Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • soğan16.06.2004 - 11:55

    Soğan doğrarken niçin gözümüz yaşarır?

    Soğanın anavatanının Güneydoğu Asya olduğu sanılıyor. Günümüzde ise dünyanın her yerinde, özellikle sıcak iklim kuşaklarında yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Soğanın tarihi o kadar eskiye gitmektedir ki, kayıtlı tarihten de önce Çin, Hindistan ve Ortadoğu'da yiyecek olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.
    Soğan besleyici bir gıda olamsının yanı sıra müthiş bir aromatik özelliği de sahiptir. Bu aromada içindeki kükürtlü maddelerin büyük etkisi vardır, ancak aroma tek başına kükürtlü maddelerden kaynaklanmamaktadır. Soğan ve sarımsakta sülfür ihtiva eden amino asitlerin türevleri de vardır.
    Bir soğanı kestiğinizde bunlardan 'S1 propenylcysteinesulphoxide' adı verilen kısım çözülür ve gözlerimizi tahriş eden 'proponal-S oxit' adlı kısmı ortaya çıkar. Kimya ilminin karışık kelimeleri aklımızı karıştırmadan esasa geçersek, bu maddenin gözümüze değmesi ile bir çeşit hidroliz olur ve içinde eser miktarda bulunan sülfrik asit gözümüzü yakar ve yaşarmasına neden olur.
    Bu bileşimler çok dengeli değillerdir. Örneğin çok düşük bir ısı işlemi sonucunda dahi tamamen yok olurlar. Bu nedenle de pişmiş soğanda hiç bulunmazlar ve göz yaşartamazlar. Soğan doğrarken gözlerinizin yaşarmaması için önerilen birçok önlem vardır.
    Önce en ciddisini söyleyelim. Bazı aşçılar soğanı kesmeden önce ıslatmayı, keserken de ıslak tutmayıveya soğanı çeşmeden akan suyun altındfa kesmeyi öneriyorlar. Bir başka görüş ise soğan doğrarken ağızdan nefes almayı tavsiye ediyor. Bu görüşe göre gaz nefesimizle birlikte burnumuza girip gözümüze yaklaşmak yerine doğrudan ciğerlerimize girer ve çıkarmış. Bunu sağlamak için de dişlerimizin arasına bir metal kaşık koymak yeterliymiş.
    Soğan doğrarken gözlerimizin yaşlanmasını önlemek için, dudaklar arasına bir limon dilimi, dişler arasına bir kesme şeker veya dörtte bir dilim ekmek bulundurmayı önerenler de var. Böylece ağzımıza alacağımız bu gibi şeylerin, aldığımız nefesteki sülfür gazını emdiğini iddia ediyorlar.
    Diğer görüşler ise, soğanın doğranılmasına tepesinden başlanılması ve cücüğünün en sona bırakılması veya soğanı doğramadan önce yarım saat buzdolabında tutulması şeklinde. Soğan doğrarken deniz gözlüğü veya kontakt lens takılmasının faydalı olacağını ileri sürenler de var. Bu kadar çok önlem seçeneğinin içinde, siz bir tanesini bile uygulamıyorsanız, yapacak bir şey yok, soğanı ağlaya ağlaya doğramaya devam edeceksiniz.

  • fibonacci sayıları15.06.2004 - 16:00

    Daha düzgün anlat şunu.. :)
    1 den başlanılarak (bu sayıya her hangi bir işlem olmaz çünkü başında bir sayı yok. 2. olarak yine 1 yazılır ve bu yanyana yazılan 1 ler toplanır.2 elde edildiğinde ise süre gelen bir yöntem uygulanır, her sayı, kendinden önce gelen sayıyla toplanarak yazılır.

    1 1 2 3 5 8 13 21 34 55..

    (1+1=2+1=3+2=5+3=8+5=13+8=21+13=34+21=55...)

  • araba15.06.2004 - 15:54

    Arabaların arka camları niçin tam açılamıyor?

    Bilindiği gibi pek çok model binek arabalarda arka kapıların camları dibine kadar tam açılamaz. Yaklaşık üçte bir mesafeye gelince dururlar. Tabii bu sürücüler için bir problem değildir. Onlar ön camları tam açıp püfür püfür giderler. Klimalı araç sayısı çoğalıp tüm camların kapalı tutulması durumu ortaya çıkınca arka camların tam açılamaması konusu gündemden iyice düşmüştür.
    Arabaların arka camlarının tam açılmamasının içeriye egzos gazı, böcek veya gürültü girmesiyle ve arabanın emniyetiyle biri alakası yoktur. Arabaları dizayn eden mühendisler bunu kullanıcıların çocuklarının arabadan sarkmamaları için tercih ettiklerini söylüyorlar. Hatta arka camların açılmaması için arabaya kilit dahi koyuyorlar.
    Gerçek ise farklıdır. Performansı en yüksek arabayı yapabilmek için katlanılması gereken bir durumdur bu. Dikkat ederseniz orta ve küçük boy arabaların çoğunda arka tekerlekler arka kapılara çok yakındır. Bu nedenle ön ve arka kapıların şekilleri farklıdır. Ön kapıda camın dibine kadar girmesi için yer varken arka kapılarda tekerleğin ve çamurluğunun konumlarından dolayı alt kısım daraldığından yer yoktur. Bu, şekilden dolayı zaten arka kapıdan inmek de daha zordur. Cam, kapının düz devam eden kısmındaki yuvasına kadar inebilir, daha sonra gidebileceği bir yer yoktur.
    Peki arabalarımızın kapıları niçin arkadan öne doğru açılıyor? Bir sürücü olarak kapınızı hep sol elle açtığınız dikkatinizi çekti mi? Kapı arkadan öne doğru açıldığından zaten sağ elle hiç denemeyin sorun yaşarsınız. Arabaların ilk yapıldıkları zamanlarda kapıların menteşe ve kilit sistemleri bugünkü kadar sağlam değildi. Ancak insanların çoğu sağ ellerini kullandıklarından sürücü tarafındaki kapı önden arkaya açılır şekilde yapılıyor, diğer kapı(lar) da da bu şekle uyuluyordu.
    Bu durum hareket halinde iken aniden açılan kapının karşıdan gelen hava akımıyla kapanamamasına hatta kopmasına yol
    açabiliyordu. Bu nedenle kapıların arkadan öne doğru açılır şekilde yapılmasına başlandı. Artık kilit kazara boşalsa bile karşıdan gelen hava akımı kapının açılmasına müsaade etmiyordu.
    Konu arabalardan açılmışken fabrikadan yeni çıkmış arabalardaki güzel kokudan da söz edelim. 'Yeni araba kokusu' denilen ve insanların hoşuna giden bu koku tek bir koku olmayıp, birçok kokunun birleşmesinden oluşan çok özel bir kokudur. Zamanla kaybolur ve arabaya asılan suni koku yayıcılardan hiçbirinin kokusu onun yerini tutamaz.
    Bu koku, boya ve boyadan önce kullanılan astar boya, konsolda, pencere ve kapılarda kullanılan lastik ve plastik malzemelerin kokularının bir karışımıdır. Bunlara yapıştırıcıların, izolasyon malzemelerinin, koltuklardaki kumaşın, deri parçalarının ve döşemelerde kullanılan vinilin kokuları da karışır. Ortaya çok özel ve taklidi imkansız bir koku çıkar.

  • blind guardian15.06.2004 - 15:52

    Time.. What Is Time?

    When the moonchild is crying
    And silence has broken
    The darkest truth

    The things she remembered
    Had never been her own
    Replicant or human
    I know the way to show
    What do I see
    What will I find
    Know the answer inside
    It's your last step

    Time what is time
    I wish I knew how to tell you why
    It hurts to know
    Aren't we machines
    Time what is time
    Unlock the door
    And see the truth

    Then time is time again

    [Whispering]
    These dreams were never mine
    It's cold inside
    It's gone forever
    The things he saw
    Who can say what's wrong or right
    The vision of a free life
    His eyes had seen it all
    For what
    He's asking
    The vision, vision, vision
    I know it's all a lie
    I'll remember the past life
    And I'll remember time

    What did I see
    What have I done
    God I knew the answers
    When he felt so tired

    Time what is time
    Come lock the door don't let me in
    I am the one your destiny
    Time what is time
    Reality - it hurts me so
    When time is time again

    Look into my eyes
    Feel the fear just for a while
    I'm a replicant and I love to live
    Is it all over now
    Only these years
    I'll leave but I'm singing

    Time what is time
    He saw it clearly it's too late
    It does not heal but it lets us forget
    Time what is time
    We'll never know
    So don't take care
    Then time is time again

    Should I forget
    The way I feel
    God he knows how long I tried
    Feel there is no reason to cry
    I live my life
    In fortune dreams forever

  • zombie15.06.2004 - 15:36

    Hadiiiiii :)))

    'Zombie'

    Another head hangs lowly,
    Child is slowly taken.
    And the violence caused such silence,
    Who are we mistaken?

    But you see, it's not me, it's not my family.
    In your head, in your head they are fighting,
    With their tanks and their bombs,
    And their bombs and their guns.
    In your head, in your head, they are crying...

    In your head, in your head,
    Zombie, zombie, zombie,
    Hey, hey, hey. What's in your head,
    In your head,
    Zombie, zombie, zombie?

    Another mother's breakin',
    Heart is taking over.
    When the vi'lence causes silence,
    We must be mistaken.

    It's the same old theme since nineteen-sixteen.
    In your head, in your head they're still fighting,
    With their tanks and their bombs,
    And their bombs and their guns.
    In your head, in your head, they are dying...

    In your head, in your head,
    Zombie, zombie, zombie,
    Hey, hey, hey. What's in your head,
    In your head,
    Zombie, zombie, zombie?

  • akvaryum15.06.2004 - 10:20

    Balıklarımı öldürdüüm yer.. Ühüü..

    Deep Not: Hayvanları sevmeyen, insanları hiç sevmez..

    Ama.. Ama.. Ben..

  • mor14.06.2004 - 21:44

    Nevrotik duyguları açığa çıkaran bir renkimiş.
    Aslında mor, acının rengidir.

  • ateist14.06.2004 - 21:40

    Eveeet ateistlik nedir? Şudur;

    - Ateist misin?
    - Hayır, Allaha inanmıyorum sadece.

    Bu karıştırılıyor..

  • ağrı dağı14.06.2004 - 21:38

    Bi çocuk vardı sınıfta, Ağrı da doğmuş fln.. Şey şarkısını sölerdik;

    Ağrı dağındaannnn uçtuuum,
    Çayıııırrr çimene düştüüüümm
    Çayır çimene düşştüüüüümm

    :)) Tabi müzik hocası bu parça çıktıında bi de ona çaldırdıında görünüz hali.. :)))

  • azrail14.06.2004 - 21:37

    O sabah Pollyanna kırlarda bayırlarda dolaşıyordu..

    - Lay lay lay lay loom,loom loom loom looom lay..

    Bir türkü tutturmuştu :) Ölee..Bayır aşşaa kayıyordu..

    -Allaaammmm ne kadar güsel herşey..Her şey ne kadar güsel bu sabah..Ah şu kuşlar ne güsel hava..da..A aaa birini vurdular! Yere çakıldı.. Olsun.. Yine de herşey güsel.. Lay lay lay lay loooomm

    Derkene önündeki belediye çukurunu görmeyen Pollyannamız (hemen de bizim oldu yalnız bu ne biçim bir sahiplenmedir yorabbim) dier dünyaya postalanır veeee o da ne? ? ? Pollyanna cehennemde..Nasıl yani? Cennetlik deilmiydi bu kız ya? ? ? Ve azrailin karşından..

    Azraille geçen dialog;

    - A aaa burası neresi abi?
    -Cehennem!
    -Niye bu kadar sıcak?
    -..
    - Olsun, sıcak derinin gözeneklerini açar, cilde iyi gelir,..
    -Ooff Pollyanna! Bu salaklıından dolayı burdasın zaten!

    (? !) :))