Bir baska kisinin yazdigi anlama direk atifta bulunan, yanit veren, destek olan, eleştiren mesajlar pasiflenmektedir.
tartışmanın galibi olmaz...yersiz komplekslere girme..muhatabın bu bilinçte...bundan zerre miktarı şüphe etme..
ben insanları çok severim ve onlara değer veririm..biri benimle konuşursa ona mutlaka cevap veririm.. şimdi sana yine cevap vericem..huy işte..
her şeyi baştan alalım...(kısa olacak)
sayın bayraktaroğlu bi tasnif yaptı...bende bu tasnife bi değerlendirme yaptım..kendimce... (bak bunu tartışırım yani benim değerlendirmemin sayın bayraktaroğlunun tasnifini karşılamadığını yada onu ifade etmediğini-değerlendirmem yanlış olabilir-yani tasnif inanç bakımından insanın üç sınıfını sana yada bi başkasına çağrıştırmayabilir..bayraktaroğlu bunu kastetmemiş olabilir..ordaki tüm sorumluluk benim-ama biz bunu tartışmadık öyle değil mi) biz burda inanç bakımından insanın üç sınıf olup olmadığını tartıştık..en azından ben bunu tartıştım...
sen ne diyon şimdi ben anlıyamadım...bağışla.... sana sordum durdum..inanç bakımından insan üç sınıf mıdır değil midir...net bi cevap alamadım...
hala alabilmiş değilim...konuyu dallandıırp budaklandırıyorsun...
kardeşim ben senin ne anlatmak istediğini anlamak istemiyorum(orası ile ilgilenmiyorum) ..ben sadece soruma cevap istiyorum...
inanç bakımından insan üç sınıf mıdır değil midir..(beni burası ilgilendiriyor..ben bunu bilmek istiyorum)
verecek bi cevabın varsa buna ver...boşuna bana anlatıp durma..ben anlamam...ok...
mümin olan bir kimse ben muhakkak müminim diyecek.inşaallah müminim diyemez..çünkü bu şek ifade eder..şek ifade ettiği için iman caiz değildir..(nakdül kelam fi akaidi islam-sırrı giridi)
mümim miyim değil miiyim diyenlerin bilgiisine...sanıırm bilmediği bi şeyi söyledik...
iman sözlükte bir kişiyi söylediği sözd etasdik etmek doğrulamak söylediğini kabullenmek gönül huzuru ile benimsemek karşıdakine güven vermek güvenlikte olmak şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak anlamlarına gelir..
terim olarak sie,hz peygamberi Allah tealadan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zaruratı diniyye) tasdik etmek onun haber verdiği şeyleir tereddütsüz(lütfen buraya dikkat-iman şüpheyi ve tereddütü barındırmaz-) kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir..
imanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir..
'ey peygamber kalpleri iman etmediği hald ağızlarıyla innadık diyenlerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin..'...maide 41...
görüldüğü üzere imanın esası inanılacak şeyleri kalbin tasdik etmesidir.bir kimse diliyle innadığını söylese bile kalbiyle tasdik etmese mümin olamaz..
imanın asli unsuru kalbin tasdiki olmakla birlikte kalpte neyin gizli olduğunu insanlar bilemediği için kalpteki inancın dil ile söylenip açığa vurulması o kişinin de dünyada bu söz ve ikararına göre bir işleme tabi tutulması gerekmektedir.bu sebeple ikrar yani kalpte bulunan innacın dil ile ifade edilmesi imanın bir parçası değil adeta onun dünyevi şartııdr..
kalplere neyin gizli olduğunu ancak Allah bilir..bir kimsenin iman ettiği ya kendisinin söylemesiyle veya cemaatla namaz kılmak gibi mümin olduğunu gösteren belli ibadetleri yapmasıyla anlaşılır..o zaman bu kimse olarak tanınır müslüman muamelesi görür...
dil ile ikrar bu derece önemli olduğu için genellikle iman kalp ile tasdik dil ile ikrar şeklind etanımlanmıştır..fakat imanı bu şekilde tanımlamak kalbi ile innamadığı halde inandım diyenin mümin olmasını gerektirmez..
gönülden inamadığı halde diliyle inandığını söyleyen kişi kalpteki iananç ve ikrarı bilinmediği için dünyad amüslüman gibi işlem görür..fakat imanı bulunmadığı ve münafık olduğu için ahirette kafir olarak işlem görecek ve cehennemde ebedi kalacaktır...
bu bilgilerden anlaşılacağı gibi kalbin tasdiki imanın rüknü olmazsa olmaz unsuru ve değişmez temelidir..dilin ikrarı da bu asıl ve gerçeğin tanınmasını sağlayan bir şarttır...
önmeli bir nokta: delilere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile meydan gelen ve adeta kişinin islam toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak gözüken imana taklidi iman denilir..ehli sünnet bilginlerinin çoğun agöre bu tür iman geçerli olmakla beraber,kişi imanı akli ve dini delillere güçlendirmediğinden dolayı sorumludur.taklidi iman inkarcı sapık kimselerin ileri süreceği itirazlarla sarsıntıya uğrayabilir.bunun için imanı dini ve akli delillerle güçlendirmek gerekir.çünkü deliller ileir sürülecek şüphe ve itirazlara karşı imanı korur..delillere bilgiye araştırma ve kavramaya dayalı imana ise tahkiki iman denir aslolan he rmüslümanın tahkiki imana sahip olması neye niçin v enasıl inandığının bilincini taşımasıdır..
kaynak:diyanet vakfı islam ansiklopedisi ilmihali...
yazdıklarımız kendi dinimiz değildir...islam dininin kendisidir..yazdığım her şey ehli sünnet dahilindedir..yazdıklarımda ehli sünnet dışında tek nokta varsa bunun net bi şekilde ortaya konmasını isterim..olur ki yanlış yazmış olabilirm..yanlışımda ısrar etmem.neticede ben bir islam alimi değilim..dinini öğrenmeye çalışan sıradan bir müslümanım...
buraya ehli sünnet dahilinde bildiklerimi aktarıyorum...ve biraz dikkakt ederseniz farkedersiniz ki kimsenin dini ile imanı ile ameli ile ilgili değilim...ilgili olduğum tek şey dinin algılanışı ve aktarılşındaki aksaklıklar...bunları aktarırken ben her şeyi biliyorum,islamı sadece ben yaşıyorum siz müslüman değilsinizi gibi bi tavır içeriisine hiç girmedim girmemde mümkün değildir..ben her yazımda inandıklarımı bilgim dahilinde aktarma çabasındayım...
din tektir..senin kafana benim kafama onun kafasına göre şekillenemez...dini hükümlerde kendi kafamıza göre görüş bildiremeyiz..her konunun ehli olduğu giib bu konununda ehilleri vardır..bugün dini meseleleri muctehidlerden (ehli sünnet dört hak mezhep) öğreniyoruz...onların ictihadlarına göre konuşuyoruz...
bilgimiz eksik olabilir...öyledir de...inanıyoruz ki bildiklerimizle amel edersek bilmedikleirmizi de öğreniriz...
sizi bilemem ama ben dörtdörtlük bir müslüman değilim...bildiklerim bilmedikleirmin yanında denizde damla...bu durumda ben biliyorum nasıl diyebilirim...
siz biliyorsunuz diyemiyeceğim gibi..
şöyle diyelim..birlikte öğreniyoruz...size uyar mı...
burda uzun zamandır hemen herkesin dikkatini çekmiştir ki eğer bayansanız ve yazıınz biirleirine dokunuyorsa hemen çirkin ithamlara maruz kalıyorsunuz...insanalrımız ne kadar eğitimli ve kibar olursa olsun eğitilmiş kedinin tam ikram halindeyken müzip arkadaşın cebinden fareyi çıkarttığında kedinin eğiitmini hiçe sayıp farenin peşine koşuşturduğu o hikayeyi hatırlıyorsunuz... insanın fıtratı değişmiyor...eğiitim kibarlığı öğretiyor...taki cepten fare çıkmaya görsün...
bu da bizim fıtratımız zaman zaman cebten fare çıkartmaya engel olamıyoruz...
gördün mü bak mesafe kaydediyoruz..anlamadığım konusunda anlaştık..
hadi bi mertlik yap insan inanç bakımından kaç sınıf net yaz...
kapasitem (anlama) onu anlar...
Bir baska kisinin yazdigi anlama direk atifta bulunan, yanit veren, destek olan, eleştiren mesajlar pasiflenmektedir.
tartışmanın galibi olmaz...yersiz komplekslere girme..muhatabın bu bilinçte...bundan zerre miktarı şüphe etme..
ben insanları çok severim ve onlara değer veririm..biri benimle konuşursa ona mutlaka cevap veririm..
şimdi sana yine cevap vericem..huy işte..
her şeyi baştan alalım...(kısa olacak)
sayın bayraktaroğlu bi tasnif yaptı...bende bu tasnife bi değerlendirme yaptım..kendimce... (bak bunu tartışırım yani benim değerlendirmemin sayın bayraktaroğlunun tasnifini karşılamadığını yada onu ifade etmediğini-değerlendirmem yanlış olabilir-yani tasnif inanç bakımından insanın üç sınıfını sana yada bi başkasına çağrıştırmayabilir..bayraktaroğlu bunu kastetmemiş olabilir..ordaki tüm sorumluluk benim-ama biz bunu tartışmadık öyle değil mi)
biz burda inanç bakımından insanın üç sınıf olup olmadığını tartıştık..en azından ben bunu tartıştım...
sen ne diyon şimdi ben anlıyamadım...bağışla.... sana sordum durdum..inanç bakımından insan üç sınıf mıdır değil midir...net bi cevap alamadım...
hala alabilmiş değilim...konuyu dallandıırp budaklandırıyorsun...
kardeşim ben senin ne anlatmak istediğini anlamak istemiyorum(orası ile ilgilenmiyorum) ..ben sadece soruma cevap istiyorum...
inanç bakımından insan üç sınıf mıdır değil midir..(beni burası ilgilendiriyor..ben bunu bilmek istiyorum)
verecek bi cevabın varsa buna ver...boşuna bana anlatıp durma..ben anlamam...ok...
sen anladın mı...
(cevap vermeme hakkını kullanabilirsin-onu anlarım-)
tekrar
miraç..
mümin olan bir kimse ben muhakkak müminim diyecek.inşaallah müminim diyemez..çünkü bu şek ifade eder..şek ifade ettiği için iman caiz değildir..(nakdül kelam fi akaidi islam-sırrı giridi)
mümim miyim değil miiyim diyenlerin bilgiisine...sanıırm bilmediği bi şeyi söyledik...
şimdi bakalım iman neymiş..
iman sözlükte bir kişiyi söylediği sözd etasdik etmek doğrulamak söylediğini kabullenmek gönül huzuru ile benimsemek karşıdakine güven vermek güvenlikte olmak şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak anlamlarına gelir..
terim olarak sie,hz peygamberi Allah tealadan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zaruratı diniyye) tasdik etmek onun haber verdiği şeyleir tereddütsüz(lütfen buraya dikkat-iman şüpheyi ve tereddütü barındırmaz-) kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir..
imanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir..
'ey peygamber kalpleri iman etmediği hald ağızlarıyla innadık diyenlerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin..'...maide 41...
görüldüğü üzere imanın esası inanılacak şeyleri kalbin tasdik etmesidir.bir kimse diliyle innadığını söylese bile kalbiyle tasdik etmese mümin olamaz..
imanın asli unsuru kalbin tasdiki olmakla birlikte kalpte neyin gizli olduğunu insanlar bilemediği için kalpteki inancın dil ile söylenip açığa vurulması o kişinin de dünyada bu söz ve ikararına göre bir işleme tabi tutulması gerekmektedir.bu sebeple ikrar yani kalpte bulunan innacın dil ile ifade edilmesi imanın bir parçası değil adeta onun dünyevi şartııdr..
kalplere neyin gizli olduğunu ancak Allah bilir..bir kimsenin iman ettiği ya kendisinin söylemesiyle veya cemaatla namaz kılmak gibi mümin olduğunu gösteren belli ibadetleri yapmasıyla anlaşılır..o zaman bu kimse olarak tanınır müslüman muamelesi görür...
dil ile ikrar bu derece önemli olduğu için genellikle iman kalp ile tasdik dil ile ikrar şeklind etanımlanmıştır..fakat imanı bu şekilde tanımlamak kalbi ile innamadığı halde inandım diyenin mümin olmasını gerektirmez..
gönülden inamadığı halde diliyle inandığını söyleyen kişi kalpteki iananç ve ikrarı bilinmediği için dünyad amüslüman gibi işlem görür..fakat imanı bulunmadığı ve münafık olduğu için ahirette kafir olarak işlem görecek ve cehennemde ebedi kalacaktır...
bu bilgilerden anlaşılacağı gibi kalbin tasdiki imanın rüknü olmazsa olmaz unsuru ve değişmez temelidir..dilin ikrarı da bu asıl ve gerçeğin tanınmasını sağlayan bir şarttır...
önmeli bir nokta:
delilere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile meydan gelen ve adeta kişinin islam toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak gözüken imana taklidi iman denilir..ehli sünnet bilginlerinin çoğun agöre bu tür iman geçerli olmakla beraber,kişi imanı akli ve dini delillere güçlendirmediğinden dolayı sorumludur.taklidi iman inkarcı sapık kimselerin ileri süreceği itirazlarla sarsıntıya uğrayabilir.bunun için imanı dini ve akli delillerle güçlendirmek gerekir.çünkü deliller ileir sürülecek şüphe ve itirazlara karşı imanı korur..delillere bilgiye araştırma ve kavramaya dayalı imana ise tahkiki iman denir aslolan he rmüslümanın tahkiki imana sahip olması neye niçin v enasıl inandığının bilincini taşımasıdır..
kaynak:diyanet vakfı islam ansiklopedisi ilmihali...
ettekraru hasen velevkane yüz seksen
tesettür müslümanlara(müminler) farzdır...
diğer iki şık gocunmasın..
şuna kesin bir açıklık getirelim..
yazdıklarımız kendi dinimiz değildir...islam dininin kendisidir..yazdığım her şey ehli sünnet dahilindedir..yazdıklarımda ehli sünnet dışında tek nokta varsa bunun net bi şekilde ortaya konmasını isterim..olur ki yanlış yazmış olabilirm..yanlışımda ısrar etmem.neticede ben bir islam alimi değilim..dinini öğrenmeye çalışan sıradan bir müslümanım...
buraya ehli sünnet dahilinde bildiklerimi aktarıyorum...ve biraz dikkakt ederseniz farkedersiniz ki kimsenin dini ile imanı ile ameli ile ilgili değilim...ilgili olduğum tek şey dinin algılanışı ve aktarılşındaki aksaklıklar...bunları aktarırken ben her şeyi biliyorum,islamı sadece ben yaşıyorum siz müslüman değilsinizi gibi bi tavır içeriisine hiç girmedim girmemde mümkün değildir..ben her yazımda inandıklarımı bilgim dahilinde aktarma çabasındayım...
din tektir..senin kafana benim kafama onun kafasına göre şekillenemez...dini hükümlerde kendi kafamıza göre görüş bildiremeyiz..her konunun ehli olduğu giib bu konununda ehilleri vardır..bugün dini meseleleri muctehidlerden (ehli sünnet dört hak mezhep) öğreniyoruz...onların ictihadlarına göre konuşuyoruz...
bilgimiz eksik olabilir...öyledir de...inanıyoruz ki bildiklerimizle amel edersek bilmedikleirmizi de öğreniriz...
sizi bilemem ama ben dörtdörtlük bir müslüman değilim...bildiklerim bilmedikleirmin yanında denizde damla...bu durumda ben biliyorum nasıl diyebilirim...
siz biliyorsunuz diyemiyeceğim gibi..
şöyle diyelim..birlikte öğreniyoruz...size uyar mı...
müslüman (sapıklık) üzerinde toplanmaz...(hadis i şerif)
görünen o ki aynı şeyi savunmuyor muşuz..herkes kafasındaki dini savunuyor...ve o dine islam diyor..korkarım ki ateist haklı...
burda uzun zamandır hemen herkesin dikkatini çekmiştir ki eğer bayansanız ve yazıınz biirleirine dokunuyorsa hemen çirkin ithamlara maruz kalıyorsunuz...insanalrımız ne kadar eğitimli ve kibar olursa olsun eğitilmiş kedinin tam ikram halindeyken müzip arkadaşın cebinden fareyi çıkarttığında kedinin eğiitmini hiçe sayıp farenin peşine koşuşturduğu o hikayeyi hatırlıyorsunuz...
insanın fıtratı değişmiyor...eğiitim kibarlığı öğretiyor...taki cepten fare çıkmaya görsün...
bu da bizim fıtratımız zaman zaman cebten fare çıkartmaya engel olamıyoruz...