bir süre, hayallerini gerçek diye yaşayan kişi, yaşadıklarında neyin hayal neyin gerçek olduğunun farkına varınca, büyük bir sarsıntı yaşar. kişinin belirli bir anda yaşadığı, hep hayalleridir yada, aldanmalarını; gerçeklerini ise hep sonradan, çok sonradan, geçmişi olarak yaşar yani: kişiyi belirleyen hep gerçekler olduğu halde, yaşadığı, hep, hayalleridir. kişinin yaşadığı gerçeklerdir,doğru; ama, gerçeklerini hep bir hayal kipi içinde yaşar kişinin hayalleri gerçek değildir, doğru; ama hayallerini hep bir yoğun gerçeklik duygusuyla yaşar şimdi; hangisi gerçekten gerçektir acaba? ... hayallerinde gerçekten direnen kişiye gerçekler ne yapabilir ki?
teklifsiz serserinin kim yada ne olduğunu söylemeye çalışırsam işin bütün büyüsü bozulur; bu, simgesel bir anlatım da değil üstelik; üstü kapalı gönderme diyede bakmamak lazım. o, daha çok bir durumu işaret ediyor; fiil ile özne arasında ara leke. fiilin özneye, öznenin de yer yer fiile dönüştüğü bir varsayım. algı disiplininin dışında, belki biraz olric o. belki dışarısa duyulan bir çıtırdı, belki ansızın karanlıkta kalmak gibi korkularla yüzleşme anının tezahürü. belki biraz ' şey' olma arzusu. eşyalar diye adlandırılma hevesi. uzaya açılmış, boşluğa savrulmuş, cismini ve hacmini hiçbir koşulda tanımlamaya sokmayan bir amorfluk hikayesi. teklifsiz serseri ye suret aramak beyhude bir serüven olacaktır. o bir kent kahramanıdır ve efsanesinin kudreti, meçhul olmasındaki tutarlılıkta sabittir. k.i.
uyarlaması mümkün olmayan bir bilinçaltı birikimi gerektiren durum. sanalla gerçeklik arasındaki kesin ayrımı, o ince çizgiyi bulmak gerekiyor; yoksa çekim kuvveti yüksek olan her iki taraf da kişinin benliğinde onarılmaz yaralar açabilir: bunu tamamen acı, yenilgi gibi de görmemek lazımdır.fazla mutluluk da insanın dengesini bozabilir. çünkü o durumda, diğer insanların mutluluk seviyeleriyle bir çatışma yaşanır ve gerçekliğin yıprattığı yerleri sanalla çoğaltmak hatalı olabilir. yani sanalın gerçeklik payı insanın bilinçaltı kapasitesiyle doğru orantılı. kapasite ne kadar genişse o kadar etkileniyorsun ve kapılıyorsun. derin suda yüzebilirsinde, dalabilirsinde. sığ denizde ise sadece ıslanırsın. sanal derinliğe inanmak, farklı bir eksiklik duyusunu algılamanın kapılarını açabiliyor.
ya da AKIL DÖNMESİ: zamandan ve tarihten çıkagelen olay örgülerinin hafızasındaki kişilik katmanları arasında, ilkel benlik ve sosyolojik koordinatın belirlediği pürüze takılıp histeri krizleriyle bu metaforun en dibindeki ilk bilgilenme alanına hissettirmeden girip yerleşmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren uyarıcıların etkisiyle bilinçaltı disiplinini bozması; uyumsuz veya tekil, agresif tutumlar ve tedaviye muhtaç yalnızlıklar oluşturması
bir süre, hayallerini gerçek diye yaşayan kişi, yaşadıklarında neyin hayal neyin gerçek olduğunun farkına varınca, büyük bir sarsıntı yaşar.
kişinin belirli bir anda yaşadığı, hep hayalleridir yada, aldanmalarını;
gerçeklerini ise hep sonradan, çok sonradan, geçmişi olarak yaşar
yani:
kişiyi belirleyen hep gerçekler olduğu halde, yaşadığı, hep, hayalleridir.
kişinin yaşadığı gerçeklerdir,doğru; ama, gerçeklerini hep bir hayal kipi içinde yaşar
kişinin hayalleri gerçek değildir, doğru; ama hayallerini hep bir yoğun gerçeklik duygusuyla yaşar
şimdi; hangisi gerçekten gerçektir acaba? ...
hayallerinde gerçekten direnen kişiye gerçekler ne yapabilir ki?
teklifsiz serserinin kim yada ne olduğunu söylemeye çalışırsam işin bütün büyüsü bozulur;
bu, simgesel bir anlatım da değil üstelik; üstü kapalı gönderme diyede bakmamak lazım.
o, daha çok bir durumu işaret ediyor; fiil ile özne arasında ara leke. fiilin özneye, öznenin de yer yer fiile dönüştüğü bir varsayım.
algı disiplininin dışında, belki biraz olric o. belki dışarısa duyulan bir çıtırdı, belki ansızın karanlıkta kalmak gibi korkularla yüzleşme anının
tezahürü. belki biraz ' şey' olma arzusu. eşyalar diye adlandırılma hevesi. uzaya açılmış, boşluğa savrulmuş, cismini ve hacmini hiçbir
koşulda tanımlamaya sokmayan bir amorfluk hikayesi.
teklifsiz serseri ye suret aramak beyhude bir serüven olacaktır.
o bir kent kahramanıdır ve efsanesinin kudreti, meçhul olmasındaki tutarlılıkta sabittir.
k.i.
uyarlaması mümkün olmayan bir bilinçaltı birikimi gerektiren durum.
sanalla gerçeklik arasındaki kesin ayrımı, o ince çizgiyi bulmak gerekiyor;
yoksa çekim kuvveti yüksek olan her iki taraf da kişinin benliğinde onarılmaz yaralar açabilir: bunu tamamen acı, yenilgi gibi de görmemek lazımdır.fazla mutluluk da insanın dengesini bozabilir. çünkü o durumda, diğer insanların mutluluk seviyeleriyle bir çatışma yaşanır ve gerçekliğin yıprattığı yerleri sanalla çoğaltmak hatalı olabilir. yani sanalın gerçeklik payı insanın bilinçaltı kapasitesiyle
doğru orantılı. kapasite ne kadar genişse o kadar etkileniyorsun ve kapılıyorsun. derin suda yüzebilirsinde, dalabilirsinde. sığ denizde ise sadece ıslanırsın.
sanal derinliğe inanmak, farklı bir eksiklik duyusunu algılamanın kapılarını açabiliyor.
ya da AKIL DÖNMESİ:
zamandan ve tarihten çıkagelen olay örgülerinin hafızasındaki kişilik katmanları arasında, ilkel benlik ve sosyolojik koordinatın belirlediği pürüze takılıp
histeri krizleriyle bu metaforun en dibindeki ilk bilgilenme alanına hissettirmeden girip yerleşmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren uyarıcıların etkisiyle
bilinçaltı disiplinini bozması; uyumsuz veya tekil, agresif tutumlar ve tedaviye muhtaç yalnızlıklar oluşturması