Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Didar Seçkin
Didar Seçkin

İNSANLAR VAZGECEBİLECEGİ MENFAATLERİ KADAR DÜRÜSTTÜR........

  • kıskançlık03.12.2010 - 19:15

    Kıskanan insan birçok duyguyu aynı anda yaşar, aklından bin türlü düşünce geçer, bir sürü farklı davranış biçimleri sergiler.

    Duygular: Acı, kızgınlık, kin, üzüntü, haset, keder, aşağılanma.

    Düşünceler: İçerleme, suçlama, kendini rakiple kıyaslama, imajın sarsılmasından korkma, kendine acıma.

    Davranışlar: Kendini bitkin hissetmek, sürekli soru sormak ve karşındakinden sürekli güvence istemek, saldırgan davranışlar, hatta şiddet.

    Dozunda Kıskançlık İyidir…

  • içimin acıyan yanı01.12.2010 - 23:38

    Evet yalnızım.. Sadece bunu söyleyip susmak isterdim.. Ebediyen susmak.. Çünkü canım acıyor.. Konuştukça, arzuladıkça, özledikçe, en kötüsü yaşadıkça canım acıyor..


    (CEZMİ ERSÖZ

  • can dündar29.11.2010 - 23:58

    Enstrüman seçmek için bir karar almam gerekiyordu.
    Ya keman çalacaktım ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon....
    Olmadı, hepsini istedim, hiç birinden vazgeçemedim.
    Yıllar geçtikten sonra her enstrümanı iyi çalabiliyorum; ama hiç birinde virtüöz değilim.
    Bir enstrümanla isim yapamadım. Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla..
    Bütün enstrümanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni.
    Başarılı olmak için her şey değil, bir şey lazımmış.
    Başarı bir verişmiş; bir şeyi alabilmek için bir şeyi vermek, diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş.
    Keşke kemani seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.
    Karıma da hayati zindan ettim, sevgililerime de...
    Hiç birinden vazgeçmedim.
    Yani... Evlilik sadece birisi için karar almak ya, diğerlerinden vazgeçmek...
    İşte evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim.
    Evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayati yaşamaya devam ettim.
    İçlerinden bazılarını daha çok sevdim; ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kılabildim.
    Yıllar sonra şimdi yapayalnızım...Ne karım kaldı, ne de diğerleri...
    Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama, yapamadım.
    Tıpkı enstrüman seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim bos kaldi.
    Almak için bırakmak gerekiyormuş. Dolu bos yaşamak.
    Hayatim boyunca yapacak çok isim oldu; hepsini yapmayı istedim.
    Hangisinde 'en iyi' yim? Şimdi bakıyorum, kazananlar, başarılı olanlar hep bir tek şey yapmışlar.
    En iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor.
    İşte de böyle, özel yaşamda da...
    Bu seçimi yapmamız gerekiyor; çünkü mutlaka bazıları daha uygun...
    Bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm. Tasarruf gerek.
    Başladım her şeyden %10 kesmeye, ne anlamsız bir uğraşmış bu. %10 daha az peynir yemek, cay içmek..
    Bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim. Her şeyden %10 kesmek tabiatıma uygundu tabii. Çok sonradan anladım; sadece taksiyle dolaşmayı bıraksam yetermiş!
    Her kalemden %10 değil, etkili kalemi bulmak gerekiyormuş.
    Yani, orada da secim yapmak gerekiyormuş...
    Her seçim bir kaybediştir' Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
    Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.
    Kalkar kalkmaz hayat bin seçeneği dayar burnunuzun ucuna...
    ’Ne giysem' telaşından, öğle yemeğinde 'Ne alırdınız? ' diye başucunuzda biten garsona,hangi kanaldaki filmi izlesem' kararsızlığından, ‘bize oy verin' diye bağrışan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
    Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarıda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.
    Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz.
    Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir.
    Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
    Ama yasam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.
    Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yasama şansınız yoktur.
    Bu secim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
    Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
    Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz. Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
    Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
    Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
    Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.

    Can Dündar
    yazılarını severek okuduğum ender yazarlardan ve gazeticilerden.

  • bebek kokusu29.11.2010 - 22:16

    dünyanın en güzel kokusu huzur vereninden :)))))

  • aşk sizce nedir29.11.2010 - 22:13

    tutku,ihtiras,sahip olma duygusu.

  • anne29.11.2010 - 22:11

    herşeyimsin ve iyiki annemsin

  • Alıp başını gitmek29.11.2010 - 22:09

    Başımı alıp gidesim var bugün

    Herkesten uzaklara

    Sensizliğe ihtiyacım var bu aralar

    Anlayamayacağın kadar çok

    Dost yüzler tanıyorum

    Hepsi iki yüzlüler

    Bir aşk yerleştiriyorum kalbime

    İki ye bölüyor sevdaları

    Gitsem diyorum olmuyor

    Gitmesem hep aynı



    Başımı alıp gidesim var bugün

    Sahte hayatların kokuşmuş kişiliklerinden

    Uzaklara....

  • albay29.11.2010 - 21:54

    sürekli emir vermeye alışmış displinci normal hayyatta bile aynı karekterde sıkıcı insan :))))))

  • ağlarken gülebilmek29.11.2010 - 21:15

    İnsanların güçsüz oldugumu anlamamaları için bütün geyretimle tebesüm etmeye çalışırken.
    Duygularımı kontrol edemememin sonucu :))))))))

  • aç karnına sigara içmek29.11.2010 - 21:07

    depresyona girdigimi anlarım :)))))