Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Deli Diyorlar Bana Desinler Değişemem
Deli Diyorlar Bana Desinler Değişemem

SEN AKLIMA GELDİĞİNDE...,HERŞEY GÜLÜMSÜYORDU ...

  • serbest kürsü17.11.2019 - 00:50

    Say ki

    ey deli gönlüm...say ki...
    nadim oldu yaptıklatına,.. geri döndü,
    ne yaparsın o zaman,?
    böyle kan revan içinde,.. inler dururken,
    kabulün olur mu o ?
    unutabilirmisin geceleri taş olan,
    sırılsıklam yaş yastıkları ?
    ya hala dinmiyen sızını,
    ,içindeki çocuğun,
    bas bas bağıran avazını,?
    bak,.. say ki diyorum,say ki
    gözünle görüyorsan,
    ,gözlerindeki pişmanlığı,
    heyecanla titreyen,. konuşamıyan dudakları,
    tirtir titreyenelleri,
    kanarmısın yinede onlara,inanırmısın?
    onca çekmene,onca acına değer mi sence,?
    değer mi,. gecelerce yeniden yürek sızısı,
    umutsuzluk,hasret çekmene,
    değer mi sence ?
    say ki diyorum,.. say ki...
    inanırmısın ona yeniden,
    yarim dermisin ?

    dememezsin,.. diyemezsin değil mi ?
    sevda bu,
    saykilerle yürümezki,
    onu yürütmeğe
    ,dahada büyütmeğe,
    mangal kadar yürek,bir dünya emek gerek,
    sevda emek işidir,beceremez onu her yürek,
    eeee ozaman,.. saykilere ne gerek ?


    GÜLEN

  • serbest kürsü16.11.2019 - 18:37

    haklısınız Ahmet İhsan bey,daha duyarlı olmalıyız ki hiç olmazsa birkaçı layık olduğu cezayı alsın..

  • serbest kürsü16.11.2019 - 15:45

    Ölmek

    ben seni okadar,
    ama, okadar çok sevdimki,
    sevdamın büyüklüğü,
    zaman,zaman beni bile korkuttu,
    başlangıçta hep sen derdin,
    seni çok seviyorum diye,
    okadar çok derdin ki hatta
    bazen öf bile dedirtirdin bana,
    ama zamanla kalbime öylesine
    derin,öylesine çok,öylesine sonsuz
    girdinki,anlamadım,farketmedim,
    sevdamın büyüklüğünü,
    yavaş,yavaş sinsice ve bir cam kırığı gibi
    nasılda derinlere inmiş,kök salmışsın.
    beni sevildiğime böylesine inandırmışken,
    ben sevdamın büyüklüğüne değer bile bulamazken
    dünyaları az,ummanları yetersiz,uzayı bile,
    kifayetsiz bulurken onun adını koymakta,
    meğerse sendeki ateş saman aleviymiş,
    sen her birkaç senede kendine bir aşk,yaratır
    sevdayı oyun sanır,oynar dururmuşsun,
    ben seni sevdim ya hemde çok...
    şu yaşamda en çok, bir babama,birde sana
    en fazla değeri verip, güvenmiştim,
    babam benim babammmm...
    biliyormusun? beni hiç ama hiç yanıltmadı.
    peki sen,sen ya sen, ilk zorda beni bırakıp
    kaçan sen,
    sensiz ölürüm ben, yaşamam diyen sen..
    nerdesin şimdi ?
    yoksun,...
    ve bu kalp hala sensiz, çok mahzun,
    anlatamadım zamansız ve ani gidişini,
    yada bir nevi kaçışını,
    nekadar ödlek,
    meğerse,.. nekadar korkakmışsın.
    varmıydı mertlikte, sudan bir bahaneyle,
    çekip gitmek,bu denli sevgiye,
    arkanı dönmek.....
    olsun hadi git bakalım...
    gitte acıdan yanıp,yanıp
    sönsün bu yürek,,,
    böyle aptalca sevmeye yakışır anca,
    ÖLMEK...

    GÜLEN

  • serbest kürsü16.11.2019 - 15:40


    Ağlıyorum her telinde

    yok yok bidahakinde ağlamıyacağım
    diyorum,
    demesinede,mümkün olmuyor ki,
    yankılanınca kulağımda hafif cilveli,
    alo diyen sesin,
    sanki bir alarm verilmişçesine
    canlanıyor tüm senli anılarım,
    helede uçaktan korkan benim
    koşa koşa binip o demirden kuşa,
    özlem ve merakla sana gelişim,
    ahhhhh be can ciğerim ahhhhhhh,
    aklıma geldikçe motorun arkasında ben,
    direksiyonda sen ve
    şen,şen ıslık çalışın,uçuşan saçlarının
    o kendine has kokusu
    içimdeki o,ya biterse korkusu,
    ağlatıyor işte beni..
    söz ama söz ağlamıyacağım,
    ağlayıpta ne kendim üzüleceğim,
    nede seni üzeceğim...
    nefesime nefes olan yar,
    dilime pelesenk
    gelsen artık gelsen,
    ömrüme neşe,gözüme şavk versen
    bitse şu yüreğimin delice hasreti bitse...
    sesin sesime, ses etse,
    ahhhh beklenen yar biranevvel gelse...
    gelse..
    ismiyle ters orantılı Gülen de
    bir gülse...

    GÜLEN

  • serbest kürsü16.11.2019 - 15:19

    merhabalar herkesin kürsüsünün cemaati :
    Bir öğretmen, derslerinden birinde şu hikayeyi anlatır: “Seyir halinde bir gemi... Yolcular, güverteye çıkmışlar eğleniyorlardı... Ancak, işler her zaman yolunda gitmez! .. Gemi, aniden bir kazaya uğradı ve denizin derinliklerine doğru batmaya başladı... Güvertedeki yolcuların arasında evli bir çift bulunuyordu, korku içinde can havliyle kurtarma botuna doğru koştular... Ancak botta sadece bir kişilik yer kalmıştı... Adam, o an karısını ardında bırakarak botun içine atladı... Kadın, güvertede yapayalnız kalmıştı... Gemi, neredeyse batmak üzereydi... Deniz, kadını kendine çekiyordu... Kadın, bir yandan dalgalarla boğuşurken diğer yandan eşine sesini duyurmak istiyordu... Söylemek istedikleri vardı... Bağırmaya çabalıyordu...” Öğretmen, bu noktada sustu, hikayeye devam etmedi. Sınıfa şu soruyu yöneltti: “Sizce, kadın ne söylemiş olabilir? ” Herkes bir şey söyledi. Kadının söylemiş olabileceği cümleyle ilgili tahminler çoğunlukla şöyleydi: “Senden nefret ediyorum. Ne kadar da körmüşüm seni hiç tanımamışım...” Aldığı cevaplar öğretmeni memnun etmedi... Öğretmenin dikkatini bu süreç zarfında sessiz, sakin ve yorumsuz kalan bir erkek öğrenci çekti... Ona doğru yöneldi, aklına gelen bir şey varsa söylemesini cevabını öğrenmek istediğini söyledi. Çocuk bir süre sessizlik içinde kaldı ve sonra dedi ki: “Öğretmenim, benim düşünceme göre kadın, kocasına ‘Çocuğumuza iyi bak, onu koru kolla...’ diye bağırmıştır.” Öğretmen, hayret içerisinde kalmıştı, öğrencisine sordu: “Sen, bu hikayeyi daha önceden duymuş muydun, biliyor muydun? ” Çocuk, kafasını salladı ve dedi: “Hayır, duymadım. Annem, hasta olup bizi bu dünyada terk etmeden önce babama aynı bu sözcükleri söylemişti.” Öğretmen hüzün dolu bir sesle dedi ki: “Evet, cevabın doğru...” Sonra anlatmaya devam etti: “Gemi, giderek suların altına batıyor, denizin derinliklerine doğru çekiliyordu... Adama gelince... Evine sağ salim ulaşır ve tek başına kızını büyütür, yetiştirip eğitir.. Seneler geçer... Ve bir gün adam karısına ulaşır... Bir gün, kızı babasının ardından kalan evrakları düzenlerken hatıra defterini bulur... Ve anlar ki... Bu yolculuğa çıkmadan önce annesi amansız bir hastalığa yakalanmıştı... fazla zamanı kalmamıştı... Ve aslında o hassas anda, babası kızını büyütebilmek için hayatta kalma umudu yakalamıştı... Babasının yazdıklarını okumayı sürdürür: ‘Aslında o kadar can atıyordum ki okyanusun derinliğinde seninle birlikte olmak için... Buna rağmen kızımızın uğruna, senin tek başına dalgalar arasında kaybolmana razı oldum’...” Hikaye, böylece son bulur... Sınıf, derin bir sessizlik içindedir... Öğretmen, öğrencilerinin bu hikayenin içerdiği ahlaki dersi almış olduklarını anlar... Ders, bu dünyadaki ‘hayır ve şer’le, ‘iyilik ve kötülük’le ilgilidir... Her işin, her olayın, her durumun ötesinde; her bağırışın, her sözün ardında bazen öyle karmaşık durumlar mevcuttur ki onların idrak edilmesi çok zordur... Bu nedenledir ki asla yüzeysel düşünmeyelim ve anlamadan, idrak etmeden kimseyi yargılamaya kalkmayalım... Hesap ödeme konusunda hevesli olanlar, cepleri parayla dolu olduğu için değil dostluk ve arkadaşlığa paradan daha çok değer verdikleri için, Çalışma hayatında her işi yapmak için istekli olanlar, ahmak oldukları için değil sorumluluklarını iyi bildikleri için, Her kavga ve tartışmadan sonra ağızlarını özür dilemek için açanlar, suçlu oldukları için değil sizi gerçek dostu olarak gördükleri için, Size mesaj gönderenler, yapacak başka işleri olmadığından değil sizin sevginizi kendi canlarında ve yüreklerinde taşıdıkları için yaparlar. Gün gelecek hepimiz birbirimizden ayrılacağız... Sohbetlerimizi, yürekten özleyeceğiz... Rüyalarımızı hatırlayacağız... Günler, aylar, seneler birbiri ardına öyle büyük bir hızla geçer ki... Ve artık geridekilerle hiçbir bağlantı kalmaz... Ve bir gün çocuklarımız bizim resimlerimizi görüp soracaklar: “Kim bunlar? ” Biz gözlerimizde saklı gözyaşlarımızla, acı bir tebessümle onları kalbimizin en derinlerinde hissederek diyeceğiz ki: “Onlar ki yaşamımın en güzel günlerini birlikte geçirmiş olduğum insanlar...”

    Sripad Ramaray


    okuyunca ben hem çok düşündüm hemde çok etkilendim ve paylaşmak istedim.



  • serbest kürsü15.11.2019 - 18:42

    eeee ne demişler yine atalarımız ?
    söz gümüşse,.. sukut altındır. :=)

  • serbest kürsü15.11.2019 - 18:22

    bu gönül işleri öle hafife almaya gelmiyorki...illa aleni birine vurulmak yerine gizli sevdalar yok mu yani..
    medeni durumu ve şetef ve haysiyet duygusu önde gelenler için,
    çeker o sevdayı,kızılcık şerbeti içtim der...yuvasının selameti ve hayat arladaşının şerefi için. ( nokta )

  • serbest kürsü15.11.2019 - 18:09

    sağolasın paşa hazretleri cuk oyurdu Valla...severim bu türküyü hende çok

  • serbest kürsü15.11.2019 - 18:08

    teşekkür ederim sayın Atilla bey,

  • serbest kürsü15.11.2019 - 18:06

    büyük lokma ye büyük konuşma demiş atalarımız..
    sevgili Çölün Şulesi...yanarsın ki birgün hemde Marmara çırası gibi..