bozuk düzende sağlam çark olmaz #pirsultan abdal#
senin mutluluğun için senden vazgeçmeliyim... benim içinde kolay olmayacak tahmin edersin, başarabilecekmiyim onuda bilmiyorum, ama doğru olan bu.beni anlamanı ve hak vermeni umuyorum...'hoşçakal'
doymadım doyamadım sevmelere seni ben, kimseyi koyamadım yerine yeniden, saymadım sayamadım sensiz geçen yılları, ne inkar ne itiraf bu yanlızca sitem...
büyüklerin kendilerini avutmada kullandıkları, çocukların şekeriyle eş-değer bişey...
olmasaydı sonumuz böyle...
ucu yanık mektup aldım kara yasa bürünürüm türlü hayallere daldım seni bilmem ben ölürüm yargarip gönlüm sana mihman hasretine dayanamam ellerin olduğun zaman seni bilmem ben ölürüm yar...felek bizi vurdu taşa budamı gelecek başa kavlimiz giderse boşa seni bilmem ben ölürüm garip gönlüm sana mihman hasretine dayanamam 'gelinlik' giydiğin zaman seni bilmem ben ölürüm yar...
ben kesinlikle 'kaportacı' koyardım...
bize göre değilmiş o işler ciğerim, allahtan çabuk farkettik...şimdi patatis sovan ekiyok... böyle daha bi mutluyuz: özümüz, yönümüz, gözümüz torpağa dönük...
sizce kadın bir genelkurmay başkanımız olaydı bu kadar şehit verirmiydik? -ne yanı çekerseniz çekin, serbestsiniz- sırf merak-ım-dan soruyom ben...
çoktan geçti senin devri-devranın has bahçesi viran eldesin gönül som-altından tahtın revanın akibet kuru bir saldasın gönül tükendi gençliğin geri vermezler azar yaraların sarıvermezler dağları delsende yar-i vermezler ferhat-ı kandıran dildesin gönül yaptığın saraylar kalmış virane bacası tütmeyen garip bir hane bir sevda peşinde deli-divane mecnun-un düştüğü çöldesin gönül... nilüfer sarıtaş'dan dinlemekteyim şuan..ama nuray'ım da pek güzel söyler bu türküyü, hazır (onun 3.gurbetine) benim memleketime gelmişken gidip bir yol dinleye-bilsem ya...:(
çok istesemde her gördüğümü 'hızır' sanamayacak kadar adi-vahşi-leşmiş, genetiğiyle oynanmış yaratıklar-ız- artık.bence...
senin mutluluğun için senden vazgeçmeliyim...
benim içinde kolay olmayacak tahmin edersin,
başarabilecekmiyim onuda bilmiyorum,
ama doğru olan bu.
beni anlamanı ve hak vermeni umuyorum...
'hoşçakal'
doymadım doyamadım sevmelere seni ben,
kimseyi koyamadım yerine yeniden,
saymadım sayamadım sensiz geçen yılları,
ne inkar ne itiraf bu yanlızca sitem...
büyüklerin kendilerini avutmada kullandıkları, çocukların şekeriyle eş-değer bişey...
olmasaydı sonumuz böyle...
ucu yanık mektup aldım kara yasa bürünürüm
türlü hayallere daldım seni bilmem ben ölürüm yar
garip gönlüm sana mihman hasretine dayanamam
ellerin olduğun zaman seni bilmem ben ölürüm yar...
felek bizi vurdu taşa budamı gelecek başa
kavlimiz giderse boşa seni bilmem ben ölürüm
garip gönlüm sana mihman hasretine dayanamam
'gelinlik' giydiğin zaman seni bilmem ben ölürüm yar...
ben kesinlikle 'kaportacı' koyardım...
bize göre değilmiş o işler ciğerim, allahtan çabuk farkettik...
şimdi patatis sovan ekiyok...
böyle daha bi mutluyuz: özümüz, yönümüz, gözümüz torpağa dönük...
sizce kadın bir genelkurmay başkanımız olaydı bu kadar şehit verirmiydik?
-ne yanı çekerseniz çekin, serbestsiniz-
sırf merak-ım-dan soruyom ben...
çoktan geçti senin devri-devranın
has bahçesi viran eldesin gönül
som-altından tahtın revanın
akibet kuru bir saldasın gönül
tükendi gençliğin geri vermezler
azar yaraların sarıvermezler
dağları delsende yar-i vermezler
ferhat-ı kandıran dildesin gönül
yaptığın saraylar kalmış virane
bacası tütmeyen garip bir hane
bir sevda peşinde deli-divane
mecnun-un düştüğü çöldesin gönül...
nilüfer sarıtaş'dan dinlemekteyim şuan..
ama nuray'ım da pek güzel söyler bu türküyü, hazır (onun 3.gurbetine) benim memleketime gelmişken gidip bir yol dinleye-bilsem ya...:(
çok istesemde her gördüğümü 'hızır' sanamayacak kadar adi-vahşi-leşmiş, genetiğiyle oynanmış yaratıklar-ız- artık.
bence...