Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Trak Türkleri sizce ne demek, Trak Türkleri size neyi çağrıştırıyor?

Trak Türkleri terimi Vera Kramer tarafından tarihinde eklendi

  • Nusret Alperen
    Nusret Alperen

    Mete Bey,
    "Trak Türkleri" başlıklı yazınızın son bölümünü kaynak göstererek MEDENİYET VE PEDAGOJİ TARİHİ adlı kitabıma almak istiyorum.
    İzin verip vermeyeceğiniz hususunu mail adresime bilgilendirmenizi rica ederim.
    Saygılarımla.
    Dr. Nusret Alperen

    [email protected]

  • Mete Esin
    Mete Esin

    Trak Türkleri!
    Trak ve Türk… Bu iki kelimeyi yapan dört sesten üçü ortaktır. Yâni t, r ve k sessizleri, yâni dörtte üçü! .. O hâlde Traklar Türktürler! Konuyu açan Ulufer rumuzlu kızımız, bellidir ki bunu böyle düşünmüş! (Fakat her nedense konuya bir tek kelime bile eklememiş!) Şu var ki çok yanlış düşünmüş! Çünkü… Trak ve Türk toplumlarının, bu ses benzerliği yanında kültürlerindeki ortak birkaç noktadan başka hiç bir yakınlıkları bulunmamaktadır. Hoş… Bu yanılgıya ilk düşen Ulufer rumûzu da değildir. Bu konuda makâle ve kitap yazanlar dahi görülmüşlerdir! Başlı-başına bir kitap değilse bile, kitabın içinde bu tez (!) işlenmiştir. Hâl böyleyken, yerli ve yabancı hiçbir târih kaynağında bu yöndeki bir bilgiye rastlamak mümkün değildir.
    Bizim bugün Trak olarak andığımız toplum, kendilerine “Thrakes” dermiş. Bu ise, kahraman ve yiğit gibi anlamlara gelmekteymiş. Traklar, adlarıyla anılıp Trakya denilen ve bugün bizimle birlikte Bulgarya ve Yunanistan’da kalan topraklarda yaşamış eski bir kavimdir. Buralara MÖ’ki birinci bin yılda geldikleri kabûl edilmektedir. İskitlerle bir yakınlıkları vardır ve kırk dolayında alt kavimleri bilinir. (Bir kısmı Anadolu yakasına da geçmişlerdir. Marmara’nın doğusunda yaşamış Bitinler ve güneyinde yaşamış Misler Trak asıllıdırlar. Ayrıca Aydın ilimiz çevresinde de yaşamışlardır.) Genel olarak medeniyetten uzak durmuş, tabiaten kaba-saba ve geçimsiz insanlardır. Güdük bir de yazıları olduğu sanılmaktadır. Fakat günümüze yazılı pek bir şey bırakamamışlardır. Biz onları, en yakın oldukları Yunan ve Roma yazılı kaynaklarından tanıyıp öğrenmekteyizdir.
    Traklar iyi savaşmalarına rağmen, aralarında anlaşıp birleşerek güçlü devletler kuramamışlardır. Ancak, bu konuda küçük birkaç denemeleri olmuştur. Bunların en önemlisi, başkenti Vize olan krallıktır. Bu da, halkın isyânı üzerine MS 46’da Romalılarca ortadan kaldırılmıştır.
    Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra Doğu’da kalan Traklar, bundan sonra asimile olmaya başlamışlardır. Trakların önemli bir kısmı, Doğu Roma (Bizans) içinde Rumlaşmış, bir o kadarı da Bulgar milletinin oluşumuna katılmışlardır. Bugünkü Bulgarların yüzde kırkının Trak olduğu laboratuar araştırmalarında (DNA) ispatlanmış bulunmaktadır. Günümüzün Pomakları da, aynı yüzde kırkın içinden gelmektedirler; kısaca Trak asıllıdırlar. Ayrıca… Az sayıdaki Trak da, bölgenin diğer etnik unsurları olan Makedon, Yunan ve hattâ Arnavutlara karışmışlardır.
    Ciddî devletler kuramayan Trakların arasından, öte yandan Spartaküs gibi ünlü bir kahraman figür çıkmıştır. Spartaküs, muhtemelen Trakya’nın kırlarındaki bir çoban iken, Osmanlıların devşirme usûlü gibi bir uygulamayla alınıp Roma’ya götürülmüş, Ora’da köle edilmiştir. Bundan sonrasıysa Spartaküs’ün bilinen mâcerâsıdır.
    Trakların bir de imparator düzeyinde sivrilmiş kimlikleri vardır. Nitekim; 235-238 yıllarında Roma İmp. olan Maximinus Thrax (Caius Julius Verus) ve 308-313 yıllarında gene Roma İmp. olarak hüküm süren Maximinus Galerius Valerius, gençliklerin de Trakya'dan alınıp-devşirilmiş birer paralı askerdirler. Müzikle ve özellikle lir enstrümanıyla birlikte anılan efsanevî Orpheus, MÖ beşinci yüzyılda yaşamış ve spor tıbbının kurucusu sayılan hekim Herodicos, MÖ 460-370 yıllarında yaşayıp, atom teorisine katkıda bulunmuş filozof ve matematikçi Abderalı Demokritos, gene Trak asıllı diğer ünlülerdir.

    Mete Esin