Teğet geçen aşklar vagonuna inat İsmin, ismime işlendi gökler durağında Papatya yaprağında açtı kıyametler Mevsim kış, mevsim hazan Ey sevgili .. Kirpiklerin sırattan daha keskin Yapraklar utandı dallarından kristal buz birikintisi intiharında Süslendi gelincikler gibi ağaçlar firaka ya samyelim ol bırak beni bahara ya da göm karlar altına ….
"Üyesi olduğum yüreğinden başka tanıtacak kimliğim yok Lisanım sevda hali"... Efsun yelleri estiren bakışların kemiriyor bedenimi Tüm atar damarlarımın çarpımı sen Mevsim geçişleri soğuğunda yağmalanıyor felsefe, Fikirler sadece sevdan üzeri sabit ve sabıkalı'n Burçlar aşk mevsiminden ayrılığa geçti geçeli Yalnızlık bir adım ötemde sürgünde Takati bitiyor şiirlerimin Vardı varacak avazlar menziline Azabın içindeyim Ya kurtar beni al yüreğine Yada ısmarla beni, keyifli bir anlık tebessümüne...
İmrendi simana ay, bir yanı hep karanlık öbür yanı gamzen çukurları Özendi gece gözlerinin efsun karasına, vurgunu ben Özlemin buğusundan susuz bulutlar birikiyorum sana Ey ay güzeli, düş gamzeli...! Sensiz kalmadı ne takat ne can Bitti öykü Bitti masal....
"Artık yarama ne sızısın ne de kan, silindi g/izi isminin gönlüm parşömeninden"
Yarım bakışlar nakışında aşktan kesildi nefes Bedenin hasretliğine değil ruhun firak ıstırabına biçildi kefen İster güzergâhıma siyaha bezenmiş yol İstersen apaydınlık nur Hüznümün yas yerinde sürur olsan dahi Sürmem seni bir daha gülüşüme…
Bahsini açtıkça taştı nil, yarıldı deniz Şimdi biz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz Sen sevdamdan şerbetten baldan tatlı Ben firaktan, hasretten tuz …
Zannetmek ile hissetmek arası bir kaç teselli işledim ıstırabıma Çetrefilli yalnızlık rıhtımında endamı yükseliyor sana gurbetliğimin Üç nefes sigara dumanı hayaller yumağı gözlerine açılan tılsımlı kapı şimdileri zindan ve yaşam kaygısında nefesin zemheri mevsimine güneş Zannediyorum ki yüreğimin hudutlarında asılı kaldıkça gözlerinin asi rengi, konmayacak hiç bir kelebek gönlümün ahuzarlığına Ey yüreğimin şefkat tarifi Seni özlemek dışımda elimden hiç bir şey gelmiyor ....
Reşit olmamış sevdan yürek simam da firari Aşk hicranım, yavrusunu kaybetmiş ana yüreği girdabı Süvari cümlelerim düşüyor karaca avında kirpiklerinin edasına Görebildiğim her yer hasretinin esareti Yürekleri yaran kör hançerler adına bırakma beni ar'afında Vazgeçerim kendimden Sen olurum aşk yolunda ...
Teğet geçen aşklar vagonuna inat
İsmin, ismime işlendi gökler durağında
Papatya yaprağında açtı kıyametler
Mevsim kış, mevsim hazan
Ey sevgili ..
Kirpiklerin sırattan daha keskin
Yapraklar utandı dallarından kristal buz birikintisi intiharında
Süslendi gelincikler gibi ağaçlar firaka
ya samyelim ol bırak beni bahara
ya da göm karlar altına ….
Ç'ağrı boşlukları arasında siyah beyaz resimlerini gözyaşı damlaları ile siliyorum
İçim aralık gülleri hüznünde kalma diken tarifelerin...
Boğaz düğümlenmesi gün doğumundan parmaklarımda sızın
Afakım gidişine karanlık adaklı
Yürek bağı hasretin avuç yangınımda asırlık ıstırap
Maskesi simam olmuş siman ruhumda nabız
Vurgunluk makamında nefesimde nefesin tütsüsü
Her anışımda ismini, tenimde boy gösteren yaralar sevdan serüveni
Bahse kapalı yüreğim çılgınlık merasiminde biatlısı yüreğinin
Ey gönlüm ateşi, ruhum gıdası
Geçmedi ve geçmeyecekte sen sızılarımın ağıtları…
"Üyesi olduğum yüreğinden başka tanıtacak kimliğim yok
Lisanım sevda hali"...
Efsun yelleri estiren bakışların kemiriyor bedenimi
Tüm atar damarlarımın çarpımı sen
Mevsim geçişleri soğuğunda yağmalanıyor felsefe,
Fikirler sadece sevdan üzeri sabit ve sabıkalı'n
Burçlar aşk mevsiminden ayrılığa geçti geçeli
Yalnızlık bir adım ötemde sürgünde
Takati bitiyor şiirlerimin
Vardı varacak avazlar menziline
Azabın içindeyim
Ya kurtar beni al yüreğine
Yada ısmarla beni, keyifli bir anlık tebessümüne...
Asırlardır gülüşünün nafakasıyla gönlümü giydiriyorum, açlığım susuzluğum hasretinden...
İmrendi simana ay, bir yanı hep karanlık öbür yanı gamzen çukurları
Özendi gece gözlerinin efsun karasına, vurgunu ben
Özlemin buğusundan susuz bulutlar birikiyorum sana
Ey ay güzeli, düş gamzeli...!
Sensiz kalmadı ne takat ne can
Bitti öykü
Bitti masal....
"Artık yarama ne sızısın ne de kan, silindi g/izi isminin gönlüm parşömeninden"
Yarım bakışlar nakışında aşktan kesildi nefes
Bedenin hasretliğine değil ruhun firak ıstırabına biçildi kefen
İster güzergâhıma siyaha bezenmiş yol
İstersen apaydınlık nur
Hüznümün yas yerinde sürur olsan dahi
Sürmem seni bir daha gülüşüme…
sadece serbest kürsüyü merak ettim göz atayım dedim keşke atmasaydım.
Bahsini açtıkça taştı nil, yarıldı deniz
Şimdi biz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz
Sen sevdamdan şerbetten baldan tatlı
Ben firaktan, hasretten tuz …
ö.a
Zannetmek ile hissetmek arası bir kaç teselli işledim ıstırabıma
Çetrefilli yalnızlık rıhtımında endamı yükseliyor sana gurbetliğimin
Üç nefes sigara dumanı hayaller yumağı gözlerine açılan tılsımlı kapı şimdileri zindan ve yaşam kaygısında nefesin zemheri mevsimine güneş
Zannediyorum ki yüreğimin hudutlarında asılı kaldıkça gözlerinin asi rengi, konmayacak hiç bir kelebek gönlümün ahuzarlığına
Ey yüreğimin şefkat tarifi
Seni özlemek dışımda elimden hiç bir şey gelmiyor ....
Reşit olmamış sevdan yürek simam da firari
Aşk hicranım, yavrusunu kaybetmiş ana yüreği girdabı
Süvari cümlelerim düşüyor karaca avında kirpiklerinin edasına
Görebildiğim her yer hasretinin esareti
Yürekleri yaran kör hançerler adına bırakma beni ar'afında
Vazgeçerim kendimden
Sen olurum aşk yolunda ...
rica ederim Yasemin hanım