Tv dizilerinin büyük bölümü toplumun ahlak yapısını zedelemektedir. Fuhuşun reklamını yapmaktadır. Bir çok dizide alınteri, emek gibi değerler ayaklar altında çiğnenmekte, kısa yoldan köşeyi dönmek meşrulaştırılmaktadır..
Altı yaşındaki yeğenim seyrediyordu bugün, benim de gözüme ilişti.
“Kahraman köpek Pulsar” yalnızca “kahraman” olmakla kalmamış, biyolojik mânâda değişim de göstermiş, gözleri insanınki gibi görüyor... Renkleri bile ayırt ediyor mübarek.
TV Dizileri 'iki reklam kuşağı arasını dolduran sabun köpükleri' diye tanımlanmıştı bir ünlü tarafından sanırım Nejat İŞLER söylemişti... Ahmet UĞuRLU'ya göre de Aptallar için yapılıyormuş tv dizileri...(ama şuan kendisi 'eşref saati'nde oynuyor yani bi dizide, muhakkak kendisi kendisini izliyordur, izlerken kendini aptal gibi hissedip hissetmemesi ayrı bi merak konusu :)
t.v dizileri aslında cok yeteneklı oyuncular var cok guzel senaryolar var. ancak o yeteneklı oyuncular bıraz daha dikkatlı davransalar alkısı hakeden dizilerı magazinsel davranarak maffetmeseler tv diaileri turkıyede daha basarılı olabılır
Akşama kadar faşist şovenist sözlerle aşağılanan yok sayılan horgörülen küfredilen güneydoğu.. doğu ve doğuanadolu insanının gecmişte ve günümüzde yaşadığı destansı aşkları alıp senaryolaştırıp onların sırtından bir ton para kazanılan ama bu kazanılan paraların o aşk insanlarına zerre faydası dokunmayan... yapımların çoğuna verilen genel ad.
teyzemin hiçbirini kaçırmaya tahammül edemediği ve bunun için notlar tuttuğu canım annemin ise izlerken dünyadan fişini çektiği bişi...................
Türk toplumunda boş zamanların en yaygın eğlencesi televizyondur. Sanırım bizim kadar televizyon başında zaman kaybeden bir başka millet yoktur. Bu konuda dünya şampiyonu bir ülkeyiz. Öte yandan kitap okuma hususunda küme düşen bir memleketin bahtsız evlatlarıyız. Birileri teknolojide son hızla ilerleyip çağ atlarken bizler hep seyrediyoruz. Ekran başında miskin miskin sabahlıyoruz.
Gerçi ülkemizde televizyon yayıncılığının tarihi çok eskilere dayanmıyor. Türkiye televizyonla tanışalı sadece 38 yıl oldu. 1968’de deneme mahiyetinde ilk televizyon yayını Ankara’da yapıldı. TRT, 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yasası ile 1964’te özerk bir kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olarak, devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla kuruldu. 1972 yılında televizyonda ilk kez ‘Bedava Dünya Gezisi’ adlı yabancı dizi Türkçe seslendirildi. Televizyon yayınları 1974 yılında yedi güne çıkarıldı. İlk renkli televizyon yayını 1976’da gerçekleşti. 1984 yılında TRT tümüyle renkli yayına geçti. 1986’da ikinci televizyon kanalı TV-2 yayına başladı.
Türkiye’de ilk özel televizyon 1990 senesinde İnter Star adıyla kuruldu. Onu Show Tv takip etti. Bugün ülkemizde onlarca ulusal, yüzlerce yerel televizyon kanalı yayın faaliyetlerini sürdürmektedir. Her geçen gün bunlara yenileri eklenmektedir. Günümüzde kanallar yayın faaliyetlerini 24 saat boyunca sürdürüyorlar. Bu sanıldığı kadar kolay değildir. Nitelikli yapımlar hazırlamak büyük zaman ve emek istiyor. Bunun gerçekleşmesi sonuçta maddiyata dayanıyor. Televizyonlar maddi kaynak ihtiyacını reklâmlardan aldıkları paralarla gideriyorlar. Bu da reklâm pastasının paylaşılmasında rekabeti beraberinde getiriyor. Televizyonlar daha çok seyirci toplamak ve reklâm gelirlerinden daha çok pay almak için büyük bir yarış içerisindeler… Görünen o ki bu yarışta her şey mubah kabul ediliyor.
Türkiye’de son yıllarda diziler moda oldu. Her kanalın onlarca dizisi var. Ortalık diziden geçilmiyor. Kırık Kanatlar, Kaybolan Yıllar, Kurtlar Vadisi, Avrupa Yakası, Sıla, Ihlamurlar Altında, Yabancı Damat, Acı Hayat, Arka Sokaklar, Kızlar Yurdu, Fırtına, İki Aile, Sağır Oda, Yalancı Yârim, Sihirli Annem, Cennet Mahallesi, Çemberimde Gül Oya, Acemi Cadı, Gümüş, Sevda Çiçeği, Emret Komutanım, Yaprak Dökümü, Kadın İsterse, Zerda, Bizimkiler bunlardan sadece birkaçıdır. Bu listeyi sayfalarca uzatabiliriz. Anlaşılan o ki dizi deryası içerisinde yüzüyoruz; yüzmek ne kelime, boğuluyoruz.
Diziler genellikle 13 bölümden oluşuyor. Fakat uzun yıllar devam eden dizilerimiz de vardır. Mesela şu anda yayında olmayan ‘Bizimkiler’ dizisi tam 14 yıl devam etmiştir. Bunun yanında ‘Bizim Mahalle’ dizisi sekiz yıl, 505 bölüm sürmüştür. Bugünlerde bu kadar uzun soluklu diziler yapıl(a) mıyor. Çünkü halk, kendini içinde bulmadığı dizileri seyretmiyor. Marifet iltifata tabi olduğu için iltifat olmayınca dizi yayından kaldırılıyor.
Televizyonların reklâm pastasından daha çok pay almak için yapmadıkları şey kalmadı. Televizyonlar eğiticilik özelliklerini çoktan kaybetti. Artık doğru mesaj verme değil, çok izlenmek esas alınıyor. Onun içindir ki çocuklarımıza ve gençlerimize yanlış mesajlar veren film ve diziler yapılıyor. Bunları seyreden gençler yanlış yollara sapıp hayatlarını karartabiliyorlar. Özellikle şiddet ve cinsellik içeren diziler çocuklarımızın ruh yapısını bozuyor, karartıyor. Televizyonlarda reyting rekorları kıran, tekrarı bile ilk üç program arasına girebilen mafya dizileri, yarınlarımızın ümidi olan çocuklarımıza şiddeti aşılıyor ve haksızlığı meşrulaştırıyor. ‘Polat Alemdar’ tiplemeleri model insan olarak sunuluyor.
Türkiye’deki diziler üç günde şöhret yetiştiriyorlar. Onları seyreden genç kızlar evlerinden kaçarak hain odakların tuzağına düşüyorlar. Türkiye’de, birkaç istisna dışında, diziler eğitmiyor, zaman kaybettiriyor. Ahlaki değerlerimizi beslemiyor, zayıflatıyor. Aileler aynı çatı altında yaşasalar da diziler yüzünden birbirini görüp yeterinde sohbet edemiyorlar. Herkes dizilerden yakınıyor ama zararlı bulduğu dizileri seyretmeden de edemiyor.
yapılan araştırmalara göre turk televızyonlarında yayınlanan 254 farklı dizi warmış...alkışlıyorum...oturup bunları ızleyen ınsanlarıda... hele dizi izlerken tv ile konuşan ınsanları ayakta alkışlıyorum... böyle devam edersek yeni bir dunya rekoruna ımza atacagız... sonrada utanmadan bununla mutlu olacagız.. bu kadar boş vaktımız warsa biraz üretici olmayı deneyelim..
Heralde en çok çeşit dizi bizim ülkemizde vardır biri bitiyor öbürü başlıyor bu diziler bitiyor bide arkasından kritiği yapılıyor en komiği de haberlerde bile bunlar çıkıyor 'Aliye' de bu akşam ne olcak' yok efendim 'acı hayat şöle'.... Ülkemizde hiç sorun problem yokmuş gibi insan nasıl oluyor da bu dizileri kendilerine problem ediniyor bi anlayabilsem? böyle devam ederse türk insanı resmen asalak olucak! yemek ye, uyu, tuvaletini yap ve bütün gün tv seyret... düşünmek ne oldu peki? Ölçüyü kaçırmayı adet edinmişiz biz!
bence bu bölümün adı tv dizileri değilde (tabii türk dizileri için kast ediyorum) tv saçmalıkları yada dizi halinde çekilen rezaletler diyede adlandırabiliriz. neden bu kadar sinir oluyorum bu türk dizilerine biliyormusunuz. çünkü bu dizileri yapanlar ve bu dizilerde oynayanların esnaf zihniyetleri olduğu için. sorumluluk sahibi olmayan bir grup çapulcunun dizi filmcilik oynama kaygısıyla 'aman daha reyting nasıl yaparım' endişesinin harmanlandığı analşılmaz diyalog ve sahnelerin ard arda geldiği içeriksiz,beceriksiz, ve insanları aptal yerine koyan yapımlar oldukları için. size soruyorum. neden iyi dizi filmlerdeki özelliklerden biri bizim dizi filmlerimizde yok? ? ? ?
o kadar dedik di mi bunlar oyun,dizi,film,hayal kahramanları; ensemizde boza pişirip durmayın diye... alın işte! kurtcuklar vadisinin başrol oynargibiyapanı amerikan vatandaşı,aliyenin iffet timsali başrol oyuncusu yönetmenin sevgilisi çıktı...
Tv dizilerinin büyük bölümü toplumun ahlak yapısını zedelemektedir. Fuhuşun reklamını yapmaktadır.
Bir çok dizide alınteri, emek gibi değerler ayaklar altında çiğnenmekte, kısa yoldan köşeyi dönmek meşrulaştırılmaktadır..
En iyisi seyretmemek,alışkanlık yapabilir.Bakmadığın bölümleri merak etme olasılığı olacağı için en doğru olan zaping yapıp kanal kanal gezmek.
Kültür mantarı gibiler pıtır pıtır...
Küçük kadınlar
Arka sıradakiler
Rastlarsam izlerim.
Altı yaşındaki yeğenim seyrediyordu bugün, benim de gözüme ilişti.
“Kahraman köpek Pulsar” yalnızca “kahraman” olmakla kalmamış, biyolojik mânâda değişim de göstermiş, gözleri insanınki gibi görüyor... Renkleri bile ayırt ediyor mübarek.
~ Notçuk: Köpekler siyah beyaz görür. :)
tatlı hayat........
TV Dizileri 'iki reklam kuşağı arasını dolduran sabun köpükleri' diye tanımlanmıştı bir ünlü tarafından sanırım Nejat İŞLER söylemişti...
Ahmet UĞuRLU'ya göre de Aptallar için yapılıyormuş tv dizileri...(ama şuan kendisi 'eşref saati'nde oynuyor yani bi dizide, muhakkak kendisi kendisini izliyordur, izlerken kendini aptal gibi hissedip hissetmemesi ayrı bi merak konusu :)
t.v dizileri aslında cok yeteneklı oyuncular var cok guzel senaryolar var. ancak o yeteneklı oyuncular bıraz daha dikkatlı davransalar alkısı hakeden dizilerı magazinsel davranarak maffetmeseler tv diaileri turkıyede daha basarılı olabılır
gereksiz şeyler
güzel olanlar da var olmayanlarda ama dövüş ve kavga tvye hiç yakışmıo ne öle kesiolar biçiyolarr
Akşama kadar faşist şovenist sözlerle aşağılanan yok sayılan horgörülen küfredilen güneydoğu.. doğu ve doğuanadolu insanının gecmişte ve günümüzde yaşadığı destansı aşkları alıp senaryolaştırıp onların sırtından bir ton para kazanılan ama bu kazanılan paraların o aşk insanlarına zerre faydası dokunmayan... yapımların çoğuna verilen genel ad.
Ya bu yeni dizilerin hemen hemen hepsinde bir Aslı karakteri var.
Bu kadar eskitmeyin ismimi tamam çok güzelde... :)))))))
teyzemin hiçbirini kaçırmaya tahammül edemediği ve bunun için notlar tuttuğu canım annemin ise izlerken dünyadan fişini çektiği bişi...................
DİZİLER! ....DİZİLERİ KİM İZLER?
M.NİHAT MALKOÇ
Türk toplumunda boş zamanların en yaygın eğlencesi televizyondur. Sanırım bizim kadar televizyon başında zaman kaybeden bir başka millet yoktur. Bu konuda dünya şampiyonu bir ülkeyiz. Öte yandan kitap okuma hususunda küme düşen bir memleketin bahtsız evlatlarıyız. Birileri teknolojide son hızla ilerleyip çağ atlarken bizler hep seyrediyoruz. Ekran başında miskin miskin sabahlıyoruz.
Gerçi ülkemizde televizyon yayıncılığının tarihi çok eskilere dayanmıyor. Türkiye televizyonla tanışalı sadece 38 yıl oldu. 1968’de deneme mahiyetinde ilk televizyon yayını Ankara’da yapıldı. TRT, 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yasası ile 1964’te özerk bir kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olarak, devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla kuruldu. 1972 yılında televizyonda ilk kez ‘Bedava Dünya Gezisi’ adlı yabancı dizi Türkçe seslendirildi. Televizyon yayınları 1974 yılında yedi güne çıkarıldı. İlk renkli televizyon yayını 1976’da gerçekleşti. 1984 yılında TRT tümüyle renkli yayına geçti. 1986’da ikinci televizyon kanalı TV-2 yayına başladı.
Türkiye’de ilk özel televizyon 1990 senesinde İnter Star adıyla kuruldu. Onu Show Tv takip etti. Bugün ülkemizde onlarca ulusal, yüzlerce yerel televizyon kanalı yayın faaliyetlerini sürdürmektedir. Her geçen gün bunlara yenileri eklenmektedir. Günümüzde kanallar yayın faaliyetlerini 24 saat boyunca sürdürüyorlar. Bu sanıldığı kadar kolay değildir. Nitelikli yapımlar hazırlamak büyük zaman ve emek istiyor. Bunun gerçekleşmesi sonuçta maddiyata dayanıyor. Televizyonlar maddi kaynak ihtiyacını reklâmlardan aldıkları paralarla gideriyorlar. Bu da reklâm pastasının paylaşılmasında rekabeti beraberinde getiriyor. Televizyonlar daha çok seyirci toplamak ve reklâm gelirlerinden daha çok pay almak için büyük bir yarış içerisindeler… Görünen o ki bu yarışta her şey mubah kabul ediliyor.
Türkiye’de son yıllarda diziler moda oldu. Her kanalın onlarca dizisi var. Ortalık diziden geçilmiyor. Kırık Kanatlar, Kaybolan Yıllar, Kurtlar Vadisi, Avrupa Yakası, Sıla, Ihlamurlar Altında, Yabancı Damat, Acı Hayat, Arka Sokaklar, Kızlar Yurdu, Fırtına, İki Aile, Sağır Oda, Yalancı Yârim, Sihirli Annem, Cennet Mahallesi, Çemberimde Gül Oya, Acemi Cadı, Gümüş, Sevda Çiçeği, Emret Komutanım, Yaprak Dökümü, Kadın İsterse, Zerda, Bizimkiler bunlardan sadece birkaçıdır. Bu listeyi sayfalarca uzatabiliriz. Anlaşılan o ki dizi deryası içerisinde yüzüyoruz; yüzmek ne kelime, boğuluyoruz.
Diziler genellikle 13 bölümden oluşuyor. Fakat uzun yıllar devam eden dizilerimiz de vardır. Mesela şu anda yayında olmayan ‘Bizimkiler’ dizisi tam 14 yıl devam etmiştir. Bunun yanında ‘Bizim Mahalle’ dizisi sekiz yıl, 505 bölüm sürmüştür. Bugünlerde bu kadar uzun soluklu diziler yapıl(a) mıyor. Çünkü halk, kendini içinde bulmadığı dizileri seyretmiyor. Marifet iltifata tabi olduğu için iltifat olmayınca dizi yayından kaldırılıyor.
Televizyonların reklâm pastasından daha çok pay almak için yapmadıkları şey kalmadı. Televizyonlar eğiticilik özelliklerini çoktan kaybetti. Artık doğru mesaj verme değil, çok izlenmek esas alınıyor. Onun içindir ki çocuklarımıza ve gençlerimize yanlış mesajlar veren film ve diziler yapılıyor. Bunları seyreden gençler yanlış yollara sapıp hayatlarını karartabiliyorlar. Özellikle şiddet ve cinsellik içeren diziler çocuklarımızın ruh yapısını bozuyor, karartıyor. Televizyonlarda reyting rekorları kıran, tekrarı bile ilk üç program arasına girebilen mafya dizileri, yarınlarımızın ümidi olan çocuklarımıza şiddeti aşılıyor ve haksızlığı meşrulaştırıyor. ‘Polat Alemdar’ tiplemeleri model insan olarak sunuluyor.
Türkiye’deki diziler üç günde şöhret yetiştiriyorlar. Onları seyreden genç kızlar evlerinden kaçarak hain odakların tuzağına düşüyorlar. Türkiye’de, birkaç istisna dışında, diziler eğitmiyor, zaman kaybettiriyor. Ahlaki değerlerimizi beslemiyor, zayıflatıyor. Aileler aynı çatı altında yaşasalar da diziler yüzünden birbirini görüp yeterinde sohbet edemiyorlar. Herkes dizilerden yakınıyor ama zararlı bulduğu dizileri seyretmeden de edemiyor.
yapılan araştırmalara göre turk televızyonlarında yayınlanan 254 farklı dizi warmış...alkışlıyorum...oturup bunları ızleyen ınsanlarıda...
hele dizi izlerken tv ile konuşan ınsanları ayakta alkışlıyorum...
böyle devam edersek yeni bir dunya rekoruna ımza atacagız...
sonrada utanmadan bununla mutlu olacagız..
bu kadar boş vaktımız warsa biraz üretici olmayı deneyelim..
burada en çok ilgimi çeken şey, milletin dizi bağımlısı olması oldu.....
yaaa........acaba.......ben de bir bozukluk mu var diye düşündüm ne yalan söyleyeyim.....
onlar tatile girdi ama antoloji girmedi..yorumlara hala devam..:P
bakıyorum da olumsuz eleştiri yaptığımız dizileri aslında ne kadar da iyi tanıyoruz....demek ki yine de bakıyoruz bee.........
hayatımızdaki saplantılar
AVRUPA YAKASI_
bize ait olan ve izlenmeye değer olan tek dizi bu ;)
Heralde en çok çeşit dizi bizim ülkemizde vardır biri bitiyor öbürü başlıyor bu diziler bitiyor bide arkasından kritiği yapılıyor en komiği de haberlerde bile bunlar çıkıyor 'Aliye' de bu akşam ne olcak' yok efendim 'acı hayat şöle'....
Ülkemizde hiç sorun problem yokmuş gibi insan nasıl oluyor da bu dizileri kendilerine problem ediniyor bi anlayabilsem? böyle devam ederse türk insanı resmen asalak olucak! yemek ye, uyu, tuvaletini yap ve bütün gün tv seyret... düşünmek ne oldu peki? Ölçüyü kaçırmayı adet edinmişiz biz!
dizi dizi dizilmiş diziler
bence bu bölümün adı tv dizileri değilde (tabii türk dizileri için kast ediyorum) tv saçmalıkları yada dizi halinde çekilen rezaletler diyede adlandırabiliriz. neden bu kadar sinir oluyorum bu türk dizilerine biliyormusunuz. çünkü bu dizileri yapanlar ve bu dizilerde oynayanların esnaf zihniyetleri olduğu için. sorumluluk sahibi olmayan bir grup çapulcunun dizi filmcilik oynama kaygısıyla 'aman daha reyting nasıl yaparım' endişesinin harmanlandığı analşılmaz diyalog ve sahnelerin ard arda geldiği içeriksiz,beceriksiz, ve insanları aptal yerine koyan yapımlar oldukları için. size soruyorum. neden iyi dizi filmlerdeki özelliklerden biri bizim dizi filmlerimizde yok? ? ? ?
nedirin en çok tıklananlar kısmını dolduran..
çok dizi var ama bazılarını seviyorum:yabancı damat cennet mahallesi sev kardeşim
nedir bölümünü kalitesizleştıren terimler...!
o kadar dedik di mi bunlar oyun,dizi,film,hayal kahramanları; ensemizde boza pişirip durmayın diye... alın işte! kurtcuklar vadisinin başrol oynargibiyapanı amerikan vatandaşı,aliyenin iffet timsali başrol oyuncusu yönetmenin sevgilisi çıktı...
KALDIRIN BU BÖLÜMÜ YA adamı hasta etmeyın zaten yeterince reytingleri var BİDE SİZ BU DİZİLERİN REYTİNGLERİNİ tavan YAPTIRMAYIN.. :))
dünyanın bir başka ülkesinde varmıdir acaba böyle dizi çılgınlığı?
ne biçim ülkede yaşıyoruz bu bi kabus olmalı:S
çemberimde gül oya tabiki...