bu başlığın altna bi kaç rumuz eklemek mümkün elbette; 'mai eflatun', 'anarres-urras', 'sufaya' ayrıca pek tanımadığım 'vulcan' ve 'siyah kelime' rumuzlu üyeler.. aslında bu liste hemde epey uzatmak mümkün ama ne kadar gerekli orası tartışılır. ama şu bir gerçekki nedir bölümü şu anda iyi vakit harcanan bir yer ve bunu şu anki üyelerine borçlu..
avustralya'nn gerçek sahipleri. Yaklaşık 40000 yıllık geçmişleriyle dünyanın en eski etnik kökenlerinden biri olduğu sanılmaktadır. avustralya'ya ortadoğu ve kafkasyadan geldikleri tahmin edilmektedir. Aborjinler 40000 yıllık varlıklarını doğayla uyum içinde yaşamaya borçludurlar. Aborjinler avustralyada yerleşik bir hayat sürdürmezler. sürekli göç halinde olmalarının doğal dengeyi koruduğunu söylemek mümkün. onlar başka bir yere göç ettiklerinde bulundukları yere geri dönene kadar orada bulunan hayvanlar yeniden üreyip sebze ve meyveler tekrar çıkmaktadır. Bu durum Onlarıda (Modern ve uygar insanların aksine) diğer canlılar gibi doğal yaşamın bir parçası kılmaktadır. Ayrıca Atlas dergisinden öğrendiğimiz kadarıyla oldukça ilginç 'düş zamanı' öyküleri var..
blue: bekir bey biz bu işyerinde hukukçulrı sevmiyoruz abi :) avukt: neden :) blue: burda dağ kanunarı geçerlidir o yüzden sizi pek sevmiyoruz. avukat: dağ kanunlarının olduğu yerde yaşamaktan korkma blue: hönk? ? ? avukat:dağ kanunlarının olduğu yerde adalet vardır blue: eee tekrar hönk? ? ? avukat: insan olmuyacak ama blue: insan yoksa adalet kimin için avukat: modern insandan bahsediyorum bir yamyam şöyle demiş 'biz eöldürdüklerimizi yiyoruz,siz yemediğiniz halde niyr öldürüyorsunuz? ' blue: çok ilginç abi ya bi ara konuşalım bu konuyu avukat: tmm :)
toplumum beğenileri ve beklentileri gözetilerek yapılan ve tek amacı çoğunluğu memnun etmek olan sanat çürümeye ve yozlaşmaya mahkumdur. Çünkü toplum biçimsel olarak sürekli bir değişim halindedir. Aslında öz'de değişen birşey yoktur. İnsan tarihin her döneminde düşünen, üzülen, sevinen, aşık olan sosyal bir varlıktır. değişen sadece biçim olduğu için bununla paralel hareket eden bir sanat anlayışınında varlığını uzun süre sürdürmesi mümkün değildir. yada en azından böyle bir sanat anlayışının topluma öncülük etmesi beklenemez. Altı çizlimesi gereken konu şudur: Sanat(çı) mı topluma öncülük edecek yoksa toplum mu sanatın varoluş amacını belirleyecek.?
yani sizin sandığınız gibi bişey yok, tmm genellikle benim evimde kalıyoruz felan ama sandığınız gibi değil onu becermiyorum. eve gittiğimizde muhabbet ediyoruz, çay içiyoruz felan filan işte.. bazanda benim lilimle oynuyor, sandığınız gibi değil sadece oynuyor..
bu başlığın altna bi kaç rumuz eklemek mümkün elbette;
'mai eflatun', 'anarres-urras', 'sufaya' ayrıca pek tanımadığım 'vulcan' ve 'siyah kelime' rumuzlu üyeler.. aslında bu liste hemde epey uzatmak mümkün ama ne kadar gerekli orası tartışılır. ama şu bir gerçekki nedir bölümü şu anda iyi vakit harcanan bir yer ve bunu şu anki üyelerine borçlu..
bir silahı şakağına defalarca götürmüş olabilirsin
ama o aprmak o tetiğe kolay varmıyor (işte)
avustralya'nn gerçek sahipleri. Yaklaşık 40000 yıllık geçmişleriyle dünyanın en eski etnik kökenlerinden biri olduğu sanılmaktadır. avustralya'ya ortadoğu ve kafkasyadan geldikleri tahmin edilmektedir. Aborjinler 40000 yıllık varlıklarını doğayla uyum içinde yaşamaya borçludurlar. Aborjinler avustralyada yerleşik bir hayat sürdürmezler. sürekli göç halinde olmalarının doğal dengeyi koruduğunu söylemek mümkün. onlar başka bir yere göç ettiklerinde bulundukları yere geri dönene kadar orada bulunan hayvanlar yeniden üreyip sebze ve meyveler tekrar çıkmaktadır. Bu durum Onlarıda (Modern ve uygar insanların aksine) diğer canlılar gibi doğal yaşamın bir parçası kılmaktadır. Ayrıca Atlas dergisinden öğrendiğimiz kadarıyla oldukça ilginç 'düş zamanı' öyküleri var..
malum eski belediye başkanı..
blue: bekir bey biz bu işyerinde hukukçulrı sevmiyoruz abi :)
avukt: neden :)
blue: burda dağ kanunarı geçerlidir o yüzden sizi pek sevmiyoruz.
avukat: dağ kanunlarının olduğu yerde yaşamaktan korkma
blue: hönk? ? ?
avukat:dağ kanunlarının olduğu yerde adalet vardır
blue: eee tekrar hönk? ? ?
avukat: insan olmuyacak ama
blue: insan yoksa adalet kimin için
avukat: modern insandan bahsediyorum bir yamyam şöyle demiş 'biz eöldürdüklerimizi yiyoruz,siz yemediğiniz halde niyr öldürüyorsunuz? '
blue: çok ilginç abi ya bi ara konuşalım bu konuyu
avukat: tmm :)
toplumum beğenileri ve beklentileri gözetilerek yapılan ve tek amacı çoğunluğu memnun etmek olan sanat çürümeye ve yozlaşmaya mahkumdur. Çünkü toplum biçimsel olarak sürekli bir değişim halindedir. Aslında öz'de değişen birşey yoktur. İnsan tarihin her döneminde düşünen, üzülen, sevinen, aşık olan sosyal bir varlıktır. değişen sadece biçim olduğu için bununla paralel hareket eden bir sanat anlayışınında varlığını uzun süre sürdürmesi mümkün değildir. yada en azından böyle bir sanat anlayışının topluma öncülük etmesi beklenemez. Altı çizlimesi gereken konu şudur:
Sanat(çı) mı topluma öncülük edecek yoksa toplum mu sanatın varoluş amacını belirleyecek.?
yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor...
o eşsiz yorumlarıyla görüntülere bambaşka bir anlam, boyut kazandıran ve yüzündeki tebessümü hiç silinmeyen sevilesi insan..
yani sizin sandığınız gibi bişey yok, tmm genellikle benim evimde kalıyoruz felan ama sandığınız gibi değil onu becermiyorum. eve gittiğimizde muhabbet ediyoruz, çay içiyoruz felan filan işte.. bazanda benim lilimle oynuyor, sandığınız gibi değil sadece oynuyor..
Şunu baştan birilerinin kulağınıza efendice fısıldaması gerekiyor.
'O biri her zaman doğru biri olmayabiliyor işte.'
....
..