Bu da 215' inci yorum Ne etki ama.. Yalnız o saç modeli fazlasıyla amacına ulaştı bence.. Çok başarılı bir taktik. O saçaklara ifrit olmaktan ne söylediğinin yarısını zaten takip edemiyorsun..
İnsanın üzerinde patlaklı plastik ambalaj malzemesi etkisi yapıyor. Hani şu görünce patlatmadan duramadığın.
Delikanlı ameliyat masasına eğilmiş cerrah edasıyla çorbasını incelerken.. Anne: Niye yemiyorsun? - ilginç ilginç şeyler var bunun içinde.. Anne: Senden daha ilginç birşey var mı ki acaba bu dünyada?
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur sırf uzaklaşmak için, ve geride kalanlar birinin onlardan uzaklaşmayı neden isteyebileceğini bir türlü tam olarak anlayamazlar.
Charles Bukowski
// 'Herşeyin fazlası zarar.' buyururken peygamber. İyi olmanın fazlası bile zarar dedirtiyor bu dizeler. Kendine zarar verdirmeyecek kadar kötü olmak da lazım. (..miş meğer.)
Atarım tabii o kadarcikta hava Onları yapana kadar canım çıktı Söyle düşün bu hava atma işini Motoru çalıştır çalıştır.. Havasını bir yerden atmazsa ne olur.. Ne olur? Hararet olur. Oda hiç iyi olmaz :)
'Korkulardan bir kuyu olur şehrin Utanmadan kendini Yusuf sanarsın Delirir yaraların kurtlanan masalında İmanına sorarsın kendini Anlarsın ki güzel değilsin ve olmayacaksın Açarsın kitabını sorarsın mahşere beş kala Senden geriye kalan kimdi Soyu tükenen bir çılgından başka'
'Ve anlarsın ki gece, Meryem’dir biraz En büyük sırra gebe olmaktır şiir Katıksız uzun yola çıkarken Besmele ile başlanmış bir intihar gibi Güllerle kesmektir bileklerini'
Oldum olası hiç sevmedim noktalama işaretini. Şu tek başına yalnız birtane olanı. Okulda bile unuturdum hep yazmayı öğretmen notumu kırpardı. Bir noktanın değerinden çok daha fazlasını.. Önemliymiş; bitişi gösterirmiş. Hiç sevemedim bitişleri, sonları, ayrılıkları, susuşları.. Zaten nasıl sevilir ki..? Ancak sevilmeyen birşeyde sevilir. Oda sevimsiz birşeye bağlı olarak sürünür. Çizgi filmin sonundaki kükreyen arslanı bile sevmedim, başındakini çok sevdim ama. Fark var.. ikisinin arasında büyük bir fark var :)
Derin bir rahatsızlık hissiydi benimkisi.. Korkuya yakın. Yüzleşmekten uzak. İnsan belirli bir sebep olmadan birşeyden niye korkar ki? Ve neden hep en çok korktuklarımız başımıza gelir. Taa ezelden ruhlar aleminden kalmıştır belkide içimizde. Belkide yaşayabilceğimize inanıp, çok düşündüğümüz için yaşarız. 'Beni nasıl bilirseniz size öyle davranırım' sırrındandır.. .. Belkide kim bilir.
O korku manasına kavuştuğu gün yerini bulur işte ardına o hak edilmiş kocaman bir nokta. Ve muhakkak kavuşur korku noktasına. İnsan bile insana kavuşmaz, ama onlar muhakkak kavuşur.
Keşke hiç kavuşmasaydı.. Belli belirsiz önü açık kalsaydı da dersin. Çok kaldın uzağımda.. Buyur başıma tac ol.. da.. Ne kutsal bir taçtir o.
Ben hala sevemedim noktaları.. Hepsini gökyüzüne fırlatıp yıldızları çoğaltmak geliyor hep içimden. Suskunluk en çok onlara yakışıyor çünkü. (Niye mi kullanıyorum? Çünkü önemliler, çünkü yıldızların çoğalması lazım:D)
Çünkü bir nokta başa tac olur Bir diyeri ise ayrı düşürür.. Ve en yakın olabileceği yer gökyüzünüz olur
Çünkü çizgi filmin -baş- ında ki arslan çok sevimli; sonundaki hiç..
'çünkü biz ikimiz yanlış yapamayacak kadar yalnızız! '
Ne büyük bir yalnızlık. Yanlış yapabilmek için bile birilerine ihtiyacımız var. Başkalarının gözünde, yani onların yargılarına göre yanlışlarımız çoğaldıkça yalnızlığa itiliyoruz. Biraz da daha çok kendi seçimimiz oluyor yalnızlık. Yanlızlıkları hep birlikte doğuruyoruz; yargılarımızla, keskin kurallarımızla, hoş görümüzün, sevgimizin darlığıyla.
Gerçek doğrularımız git gide azaldıkça.. Yanlışlarımız yalnızlıklarımızla birlikte çoğalıyor.
Bu da 215' inci yorum
Ne etki ama..
Yalnız o saç modeli fazlasıyla amacına ulaştı bence.. Çok başarılı bir taktik.
O saçaklara ifrit olmaktan ne söylediğinin yarısını zaten takip edemiyorsun..
İnsanın üzerinde patlaklı plastik ambalaj malzemesi etkisi yapıyor.
Hani şu görünce patlatmadan duramadığın.
Delikanlı ameliyat masasına eğilmiş cerrah edasıyla çorbasını incelerken..
Anne: Niye yemiyorsun?
- ilginç ilginç şeyler var bunun içinde..
Anne: Senden daha ilginç birşey var mı ki acaba bu dünyada?
Etki Ve Tepki
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar.
Charles Bukowski
// 'Herşeyin fazlası zarar.' buyururken peygamber. İyi olmanın fazlası bile zarar dedirtiyor bu dizeler. Kendine zarar verdirmeyecek kadar kötü olmak da lazım. (..miş meğer.)
Aman da aman :) Banada yakışırmış hava atmak..
Atarım tabii o kadarcikta hava
Onları yapana kadar canım çıktı
Söyle düşün bu hava atma işini
Motoru çalıştır çalıştır.. Havasını bir yerden atmazsa ne olur..
Ne olur?
Hararet olur.
Oda hiç iyi olmaz :)
'Korkulardan bir kuyu olur şehrin
Utanmadan kendini Yusuf sanarsın
Delirir yaraların kurtlanan masalında
İmanına sorarsın kendini
Anlarsın ki güzel değilsin ve olmayacaksın
Açarsın kitabını sorarsın mahşere beş kala
Senden geriye kalan kimdi
Soyu tükenen bir çılgından başka'
'Ve anlarsın ki gece,
Meryem’dir biraz
En büyük sırra gebe olmaktır şiir
Katıksız uzun yola çıkarken
Besmele ile başlanmış bir intihar gibi
Güllerle kesmektir bileklerini'
Oldum olası hiç sevmedim noktalama işaretini. Şu tek başına yalnız birtane olanı. Okulda bile unuturdum hep yazmayı öğretmen notumu kırpardı. Bir noktanın değerinden çok daha fazlasını.. Önemliymiş; bitişi gösterirmiş. Hiç sevemedim bitişleri, sonları, ayrılıkları, susuşları.. Zaten nasıl sevilir ki..? Ancak sevilmeyen birşeyde sevilir. Oda sevimsiz birşeye bağlı olarak sürünür. Çizgi filmin sonundaki kükreyen arslanı bile sevmedim, başındakini çok sevdim ama. Fark var.. ikisinin arasında büyük bir fark var :)
Derin bir rahatsızlık hissiydi benimkisi.. Korkuya yakın. Yüzleşmekten uzak. İnsan belirli bir sebep olmadan birşeyden niye korkar ki? Ve neden hep en çok korktuklarımız başımıza gelir. Taa ezelden ruhlar aleminden kalmıştır belkide içimizde. Belkide yaşayabilceğimize inanıp, çok düşündüğümüz için yaşarız. 'Beni nasıl bilirseniz size öyle davranırım' sırrındandır.. .. Belkide kim bilir.
O korku manasına kavuştuğu gün yerini bulur işte ardına o hak edilmiş kocaman bir nokta. Ve muhakkak kavuşur korku noktasına. İnsan bile insana kavuşmaz, ama onlar muhakkak kavuşur.
Keşke hiç kavuşmasaydı.. Belli belirsiz önü açık kalsaydı da dersin. Çok kaldın uzağımda.. Buyur başıma tac ol.. da..
Ne kutsal bir taçtir o.
Ben hala sevemedim noktaları.. Hepsini gökyüzüne fırlatıp yıldızları çoğaltmak geliyor hep içimden. Suskunluk en çok onlara yakışıyor çünkü.
(Niye mi kullanıyorum? Çünkü önemliler, çünkü yıldızların çoğalması lazım:D)
Çünkü bir nokta başa tac olur
Bir diyeri ise ayrı düşürür..
Ve en yakın olabileceği yer gökyüzünüz olur
Çünkü çizgi filmin -baş- ında ki arslan çok sevimli; sonundaki hiç..
Tüm virgüllere selam olsun..
:) tabii ki.. Memnuniyetle
Yalnız bu şarkı ile dans edelim.. lütfen
Bir hayal ile
Hayal gibi
Dans etmek..
Ancak bu şarkıda hayal gibi olur..
Maestro!
..
şarkılarım birer birer aah kırılıp döküldüler
şimdi yoksun.
sonra yoksun.
orda yoksun.
zaten yoksun.
Lay lay lay lay lam
.
'çünkü biz ikimiz
yanlış yapamayacak kadar yalnızız! '
Ne büyük bir yalnızlık. Yanlış yapabilmek için bile birilerine ihtiyacımız var.
Başkalarının gözünde, yani onların yargılarına göre yanlışlarımız çoğaldıkça yalnızlığa itiliyoruz. Biraz da daha çok kendi seçimimiz oluyor yalnızlık. Yanlızlıkları hep birlikte doğuruyoruz; yargılarımızla, keskin kurallarımızla, hoş görümüzün, sevgimizin darlığıyla.
Gerçek doğrularımız git gide azaldıkça..
Yanlışlarımız yalnızlıklarımızla birlikte çoğalıyor.
Yıldızlar yorganın olsun
Zaten gökte işsiz güçsüz duruyorlar