Sakarya Caddesindeyim vakit erken bir bira bir bira daha derken bir televizyon kanalı alt yazı geçti 'Şair Ahmet Arif hayatını kaybetti' Şaşırdım önce, yüreğim buruldu sonra karanfil kokusu gibi sinmişti ya şiirleri yüreğime bir daha bir daha hissettim 'Hasretinden Prangalar Eskittim'i haykıran O yüreği....
ALKOL İLLETİ
Meyil verdik sana muhabbet için
Sefa eylerken sen cümle milleti
Biz bizi unuttuk bu niyet için
Bizi bizden alan alkol illeti
Ayarlı içince pek güzel hoşsun
Adın dolu ama aslında boşsun
İstemem ardından düşmanım koşsun
Bizi bizden alan alkol illeti
Biçareler senden medet umuyor
Berduş olmuş akşam sabah demiyor
Nicesi sirozla gözün yumuyor
Bizi bizden alan alkol illeti
Şişe biter illa ki kalmaz hiç yarı
Farkında olmadan kaçar ayarı
Söyle bana nedir bu işin karı
Bizi bizden alan alkol illeti
Açıldı sayende birçok davalar
Dağıldı bu yüzden sıcak yuvalar
İçince sen dursan kokun kovalar
Bizi bizden alan alkol illeti
Girdiğin bedene mekan dar olur
Köhne viraneler leyli bar olur
Kafa pervane ciğer nar olur
Bizi bizden alan alkol illeti
Diyecek çok ama sen dur HÜRDEMİ
Gıda olmuş zaten arpanın yemi
Sen bir deryasın biz batacak gemi
Bizi bizden alan alkol illeti
Büyük Ozan, Değerli üstat
Mahzuni Şerif’in anısına...
HERAN MAHZUNİ
Yıllardır yılmadan halkı savundu
Hakkı halk içinde gören Mahzuni
Zalimlere çattı zulme direndi
Halk için bir ömür veren Mahzuni
Elinde sazıyla il il dolaştı
Engel tanımadı sınırlar aştı
Riyakar olmadan mertçe savaştı
Tehditlere göğüs geren Mahzuni
İnsan bildikleri hep bir ayardı
Halkı için vardı saygı duyardı
Mısralarla milyonları uyardı
Acılardan türkü deren Mahzuni
Mazlumu gayırdı namerde çattı
Gerçeği söyledi zindanda yattı
Hem kültüre nice eserler kattı
Özünü meydana seren Mahzuni
Halkıyla ağladı halkıyla coştu
Güleç yüzü ile sohbeti hoştu
Muhabbet nerdeyse oraya koştu
Hakikat cemine giren Mahzuni
Hayata küsmedi çekse de çile
Şeref oldu yolu bilmedi hile
Memleket halini getirip dile
Hırsızlardan hesap soran Mahzuni
Kalmamış Hürdemi dünyanın tadı
Haklı sanık olmuş haksızlar kadı
Hak için savaşan böyle üstadı
Andık anacağız her an Mahzuni
18 Mayıs 2002 - Esenboğa Hava Alanı
(Cenazeyi beklerken)
Adı Armağan; söylemleri saçma, tuhaf... darmadağan.
Soyadı Çağlayan; nadir görülmüştür onun gibi, gösteriş için ağlayan...
Program ile birbirini tamamlayan ilginç bir tip, daha ne diyem ki.
Sakarya Caddesindeyim vakit erken
bir bira bir bira daha derken
bir televizyon kanalı alt yazı geçti
'Şair Ahmet Arif hayatını kaybetti'
Şaşırdım önce, yüreğim buruldu sonra
karanfil kokusu gibi sinmişti ya şiirleri yüreğime
bir daha bir daha hissettim
'Hasretinden Prangalar Eskittim'i
haykıran O yüreği....
FELEĞE DAVET
Ey felek ben sana kahpe diyemem
Kahpenin bile var dini imanı
Bağırıpta şimdi sayıp sövemem
Onunda var elbet yeri zamanı
Baksana felek şöyle bir kullara
Giden senden bulur gurbet ellere
Girdin türkülere düştün dillere
Dertli sana çalar sazı kemanı
Ağlatırsın bahtı gülmez garibi
Sen olursun her dem sille sahibi
Sanki başka işin gücün yok gibi
Yüklersin mazluma gamı gümanı
Kimi söyler değme benim yarama
Kimisi der bende bir şey arama
Her yerde şöhretin şanın var ama
Yüreğinin yok mu azcık amanı
Bu dertler Hürdemi bunca kasavet
Değil mi acaba feleğe davet
Geçmekse çemberi zaten niyet
Ne felek kalır ne tozu dumanı
Gönül gözüyle bakınca yüreğin rengidir belki
belki de şiire namzet yüreğin ta kendisi. Mavi şiirdir, şiirde mavi.
NİDELİM TELEVOLEYİ
Ne desek bunlara geçmez sözümüz
Fethetmişler aga içten kaleyi
Bak seneler oldu gülmez yüzümüz
Biz nidelim aga Televoleyi
Barlar ünlülerle dolup taşarmış
Bilmem kim kiminle birlik yaşarmış
Üç günde evlenip geri boşarmış
Biz nidelim aga Televoleyi
Bol para bol döviz kredi repo
Kiminde şampanya kiminde pipo
Her bi yanı süslü açıkta popo
Biz nidelim aga Televoleyi
Biri öbürüne sözle çatarmış
Diğeri cevaplar çamur atarmış
Futbolcu mankenle gezip yatarmış
Biz nidelim aga Televoleyi
Hürdemi ne diyem ben kime kızam
Bunları kim yaptı böyle sadrazam
Ekmeğe gelirken zam üstüne zam
Biz nidelim aga Televoleyi
Dağın başı duman olmuş
Dağda ufuk belli değil
Bu yıl kışı yaman olmuş
Bayırları güllü değil
Üçbaş Tepesi yan yana
İç suyunu kana kana
Yuva olmuş türlü cana
Bak çevresi telli değil
Kekik döşeli eteği
Doruklar yiğit yatağı
Düzlerde arı peteği
Vardır ama ballı değil
Göğsü hasret kalmış çama
Salar Hürdemi’yi gama
Dertle baş ederiz ama
Bu dertler kırk elli değil
18 Mart 2000 - Demirci Köyü
Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikteki müzik eserleridir... Yunus Emre Oratoryosu gibi.