme aldığı çiçekli fistanlar gibi rengarenk. ...
Yüklü sorunlar sarmalındaki sanal hayat, nefes almayı güçleştirmekte, bizi ana gündemlerimizin uzağına atmak için yeni oyuncaklar üretmeye devam etmekte.
Modern insanın, can sıkıntısı, hezeyankarı ve bunalımları,uhrevi gaye ve dertlerini bir kenara itip, hayatı salt dünyevi ve gündelik amaçlar için yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır.
Maalesef bu durum kişiyi gerçek ve deruni manasından uzak düşmeye, kişinin yaşadığı hayata dair bir anlam bulamamaya ve sonuçta ruhi bunalımlara sıkıntılara sürüklemektedir.
Oysa insan,akıl, beden, nefis, ruh ve gönülden teşekkül eden çok boyutlu bir varlıktır.
Nasıl ki karnımız acıktığında yemek yemeye muhtaç isek, aynı şekilde aklımızı, ruhumuzu ve gönlümüzü doyurmaya da ihtiyacımız vardır.
Aklın gıdası hikmetli ve faydalı bilgi, ruhun ve gönlün gıdası, yaratılma amacımızı bilmek ve buna uygun şekilde yaşamaktır.
Ruh ve gönül, insana hususi kıymetini veren asli özüdür. Ve insan bu boyutlarıyla, kutlu bir yükün taşıyıcısıdır.
Bir gün ölüp, kesin olarak dünyadan göçecegimizi bildiğimiz halde, bu fani yitip gidici mekana haddinden öte tutkuyla sarılıp , hiç gitmeyecekmişcesine yerleşmeye çalışmak hangi salim aklın ürünüdür? ???