NECMETTİN HACIEMİNOĞLU'nun bu eseri, milletimizin tarih, kültür, dil, töre ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan şuurlu bir aydının endişelerini ihtiva eder. Bu endişe özellikle 1960'lı yıllarda dile karşı başlatılan 'Öztürkçecilik' hareketinden ileri gelir. Yazar, Türk diline karşı girişilen yıkıcı faaliyetleri durdurabilmek için, 1959'dan, 1969 yılına kadar uydurmacılık aleyhinde bir çok makale kaleme alır. İşte bu kitap, o yıllarda yayınlanan makalelerden derlenmiştir. Eser, millî dilin toplum hayatındaki kıymet derecesini ortaya koymak, dile karşı yapılan kasıtlı saldırıların kimler tarafından ve hangi emeller uğrunda yapıldığı göstermek amacını gütmektedir.
Günümüzde durum daha vahim bir hâl almıştır maalesef: ... Biletlerimizi çekettiriyor, opsiyon alıyor ya da okeylettiriyoruz. Fönlüyor, şutluyor, duş alıyor, çay alıyor, taksi alıyor, sahne alıyor, yemeğe çıkıyor, drink alırken fondip yapıyoruz.
Babayyyy, okey okey ve wovv demeye bayılıyoruz. Resim çektirirken cheesss diyor, fast foodlarda besleniyor, Dürümtrak, Mantıhause, Aşroom, Dürümland’de yemek yiyoruz.
Süper market ya da hiper marketlerden alışveriş ediyor, shoophing centerlerde vakit geçiriyor, Migros’tan közlematik ve lekematik alıyoruz.. Emlakçıda okazyonlu studyo daire ve evli arsa satılıyor ama çoğumuz rezidanslarda oturuyor. Southside, Sunhill, Dream Town adlı sitelerimizde my home, my dream tipi villaları morgıc sistemi ile almaya çalışıyoruz.
Bu terim anlamlı. Neden? Kültür ve Sanat sitesinde bile insanlar Türkçeyi doğru olarak kullanamıyorlar da ondan. Kendimi övmekten hatta kendimden bahsetmekten pek hoşlanmam. Fakat Türkçeyi mümkün olduğunca doğru kullanmaya “çalıştığım” için kendimle gurur duyarım.
Çünkü Türkçe bizim milletimizi kenetleyen bir tutkaldır. Ona saygı göstermek de her Türk gencinin vazifesidir. Vesselâm.
Ya Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Herkesin, her şeyi anlamasını bekleyemezsin.
Aydınlık günlerini unutturacak kadar uzun sürdü...
Türk milletinin karanlık günlerinin bir habercisi.
NECMETTİN HACIEMİNOĞLU'nun bu eseri, milletimizin tarih, kültür, dil, töre ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan şuurlu bir aydının endişelerini ihtiva eder. Bu endişe özellikle 1960'lı yıllarda dile karşı başlatılan 'Öztürkçecilik' hareketinden ileri gelir. Yazar, Türk diline karşı girişilen yıkıcı faaliyetleri durdurabilmek için, 1959'dan, 1969 yılına kadar uydurmacılık aleyhinde bir çok makale kaleme alır. İşte bu kitap, o yıllarda yayınlanan makalelerden derlenmiştir. Eser, millî dilin toplum hayatındaki kıymet derecesini ortaya koymak, dile karşı yapılan kasıtlı saldırıların kimler tarafından ve hangi emeller uğrunda yapıldığı göstermek amacını gütmektedir.
Günümüzde durum daha vahim bir hâl almıştır maalesef:
...
Biletlerimizi çekettiriyor, opsiyon alıyor ya da okeylettiriyoruz. Fönlüyor, şutluyor, duş alıyor, çay alıyor, taksi alıyor, sahne alıyor, yemeğe çıkıyor, drink alırken fondip yapıyoruz.
Babayyyy, okey okey ve wovv demeye bayılıyoruz. Resim çektirirken cheesss diyor, fast foodlarda besleniyor, Dürümtrak, Mantıhause, Aşroom, Dürümland’de yemek yiyoruz.
Süper market ya da hiper marketlerden alışveriş ediyor, shoophing centerlerde vakit geçiriyor, Migros’tan közlematik ve lekematik alıyoruz.. Emlakçıda okazyonlu studyo daire ve evli arsa satılıyor ama çoğumuz rezidanslarda oturuyor. Southside, Sunhill, Dream Town adlı sitelerimizde my home, my dream tipi villaları morgıc sistemi ile almaya çalışıyoruz.
(Nadiye Sarıtosun)
Bu terim anlamlı. Neden?
Kültür ve Sanat sitesinde bile insanlar Türkçeyi doğru olarak kullanamıyorlar da ondan. Kendimi övmekten hatta kendimden bahsetmekten pek hoşlanmam. Fakat Türkçeyi mümkün olduğunca doğru kullanmaya “çalıştığım” için kendimle gurur duyarım.
Çünkü Türkçe bizim milletimizi kenetleyen bir tutkaldır. Ona saygı göstermek de her Türk gencinin vazifesidir. Vesselâm.