Bence hayal kırıklığı endişeden çok daha kötü bir duygu. Hayal kırıklığına uğramak eğlence parkındaki bir oyuncağa binmek için boşu boşuna sıraya girmeye benziyor. Herkes sana oyuncağın harika olduğunu söyleyip durduğu için sıraya girip iki saat bekliyorsun. Sıran geldiğinde her şeyin daha sen ne olduğunu anlamadan hemen olup bittiğini fark ediyorsun ve "Ne yani, hepsi bu kadar mıydı?" diyorsun.
Seni, sana sahip olmamaktan başka hiçbir şey için istemem. Hayal kursam ve sen bana görünsen, hâlâ hayal kurduğumu zannetmek isterim – hatta belki seni görmesem de, ay ışığının ölü gölleri birdenbire kapladığını, imkânsız çağlarda kaybolmuş o koca, kapalı ormanda şarkı kırıntılarının salındığını fark ettiğimde de.
Nerede yorulur bir insan? Dünyada olup biten en olağandışı şeyler karşısında bile şaşıp kalma yeteneğini yitirdiğinde mi? Ben ki yorgunum ve hâlâ gündüzün ardından gecenin nasıl geldiğine, kumlardaki şu çakıl taşlarının yüzyıllardır nasıl böyle kımıltısız, aynı yerde durabildiğine ve portakal ağaçlarının hâlâ nasıl meyve verebildiğine şaşıyorum. Ama yorgunum. Toprağa yüzü koyun yatacak ve bundan hiçbir şiirsel sonuç çıkaramayacak kadar.
Bugünlerde eski bir anım bana çok ağır geliyor örneğin. Birkaç gün önce bütün netliğiyle aklımda canlandı ve o gün bugün dilimden bir türlü düşmeyen sıkıcı bir şarkı gibi onu bırakamıyorum. Oysa bırakmak lazım bunun gibi yüzlerce anım var ama zaman zaman arasından bir tanesi çıkar ve ağırlık yapmaya başlar
?si=Ulb0VmyniHp1Y9jl
Bence hayal kırıklığı endişeden çok daha kötü bir duygu. Hayal kırıklığına uğramak eğlence parkındaki bir oyuncağa binmek için boşu boşuna sıraya girmeye benziyor. Herkes sana oyuncağın harika olduğunu söyleyip durduğu için sıraya girip iki saat bekliyorsun. Sıran geldiğinde her şeyin daha sen ne olduğunu anlamadan hemen olup bittiğini fark ediyorsun ve "Ne yani, hepsi bu kadar mıydı?" diyorsun.
?si=x79aEFIV-EMfU2Bn
Bir mayın tarlasında yolumu el yordamıyla bulmaya çalışıyorum, her an bir yanlış adımla paramparça olabilirmişim gibi yaşıyorum.
?si=lfTtfgKsAIHSk2Ho
Seni, sana sahip olmamaktan başka hiçbir şey için istemem. Hayal kursam ve sen bana görünsen, hâlâ hayal kurduğumu zannetmek isterim – hatta belki seni görmesem de, ay ışığının ölü gölleri birdenbire kapladığını, imkânsız çağlarda kaybolmuş o koca, kapalı ormanda şarkı kırıntılarının salındığını fark ettiğimde de.
?si=8DvXqO4ovDYlESlu
Nerede yorulur bir insan? Dünyada olup biten en olağandışı şeyler karşısında bile şaşıp kalma yeteneğini yitirdiğinde mi? Ben ki yorgunum ve hâlâ gündüzün ardından gecenin nasıl geldiğine, kumlardaki şu çakıl taşlarının yüzyıllardır nasıl böyle kımıltısız, aynı yerde durabildiğine ve portakal ağaçlarının hâlâ nasıl meyve verebildiğine şaşıyorum. Ama yorgunum. Toprağa yüzü koyun yatacak ve bundan hiçbir şiirsel sonuç çıkaramayacak kadar.
?si=SC2NEpAzjGk2HSxH
Bugünlerde eski bir anım bana çok ağır geliyor örneğin. Birkaç gün önce bütün netliğiyle aklımda canlandı ve o gün bugün dilimden bir türlü düşmeyen sıkıcı bir şarkı gibi onu bırakamıyorum. Oysa bırakmak lazım bunun gibi yüzlerce anım var ama zaman zaman arasından bir tanesi çıkar ve ağırlık yapmaya başlar