efenim evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben dedeciğimin entarisinin eteklerini çekiştirir iken fizan illerinde tam da kolleksiyon çağlarımda; renkli taşları biriktirmeye başlamış idim onlar geliverdi aklıma.binbir emek ve dahi zahmet ilen çeşitli dere yataklarında,sahil kenarlarında,bağda bahçede bozkırda,bilhassa volkanik etekli dağlarda -o taşlar çok daha güzel olurdu-taş avına çıkar idim.gel zaman git zaman koleksiyonumdaki taşları bir çuval etmiş idim.fekat tayin sebebiylen-ki her tayin bir sürgündür o çağlarda-taşıınır eşyalar bir çuvala dolar iken benim zavallı gözbebeğim taşlarım o kamyona sığmadı hepsini bağrıma basıp kaldığımız yerde bıraktım o gün bugündür taş bağırlıyım... hüzün ilen... aslında şehirler de taşlar gibidir,insanlar da... her taşın bir öyküsü vardır bir büyüsü...taşlar aslında tarihtir... ya da her neyse... anlayan istediğini anlar efenim ne diyelim... saygı ilen...
Efenim koskoca taşı alıp enlem enlem gezdirecek halimiz yok idir.varsın bulunduğu enlemdeki ağırlığını korusundur.fekat gün olur yağmur yağar,rüzgar eser,güneş vurur,ayaz olur dağ dediğin tuz buz olur mevzu bahis rüzgar ilen farklı bir enleme taşınır çamur olur taş olur…sonra bir göktaşı gelir meteor kayar plutondan aydan kafamızı sıyırır geçer buyrunuz taşımız toprağımız uzaya bilem gider.stephan Hawking kadar olmasın sürü sepet gider bir yıldızın nebulasına kara deliğin kör kuyusuna dökülür yıldız tozu olur halley olur…hasılı kelam “var” ile “yok” arasında gider gelir savrulur durur…biz de böyle değil miyiz efenim Yusuf ilen züleyha arasında gider gelir dururuz ne yusufuz ne züleyhayı buluruz…kimse artık bu Yusuf bi tanışsaydık rahat oluruz… Sitem ilen…
'duvarı nem insanı gam yıkar've 'damlaya damlaya göl olur'gibim fizik kurallarıyla bire bir örtüşen atasözlerimize mukabilen taşı ivme ilen fırlatmaya yahud da serbest düşmeye bıraktığınızda rüzgardan ve sürtünmeden oluşan çeşitli Fkuvvetlerinin ters yönlü bileşkesine denk gelen bir kuvvetin taşın ağırlığından bir miktar götüreceğini hesab edip,ısı ışık ve mekanik enerjiye gidecekleri ihmal etmeyerek kütlesinde de zerre misgal kayba sebebeiyet verebileceğini hesabedip en iyisinin taşı yerinde bırakıp ses çıkarmamak haliylen kimseye problem olmamak eyleminin isabet olacağına hükmeden merhum bir atadan nakledilmiş söz idir. ataya rahmet ilen...
Kisinin dogup buyudugu cevdeki yerini, karizmasini, etkisini ya da sayginligini bir baska cevreye girdiginde bulamayacagini ya da bulsa bile ayni oranda olamayacagini anlatir bizlere.
efenim evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben dedeciğimin entarisinin eteklerini çekiştirir iken fizan illerinde tam da kolleksiyon çağlarımda; renkli taşları biriktirmeye başlamış idim onlar geliverdi aklıma.binbir emek ve dahi zahmet ilen çeşitli dere yataklarında,sahil kenarlarında,bağda bahçede bozkırda,bilhassa volkanik etekli dağlarda -o taşlar çok daha güzel olurdu-taş avına çıkar idim.gel zaman git zaman koleksiyonumdaki taşları bir çuval etmiş idim.fekat tayin sebebiylen-ki her tayin bir sürgündür o çağlarda-taşıınır eşyalar bir çuvala dolar iken benim zavallı gözbebeğim taşlarım o kamyona sığmadı hepsini bağrıma basıp kaldığımız yerde bıraktım o gün bugündür taş bağırlıyım...
hüzün ilen...
aslında şehirler de taşlar gibidir,insanlar da...
her taşın bir öyküsü vardır bir büyüsü...taşlar aslında tarihtir...
ya da her neyse...
anlayan istediğini anlar efenim ne diyelim...
saygı ilen...
Efenim koskoca taşı alıp enlem enlem gezdirecek halimiz yok idir.varsın bulunduğu enlemdeki ağırlığını korusundur.fekat gün olur yağmur yağar,rüzgar eser,güneş vurur,ayaz olur dağ dediğin tuz buz olur mevzu bahis rüzgar ilen farklı bir enleme taşınır çamur olur taş olur…sonra bir göktaşı gelir meteor kayar plutondan aydan kafamızı sıyırır geçer buyrunuz taşımız toprağımız uzaya bilem gider.stephan Hawking kadar olmasın sürü sepet gider bir yıldızın nebulasına kara deliğin kör kuyusuna dökülür yıldız tozu olur halley olur…hasılı kelam “var” ile “yok” arasında gider gelir savrulur durur…biz de böyle değil miyiz efenim Yusuf ilen züleyha arasında gider gelir dururuz ne yusufuz ne züleyhayı buluruz…kimse artık bu Yusuf bi tanışsaydık rahat oluruz…
Sitem ilen…
'duvarı nem insanı gam yıkar've 'damlaya damlaya göl olur'gibim fizik kurallarıyla bire bir örtüşen atasözlerimize mukabilen taşı ivme ilen fırlatmaya yahud da serbest düşmeye bıraktığınızda rüzgardan ve sürtünmeden oluşan çeşitli Fkuvvetlerinin ters yönlü bileşkesine denk gelen bir kuvvetin taşın ağırlığından bir miktar götüreceğini hesab edip,ısı ışık ve mekanik enerjiye gidecekleri ihmal etmeyerek kütlesinde de zerre misgal kayba sebebeiyet verebileceğini hesabedip en iyisinin taşı yerinde bırakıp ses çıkarmamak haliylen kimseye problem olmamak eyleminin isabet olacağına hükmeden merhum bir atadan nakledilmiş söz idir.
ataya rahmet ilen...
Taş yerinde ağırdır,
Herkes olması gereken konumda faaliyetini icra etmelidir.
evrensel
fizik yasalarına karşıt
bi yaklaşım
Bir atasozu...
Kisinin dogup buyudugu cevdeki yerini, karizmasini, etkisini ya da sayginligini bir baska cevreye girdiginde bulamayacagini ya da bulsa bile ayni oranda olamayacagini anlatir bizlere.