halkı yanlış bilgilendirmek suretiyle âlemi fesada salmak kabul edilebilir, yenilebilir, yutulabilir bir şey değil. tefekkür ile fukara kelimesi arasında f ve r sesinden dolayı bir akrabalık icat etmek ancak lügat karıştırmayıp bir köşede atıp 'duran adam'ın işi olabilir. maateessüf. lügata bakmıyorsanız bi kendinize baktırın.
Tefekkür etmek için evvelâ, bir ilk malumat; hâl-i hazırdaki durumun kavranması, öze uygun yeni terkipler, yeni komprimeler ve bütün bunlar üzerinde gerçeği arama düşüncesiyle fikir sancısı lâzımdır. Bu sistemle düşünebilen şahıs, düşüncede sürekli,'yeni yeni hükümlere varabilir; bu hükümleri daha başka düşünce hamlelerine esas yaparak, daha ilerilere sıçrayabilir; ondan yeni yeni neticeler çıkararak tefekküründe derinleşip buudlaşır. Sonrada tek buudlu veya çift buudlu düşüncesini. üç buııdlu, çok buudlu tefekküre ulaştırarak, zamanla 'zülcenaheyn'bir mütefekkir ve bir insan-ı kâmil seviyesine çıkabilir. Hasılı, düşünmenin ilk esası olarak; okuma, kâinat kitabını mütalaaya alışma, sinesini Hakk'dan gelen esintilere, kafasını şeriat-ı fıtriyenin prensiplerine karşı açık tutma, varlığa, onun mukaddes tercümesi sayılan Kur'an adesesiyle bakma gibi hususları sıralayabiliriz... Yoksa, kutup yıldızı şurada duruyor, güneş şöyle batıyor, Zühre şöyle, Merih böyle... başı, hedefi, gayesi belirlenememiş, cahilce eşyanın yüzüne bakış katiyyen tefekkür olmayacağı gibi, böyle bir düşünceyle bir yere varmağa da imkân yoktur. Sevap kazandırıp kazandırmadığı da her zaman münakaşa edilebilir.
Fikr etmek yaradılanla yaradan arasında güzelliği ve sonsuzluğu anlamak, bu müşahede ile şahid olmak ki acaip korlutucu ve bir o kadar da güzel olan rahmetin genişliğini anlama çabası.
Tefekküre hakiki zenginliğini kazandıran şey onun sistematiğine uygun bir şekilde yapılmasıdır. En küçük meselelerde bile muvaffakiyet bir usule, yol-yordam bilgisine muhtaçken tefekkür gibi mühim bir meselenin alelade bir şekilde yapılması düşünülemez. “Düşünmenin ilk esası olarak; 1) okumak 2) kainat kitabını mütalaaya alışmak 3) sinesini Hak'dan gelen esintilere, kafasını şeriat-ı fıtriyenin prensiplerine karşı açık tutma, varlığa, onun mukaddes tercümesi sayılan Kur'an adesesiyle bakmak.”
. ”Herhangi bir mevzuda, geniş, derin ve sistemli düşünme manalarına gelen tefekkür; erbabınca, kalbin çırası, ruhun gıdası, bilginin ruhu ve İslami hayatın da kanı, canı ve ziyasıdır.
Tefekkür olmayınca kalp karanlıklaşır, ruh hafakanlara girer ve İslami hayat da kadavralaşır. Tefekkür, kalbte öyle bir nurdur ki, hayır ile şer, zarar ile faide, güzel ile çirkin onunla görülür ve sezilir.. kainat onun sayesinde okunan bir kitap haline gelir ve Kur'an'ın ayetleri onunla ayrı bir derinliğe ulaşır.
'Aklın yolunu aydınlatıp ona yeni ufuklar açan bir İlahî meş'ale vardır ki, onun aydınlığında bir senede katedilecek yollar bir saatte alınabilir: O,fikirdir'
..Tefekkürün tek ve engüzel anlamı 'Kelime-i Tevhid'de' saklı..aslında ayen beyan ortada...'Allah tektir ondan başka ilah yoktur' yani eşi, benzeri ve ortağı yoktur..' gözlerin ve gönüllerin gördüğü görmediği, algıladığı algılşamadığı herşey bunun ispatıdır...yani bakmak ayrı,görmek ayrıdır...tefekkür baktığını gerçekte görebilmenin adıdır....
'Tefekkür, kâinatta yaratılan her şeye ibretle bakıp, onlardaki harikalığı görerek ALLAH ’ın kudretini, rahmetini ve diğer sıfatlarını anlamaya çalışmaktır.'
TEFEKÜR ETMEK DEMEK MADDİ VE MANEVİ HER OLAY VE HER ŞEYİ İMAN POTASINDA ERİTİP TEVHİD KALIBINA DÖKMEKTİR. İMAN POTASI:ALLAHA İMAN,MELEKLERİNEİMAN.KİTAPLARINA İMAN,KAZA VE KADERE İMAN, PEYGAMBERLERİNE İMAN,AHİRETEİMAN TEVHİT KALIBI: LAİLAHEİLLALLAH (ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR)
Evrende Tesadüf diye bir şey asla ve asla yoktur. Evrendeki insan, hayvan ve bitki alemlerinde akıllara durgunluk veren bir intizam ve nizam hüküm sürmektedir. Uzaydaki milyarlarca galakside ve bu milyarlarca galaksinin her birindeki milyarlarda gezegende öyle müthiş, öyle ahenkli bir düzen üstelikte milyarlarca yıldır sürüp gitmektedir. Hemde aksamadan, sekteye uğramadan.
Bunlara tesadüf diyebilmek, zır delinin bile kabul edemeyeceği bir gerçektir.
İmam Gazali (ks) 'ye göre: 'tefekkür; işin sonunu düşünmek ve ibret almaktır.' Bunun için tefekkür, ibret alınacak ve faydananılacak bir şekilde derin düşünme, bir şeyin bilgisini öğrenmek isteme, bu konuda çaba sarfetme, zihin yorma durumudur. Tefekkürün önemi yüzünden, bir çok ayette, 'düşünesiniz diye', 'hala düşünmeyecekmisiniz? ' 'Akletmeyecekmisiniz', 'Hiç düşünmezmisiniz? ', 'Düşünen toplum için' ifadeleri sık sık tekrarlanır. Hatta bahsedilen şekildeki bir saatlik gerçek tefekkürün yıllarca kılınacak Nafile namazdan daha üstün olduğu vurgulanmıştır. Bu nedenle çevermizde olup biten herşeye ibretle bakmalı, nedensiz hiç bir şeyin yaratılmayacağının bilincinde olmalıyız, her şeyin bir yaratılış gayesini olduğunu idrak etmeliyiz.
kuşkusuz tefekkür ayetlerde ve ibretlerdedir tefekkür hükümlerde ve kaderde değildir! eğer tefekkür olmasaydı, insanlar bir huzur içinde rahat olurdu ve nimetler içinde yaşardı neşe içinde tefekkür tabii bir sıfattır insan için, insandan başka varlıkta yoktur hükmü eğer söylediğimiz şey olsa, dönüp bakmazdı göz ne hallere, olaylara ne de suretlere bütün bunlar tefekkürle etkilidir; isimler onunla kaimdir hem uzak çölde hem de şimdi burada işe nüfuz eder tefekkür
https://pin.it/2DyS4vh
halkı yanlış bilgilendirmek suretiyle âlemi fesada salmak kabul edilebilir, yenilebilir, yutulabilir bir şey değil.
tefekkür ile fukara kelimesi arasında f ve r sesinden dolayı bir akrabalık icat etmek ancak lügat karıştırmayıp bir köşede atıp 'duran adam'ın işi olabilir. maateessüf.
lügata bakmıyorsanız bi kendinize baktırın.
“Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır”(Suyutî, Camiu’s-sağir, 2/127; Aclûnî, I/310)
Tefekkür etmek için evvelâ, bir ilk malumat; hâl-i hazırdaki durumun kavranması, öze uygun yeni terkipler, yeni komprimeler ve bütün bunlar üzerinde gerçeği arama düşüncesiyle fikir sancısı lâzımdır. Bu sistemle düşünebilen şahıs, düşüncede sürekli,'yeni yeni hükümlere varabilir; bu hükümleri daha başka düşünce hamlelerine esas yaparak, daha ilerilere sıçrayabilir; ondan yeni yeni neticeler çıkararak tefekküründe derinleşip buudlaşır. Sonrada tek buudlu veya çift buudlu düşüncesini. üç buııdlu, çok buudlu tefekküre ulaştırarak, zamanla 'zülcenaheyn'bir mütefekkir ve bir insan-ı kâmil seviyesine çıkabilir.
Hasılı, düşünmenin ilk esası olarak; okuma, kâinat kitabını mütalaaya alışma, sinesini Hakk'dan gelen esintilere, kafasını şeriat-ı fıtriyenin prensiplerine karşı açık tutma, varlığa, onun mukaddes tercümesi sayılan Kur'an adesesiyle bakma gibi hususları sıralayabiliriz... Yoksa, kutup yıldızı şurada duruyor, güneş şöyle batıyor, Zühre şöyle, Merih böyle... başı, hedefi, gayesi belirlenememiş, cahilce eşyanın yüzüne bakış katiyyen tefekkür olmayacağı gibi, böyle bir düşünceyle bir yere varmağa da imkân yoktur. Sevap kazandırıp kazandırmadığı da her zaman münakaşa edilebilir.
Fikr etmek yaradılanla yaradan arasında güzelliği ve sonsuzluğu anlamak, bu müşahede ile şahid olmak ki acaip korlutucu ve bir o kadar da güzel olan rahmetin genişliğini anlama çabası.
Tefekküre hakiki zenginliğini kazandıran şey onun sistematiğine uygun bir şekilde yapılmasıdır.
En küçük meselelerde bile muvaffakiyet bir usule, yol-yordam bilgisine muhtaçken tefekkür gibi mühim bir meselenin alelade bir şekilde yapılması düşünülemez.
“Düşünmenin ilk esası olarak;
1) okumak
2) kainat kitabını mütalaaya alışmak
3) sinesini Hak'dan gelen esintilere,
kafasını şeriat-ı fıtriyenin prensiplerine karşı açık tutma,
varlığa, onun mukaddes tercümesi sayılan Kur'an adesesiyle bakmak.”
. ”Herhangi bir mevzuda, geniş, derin ve sistemli düşünme manalarına gelen tefekkür; erbabınca,
kalbin çırası,
ruhun gıdası,
bilginin ruhu ve
İslami hayatın da kanı, canı ve ziyasıdır.
Tefekkür olmayınca kalp karanlıklaşır, ruh hafakanlara girer ve İslami hayat da kadavralaşır.
Tefekkür, kalbte öyle bir nurdur ki, hayır ile şer, zarar ile faide, güzel ile çirkin onunla görülür ve sezilir.. kainat onun sayesinde okunan bir kitap haline gelir ve Kur'an'ın ayetleri onunla ayrı bir derinliğe ulaşır.
'Aklın yolunu aydınlatıp ona yeni ufuklar açan bir İlahî meş'ale vardır ki, onun aydınlığında bir senede katedilecek yollar bir saatte alınabilir: O,fikirdir'
..Tefekkürün tek ve engüzel anlamı 'Kelime-i Tevhid'de' saklı..aslında ayen beyan ortada...'Allah tektir ondan başka ilah yoktur' yani eşi, benzeri ve ortağı yoktur..' gözlerin ve gönüllerin gördüğü görmediği, algıladığı algılşamadığı herşey bunun ispatıdır...yani bakmak ayrı,görmek ayrıdır...tefekkür baktığını gerçekte görebilmenin adıdır....
'Tefekkür, kâinatta yaratılan her şeye ibretle bakıp, onlardaki harikalığı görerek ALLAH ’ın kudretini, rahmetini ve diğer sıfatlarını anlamaya çalışmaktır.'
Yarattıklarına bakınca, Yaratan Rabbi düşünmek.
Hesaba çekilmeden evvel nefislerinizi hesaba çekiniz. (Tırmizi)
Tefekkür gibi ibadet olmaz.(Münavi)
TEFEKÜR ETMEK DEMEK MADDİ VE MANEVİ HER OLAY VE HER ŞEYİ İMAN POTASINDA ERİTİP TEVHİD KALIBINA DÖKMEKTİR. İMAN POTASI:ALLAHA İMAN,MELEKLERİNEİMAN.KİTAPLARINA İMAN,KAZA VE KADERE İMAN, PEYGAMBERLERİNE İMAN,AHİRETEİMAN
TEVHİT KALIBI: LAİLAHEİLLALLAH (ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR)
Tefekkür, gönül gözüyle varlıkların iç yüzünü seyretmektir..
Tefekkür, kâinat sarayında ki ilahi sanatları seyredip, kalbi yüce Allah'a bağlamaktır..
Tefekkür, sanata bakıp sahibini tanımaktır..
Tefekkür, alemden ders almaktır...
Belki sadece gönül gözü kapalılar bunu anlamak istemezler,
tefeekkür etmezler.
Evrende Tesadüf diye bir şey asla ve asla yoktur.
Evrendeki insan, hayvan ve bitki alemlerinde akıllara durgunluk veren bir intizam ve nizam hüküm sürmektedir.
Uzaydaki milyarlarca galakside ve bu milyarlarca galaksinin her birindeki milyarlarda gezegende öyle müthiş, öyle ahenkli bir düzen üstelikte milyarlarca yıldır sürüp gitmektedir.
Hemde aksamadan, sekteye uğramadan.
Bunlara tesadüf diyebilmek, zır delinin bile kabul edemeyeceği bir gerçektir.
İmam Gazali (ks) 'ye göre: 'tefekkür; işin sonunu düşünmek ve ibret almaktır.'
Bunun için tefekkür, ibret alınacak ve faydananılacak bir şekilde derin düşünme, bir şeyin bilgisini öğrenmek isteme, bu konuda çaba sarfetme, zihin yorma durumudur.
Tefekkürün önemi yüzünden, bir çok ayette, 'düşünesiniz diye', 'hala düşünmeyecekmisiniz? '
'Akletmeyecekmisiniz', 'Hiç düşünmezmisiniz? ', 'Düşünen toplum için'
ifadeleri sık sık tekrarlanır.
Hatta bahsedilen şekildeki bir saatlik gerçek tefekkürün yıllarca kılınacak Nafile namazdan daha üstün olduğu vurgulanmıştır.
Bu nedenle çevermizde olup biten herşeye ibretle bakmalı, nedensiz hiç bir şeyin yaratılmayacağının bilincinde olmalıyız, her şeyin bir yaratılış gayesini olduğunu idrak etmeliyiz.
En asil insani fiildir...
kuşkusuz tefekkür ayetlerde ve ibretlerdedir
tefekkür hükümlerde ve kaderde değildir!
eğer tefekkür olmasaydı, insanlar bir huzur içinde rahat olurdu
ve nimetler içinde yaşardı neşe içinde
tefekkür tabii bir sıfattır insan için,
insandan başka varlıkta yoktur hükmü
eğer söylediğimiz şey olsa, dönüp bakmazdı göz
ne hallere, olaylara ne de suretlere
bütün bunlar tefekkürle etkilidir; isimler onunla kaimdir
hem uzak çölde hem de şimdi burada işe nüfuz eder tefekkür
İbn-i Arabi
''Bir anlık tefekkür, bin yıllık ibadetten hayırlıdır'' Hz.Muhammed
Düşünmek...
Ashab-ı Yemin'den olmak için Allah(cc) 'ı çokça ananlardan olmak gerek.Tefekkür etmek gerek...
Mahlukatta tefekküre dalmak hikmeti tamamlamaktir.
Epiktetos
Tefekkür kalbin kandilidir,o giderse karanlkta kalırsın.
Mustafa kutlu
Tefekkür gafleti izale eden en önemli fiildir.
Fikrin hakkini vermek,