İlk gençlik çağlarında hoşlandığı kızın ( erkeğin ) karşısında otururken , konuşurken, yemek yerken.... eli ayağı dolaşan neslin son temsilcisileriyiz her hal.. oysa yeni jenerasyon böyle mi ? rahatlar, etraftakileri rahatsız edecek kadar rahatlar.. her ikisi de tamamen doğru değil gibime geliyor.. dozu tutturmak mühim mesele :Pp
bir de "kaybetmekten korkmamak" var. Böylesi aslında daha özgüven ve huzur verici olanı ,ya da deli cesaretidir belki.. Kaybetmek mi ? ne gam! yitip tükenmiyor muyuz zaten.
iki kapılı bir handa gidiyoruz ya gündüz gece.. akıl sınırlarını zorlayan bir tutkuyla, kabına sığmayan bir derya olup , güneşe aşık adımlarla yürümeli insan.. hayatta her şey olabilir de özellikle kalplerimize girip yerleşenlere bir mücevher özeniyle focus yapmamız gerekmez mi :) hem denizlerin dalgalanmadan durulmayacağı izahtan vareste değil mi.. tıpkı gönüllerin, hüzünden sonra huzura iltica etmesi gibi :)
‘’ kendini aşma’’ gayretin azımsanmayacak bir şey olsa da bu çaban egonla girdiği her savaşı kaybediyor :))) özgüvenini ezecek birine ihtiyacın olduğunu duydum da geldim :) ee benim de yeryüzündeki misyonum bu işte :P
ancak ilim ve takva cihetinden bizden üstün olanlara gıpta ile bakmak lazım gelir. onlar gibi olabilmek için amel eylemek, bu mümkün olamıyorsa en azından bunu arzulamak icab eder. hayat seviyesi (çok geniş anlamı ile düşünülmelidir) cihetinden de bizden geri olanları akıldan uzak tutmamak elzem olup, onların mütevziliği rehberimiz olmalıdır. nefesimize verdiğimiz 'leziz şekerler' geçici haz verip, tatmin duygusu sağlasa bile, aslında baltayı dizimize vurmaktan ibaret değilmidir ,ha dostum :)
İkiliğin olduğu yerde aşk, aşkın olmadığı yerde vuslat yoktur. Çöl Mecnun'dan..dağ Ferhat'tan..Kerem ateşten.. Aslı külden.. Gül bülbülden.. ve gam gönülden ne zaman ayrıldı ki... Yusuf Züleyha'dan kaçabilir mi Tek kanatla uçabilir mi turnalar Aklın anahtarı açabilir mi sevdanın kapısını Ve sen, denize ulaşmayan kaç ırmak gördün ki :)
hep ben miyim, o yaramaz çocuk tiplemesi, durduğu yerde suç işleyen.. dilime kement atma zamanı mı geldi..yoksa gözlerimi kapatma zamanı mı her duyarsızlığa... böyle mi sukûn bulur içimdeki tsunamiler acaba.. içinde ne olduğu belirsiz bir arzunun hevesiyle koştum karanlıkta.. daha yolun başında, yorulduğumu hissettim anlamsızlığa.. tebessümlerimi / hoş görümü bıraktım artık, sam yeli altındaki bir kaldırım taşına..
varlığımla anlamlanır varlığın..
‘’ben varsam ‘’ en güzeldir, bu günün ve yarının :))
İlk gençlik çağlarında hoşlandığı kızın ( erkeğin ) karşısında otururken , konuşurken, yemek yerken....
eli ayağı dolaşan neslin son temsilcisileriyiz her hal..
oysa yeni jenerasyon böyle mi ?
rahatlar, etraftakileri rahatsız edecek kadar rahatlar..
her ikisi de tamamen doğru değil gibime geliyor.. dozu tutturmak mühim mesele :Pp
bir de "kaybetmekten korkmamak" var.
Böylesi aslında daha özgüven ve huzur verici olanı ,ya da deli cesaretidir belki..
Kaybetmek mi ?
ne gam!
yitip tükenmiyor muyuz zaten.
iki kapılı bir handa gidiyoruz ya gündüz gece..
akıl sınırlarını zorlayan bir tutkuyla, kabına sığmayan bir derya olup , güneşe aşık adımlarla yürümeli insan..
hayatta her şey olabilir de özellikle kalplerimize girip yerleşenlere
bir mücevher özeniyle focus yapmamız gerekmez mi :)
hem denizlerin dalgalanmadan durulmayacağı izahtan vareste değil mi..
tıpkı gönüllerin, hüzünden sonra huzura iltica etmesi gibi :)
‘’ kendini aşma’’ gayretin azımsanmayacak bir şey olsa da bu çaban egonla girdiği her savaşı kaybediyor :)))
özgüvenini ezecek birine ihtiyacın olduğunu duydum da geldim :)
ee benim de yeryüzündeki misyonum bu işte :P
hee rüyalarda buRuşalım :))
ancak ilim ve takva cihetinden bizden üstün olanlara gıpta ile bakmak lazım gelir.
onlar gibi olabilmek için amel eylemek,
bu mümkün olamıyorsa en azından bunu arzulamak icab eder.
hayat seviyesi (çok geniş anlamı ile düşünülmelidir) cihetinden de bizden geri olanları
akıldan uzak tutmamak elzem olup, onların mütevziliği rehberimiz olmalıdır.
nefesimize verdiğimiz 'leziz şekerler' geçici haz verip, tatmin duygusu sağlasa bile, aslında baltayı dizimize vurmaktan ibaret değilmidir ,ha dostum :)
İkiliğin olduğu yerde aşk, aşkın olmadığı yerde vuslat yoktur.
Çöl Mecnun'dan..dağ Ferhat'tan..Kerem ateşten.. Aslı külden..
Gül bülbülden.. ve gam gönülden ne zaman ayrıldı ki...
Yusuf Züleyha'dan kaçabilir mi
Tek kanatla uçabilir mi turnalar
Aklın anahtarı açabilir mi sevdanın kapısını
Ve sen, denize ulaşmayan kaç ırmak gördün ki :)
hemen şimdi, şu an..
zira şimdi, bir ‘’dünya ‘’ sığıyor sevincime :)
hep ben miyim, o yaramaz çocuk tiplemesi, durduğu yerde suç işleyen..
dilime kement atma zamanı mı geldi..yoksa gözlerimi kapatma zamanı mı her duyarsızlığa...
böyle mi sukûn bulur içimdeki tsunamiler acaba..
içinde ne olduğu belirsiz bir arzunun hevesiyle koştum karanlıkta..
daha yolun başında, yorulduğumu hissettim anlamsızlığa..
tebessümlerimi / hoş görümü bıraktım artık, sam yeli altındaki bir kaldırım taşına..