Kültür Sanat Edebiyat Şiir

titanic sizce ne demek, titanic size neyi çağrıştırıyor?

titanic terimi Ger tarafından tarihinde eklendi

  • sssss
    sssss


    cdsls
    10 ay önce (düzenlendi)
    Bilgilerin ne yazık ki büyük kısmında hata söz konusu.

    1. Geminin bacalarının ağırlığı 60 ton değildir. Ortalama her bir baca 82 tondur. Birinci baca 24, İkinci ve Üçüncü bacalar 25.4, Dördüncü baca ise 26 metredir. Sonuncu baca sadece dekorasyon amaçlıdır.

    2. Tonaj bilgisi yanlış. 46328 Ton değil, Total ağırlık 52310 Deplasman tondur. Grostonaj 46328'dir.

    3. Gemiyi inşa eden personel sayısında hata var. Titanic ve kardeşlerinden Olympic eş zamanlı olarak inşa edilmişlerdir. İki gemi inşasında çalışan işçiler ortaktır. Ve toplam 15.000 irlandalı işçi çalışmıştır.

    4. Gemideki yangın konusuna gelecek olursak; Gemi sefere çıkmadan önce 6 nolu kazan dairesene bağlı kömür ambarının bi bölümünde bir yangın çıktığı doğrudur. Lakin bu söndürülmüş ve soğutulmuştur. Bu raporlarda mevcut bir durum. Ama Titanic yangının sebep olduğu durum yüzünden batmadı. Enkaz detaylı şekilde incelendiği için gemi de oluşan yırtığın nasıl ve ne şekilde olduğu zaten biliniyor.

    5. Geminin yangına ait izleri yolcular görmesin diye çevrilip döndürüldüğü de gerçeği yansıtmıyor. Southampton iskelesindeki White Star Line'a ait olan dock'ta demirli olan Titanic zaten rıhtıma sol yanından yanaşmış şekilde durmaktaydı. O iskeleden hareket için zaten sol yandan yanaşmış olması gerekir. Sağ taraftan yanaşamazlar. Yoksa tam yol tornistan ile limandan çıkabilirler.

    6. Dürbün olmadığı konusu da hatalı. Gemide dürbün mevcut. Bu gemi tutanaklarında ve kurtulan personelin ifadelerinde mevcut. Üçüncü kaptanın dürbünleri bi yere kitlediği ve anahtarı unuttuğu da gerçeği yazık ki yansıtmıyor. Ay olmayan bir gece de kullanacağınız bir dürbün zaten bir işe yaramaz. Çarşaf gibi bir denizde buz sisi de mevcutken ve dibinde kırılan dalgalar olmadan bir buzdağını görmeniz imkansız derecede zaten zordur.

    7. "Tasarlandığı hızdan daha büyük bir hızla gidiyordu" nasıl bir ifadedir ? Titanic ortalama bir hızda seyrediyordu. 21 knotluk bu hız geminin tam hızı değildir. Titanic bütün makinalar tam kapasite ile çalıştırılırsa gemi ortalama 25 Knotluk bir hız ile seyreder. Bu da geminin ulaşacağı maksimum hıza çok yakındır.

    8. Filika sayısının yetersizliğinden bahsedip daha sonra bu suç oluşturuyordu diye giriş yapmakta saçma olmuş. Dönemin denizcilik kanunlarına göre gemi tonajı 18 bin grostondan büyük gemiler yolcu sayısının en az 3/1'i kadar filika ile donatılması yeterli sayılmaktaydı. Bu sebeple Titanicteki filika sayısı yolcuların üçte birinden çok daha fazla yolcu alabildiği için yasal sınırın zaten üzerindeydi. Gemi de 20 filika mevcuttu. Bunların 4 tanesi katlanabilir filikalardır.

    9. Filikalar ile ilgili olarak tatbikat yapılmadı demekte saçma olmuş. Zira gemi sefere çıkmadan ve inşa sırasında kuru havuzda filika testleri ve tatbikatları gerçekleştirilmiştir. Kardeş gemi Olympicte bu tatbikatlar zaten yapılmaktaydı. Ve titanice gelen subay personeli de bu gemiden transfer edildiği için personel zaten Titanic ile ilgili deneyim sahibiydi. Olympic titanikten daha önce sefere çıkmıştır.

    10. Kaptanın navigasyondan sınavı geçemediği de yanlış bilgi. Edward John Smith White Star deniz yollarında çok üzün süre kaptanlık yapmış, çeşitli madalyalar almış ve Titanicten önce kardeş gemi Olympic'te kaptanlık yapmıştır. Bu süre boyunca gemiyi başarıyla idare ettiği için ve emekli olacağı için emeklilik hediyesi olarak yeni gemi Titanicin ilk seferini idare etmesi şerefi kendisine verilmişti. Titanic ile ilk seferine çıkarken White Star'ın en tecrübeli ve deneyimli kaptanıydı.

    Saygılar. sevgiler..

  • Smile Helalxx
    Smile Helalxx

    acemi bir alkolik kaptanın hırsları yüzünden batan batmaz denilen gemi
    ama sonunda kaptan 11 dalda oscar kazandırdı...

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Demek ki, Titacik te batarmış.

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Titanic'i hayran hayran izleyip,
    bu gemiyi tanrı bile batıramaz diyen o adamın,
    titanik batarken ki yüz iafdesini görmeyi ne çok isterdim.

  • Osman Aslan
    Osman Aslan

    Adolf Hitler ele geçirilen İngiliz, Fransız ve Yahudi üç esire bir şans tanımak istemiş..

    - 'Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım' demiş.

    İngiliz'e sormuş:

    - 'Titanik kaç yılında battı? İngiliz hemen cevap vermiş.

    - '1912'

    Hitler İngilizi göndermiş, Fransıza sormuş bu kez,

    - 'Titanik'te kaç kişi öldü? ' Fransız cevap vermiş

    - '1050'

    - 'Tamam, sen de gidebilirsin' diyerek özgür bırakmış. ve Yahudi'ye dönmüş:

    - 'Say lan ölenlerin isimlerini! '

  • Ferit Ala
    Ferit Ala

    Büyük lokma ye, büyük söz konuşma.

    ' Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz ' diyerek gemiyi öven insanlara karşılık, gayreti ilahiye dokunmasından olacak ki, buzdağına çarparak günümüze kadar uzanan ibretlik ve bir o kadar acı bir hikaye.

  • Betul Yıldız
    Betul Yıldız

    Hitler karşısındaki üç esire şöyle bir bakar ve 'sorularımı doğru cevaplayan özgür kalacak' der.
    1. esir ingilizdir,sorar Hitler 'Titanic kaç yılında battı? '
    -1912 der ingiliz ve serbest kalır.
    2.esir fransızdır,sorar Hitler 'Titanic'te kaç kişi öldü? '
    -1515 kişi der fransız ve o da serbest kalır.
    3.esir yahudidir, ona döner Hitler ve 'say lan isimlerini'

  • Büşra Korkmaz
    Büşra Korkmaz

    Titanic... Titanic, hayatımı mahveden film... O filmi izlediğim gece, astım hastası oldum, ve hep öyle kalacağımdan korktum, kolay mı, gerçekten yaşanmış o hikayeyi izlemek?
    Sonra bu da yetmedi, ruyalarıma girdi titanic, ama nasıl ruyalar, her biri ayrı bir hikaye, özünde sadece titanic evet, ama o ruyalar çok derin ve farklıydı, neyse ki artık görmüyorum. Kısacası sağlığa zararlı bir film, ama o ruyalar yinede çok güzeldi...

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    taytanik

  • Oktay Avşin
    Oktay Avşin

    Titanik’in akıl almaz öyküsünü sunarken uyarıyoruz. Bir düşünün, Titanik’i batıran gerçekten bir buz dağı mıydı?

    Hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını bilmiyordu. Hatta kendisinin dahi haberi yoktu. Adı; Morgan Robertson´du, Amerikalıydı, 1861´de doğdu, gençken denizcilik yaptı, sonra ise bir elmas eksperi oldu ve New York´da kuyumculuk yaptı. Sonra Kipling´in bir öyküsünü okudu ve yazar olmaya karar verdi. İlk öyküsü 25 $´a satıldı, daha sonra yazdığı 10 öyküden ise 1000 $ kazandı. Yazmak ona artık kolay ve kazançlı geliyordu. 1897 yılının bir kış gecesinde 24.Caddedeki dairesinde yeni bir deniz öyküsü yazmayı planladı. Bu bir uzun öykü olacaktı.

    Hayali “Titan Kazası”

    Hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan bir gemi. Bir aşk teması üzerine kurulu olan öykünün kahramanları bu dev gemiye binip, İngiltere´den ABD´ye gidiyorlardı ve aşk hikayesi dünyanın en lüks gemisinde sürecekti. Ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle karşılaşacaklar ve bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı. Robertson´un teması buydu, oturup yazmaya başladı ve öyküye iki isim verdi; 'Futility'yani 'Nafile' ve 'Titan Kazası'... Evet, yanlış okumadınız; Titan... Şimdi beraberce Robertson´un romanından bİr bölümü; 'Titan'ın batış sahnesini okuyalım.

    'Gözcü haykırdı; ´buzdağı! Birinci subay, kaptana haber verdi ve derhal makine dairesine tornistan yani geri git emri verildi. Fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu. Aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu. Sonra buzdağı gemiye ulaştı, bu arada gemi ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi ve kaptanla yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı Titan´ın sancak tarafına çarptı. Darbe hafifti hatta pek hissedilmedi, kaptan o anda ucuz atlattık diye düşünüyordu. Ama birkaç dakika sonra gemi birden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü çünkü uğursuz buzdağı Titan´ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı.'

    Daha sonra Robertson öyküye; gemi hızla su aldığını. Alarm verildiğini, filikaların indirilerek, önce kadınlar ve çocuklar bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken, Avrupa´nın en ünlü ve zengin ailelerinin mensuplarnın birbirlerine ebediyen veda ederken, dev yolcu gemisi Titan’ın buzlu kutup sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu.

    İnanılmaz kehanet gerçekleşiyor...

    Ve Robertson 1898 yılında öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. Kitap onu çok daha sonra ölümsüz yapacaktı, dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı ama sonuç yayınladığı dönem için aynen kitabın adı gibiydi yani 'Boşyere' Aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda, başka bir gemi, asla batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi Titanik, İngiltere’nin Southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı. Sonra, 1912 yılında 14 Nisan´ı, 15 Nisan´a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan bir buzdağı batmaz denen Titanik’in katili olacaktı. Yukarda okuduğunuz Robertson´un romanındaki batış sahnesi aynen gerçekleşti. Sadece o kadar mı? Bakın Morgan Robertson Titanik´den 14 yıl önce yazdığı romanında daha neleri bilmişti;

    Robertson´un romanındaki Titan adlı gemi Southampton limanından yola çıkıyordu ve 14 yıl sonra Titanik de aynı limandan yola çıktı.

    Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. Titan 248 metre, Titanik 252 metreydi.

    İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanında Titan´ı 70.000 ton ağırlığında yazmıştı; Gerçek Titanik ise 66.000 tondu.

    Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu taşıyorlardı. Gerek romandaki hayali Titan´a gerekse de gerçek Titanik´e Avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.

    Daha da ötesi var;

    Robertson´un romanındaki dev Titan, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik´ de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Talihsiz Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.

    Ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik´de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.

    Sonra...Gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu. Aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... Robertson´un romanındaki Titan´da ise 1500 kişi ölüyordu. Her iki gemi de 3000 kişilikti ve Titanik´e 2224 kişi binmişti.

    Aynı asla batmaz denen gemi,

    Aynı yerden aynı yere yolculuk,

    Aynı tarihte, aynı yerde kaza,

    Aynı buzdağı ve aynı tür batış,

    Aynı yolcu ve ölü sayısı,

    Hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar...

  • Kara Dut
    Kara Dut

    havuzda cekilmiş bir film......

  • Merve Sinem Efe
    Merve Sinem Efe

    Yaw her film bittiğinde ağlıyorum.Nasıl bi film olduğunu nerde hangi sözün söylenceğini aım gibi ezberledim ama bir türlü 'geri gelin,geri gelin'denen yerde ağlamaya başlıyorum.

  • Ahmet Sinan Yurdadoğan
    Ahmet Sinan Yurdadoğan

    selam, pazartesi akşamı show tv de TİTANİC filmini birkez daha seyrettim. kanaatim aynı bu geminin batma sebebi çok tecrübeli olan kaptanının sırf kendi hırsı sebebiyle gemiyi bir an önce amerikaya ulaştırmak icin cok hızlı hareket ettirmesidir diye düşünüyorum. filmin son sahnelerinde kaptanın kusurunu anlayıp kumanda odasına gecip gemisini son anına kadar terketmemesi onun büyüklüğünü kanıtlar nitelikte.

  • Bilge Gökçe
    Bilge Gökçe

    valla süper bir film... süper bir aşk filmi.. aşk ölümsüzdür diyenlere..

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    daha önceden bir mailde görmüştüm
    ice-berg olayı palavraymış
    mühendis hatasıymış
    isim sarsılmasın diye
    buz dağına çarptı denmiş......
    mantıklı geldi...
    ben mailin yalancısıyım....

  • Fulya Uludağ
    Fulya Uludağ

    Sen git o kadar uğraş o kadar devasa bir yapı inşaa et ilk seferinde buzdağına çarpıp batsın yok böylee bir talihsizlik ya.Ama filmi güzeldi.Birde Britanic var aynı şekilde bizim titanic battıktan sonra biraz küçüğü yapılmış adı da britanic olmuş ama ne kadar talihsiz bir durum dur ki o da abisi titanic gibi ilk seferinde iceberge çarpıp batmış:(Ne büyük rastlantı değilmi :) Hani bizim dumlupınar denizaltısı gibi dumlupınar faciasından sonra yeni bir denizaltı yapılmış adı dumlupınar olmuş ve o da batmış bundan sonra hiçbir denizaltıya dumlupınar ismi koymamaya karar verilmiş.

  • Tuce
    Tuce

    izlerken mükemmelliğine imrendiğim o güzelim aşkı barındıran başyapıt..

  • Pelin Akar
    Pelin Akar

    bende vardim o filmde görmedinizmi beni hani gemi batarken bi sarisin kadin vardi düdük calan adamin yaninda iste o bendim

  • Bay Grey
    Bay Grey

    Defalarca sıkılarak bir kere izleyebildiğim film, oda o kadar oskar aldı vardır bir hikmeti deyüp sonuna kadar baklediğimdendir :))

  • Emre Duman
    Emre Duman

    hayatımın filmi

  • Merlin Xn
    Merlin Xn

    Şimdiye dek en çok etkilendiğim film.. Bu denli trajik bir olay ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi perdeye.

  • Birgül
    Birgül

    Sadece bir film olarak algılamak yanlış bence gerçekte yaşanmış bir olay.

  • Gönül Bahçemsin
    Gönül Bahçemsin

    ayy çook acıklıydı yaaa o günden beri denize gitmeye korkuyorum valla
    kemancılar çook güzeldi ama ya

  • Faruk Çolak
    Faruk Çolak

    denizden nefret etmeme sebeb olan film......
    ama öylesine bir aşkı yaşamak isterdim.

  • Nihan Aydın
    Nihan Aydın

    kemancılar güseldi.

  • Asya Liman
    Asya Liman

    'Biz kadınız seçimlerimiz her zaman zordur'

    rose'un annesi

  • Gizem
    Gizem

    Titanic,'Tanrı bile batıramaz'dedikleri için doğanın onlara bir oyun oynaması ve gücünü göstermesi sonucu batan ve insanları çok ağlatan bir efsane.

  • Abdullah Teymur
    Abdullah Teymur

    kaptanın telaşı sonucu batan bir gemi.
    oysa kaptan buz dağına çarpmayı engelleyemeceğini anlayıp,geminin rotasını çevirmek yerine geminin hızını azaltıp dağa oturtması daha doğruydu.çünkü geminin burun kısmı buz dağına otursaydı gemi 4 günde batmazdı.çünkü burunda daha az gedik açılırdı.yani o kadar tecrubeli olduğu söylenen bir kaptanın telaşı 770 üçüncü sınıf insanın hayatına mal oldu.ayrıca film güzel ama biraz abartılı sonuçta filmlerin çoğu hayal ürünü.ama müziği mükemmel

  • Gülçin Yilmaz
    Gülçin Yilmaz

    son yarım saatinde uyuduğum film.

  • Emrah Çekiç
    Emrah Çekiç

    'bu gemiyi tanrı bile batıramaz' denilen gemi.sonu malum!