neyse biz, bu coğrafyada yaşamış, devletler, imparatorluklar kurmuş çağlar açıp çağlar kapatmış bin yıllık yıkılmaz sanılan tabuları ikonları allahın emrine sunmuş bir aziz milletin aziz bir ferdi olarak düşünmeye DEVAM diyelim.
susmak en güzel tepkidir. susan yığınlara kulak verdin mi hiç.onlar vandalizm sergilemezler, onlar bağırıp çağırmazlar, küfretmezler. susarlar ve yeri geldiğinde konuşurlar. tam zamanında.
her şey söylendi de. nasıl popülist yaklaşımlarla siyaset analistliğine soyunulup kendini komik duruma düşürülür bir o söylenmedi . azıcık soluklansan sen de görebileceksin bunu.
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Bir anda yükselen bir bülbül sesi -Erken erken karlar ortasında Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta- Bana geri getirir eski günleri ...Paslanmış demir bir kapı açılır Küf tutmuş kilitler gıcırdarken Ta karanlıklar içinde birden Bir türkü gibi yükselirsin sen Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken Söyleyemediğim ateşten kelimeleri Şuuraltım patlamış bir bomba gibi Saçar ortalığa zamanın Ağaran saçın toz toprağını Bana ne Paris'ten Newyork'tan Londra'dan Moskova'dan Pekin'den Senin yanında Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu Geceme gündüzüme Gözlerin Lale Devrinden bir pencere Ellerin Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den Kucağıma dökülen Altın leylak
neyse biz, bu coğrafyada yaşamış, devletler, imparatorluklar kurmuş çağlar açıp çağlar kapatmış bin yıllık yıkılmaz sanılan tabuları ikonları allahın emrine sunmuş bir aziz milletin aziz bir ferdi olarak düşünmeye DEVAM diyelim.
Ey sesimi keskin bir bıçak gibi
Kınında saklayan çağ
Ey sabırla bileyen günlerimi.
susmak en güzel tepkidir. susan yığınlara kulak verdin mi hiç.onlar vandalizm sergilemezler, onlar bağırıp çağırmazlar, küfretmezler. susarlar ve yeri geldiğinde konuşurlar. tam zamanında.
her şey söylendi de. nasıl popülist yaklaşımlarla siyaset analistliğine soyunulup kendini komik duruma düşürülür bir o söylenmedi . azıcık soluklansan sen de görebileceksin bunu.
bir çiçek duruyordu orda bir yerde
bir yanlışı düzeltircesine açmış
gelmiş taa ağzımın kenarında
özdemir asaf
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak
kendisi sözcüklerin konuyla alakasız anlamlarıyla göya nasıl karşıdaki konuşmacıya şah çekilir iyi bilir ben bu sefer önce davranayım dedim
şimdi bize bir de nasıl böbrek taşı dökülür bunda hükümetin dahli nedir bi güzel onu da anlatir
atilla zaten hepten döktü hiç taş kalmamıştır eteğinde atilla ilhan olalı beri
bazı arkadaşlar çarpılır da çarpılmamış gibi yapar. alışkınız efenin bunlara. şinanay gelsin mi tahrif etsin mi zaten normal olmayan sinirlerini