« binalar, sütunların değil, manevi yapıların üzerinde ayakta dururlar, devasal aynalar gibi. bunlar, sakinlerinin düşüncelerini, duygularını yansıtırlar ama farkları kırılmazlar, yıkılmazlar. »
Sana orkideli şehrin turuncu gün batımlarından sesleniyorum Gelincik bahçelerini hatırlattı ağız dolusu gülüşün Eskimeyen bir Çocuk elimden tutuyor şimdi İnsan yüzü güneşten daha nasıl güzel doğar bir gülüş içinde Şapşal martıların ağızlarından dinledim Üsküdar’da gün doğmuş dün sabah
Sevda dediğin nedir ki..? yabancı… Toprak değil bulut ol dağıma Susuz kaldım ölüyorum
Bu şehirde günler doğdu karanlıklar ardından Ya da gün doğuyordu içimde şehirler öldüğünde Sevda dediğin nedir ki..? yabancı… Toprak değil bulut ol dağıma Susuz kaldım ölüyorum
Ben şimdi dumanlı dağların tepesinde Bekliyorum tayini başka göklere çıkmış kuşları Adres soruyor kırmızı etekli kız bir çobana Saçlarına papatyadan yaptığı tacıyla Bu kuşlar neden giderler anlamıyorum
Ya büyük kısmı depremle yerle bir oldu, insanlar can havli ile kaçtılar oradan.. ya da yanardağdan fışkıran kızgın lavlar şehri sokaklarına kadar teslim aldı. Veya suyun bitmesi ve de uğursuzluğun / kazaların sonu gelmemesi ile de terk edildiler. Öldüler… Şehirler sadece binalardan , yollardan ibaret değildir, şehirlerin de ruhu var denilir. Terk edilen şehir, eski şaşaalı günlerini özleyip ruhu acır mı ? Büyük ihtimal evet.
« binalar, sütunların değil, manevi yapıların üzerinde ayakta dururlar, devasal aynalar gibi. bunlar, sakinlerinin düşüncelerini, duygularını yansıtırlar ama farkları kırılmazlar, yıkılmazlar. »
memleket gibiyim hem yıkılmış hem ayakta birçok umutla.
insan çekip almasını da bilmeli kendini, kalınmayacak her yerden...
bir çok şehir yaşayan ölülerle dolu
, Orkideli Şehrin Turuncu Gün Batımı "
Sana orkideli şehrin turuncu gün batımlarından sesleniyorum
Gelincik bahçelerini hatırlattı ağız dolusu gülüşün
Eskimeyen bir Çocuk elimden tutuyor şimdi
İnsan yüzü güneşten daha nasıl güzel doğar bir gülüş içinde
Şapşal martıların ağızlarından dinledim
Üsküdar’da gün doğmuş dün sabah
Sevda dediğin nedir ki..? yabancı…
Toprak değil bulut ol dağıma
Susuz kaldım ölüyorum
Bu şehirde günler doğdu karanlıklar ardından
Ya da gün doğuyordu içimde şehirler öldüğünde
Sevda dediğin nedir ki..? yabancı…
Toprak değil bulut ol dağıma
Susuz kaldım ölüyorum
Ben şimdi dumanlı dağların tepesinde
Bekliyorum tayini başka göklere çıkmış kuşları
Adres soruyor kırmızı etekli kız bir çobana
Saçlarına papatyadan yaptığı tacıyla
Bu kuşlar neden giderler anlamıyorum
Ya büyük kısmı depremle yerle bir oldu, insanlar can havli ile kaçtılar oradan.. ya da yanardağdan fışkıran kızgın lavlar şehri sokaklarına kadar teslim aldı.
Veya suyun bitmesi ve de uğursuzluğun / kazaların sonu gelmemesi ile de terk edildiler.
Öldüler…
Şehirler sadece binalardan , yollardan ibaret değildir, şehirlerin de ruhu var denilir.
Terk edilen şehir, eski şaşaalı günlerini özleyip ruhu acır mı ?
Büyük ihtimal evet.