Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki bunda aldanmış olmak bende ınanmak kudreti bırakmamıştı ona kızgın deildim . Ona kızmama darılmama ve onun aleyhinde düşünmeme imkan olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım hayatta en güvendiğim ınsana karşı duyduğum bu kırgınlık adeta bütün insanlara dağılmıştı . Çünkü o benim için bütün insanların timsaliydi...( sabahattin ali)
Depremde ölenlerin şehit olanların covidten ölenlerin dünyaya fakir gelenlerin veya fakir ölenlerin vs yaradanın katında neyle mükafatlandırılacağını bilemeyiz .ama şunu biliyorum bunu söylemek siyasilerin işi değil.gerçek devlet adamları halkını yaşatmaya hem de ferah içinde huzur içinde yaşatmaya gayret eder.ölünce nereye gideceğinden bahsetmez.
Belediyede işim vardı gecen yıl kendi gözlerimle gördum.yapı denetim belgesi belediyede 150 tl ye elden veriliyor.hiç uzman kontrolü denetimi olmadan yapı gercekten depreme dayanıklı değil mi bakılmadan bu belgeyi alıp evinizde oturmaya devam ediyorsunuz.bu çürümüşlük varken ve bizzat kamuya hizmet vermesi gerekenler tarafından yapılıyorken bu ülkede daha çok insan ölür.sonra altında devletin kendisine tahsis ettiği milyonluk araçlara binenler çıkıp halka fakirler ölünce cennette ne güzel mükafatlar bahşedileceğini anlatırlar.
Sen geceyi tutuyorsun.. ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif.. uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
okuldan döndüğüm zamanlar bazen üst kata eve çıkmaya üşenir babannemin evinde kanepede uyuyakalırdım.bazen de mahsus uyumuş taklidi yapardım.babannem beni severdi .yanıbaşıma yogurt akide şekeri kuru üzüm leblebi vs koyardı.uyanınca onları yemek hoşuma giderdi.odanın birinde kurutulmuş yufka ekmek olurdu.kapı gıcırtısından anlardım ki yukaeı cıkarken eve götürmem için o ekmeklerden verecek.bazen üşenir almadan kaçardım.bahçedeki kayısı ağacına asardı onu.orda bırakmaya kurda kuşa yem etmeye içimin elvermeyeceğini bilirdi.iyi kadındı babannem.ömründe tek bir gününün bile kendisi için yaşamamış emeği hiç değer görmemiş hayattan da bişey beklememiş eli öpülesi bi kadındı.allah rahmet eylesin
Aklımda sesinin salıncakları uğuldar İstanbul kanatlarında Gözlerinin o dağ kokusundandır yüreğimin gelgit çağlayanları Umuttan bir taydır hâlâ yüreğim gezinir hülyanın sınırlarında Uykularım en ürkek bir ceylan gibi ne vakit aklımı yöneltsem sana Oyaladım bütün umutlarımı ruhumun bu hüzün salıncağında
Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki bunda aldanmış olmak bende ınanmak kudreti bırakmamıştı ona kızgın deildim . Ona kızmama darılmama ve onun aleyhinde düşünmeme imkan olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım hayatta en güvendiğim ınsana karşı duyduğum bu kırgınlık adeta bütün insanlara dağılmıştı . Çünkü o benim için bütün insanların timsaliydi...( sabahattin ali)
Depremde ölenlerin şehit olanların covidten ölenlerin dünyaya fakir gelenlerin veya fakir ölenlerin vs yaradanın katında neyle mükafatlandırılacağını bilemeyiz .ama şunu biliyorum bunu söylemek siyasilerin işi değil.gerçek devlet adamları halkını yaşatmaya hem de ferah içinde huzur içinde yaşatmaya gayret eder.ölünce nereye gideceğinden bahsetmez.
..beceriksizliğimin nerede bitip kabahatimin nerede başladığını bunca yıl sonra bile kestiremiyorum. sanırım hiçbir zaman da bilemeyeceğim."
Belediyede işim vardı gecen yıl kendi gözlerimle gördum.yapı denetim belgesi belediyede 150 tl ye elden veriliyor.hiç uzman kontrolü denetimi olmadan yapı gercekten depreme dayanıklı değil mi bakılmadan bu belgeyi alıp evinizde oturmaya devam ediyorsunuz.bu çürümüşlük varken ve bizzat kamuya hizmet vermesi gerekenler tarafından yapılıyorken bu ülkede daha çok insan ölür.sonra altında devletin kendisine tahsis ettiği milyonluk araçlara binenler çıkıp halka fakirler ölünce cennette ne güzel mükafatlar bahşedileceğini anlatırlar.
Aşkın kısa olanı makbuldür
Sen geceyi tutuyorsun.. ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif.. uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
okuldan döndüğüm zamanlar bazen üst kata eve çıkmaya üşenir babannemin evinde kanepede uyuyakalırdım.bazen de mahsus uyumuş taklidi yapardım.babannem beni severdi .yanıbaşıma yogurt akide şekeri kuru üzüm leblebi vs koyardı.uyanınca onları yemek hoşuma giderdi.odanın birinde kurutulmuş yufka ekmek olurdu.kapı gıcırtısından anlardım ki yukaeı cıkarken eve götürmem için o ekmeklerden verecek.bazen üşenir almadan kaçardım.bahçedeki kayısı ağacına asardı onu.orda bırakmaya kurda kuşa yem etmeye içimin elvermeyeceğini bilirdi.iyi kadındı babannem.ömründe tek bir gününün bile kendisi için yaşamamış emeği hiç değer görmemiş hayattan da bişey beklememiş eli öpülesi bi kadındı.allah rahmet eylesin
“silinmeyecek hatıra ,unutulmayacak insan yoktur “
Aklımda sesinin salıncakları uğuldar İstanbul kanatlarında
Gözlerinin o dağ kokusundandır yüreğimin gelgit çağlayanları
Umuttan bir taydır hâlâ yüreğim gezinir hülyanın sınırlarında
Uykularım en ürkek bir ceylan gibi ne vakit aklımı yöneltsem sana
Oyaladım bütün umutlarımı ruhumun bu hüzün salıncağında
mehmet akif inan
herşey o kadar da kötü olmaz belki