Bektaş mayıs böceği kadar yalnızdı Esaretinde hürriyetinde sevdasında Üç yaşında da yalnızdı, on beşte de, seksende de Yağmurların altında, bulakların kenarında Türküsünde, koşmasıda, şarkısında Tamamda da noksanda da Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdı ...
Güneş çıkmış, gökyüzünde beyaz kabarık bulutlar var, başı olmayan koyunlara benzeyen. Kanatlarımızla, at gözlüklerimizle, yukarı bakmak zor, tamamıyla görmek zor, gökyüzünü, herhangi bir şeyi. Gene de bunu yapabiliyoruz, her seferinde bir anlığına, başın yukarı ve aşağı, yana ve geriye doğru hızlı bir hareketiyle. Dünyayı kaçamak anlarda görmeyi öğrendik.
ay'a senden bahsettim, şimdi o da sana aşık.
zakkum-yarasın
Çiçek ve balık adlarını bilmeyen hikâye yazamaz.
bana tütsü yükseklikleri verdin
povo Que Lavas No Rio
avucumda masmavi bir hüzün kaldı...
antienflamatuar, analjezik, antioksidan
seni kucaklıyorum gel keder. hüzünle bir araya gelelim...
Lal
Bektaş mayıs böceği kadar yalnızdı
Esaretinde hürriyetinde sevdasında
Üç yaşında da yalnızdı, on beşte de, seksende de
Yağmurların altında, bulakların kenarında
Türküsünde, koşmasıda, şarkısında
Tamamda da noksanda da
Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdı
...
İgneden ipliğe işte Bektaş, yapayalağuzdu...
Güneş çıkmış, gökyüzünde beyaz kabarık bulutlar var, başı olmayan koyunlara benzeyen. Kanatlarımızla, at gözlüklerimizle, yukarı bakmak zor, tamamıyla görmek zor, gökyüzünü, herhangi bir şeyi. Gene de bunu yapabiliyoruz, her seferinde bir anlığına, başın yukarı ve aşağı, yana ve geriye doğru hızlı bir hareketiyle. Dünyayı kaçamak anlarda görmeyi öğrendik.
Margaret Atwood
sana sadece sana sormak istiyorum. nasıl bı bahara uyandık.