Katil melek-2 O anda ışıklarla aydınlatılmış olan yoğun bakım servisi kararmaya başlamıştı sanki. Serumların bağlı olduğu infüzyon pompalarından , monitörlerde, respiratörlerden (solunum cihazı) ve diğer bütün tıbbi cihazlardan çıkan sesler durmuştu. Sekiz tane hastanın inleme ve nefes sesleri de yok olmuştu. Hastaların aralarına çekilmiş paravan perdeler hareketlenmiş havalanıyor gibiydi. Melek nefesinin kesildiğini hissediyordu. Yaşadığı panik onu savunmasız bırakmıştı. Yerdeki yeni silinmiş parlak gri taşlarda aksini görüyordu. Allak bullak olmuştu. Kendini toparlamaya çalışıyordu. Elindeki ilaçlı enjektörü saklayarak arkasını dönmeden - Aaa doktor bey siz mi geldiniz? Hastalarla uğraşıyorum işte . Geliyorum hemen
Bu arada doktor hasta başı deskine oturmuş hasta dosyalarını inceliyordu. Dosyaların üzerlerinde yatak numaraları yazıyordu. Hastaların yataklarının ayak uçlarında da aynı numaralar yazıyordu. Bu şekilde hastaların isimlerini kullanmadan kimden bahsettiklerini anlıyorlardı. Hakanın yatak numarası 5 di.
Melek 5 numaraya yatan bütün erkek hastalarla evlenmeyi istiyordu. Bunu birkaç kez başarmıştı. Melek için beş rakamı çocukluğundan gelen bir yaraydı. Üvey babası ona ne yapıyorsa beş kez tekrar ederdi. Beş tokat, beş tekme ,beş kamçı …..
-Melek gel buraya . Sen neden bana yalan söyledin.
Çocuk Melek korku ve dehşetle babasının yüzüne bakıyordu. Elleri ayakları titreyen on yaşındaki Melek az sonra başına gelecekleri hayal ederken ağlamasına engel olamıyordu.
- Baba ben sana yalan söylemedim.
- Kes … diye bağırdı babası .. Bana yalan söylemenden ve söylemedim demenden de bıktım usandım artık. Sen iğrenç bir yaratıksın be. Hayatımda gördüğüm en çirkin kız çocuğusun.
Melek karşısında iri gövdesiyle üzerine doğru yürüyen insan azmanı üvey babasına bakarken donup kalmıştı. Adamın tüm vücudu kıllarla kaplıydı ve öyle kiloluydu ki sadece gıdısından beş kilo et çıkardı. Kocaman ellerini ona doğru uzatıp ağzından salyalar saçarak gülüyordu. İğrenç sararmış dişlerini görünce Melek’ in midesi fena halde bulanmıştı. Zavallı kız istemediği halde halının üzerine kusmuştu.
-Melekkkkkkkkk ne yaptın sen.
Melek evin uzun koridoru boyunca koşup koridorun en sonundaki odasına ulaşıp kapısını kilitlemişti. Üvey babası annesinin bütün gece vardiyalarında bu küçük kızı önce bir bahaneyle dövüyor .Sonrada farklı şekillerde taciz ediyordu. Melek artık buna dayanamıyordu. Ondan kurtulmanın planını yapmıştı. Önce odasında sakinleşti .Sonra kapısının önünde ayı gibi bağıran babasına kapıyı açtı. Onun kendisine son kez istediği her şeyi yapmasına izin verdi.
Adam istediğini aldıktan sonra elindeki bira şişesiyle koltuğun üzerinde sızıp kaldı. Melek ise karşısındaki kanepede onu izledi bütün gece. Biranın içine koyduğu yüksek dozdaki uyku ilaçları sayesinde yavaş yavaş ölüşünü izliyordu. O gün büyüdüğünde hemşire olmaya karar verdi Melek. Böylece ilaçlar hakkında daha çok şey öğrenebilecekti… İlk şeytani gülümsemesi üvey babasının soğuk eline dokunduğunda yüzünde belirmişti. O gün aldığı haz onun bağımlılığı haline gelmişti. Ölü erkekleri çok ama çok seviyordu.
O gece sessizce sabahı bekledi. Sabah olduğunda oturduğu kanepeden kalkıp yatağına gidip uzandı. Az sonra annesi gelip üvey babasını ölü olarak bulacaktı .Polis asla küçük Melekten şüphelenmeyecekti. Adamın bilinçsiz şekilde alkolle birlikte uyku ilacı alıp öldüğünü düşünecek dava dosyasını kapatacaklardı. -Hemşire hanım 5 yatağın bu saatte ne tedavisi vardı ki. Order da ben göremedim.
Melek hastaların arasından kocaman gövdesini geçirip servisin bir ucundan doktorun yanına yavaş adımlarla ilerliyor bir yandan da yüzüne yerleştirdiği o şeytani gülümsemesiyle neler yapacağını düşünüyordu.
- Doktor bey ben gelip göstereyim.
- Size de zahmet verdik Melek hemşire ,deyip güldü doktor.
- Ne demek …dedi Melek alaycı bir şekilde.
Doktor başını evraklardan kaldırmadan konuşuyordu. Oturduğu döner koltukta hafifçe kendini sağa sola çevirip yazılanları okuyordu. Başına gelecekler habersizdi.
Melek elindeki enjektörü arkasına saklayıp doktora doğru ilerlerken yepyeni bir heyecan duyuyordu. Bu bir hasta değildi. Kendisiyle konuşuyordu. Adama yaklaşırken alıcı gözüyle inceliyordu. Orta yaşlarda hafif kırlaşmış saçları kısa kesilmişti. Gözlüğü yüzünün yarısını kaplayacak kadar büyüktü. Başı önüne eğik olduğundan tepesindeki hafif açıklık dikkati çekiyordu. Tıknaz bir adam olduğu için onunla başa çıkabileceğini düşünüyordu. Elleri üvey babasının ki gibi kalın parmaklıydı ve bundan iğrenmişti.
Artık ona çok yaklaşmıştı. Bu heyecana bayılmıştı. Az sonra onunla evlenecekti. Hakan bekleyebilirdi. Elleri yine terlemeye başladı. Kalbinin sesi kulaklarında çınlıyordu. Onun ölü tenini hayal ettikçe zevkten deliriyordu.
Artık doktorun oturduğu koltuğun dibindeydi. Adam başını ona doğru kaldırıp
-Melek hemşire ne sürdün sen ? Bence bu kokuyu değiştirmelisin. ….
Teşekkür ederim:)) akıl hastanesi, cezaevi, yoğun bakım ünitesi, çocuk/yaşlı bakım evleri, moteller... ayrıca bazı patolojik rahatsızlıklari olan insanları bu konuyu cidden besliyor.
Alıntı-bilgi: Atipik kadın seri katile örnek hemşire Jane Toppan cinayetlerinden yargılandığı duruşma esnasında öldürmenin onde cinsel tahrik uyandırdığını belirtmiştir.Seçtiği hasta kurbanlarına özel karışım bir ilaç vermiş ve öldükleri esnada yatakta yanlarına yatıp vücutlarına yakınen temas etmiştir.
Asansöre nefes nefese yetişmişti.. Asansörün duvarındaki aynadaki aksine bakıyordu.. Yine sesler…. ‘Şu haline bak. Tıpkı bir bok çuvalına benziyorsun. Yağlı ve incecik saçlarınla ve ineğe benzeyen vücudunla tıpkı bir hilkat garibesisin. Sen kadın bile sayılmazsın. Bütün erkekler senden tiksiniyor. Yattığın iki adam da ertesi sabah yüzüne bakmadan çekip gittiler. Zaten onlarda aynı sana benziyordu. Senin gibi bir pisliği kim ister ki ….‘ Gözlerinden kıvılcımlar çıkıyordu. Şişman karnını sıkıyor; eline gelen vıcık vıcık yağ kitlelerinden nefret ediyordu. Zayıflamak için her yolu denemişti. Oda Nermin gibi güzel bir kadın olabilirdi. Nermin bir sürtüktü.. Hastane deki bütün erkekler onu görünce başkalaşıyordu. Nermin aslında yaşamayı hak etmiyordu. Şimdilik bununla ilgilenmiyordu. Meleğin ilgilendiği hastalarıydı. Onların en çok ölü yüzlerini seviyordu. Bugün Hakanla evlenecekti. Bütün gece bunu hayal etmişti. Yine aklına gelince kalbi heyecandan deli gibi atıyordu. ’Sakin ol Melek’ diye telkin etti kendini ..Yoğun bakım katına geldiğinde asansörden inerken yine o iğrenç sevimli tebessümünü yüzüne yapıştırıp yürümeye başladı. Deskin önündeki hemşirelere selam verip hal hatır sordu. Bu canım cicimli sohbet midesini bulandırmıştı. Hepsinden nefret ediyordu. … Günlük rutin işlerini yaparken gözü hep Hakanın üzerindeydi…Onun monitördeki kalp ritimlerini takip ediyor ve o ritmin duracağı anı hayal ediyordu. Hakanla planladığı düğün seremonisi için sabırsızlanıyordu. Ve gece olmuştu. Beraber nöbet tuttuğu sürüngeni sevimli ifadelerle uyumaya göndermişti. Ağzında iğrenç bir tat …Gidip ağzını çalkaladı. Aynaya baktı.. Gözlerinden çıkan şeytani ateşi gördü. İşte bu anlarda kendisini çok çekici buluyordu. Bütün vücudu gerildi. Hakanı deli gibi istiyordu. Onun soğuk tenine dokunmak için sabırsızlanıyordu.
Hakan geçirdiği kafa travması sonucunda bir operasyon geçirmişti. Kafa içi basıncını düşürmek için bazı narkotik ilaçlarla bilinçli olarak uyutuluyordu. Bütün gün Hakanın ne kadar genç bir adam olduğundan , iyileşmesinin bütün çalışanları ne kadar mutlu edeceğinden bahsedilmişti. Daha otuzlu yaşlarda ki birinin şu anda ölmemesi gerekiyormuş. ‘Çok konuştunuz pislikler. Ama o bu gece benim olacak ‘
Temizlik personeline - -Gülsüm hanım hadi gidip bizim gece kahvaltılarımız getir . Çok acıktım - Melek hemşire adın gibi meleksin de biraz az yesen senin için daha iyi olacak biliyon mu ..? ‘Acaba öldürmeye bu geri zekâlıdan mı başlasam ‘ dedi içinden… - Haklısın bir tanem de elimde değil ki .. Yemezsem halsiz kalıyorum. Sana zahmet olmazsa alıp gelir misin yemekhaneden.? - - Tabi hemşire hanım hemen gidip geleyim ben o zaman . - - Sonunda defolup gitti .
Hakanın yattığı yatağın başucuna kadar gitti. Biliyor musun sevgilim buluşmamıza çok az kaldı. Senin ölü teninle sevişmek için yanıp tutuşuyorum.
Hakanın ellerini tutup kendi elleriyle buluşturdu. Kendi başını hafifçe yana eğip Hakanın
bedenindeki tüm hatlara dokunup inceliyordu. Onu sıcakken pek çekici bulmamıştı .Yinede
Hakanın gücenmesini istemediğinden bunu ona söylememişti.
-Aşkım çok çekicisin. Kalp atışlarını duymamak duymaktan daha tahrik edici ama olsun.
Eliyle hastanın bağlı olduğu solunum cihazının hortumunu gevşetti. Solunum cihazı alarm
vermesin diye alarm düğmesini kapattı. Ve solunum cihazının olan entübasyon tüpüne
(hastaları solunum cihazına bağlamak için soluk borusuna yerleştirilen boru benzeri
aparat)tutturulmuş olan hortumunu çıkardı.
Hasta soluksuz kalmıştı ve can çekişiyordu. Onunla bu yolla sevişiyordu. Onun soğuk ellerini
kendi vücudunda gezindiğini hayal ediyordu. Göğüslerine dokunduğunu düşünüyordu.
-Ahh aşkım beni çıldırtıyorsun. Sana deli oluyorum.
İsterikli bir kahkaha atıp solunum cihazının bağlantılarını yeniden eski haline getirdi. İlaç
dolabının yanına gidip bir insanın verilebilecek dozun çok çok üzerinde potasyumu enjektöre
çekip yeniden Hakanın yattığı yatağın başucuna gitti. - - Sevgilim söylesen ben güzel miyim ?Söyle hadi… Hastadan bir ses çıkmayınca sinirlendi. - Sende diğerleri gibisin değil mi ? Beni beğenmiyorsun. Bana bakınca acıyor yada iğreniyorsun. Hepinizi öldüreceğim. Şimdi seni ölürken izlerken zevkin doruklarına çıkacağım. Seni iğrenç sperm torbası sonun geldi. Bu gece benimle evleneceksin ve asla beni aldatamayacaksın. Başka bir kadın için beni terk edemeyeceksin. Avuçları terlemişti. Ellerini formasıyla silip cebine koyduğu ölüm ilacının çekili olduğu enjektörü serum setinin enjeksiyon kanalına itti. Yüzünde ki korkunç gülümseme ile hastanın çıplak vücudunu bir kez daha süzdü. Çok yakışıklı bir kocası olmuştu. Adama bakmaya doyamıyordu. …
-Ve işte EVET deme anımız geldi sevgilim. Hazır mısın? Hadi bana evet de.. Soluk alıp verişi sıklaşmıştı. Tüm bedeni bir sevişme anı yaşıyordu ve zevkin doruklarına doğru ilerliyordu. . -Hemşire hanım ne yapıyorsunuz ? Gece viziti için gelmiştim . Gelen nöbetçi doktordu …
Gözünden kaçmayan parlaklığın ise bizim gözlerimizi kamaştırıyor :)
Bir ara paylaşayım senin için tımarhanede bölüm bölüm... Önceden yazmıştım, edebi olarak o kadar başarılı bulmuyorum artık o yazdıklarımı. Sanırım biraz gelişim göstermemle ilgisi var bunun :))
"Melek" çağrışımlara gel :))şimdiden kısık bakan gözlerini ve zarif boynunu oluşturdu zihnim. .. Bahsi geçen bayan birçok korku filmine esin kaynağı olmuştur. . Aruoba'yi bende çok severim!seçtiğin şiirler zekanın farklı işlediğini ortaya koyuyor. Gözümden kaçmaz:))
Ya çok sinirlendirmişlerdi de iyi ki sen varsın sevgili ''A'' ... Yoksa ben bir edebiyat sitesinde olduğumdan neredeyse emin olamayacaktım.
Kendisi idolümdür. Melek isimli bir seri katil öyküsü yazmıştım seri şekilde. Beşinci bölümde bıraktım nedense. Bu sebeple tarihteki bütün kadın seri katilleri incelemiştim. Ve bahsi geçen sayın bayan idolüm olmuştur :))
Şiirler evet bende çok seviyorum. Değerlerimizi yaşarken yaşatmıyoruz. Değerli şair, düşünür, felsefeci Aruoba yaşayan bir devdir. Nasıl bir şeyse ikidir kendisinin söyleşisini içeren video siliniyor. Şaşırsam mı, gülsem mi, kızsam mı bilemiyorum.
Burası torna tesviye atölyesi de biz mi yanlış geldik acaba sevgili 'A' ?
Karşılaşma Gitmesine engel ol AA, gitti/geri getir Bağışlama Başını döndür(mutluluktan mümkünse) Güven/lik (erkek ve kadındaki güven duyma hissi farkını çok iyi yakalanmış) Birbirinin yükünü omuzla
Birbirimize temelde insan bakmamız gerektiğinden olsa gerek kadın ve erkeğin kostümü aynı..
... sakinlikle ve yontarak gelecek bı mucize. Asılı şapkalar ve cesetler gibi;homurtusu duyulacak ince ruhlardan.Dostlarım,aldanmış sanmayın baharı.... ................ .....
Yazdığım hemen hemen her yazıda kadın ve çocuk tacizine, şiddetine biraz da olsa değiniyorum. Birilerinin konuşması gerek sevgili ''A''
Okuduğun için teşekkür ederim :))))
Teşekkürler sevgili "D" çocuk Melek çok üzgünüm.
Katil melek-2
O anda ışıklarla aydınlatılmış olan yoğun bakım servisi kararmaya başlamıştı sanki. Serumların bağlı olduğu infüzyon pompalarından , monitörlerde, respiratörlerden (solunum cihazı) ve diğer bütün tıbbi cihazlardan çıkan sesler durmuştu. Sekiz tane hastanın inleme ve nefes sesleri de yok olmuştu. Hastaların aralarına çekilmiş paravan perdeler hareketlenmiş havalanıyor gibiydi. Melek nefesinin kesildiğini hissediyordu. Yaşadığı panik onu savunmasız bırakmıştı. Yerdeki yeni silinmiş parlak gri taşlarda aksini görüyordu. Allak bullak olmuştu.
Kendini toparlamaya çalışıyordu. Elindeki ilaçlı enjektörü saklayarak arkasını dönmeden
- Aaa doktor bey siz mi geldiniz? Hastalarla uğraşıyorum işte . Geliyorum hemen
Bu arada doktor hasta başı deskine oturmuş hasta dosyalarını inceliyordu. Dosyaların üzerlerinde yatak numaraları yazıyordu. Hastaların yataklarının ayak uçlarında da aynı numaralar yazıyordu. Bu şekilde hastaların isimlerini kullanmadan kimden bahsettiklerini anlıyorlardı. Hakanın yatak numarası 5 di.
Melek 5 numaraya yatan bütün erkek hastalarla evlenmeyi istiyordu. Bunu birkaç kez başarmıştı. Melek için beş rakamı çocukluğundan gelen bir yaraydı. Üvey babası ona ne yapıyorsa beş kez tekrar ederdi. Beş tokat, beş tekme ,beş kamçı …..
-Melek gel buraya . Sen neden bana yalan söyledin.
Çocuk Melek korku ve dehşetle babasının yüzüne bakıyordu. Elleri ayakları titreyen on yaşındaki Melek az sonra başına gelecekleri hayal ederken ağlamasına engel olamıyordu.
- Baba ben sana yalan söylemedim.
- Kes … diye bağırdı babası .. Bana yalan söylemenden ve söylemedim demenden de bıktım usandım artık. Sen iğrenç bir yaratıksın be. Hayatımda gördüğüm en çirkin kız çocuğusun.
Melek karşısında iri gövdesiyle üzerine doğru yürüyen insan azmanı üvey babasına bakarken donup kalmıştı. Adamın tüm vücudu kıllarla kaplıydı ve öyle kiloluydu ki sadece gıdısından beş kilo et çıkardı. Kocaman ellerini ona doğru uzatıp ağzından salyalar saçarak gülüyordu. İğrenç sararmış dişlerini görünce Melek’ in midesi fena halde bulanmıştı. Zavallı kız istemediği halde halının üzerine kusmuştu.
-Melekkkkkkkkk ne yaptın sen.
Melek evin uzun koridoru boyunca koşup koridorun en sonundaki odasına ulaşıp kapısını kilitlemişti. Üvey babası annesinin bütün gece vardiyalarında bu küçük kızı önce bir bahaneyle dövüyor .Sonrada farklı şekillerde taciz ediyordu. Melek artık buna dayanamıyordu. Ondan kurtulmanın planını yapmıştı. Önce odasında sakinleşti .Sonra kapısının önünde ayı gibi bağıran babasına kapıyı açtı. Onun kendisine son kez istediği her şeyi yapmasına izin verdi.
Adam istediğini aldıktan sonra elindeki bira şişesiyle koltuğun üzerinde sızıp kaldı. Melek ise karşısındaki kanepede onu izledi bütün gece. Biranın içine koyduğu yüksek dozdaki uyku ilaçları sayesinde yavaş yavaş ölüşünü izliyordu. O gün büyüdüğünde hemşire olmaya karar verdi Melek. Böylece ilaçlar hakkında daha çok şey öğrenebilecekti… İlk şeytani gülümsemesi üvey babasının soğuk eline dokunduğunda yüzünde belirmişti. O gün aldığı haz onun bağımlılığı haline gelmişti. Ölü erkekleri çok ama çok seviyordu.
O gece sessizce sabahı bekledi. Sabah olduğunda oturduğu kanepeden kalkıp yatağına gidip uzandı. Az sonra annesi gelip üvey babasını ölü olarak bulacaktı .Polis asla küçük Melekten şüphelenmeyecekti. Adamın bilinçsiz şekilde alkolle birlikte uyku ilacı alıp öldüğünü düşünecek dava dosyasını kapatacaklardı.
-Hemşire hanım 5 yatağın bu saatte ne tedavisi vardı ki. Order da ben göremedim.
Melek hastaların arasından kocaman gövdesini geçirip servisin bir ucundan doktorun yanına yavaş adımlarla ilerliyor bir yandan da yüzüne yerleştirdiği o şeytani gülümsemesiyle neler yapacağını düşünüyordu.
- Doktor bey ben gelip göstereyim.
- Size de zahmet verdik Melek hemşire ,deyip güldü doktor.
- Ne demek …dedi Melek alaycı bir şekilde.
Doktor başını evraklardan kaldırmadan konuşuyordu. Oturduğu döner koltukta hafifçe kendini sağa sola çevirip yazılanları okuyordu. Başına gelecekler habersizdi.
Melek elindeki enjektörü arkasına saklayıp doktora doğru ilerlerken yepyeni bir heyecan duyuyordu. Bu bir hasta değildi. Kendisiyle konuşuyordu. Adama yaklaşırken alıcı gözüyle inceliyordu. Orta yaşlarda hafif kırlaşmış saçları kısa kesilmişti. Gözlüğü yüzünün yarısını kaplayacak kadar büyüktü. Başı önüne eğik olduğundan tepesindeki hafif açıklık dikkati çekiyordu. Tıknaz bir adam olduğu için onunla başa çıkabileceğini düşünüyordu. Elleri üvey babasının ki gibi kalın parmaklıydı ve bundan iğrenmişti.
Artık ona çok yaklaşmıştı. Bu heyecana bayılmıştı. Az sonra onunla evlenecekti. Hakan bekleyebilirdi. Elleri yine terlemeye başladı. Kalbinin sesi kulaklarında çınlıyordu. Onun ölü tenini hayal ettikçe zevkten deliriyordu.
Artık doktorun oturduğu koltuğun dibindeydi. Adam başını ona doğru kaldırıp
-Melek hemşire ne sürdün sen ? Bence bu kokuyu değiştirmelisin. ….
D...
hahahhaha
Sen beni bugün çok güldürdün sevgili ''A''
çok tatlısın gerçekten :))
yarın ikinci bölümünü yüklerim sevdi isen ...
Görüşürüz canım
:))
.. ayrıca bu tarz olaylarda cahil cesareti olanlar için kim vurduya gitme olayı sıkça görülür.
Bknz Gülsüm Hanım:))
Teşekkür ederim:)) akıl hastanesi, cezaevi, yoğun bakım ünitesi, çocuk/yaşlı bakım evleri, moteller... ayrıca bazı patolojik rahatsızlıklari
olan insanları bu konuyu cidden besliyor.
Valla buldum seriyi , işte ilk bölümü :))))))))))
Katil Melek
Alıntı-bilgi: Atipik kadın seri katile örnek hemşire Jane Toppan cinayetlerinden yargılandığı
duruşma esnasında öldürmenin onde cinsel tahrik uyandırdığını belirtmiştir.Seçtiği hasta kurbanlarına
özel karışım bir ilaç vermiş ve öldükleri esnada yatakta yanlarına yatıp vücutlarına yakınen temas
etmiştir.
Asansöre nefes nefese yetişmişti.. Asansörün duvarındaki aynadaki aksine bakıyordu.. Yine sesler….
‘Şu haline bak. Tıpkı bir bok çuvalına benziyorsun. Yağlı ve incecik saçlarınla ve ineğe benzeyen
vücudunla tıpkı bir hilkat garibesisin. Sen kadın bile sayılmazsın. Bütün erkekler senden tiksiniyor.
Yattığın iki adam da ertesi sabah yüzüne bakmadan çekip gittiler. Zaten onlarda aynı sana benziyordu.
Senin gibi bir pisliği kim ister ki ….‘
Gözlerinden kıvılcımlar çıkıyordu. Şişman karnını sıkıyor; eline gelen vıcık vıcık yağ
kitlelerinden nefret ediyordu. Zayıflamak için her yolu denemişti. Oda Nermin gibi güzel bir kadın
olabilirdi. Nermin bir sürtüktü.. Hastane deki bütün erkekler onu görünce başkalaşıyordu. Nermin
aslında yaşamayı hak etmiyordu. Şimdilik bununla ilgilenmiyordu.
Meleğin ilgilendiği hastalarıydı. Onların en çok ölü yüzlerini seviyordu. Bugün Hakanla
evlenecekti. Bütün gece bunu hayal etmişti. Yine aklına gelince kalbi heyecandan deli gibi atıyordu.
’Sakin ol Melek’ diye telkin etti kendini ..Yoğun bakım katına geldiğinde asansörden inerken yine o
iğrenç sevimli tebessümünü yüzüne yapıştırıp yürümeye başladı. Deskin önündeki hemşirelere selam
verip hal hatır sordu. Bu canım cicimli sohbet midesini bulandırmıştı. Hepsinden nefret ediyordu. …
Günlük rutin işlerini yaparken gözü hep Hakanın üzerindeydi…Onun monitördeki kalp
ritimlerini takip ediyor ve o ritmin duracağı anı hayal ediyordu. Hakanla planladığı düğün seremonisi
için sabırsızlanıyordu.
Ve gece olmuştu. Beraber nöbet tuttuğu sürüngeni sevimli ifadelerle uyumaya
göndermişti. Ağzında iğrenç bir tat …Gidip ağzını çalkaladı. Aynaya baktı.. Gözlerinden çıkan şeytani
ateşi gördü. İşte bu anlarda kendisini çok çekici buluyordu. Bütün vücudu gerildi. Hakanı deli gibi
istiyordu. Onun soğuk tenine dokunmak için sabırsızlanıyordu.
Hakan geçirdiği kafa travması sonucunda bir operasyon geçirmişti. Kafa içi basıncını
düşürmek için bazı narkotik ilaçlarla bilinçli olarak uyutuluyordu. Bütün gün Hakanın ne kadar genç
bir adam olduğundan , iyileşmesinin bütün çalışanları ne kadar mutlu edeceğinden bahsedilmişti.
Daha otuzlu yaşlarda ki birinin şu anda ölmemesi gerekiyormuş. ‘Çok konuştunuz pislikler. Ama o bu
gece benim olacak ‘
Temizlik personeline
- -Gülsüm hanım hadi gidip bizim gece kahvaltılarımız getir . Çok acıktım
- Melek hemşire adın gibi meleksin de biraz az yesen senin için daha iyi olacak biliyon mu ..?
‘Acaba öldürmeye bu geri zekâlıdan mı başlasam ‘ dedi içinden…
- Haklısın bir tanem de elimde değil ki .. Yemezsem halsiz kalıyorum. Sana zahmet olmazsa alıp gelir misin yemekhaneden.?
-
- Tabi hemşire hanım hemen gidip geleyim ben o zaman .
-
- Sonunda defolup gitti .
Hakanın yattığı yatağın başucuna kadar gitti. Biliyor musun sevgilim buluşmamıza çok
az kaldı. Senin ölü teninle sevişmek için yanıp tutuşuyorum.
Hakanın ellerini tutup kendi elleriyle buluşturdu. Kendi başını hafifçe yana eğip Hakanın
bedenindeki tüm hatlara dokunup inceliyordu. Onu sıcakken pek çekici bulmamıştı .Yinede
Hakanın gücenmesini istemediğinden bunu ona söylememişti.
-Aşkım çok çekicisin. Kalp atışlarını duymamak duymaktan daha tahrik edici ama olsun.
Eliyle hastanın bağlı olduğu solunum cihazının hortumunu gevşetti. Solunum cihazı alarm
vermesin diye alarm düğmesini kapattı. Ve solunum cihazının olan entübasyon tüpüne
(hastaları solunum cihazına bağlamak için soluk borusuna yerleştirilen boru benzeri
aparat)tutturulmuş olan hortumunu çıkardı.
Hasta soluksuz kalmıştı ve can çekişiyordu. Onunla bu yolla sevişiyordu. Onun soğuk ellerini
kendi vücudunda gezindiğini hayal ediyordu. Göğüslerine dokunduğunu düşünüyordu.
-Ahh aşkım beni çıldırtıyorsun. Sana deli oluyorum.
İsterikli bir kahkaha atıp solunum cihazının bağlantılarını yeniden eski haline getirdi. İlaç
dolabının yanına gidip bir insanın verilebilecek dozun çok çok üzerinde potasyumu enjektöre
çekip yeniden Hakanın yattığı yatağın başucuna gitti.
-
- Sevgilim söylesen ben güzel miyim ?Söyle hadi…
Hastadan bir ses çıkmayınca sinirlendi.
- Sende diğerleri gibisin değil mi ? Beni beğenmiyorsun. Bana bakınca acıyor yada iğreniyorsun. Hepinizi öldüreceğim. Şimdi seni ölürken izlerken zevkin doruklarına çıkacağım. Seni iğrenç sperm torbası sonun geldi. Bu gece benimle evleneceksin ve asla beni aldatamayacaksın. Başka bir kadın için beni terk edemeyeceksin.
Avuçları terlemişti. Ellerini formasıyla silip cebine koyduğu ölüm ilacının çekili olduğu
enjektörü serum setinin enjeksiyon kanalına itti. Yüzünde ki korkunç gülümseme ile hastanın
çıplak vücudunu bir kez daha süzdü. Çok yakışıklı bir kocası olmuştu. Adama bakmaya
doyamıyordu. …
-Ve işte EVET deme anımız geldi sevgilim. Hazır mısın? Hadi bana evet de..
Soluk alıp verişi sıklaşmıştı. Tüm bedeni bir sevişme anı yaşıyordu ve zevkin doruklarına doğru
ilerliyordu. .
-Hemşire hanım ne yapıyorsunuz ? Gece viziti için gelmiştim .
Gelen nöbetçi doktordu …
D...
Gözünden kaçmayan parlaklığın ise bizim gözlerimizi kamaştırıyor :)
Bir ara paylaşayım senin için tımarhanede bölüm bölüm... Önceden yazmıştım, edebi olarak o kadar başarılı bulmuyorum artık o yazdıklarımı. Sanırım biraz gelişim göstermemle ilgisi var bunun :))
"Melek" çağrışımlara gel :))şimdiden kısık bakan gözlerini ve zarif boynunu oluşturdu zihnim.
..
Bahsi geçen bayan birçok korku filmine esin kaynağı olmuştur.
.
Aruoba'yi bende çok severim!seçtiğin şiirler zekanın farklı işlediğini ortaya koyuyor.
Gözümden kaçmaz:))
hahhahaha
Ya çok sinirlendirmişlerdi de iyi ki sen varsın sevgili ''A'' ... Yoksa ben bir edebiyat sitesinde olduğumdan neredeyse emin olamayacaktım.
Kendisi idolümdür. Melek isimli bir seri katil öyküsü yazmıştım seri şekilde. Beşinci bölümde bıraktım nedense. Bu sebeple tarihteki bütün kadın seri katilleri incelemiştim. Ve bahsi geçen sayın bayan idolüm olmuştur :))
Şiirler evet bende çok seviyorum. Değerlerimizi yaşarken yaşatmıyoruz. Değerli şair, düşünür, felsefeci Aruoba yaşayan bir devdir. Nasıl bir şeyse ikidir kendisinin söyleşisini içeren video siliniyor. Şaşırsam mı, gülsem mi, kızsam mı bilemiyorum.
Burası torna tesviye atölyesi de biz mi yanlış geldik acaba sevgili 'A' ?
:))
Sevgili "D" baktım olmuyor, horror kuşağına başladım. Merhaba Madam LaLaurie :))
..
Bide geçen gün serbest kürsü için seçtiğin şiirler çok güzeldi.
Bir inandıgım ve her gün bakacagım tek şey
Sevgili ''A' :))
Karşılaşma
Gitmesine engel ol
AA, gitti/geri getir
Bağışlama
Başını döndür(mutluluktan mümkünse)
Güven/lik
(erkek ve kadındaki güven duyma hissi farkını çok iyi yakalanmış)
Birbirinin yükünü omuzla
Birbirimize temelde insan bakmamız gerektiğinden olsa gerek kadın ve erkeğin kostümü aynı..
Sunumun bitti:))
Biz :)))
Sevgili "D" iliş/ki..
Bir bir bıraktım onları..
''işte yine doğumlardayız yine sevinçte
bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek''
?t=43
O zaman seriyi bozmayalım :)))
Deli değilim,hasta/yım :))
Günaydın..!
Deli kadın :))
Aaa, hepsi gitmiş! :)))
Deri mont ve gözlük takıntım ortaya çıkmış.
..
Hemen pes etme,ince bı metalle/şiir /şarkı ile sersemletirdik çocuğu.:))
Aynı oğlan ..!!! Bu iş bize gelmez, gerekirse yoldan çekiliriz apla :)))
Arkadaşın aşkına yandan bakılmaz o kadarrrrrrrrrrrrrrr
:))))))))))))))))))))))))
Hadi o zaman önce kordona :)))
Waay,son zamanlarda aldığım en iyi teklif bu.
Nerede nerede bu,hah buldum.!
Deri mont/gözlükler, hazırım:))
Nerede nerede,hah işte buldum .!Deri montum ve güneş gözlüğüm..
Hazırım "D" belki aynı oğlan için :)))
... sakinlikle ve yontarak gelecek bı mucize. Asılı şapkalar ve cesetler gibi;homurtusu duyulacak
ince ruhlardan.Dostlarım,aldanmış sanmayın baharı....
................
.....
Beklemeyelim sevgili ''A'' , gel gezelim, çapkınlık edelim :))))
Beklemeyi burada mı yapıyoruz:)?